Sadece zam değil demokratik taleplerimiz var

Kamudaki Toplu İş Sözleşmesi çerçevesinde bugün iş bırakan KESK, hükümetin ücret teklifinin gerçek yaşamdaki enflasyonla örtüşmediğini söylerken, bu süreçte demokratik taleplerinin olduğunu da vurguladı.

AKP-MHP hükümeti Kamu Toplu İş Sözleşmesine ilişkin ilk teklifini verdi. 1 Ağustos’ta başlayan ve de 4 milyona yakın kamu çalışanı ile 2,5 milyon memur emeklisini ilgilendiren TİS süreci ay sonuna kadar devam edecek. İlk teklife ilişkin Türk Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Vedat Işıkhan şöyle bir açıklama yaptı: “2024-2025 toplu sözleşmeleri çerçevesinde kamu işveren heyeti olarak 2024 yılı ilk 6 ay için 14, ikinci 6 ay için 9, 2025'in ilk 6 ayı için 6, ikinci ayı 5 olarak teklifimizi açıklıyorum. 2024 Ocak ayında enflasyonu dikkate aldığımızda yüzde 42'yi bulan artış öngörülmüştür. 2024'ün ikinci altı aylık dönemde kümülatif artış yüzde 54'ün üzerinde olacaktır.”

İktidarın teklifine ilişkin ise, KESK 16 Ağustos’ta iş bırakacaklarını açıkladı. KESK Eş Genel Başkanı Mehmet Bozgeyik, hem hükümetin teklifini hem de KESK’in taleplerini ANF’ye değerlendirdi.

OCAK’TA YOKSULLUK SINIRI 45 BİN LİRAYA YAKLAŞACAK

Ekonomik krizin uzun zamandan beri devam ettiğini ve bundan en çok emekçi kesimlerin etkilendiğini ifade eden Bozgeyik, kemer sıkmanın sadece emekçilere ve yoksul halk kesimlerine uygulandığını söyledi: “Uzun süreden beri Türkiye'de bir ekonomik kriz var. Enflasyonist politikalar her geçen gün artıyor. Döviz kurundaki yükselme ve yine TL'de yüzde 35’e varan değer kaybı, kamu emekçilerinin almış olduğu ücretlerde de ocak ayından bu yana yüzde 35’lere yakın bir kayıp meydana getirdi.

28 Mayıs seçimlerinden sonra da sürekli bir kemer sıkma politikasından bahsediliyor. Kemer sıkma politikası sadece emekçiler ve yoksul halk kesimlerine, asgari ücretle çalışan işçilere dayatılıyor. Oysa kendileri açısından ya da yandaş şirketler ve sermaye grubu açısından bir kemer sıkma politikası görmüyoruz. Aksine sermayenin sürekli desteklendiğini ve kaynakların buraya aktarıldığını görüyoruz. Merkez Bankası'nın da güncellemiş olduğu yüzde 58’i bir enflasyon tahmini var. Bu bize göre daha da yüksek çıkacak ve yüzde 70’leri bulabilir Aralık sonu itibarıyla. O açıdan dört kişilik bir ailenin gerçek yoksulluk sınırını hesapladığımızda yoksulluk sınırının 45 bin TL'ye yaklaştığını görüyoruz Ocak 2024 itibarıyla. Biz kurgumuzu bu bilimsel ölçütler üzerinden alarak rasyonel bir politika oluşturmaya çalışıyoruz. Zaten biliyoruz ki TÜİK'in sahte rakamları ve yine hükümetin sahte enflasyon beklentileri zaten gerçeklerle örtüşmüyor.”

KENDİ ENFLASYON TAHMİNLERİNİN BİLE ALTINDA BİR RAKAM

KESK Eş Genel Başkanı Mehmet Bozgeyik, TİS sürecini sadece ücret artışı olarak görmediklerini demokratik taleplerinin olduğunu da vurguladı: “KESK olarak toplu sözleşme sürecine sadece ücret artışı olarak görmüyoruz. Çalışma yaşamının demokratikleştirilmesi, kamuda istihdamın arttırılması, niteliğin arttırılması, yeni işe alımlarda güvenlik soruşturması mülakatın kaldırılması, OHAL KHK’sıyla ihraç edilenlerin işlerine dönmesi, yine bu enflasyonist ortamda kira yardımı. Ocak ayından itibaren de büyük şehirlerde yedi bin beş yüz TL bir kira desteği talebimiz var. Yine nitelikli ve kamusal kreşlerin yeniden açılması ve bunların ana dilde de açılması. Eğer bunlar açılamıyorsa veya yetersizse de beş bin TL bir kreş desteğinin verilmesi, yine kadın çalışanları açısından doğum öncesi sekiz, doğum sonrası 24 hafta izin verilmesi. 24 haftadan sonra ebeveynlere altışar aylık bir dönüşüm izini verilmesi ve de İstanbul Sözleşmesi'ni yeniden uygulanır hale gelmesi gibi birçok talebimiz var.

Oysa önceki günkü görüşmede Çalışma Bakanı, yine ‘Biz çalışanları, emeklileri enflasyonu ezdirmeyeceğiz’ gibi bildik laflar etti. Masaya getirmiş olduğu teklife baktığımızda 2024 yılı için ilk hafta yüzde 14, ikinci altı ay için yüzde dokuz. Yine 2025 yılının ilk altı ayı için yüzde altı ikinci altı ay yüzde beş gibi çok komik, günlük yani gerçek bir enflasyonla hiç ilgisi, bağı olmayan rakamlar. Hatta 2024 yılı kendi tahminlerine göre enflasyon yüzde 33 olacak. Oysa Bakan'ın ifade ettiği toplam 2024 yılı için yüzde 23 artış var. Yani kendi öngördükleri enflasyonun bile 10-15 puan altında bir rakam. O nedenle bizim ücret boyutuyla bunu kabul etmemiz mümkün değil, ayrıca diğer taleplerimizin masada hiç müzakere edilmemesi, buna ilişkin görüşlerin açıklanmaması nedeniyle de iş bırakıyoruz. Biz daha önce de ifade etmiştik bu toplu sözleşmenin hem demokratikleştirilmesi, grev hak önündeki engellerin de kaldırılması talebimiz var. Bunlar olmayınca bir günlük bir uyarı eylemi yapıyoruz.”