Sancar: Daha örgütlü ve kararlı mücadele yürütmeliyiz
Siyasi çizgilerinin Üçüncü Yol olduğunu belirten HDP Eş Genel Başkanı Mithat Sancar, yenilenmeye ihtiyaç olduğunu söyledi. Sancar, "Daha örgütlü ve kararlı mücadele yürütmeliyiz" dedi.
Siyasi çizgilerinin Üçüncü Yol olduğunu belirten HDP Eş Genel Başkanı Mithat Sancar, yenilenmeye ihtiyaç olduğunu söyledi. Sancar, "Daha örgütlü ve kararlı mücadele yürütmeliyiz" dedi.
Yeşiller ve Sol Gelecek Partisi (Yeşil Sol Parti) il eş sözcüleri ile Halkların Demokratik Partisi (HDP) il eşbaşkanları, Yeşil Sol Parti Genel Merkezi’nde bir araya geldi. HDP Eş Genel Başkanı Mithat Sancar, toplantının açılış konuşmasını gerçekleştirdi.
'NORMAL SEÇİM DEĞİLDİ'
Sancar, şunları söyledi: “Seçimler ve sonrasıyla ilgili değerlendirme toplantılarımız devam ediyor. Zorlu bir dönemi geride bıraktık. Bu dönemi bütün boyutlarıyla ele almak, tartışmak ve bundan gerekli sonuçları çıkarmak için her düzeyde tartışmaları sürdürüyoruz. Halk toplantıları da devam edecek ve sonunda konferans ve ardından kongre süreci ile tamamlayacağız. Konferans ve kongre süreçlerinde bu tartışmalardan çıkardığımız sonuçların gereklerini yerine getireceğiz. Toplantı ve açıklamalarımızdan, seçimlerden beklediğimiz sonuçları alamadığımızı açık yüreklilik ile ortaya koyduk. Hedeflerimiz vardı, bu hedeflerimize ulaşamadık. Bu açıdan sorgulanması gereken pek çok mesele var. Bu süreci bütün boyutları ele almak daha sağlıklı bir değerlendirme için gereklidir. Öncelikle adaletsiz, eşitsiz baskıcı bir ortamda seçimlere girildiğini kimse aklından çıkarmasın. Sanki normal bir seçim süreci geçirilmiş gibi bir değerlendirme de bizleri doğru sonuçlara götüremez.”
'EKSİKLERİMİZİ SADECE DIŞ FAKTÖRLERE BAĞLAYAMAYIZ'
İktidar bütün imkanları kullandığını belirten Sancar, şöyle devam etti: “AKP-MHP ittifakı devlet imkanlarını seferber etti, bize karşı her türlü engeli önümüze çıkardı, kara propaganda ve medya gücünü sonuna kadar kullandı, operasyonlara devam etti, sahada çalışan arkadaşlarımızı engellemek için her yolu denediler. Bunlar, rejimin zaten yapacağını beklememiz gereken operasyonlarıydı. Seçim sonuçlarının bunlardan etkilendiğini hatırımızda tutmamızda fayda var. Ama hedeflerimize ulaşmamamız, sadece bunlara bağlanamaz, sadece dış faktörlere yaslanarak bu süreci açıklamaya çalışırken, önümüzdeki dönemin görevlerini yerine getirme konusunda eksikliklerimiz derinleşebilir. Kısacası bu süreçte sorgulama yaparken, eksik ve yanlışlarımızı samimi bir şekilde masaya yatırıyoruz. Çünkü bu adaletsiz ve baskıcı rejim bütün hızıyla, icraatlarıyla devam ediyor ve mücadele öncülerini bekliyor. Mücadele ve öncülük rolünü üstleneceksek elbette kendimizi yenileme gibi bir ihtiyacımız olduğunu görmek zorundayız.”
