Tecrit sistemi yaygınlaştırılıp kalıcı hale getirilmeye çalışılıyor

Türk hükümeti, yeni tip cezaevleriyle tecrit sistemini yaygınlaştırıp kalıcı hale getirmeye çalışıyor.

Şimdiye kadar 13 tane açılan Y Tipi hapishaneleri, mutlak tecridin uygulandığı, tutsakların tek kişilik hücrelerde kaldığı ve günlük bir buçuk saat havalandırma haklarının olduğu, hak gasplarının yoğun yaşandığı bir alan olmaya başladı. 

Çağdaş Hukukçular Derneği (ÇHD) Cezaevi Komisyonu, geçtiğimiz günlerde yayımladığı raporda, Y Tipi hapishaneleri şöyle tanımladı: “Y Tipi, S Tipi ve Yüksek Güvenlikli hapishaneler tecrit uygulamalarının daha ağırlaştırıldığı bir hapishane modelidir.”

Yeni yapılan hapishanelere getirilen siyasi tutsaklara "sizler tehlikeli mahkum statüsündesiniz’ denildiğini aktaran ÇHD Yönetim Kurulu Üyesi Naim Eminoğlu, bu hapishanelere geçişin, F Tipi hapishanelerden devletin istediğini alamamasından kaynaklı olduğunu, burada mutlak bir tecridin hakim kılınmaya çalıştığını belirtti. Eminoğlu, şunları söyledi: “Avrupa'da da Amerika'da uygulanan jilet hapishane sistemini bütün Türkiye'ye, bütün siyasi tutsaklar üzerinde uygulamaya başlıyorlar. Tabii 2000’den beri tecrit uygulaması özelliği devam ediyor. İsimler sürekli değişiyor ama temel politika aynı. F tiplerinde belirli oranda kırılan şeyler olmuştu. Onları da yok eden sohbet hakkı gibi bir takım kazanımları vardı. Artık tamamen kaldıran bir uygulamaya döndüler. 

25 TANESİ YENİ MODEL

Türkiye'de şu an yaklaşık 25 tane böyle hapishane var. Her biri 300 kişilik 7 tane Y Tipi, yaklaşık 10 tane de S Tipi olması lazım. S tipleri 500 kişilik. Kabaca şu an tutulan mahkum sayısı 10 bin rakamına yaklaşıyor. Yani 10 bin insanın bu tek tek hücrelerde tutmanız, tecrit koşullarına maruz bırakmanız anlamına gelir.”

DEVRİMCİ DAMARI KESMEK İÇİN

Devletin, "Biz insanları fiziki olarak hücrelere kapatalım ve düşüncelerini değiştirelim" mantığı içerisinde olduğunu, bunun Türkiye’deki sosyalist, devrimci damarı kesmek için yapıldığını kaydeden  Eminoğlu, “Aslında bu, bir bakıma ‘biz F tiplerinde başarısız olduk, artık F tipleri bize yetmiyor’ itirafıdır. F tiplerinde başarısız oldukları için yeni sisteme geçmek zorunda kaldılar. Bu aslında hala Türkiye’de devrimci sol sosyalist geleneğin bitmediğini, hapishanede bitiremediğinin en büyük kanıtı diyebiliriz” dedi.

HABERLEŞME SAĞLANAMIYOR

Adalet Bakanlığının Y Tipi hapishaneleri açarken tabelalarına yazdığını, ancak sonrasında bunu kaldırıp, ‘1 No’lu Yüksek Güvenlikli Cezaevi’ diye kafa karışıklığı yaratmak istediğini söyleyen Eminoğlu, nasıl bir olduğunu ise şöyle ifade etti: “Dışarıdan baktığınızda isim Silivri Kapalı Yüksek Güvenlikli Cezaevi, Erzurum 1 No’lu Yüksek Güvenlikli Cezaevi gibi, hiçbir fark görünmüyor ama oraya gittiğinizde farkı görüyorsunuz. Dışarıdan baktığınızda üç katlı devasa bir yapı var. Çok büyük bir yapı. Tutsaklar tek kişilik hücrelerde tutuluyor, havalandırmaları bağımsız bir yerde, sadece bir buçuk saat havalandırma hakkı var. Tutsaklar aynı anda havalandırmalara çıkarılmıyor. Birinci katta siyasi bir tutsak var ise ikinci kata ‘FETÖ’den birini ya da adli tutukluyu koyuyorlar, üçüncü kata siyasi tutsağı koyuyorlar. Hiçbir biçimde haberleşme sağlanamıyor.”

