Suruç’la başlayan katliamlar tasarlanmıştı

Yeşil Sol Parti Adana Milletvekili Tülay Hatimoğulları, Suruç’la tasarlanmış katliamlar zincirinin başladığını belirterek, insanların sokağa çıkmayıp sinerek itirazsız kalmasının hedeflendiğini söyledi.

Katliamlara, cezasızlık politikasına ve faşizmin giderek kurumsallaşmasına dikkat çeken Yeşil Sol Parti Adana Milletvekili Tülay Hatimoğulları, tek seçeneğin faşizme karşı ortak mücadeleyi büyütmek olduğunu belirtti. 

Yeşil Sol Parti Adana Milletvekili Tülay Hatimoğulları, Suruç Katliamı’nın 8. yılında ANF’ye konuştu. “Suruç'u unutmak, 2015’ten  itibaren başlayan katliamlar zincirlerini unutmak demektir” diyen Hatimoğulları, şunları söyledi: “AKP iktidarı rejim değişikliğine karar verdiği anda yaptığı hazırlıkların sonucunda özellikle Suruç ve benzeri katliamlarla toplumun üzerinde bir korku imparatorluğu yaratarak toplumu basınç baskı altına almayı hedeflemiştir bu katliam zincirleriyle. Suruç'tan sonra zaten çok sayıda katliam gerçekleşti ve bu katliamlar, insanların sokağa çıkmasını, bir araya gelmesini, demokratik bir itirazın yükselmesinin önünü engellemek için tasarlanmıştı. Tasarlanmış katliamlar zinciriydi.” 

REJİM ŞEKİLDE KURUMSALLAŞTI

Şu anda çok derin bir ekonomik krize; seçimlerden hemen sonra inanılma zam furyasına rağmen yaşanan sessizliğine dikkat çeken Hatimoğulları, “Mesela bu zam furyası, Suruç Katliamı öncesi gerçekleşmiş olsaydı başta taşıma kooperatifleri, ulaşım kooperatifleri olmak üzere kontaklar kapatılırdı, eylemler yükselirdi. OHAL ilan eden ve kalktıktan sonra dahi OHAL ve sıkıyönetim tarzıyla yöneten bu iktidar, toplumun sivil itaatsizlik eylemlerini, demokratik taleplerini bastırmayı hedefledi ve rejim kendini bu şekilde kurumsallaştırmaya çalıştı” dedi. 

FAŞİZME KARŞI BİRLEŞMELİYİZ

Türkiye’de katliamcılara karşı uygulanan cezasızlık politikasına da dikkat çeken Hatimoğulları, tüm bu katliamların ve cezasızlık politikalarının karşısından mücadelenin yükseltilmesi gerektiğini vurguladı. Hatimoğlu, şunları söyledi: “Bu davaların dosyalarına bakıldığı zaman aslında nasıl bir şekilde bir cezasızlık sistemi, bir koruma zırhı altında bunu gerçekleştirdikleri görülebiliyor. Bunu tabii ki kabullenmemiz mümkün değil. Hem bu katliamların hesabını sormalı hem de aynı zamanda faşist uygulamaların son bulması üzere mücadelemizi yükseltmeliyiz. Faşizme karşı birleşik demokratik bir mücadeleyi yürütmeliyiz. Bunu yapabildikçe başarı şansımız yüksek olacaktır ve tek seçeneğimiz de budur.”