KÜRT ÇOCUKLARININ KATLEDİLMESİ
Colamêrg’de Türk Uzman Çavuş A.K.M’nin araçla çarpması sonucunda yaşamını yitiren 5 yaşındaki Erden Aşkın’ı anımsatan Sancar, “Yüksekova’da Erdem Aşkan, 5 yaşındaki çocuğun bir astsubayın kullandığı aracın çarpması sonucu ölmesinin ardından bu güvenlik görevlisinin serbest bırakılması da tanıdığımız bir manzaradır. Kürt şehirlerinde çocukların zırhlı araçlarla ezilerek öldürülmesi, devam etmesi cezasızlık politikasının ve Kürt politikasında güvenlikçi anlayışın bütün boyutlarıyla devam edeceğini gözlerimizin önüne seriyor” diye konuştu.
'MÜCADELE ÖRGÜTLÜ VE KARARLI OLMALI'
AİHM kararlarının uygulanması konusunda Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi’nden gelen uyarıların kulak ardı edildiğine işaret eden Sancar, “İçeride haksız ve hukuksuzca rehin tutulmaya devam edilen arkadaşlarımız aynı hukuksuz yöntemlerle içeride tutulmaya devam edilmek isteniyor. Bütün bunlar bize mücadeleyi büyütme mecburiyetinin ne kadar büyük ve acil olduğunu gösteriyor. Mücadele daha örgütlü ve kararlı devam etmek zorunda” dedi.
Sancar, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Seçim sonuçlarının ortaya koyduğu başka bir tablo da toplumun en az yarısı, bize göre daha fazlası demokratik dönüşüm taleplerinin canlı ve güçlü olduğunu göstermiştir. Bu demokratik dönüşüm ve adalet talebini omuzlama göreviyle karşı karşıyayız. Bunun öncülüğünü üstlenme rolü ile karşı karşıyayız. Bizlerin, emek sömürüsü ve yoksulluğun son bulması için bu mücadeleye öncülük yapma mecburiyeti vardır.
Kürt sorununda demokratik çözüm için toplum öncülüğümüzü bekliyor. Demokratik Cumhuriyetin inşasına giden yolu açmak için mücadeleyi daha örgütlü ve kararlı bir şekilde yürütme sorumluluğumuz bizleri bekliyor. Bütün bunları hakkıyla yapmak için en önemli şart bizlerin geçmiş dönemde yaşadığı eksikleri, yanlışları masa yatırmamız; samimi bir eleştiri ve öz eleştiri sürecinden geçirmemizdir. Bunları yapmazsak önümüzdeki dönem görevlerinin altından kalkmamız zor olacak. Bunu yapacak irade, birikime sahibiz. Geçmiş dönemin büyük bedellerle bize miras olarak bıraktığı geleneği büyütecek yollarımız ve tecrübemiz vardır. Bunu en üst noktayı taşımak için de eleştiri, öz eleştiri ve sorgulamak, tartışma sürecini samimi ve sahici bir şekilde yürütmek zorundayız.
'TUZAĞA DÜŞMEMELİ'
Tartışma canlandırır, eleştiri-öz eleştiri güçlendirir. Bizler bunları bu süreçte yapmak için elimizden gelen gayreti sarf ediyoruz. Bu süreci halk buluşmaları ile devam ettireceğiz. Çünkü siyasetin canlı kalabilmesi, demokratik siyasetin önümüzdeki dönem toplumsal dönüşümü için öncü rol oynaması kendimizi yenilememize, halk ile birlikte halkın içinde yürümemize bağlıdır. Halkı dinleyerek, halkın gücünü dönüşüm kaynağı haline getirerek ancak bu görevlerin üstesinden gelebiliriz.
Topluma bir mağlubiyet, bir yılgınlık duygusu yerleştirilmek isteniyor. İktidar dönüşüm isteyen güçleri bozguna uğratmış gibi bir algı yayılıyor. Bu tehlikeli bir tuzak, bunun herkes farkına varmalı. Bu algının bertaraf edilmesi için en geniş demokratik mücadele ortaklığını kurma çabalarını büyütmek lazım. Demokrasi ve adalet isteyen güçlerle buluşarak bu tuzakları ortadan kaldırabilir, geleceğe birlikte yürüyebiliriz.