Eminoğlu, her tarafı şeffaf olan, kameralarla izlenen, cam kafes şeklinde bir alanda avukat görüşü yaptıklarını, avukatlara da bazen sınırlandırmalar getirildiğini belirtti.

HAVA VE IŞIK GİRMESİN DİYE

İçeriye havanın girmediğini, güneşin doğuşunun dahi görünmediğini söyleyen Eminoğlu, hapishanenin yapısıyla ilgili şunları da paylaştı: “Camda direk parmaklık olur normal hapishanelerde, hani dışarıdakiyle temasınız olur. Burada ise direkt böyle çok ince, havanın dahi buraya girmeyeceği şekilde mazgallar yapmışlar. Özellikle Antalya Cezaevi camlarının tamamı bu şekilde, müvekkillerimizden dinledik, öğrendik. Bu tip aslında içeride olduğunuz vakitte dışarıdan hava almanızı engelleyecek bir sistem kurmuşlar. Güneş ışığının girmesini engelleyecek bir sistem. Aslında tamamen insan sağlığına zarar veren, aslında orada yavaş yavaş hem fiziken hem ruhen öldüren bir hapishane kurmuşlar. Bunu kamuoyuna açıklamayan bakanlık, hiçbir veri sunmuyor ve bu da aslında kasıtlı yapılıyor, çünkü bilinmezlik korku yaratır. Söylentilerin yayılmasına yol açıyorlar. İşte korku hikayeleri anlatıyorlar insanlara ve korku üzerinden aslında bir tecrit sistemini yayıyorlar. Bütün bir halkı aslında tecride almış oluyorlar.”

FİİLİ TECRİT UYGULANIYOR

Özgürlükçü Hukukçular Derneği Cezaevi Komisyonu raporunda ise, yeni hapishanelere ilişkin şu değerlendirmeler yer aldı: “Mahpus beyanları değerlendirildiğinde; Sincan Yüksek Güvenlikli Hapishanelerindeki uygulamaların 1987 Avrupa Cezaevi Standart Kuralları’na aykırı olduğu tespit edilmiştir. Standart Kuralları’nın 1. Maddesinde; ‘Hürriyetten yoksunluk, insana saygıyı sağlayıcı maddi ve manevi koşullarda ve bu kurallara uygunluk içerisinde gerçekleştirilecektir’ denilmektedir. Kişinin özgürlüğünden mahrum bırakılması zaten bir cezalandırma olduğu için ayrıca tutulma koşulları ile ikinci kez cezalandırmaya maruz bırakılması açıkça yasaklanmıştır.

Mahpusların tek kişilik odada tutulmaları, havalandırmalarının ortak olmaması, diğer odaların uzak bloklarda bulunması, havalandırma saatlerinin kısıtlanması ve yine tecrit koşullarında havalandırmaya çıkarılmaları sistematik bir tecrit uygulaması anlamına gelmektedir. Mahpuslar gece-gündüz tekli odalarda tutulmaktadır. Odalar, yalnızca geceleme için değil, tüm yaşamlarını geçirecekleri üniteler olarak kullanılmaktadır. Bu ise, mahpuslar için fiili tecrit sistemidir. Nitekim yüksek güvenlikli cezaevleri sadece Sincan Kapalı Cezaevi Kampüsünde değil, diğer şehirlerde de aynı ihlallerle gündeme gelmekte ve bunun yerel bir idari sorun olmaktan öte bütüncül bir politika olduğu anlaşılmaktadır. Soyut gerekçelere ve iddialara dayanan İdari Gözlem Kurul kararları ile evrensel insan hakları ve infaza hâkim olan temel ilkelerin yanı sıra pozitif, güncel mevcut hukukun da yok sayılarak tecrit sisteminin sistematikleştirilmesi ve yerleşik hale getirilmesi söz konusudur.”