'EN GÜÇLÜ DİRENÇ ODAĞI OLMALIYIZ'
Umut ve mücadele ikiz kardeşlerdir, umut olmadan mücadele olmaz. Umut, geleceği kurma inancıdır, mücadele geleceği kurma iradesidir. Bunlar olmazsa geriye kalan tek şey, teslimiyet olur. Teslimiyet, vazgeçmek ve kadercilik demektir. Şu anda topluma dayatılan budur. Bizler buna karşı en güçlü direnç odağı ve öncü güç olmak durumundayız. Mücadele bitmez bir yoldur, kesintisiz bir yolculuktur. Bu yolda elbette engeller çıkar, tökezlemeler olur, bizler de yanlış yerlere sapabiliriz. Bütün bunların aşılması, hatların düzeltilmesi ancak açık tartışma, samimi eleştiri ve sahici özeleştiri ile mümkündür. Bizleri bekleyen önemli görevler var. Gerçek ve samimi bir değerlendirme bizleri güçlendirecektir. Kimse bundan korkmasın, kimse kendini sorumluluktan azade edecek mazeretler aramasın. HDP ve Yeşil Sol Parti, en alttan en üste kadar bu süreci işletecektir. Gereği neyse yapacaktır.
'YENİLENMEYE İHTİYACIMIZ VAR'
Yenilenmeye ihtiyacımız var. Bu ülkeyi yenilemek istiyorsak önce biz yenileneceğiz. Örgütsel, siyasal ve toplumsal alanda yenilenme sürecini bu ülkeyi özgürlüğe demokrasiye taşımak için yapacağız. Biliyoruz ki bunu yapabiliriz. Bunu yapacak birikiminiz var. Geride bıraktığımız 15 günlük süre içinde yaptığımız bütün tartışmalar bize büyük bir ilham olmuştur. Bu konuda inancımız pekişmiştir. Örgütümüz eksiklik ve sıkıntılara rağmen inanç ve irade konusunda sağlamdır. Evet bazı eksiklerimiz, fiziksel yetersizliğimiz, siyaset tarzında yanlışlarımız, seçim sürecinde hatalarımız olmuştur. Ama yenilenme mücadeleli büyütme geleceği kurma inancı ve irademiz buradadır. Buradayız hep birlikteyiz ve birlikte değiştireceğiz. Demokratik dönüşümün yolunu, adalete giden yolu, Demokratik Cumhuriyetin yolunu hep birlikte inşa edeceğiz. Hiçbir sakınma olmadan bütün eleştiri ve özeleştiri sürecini geliştireceğiz. Böylece Türkiye siyasetinde tarz olarak da nasıl bir üçüncü yolu temsil ettiğimiz bütün Türkiye’ye göstereceğiz.
'BİZİM ÇİZGİMİZ 3. YOLDUR'
3’üncü yol bizim siyasi hattımız ve çizgimizdir; aynı zamanda siyaset yapma tarzımızın adıdır. Sistem içi alışkanlıklarının bizleri yozlaştırmasına izin vermeyeceğiz. Hatta bunun da ötesinde şimdi yaptığımız gibi sistem içi yozlaştırma mekanizmalarının demokrasi güçlerine bulaşmasını engelleyecek bir örmek sergileyeceğiz. Bu görev hepimizindir. Tekrar söylüyorum, umut ve mücadele bir sürekli devrimdir. Siyasi rehavet, umudun ve mücadelenin düşmanıdır, buradayız, konuşuyoruz, eleştireceğiz, özeleştiri vereceğiz, sorumlulukların gereğini eksiksiz yerine getireceğiz ve yolumuza devam edeceğiz."