Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) Eş Genel Başkanı Tülay Hatimoğulları, Esenyurt Belediye Başkanı Ahmet Özer’in tutuklanması ve görevinin gasp edilmesi sonrası düzenlenen Merkez Yürütme Kurulu (MYK) toplantısının ardından partisinin Esenyurt ilçe binası önünde açıklamalarda bulundu.
Tülay Hatimoğulları, kayyum rejimini çok iyi tanıdıklarını belirterek, "Çünkü bu kayyum rejimi Kürt illeri ve Kürt seçmen başta olmak üzere demokrasiden yana tavır koyan herkesime uygulanmıştır. Kayyumlar önce HDP belediyelerinde staj yaptılar, daha sonra üniversitelere, daha sonra beğenmedikleri işletmelere kadar kayyum rejimini yaydılar” dedi.
Tülay Hatimoğulları, şunları belirtti:
"Belediyelere kayyum atanmasına daha güçlü şekilde karşı çıkılmalıydı, hala karşı çıkılmalı. Bugün Kürt illerinde atanmış olan kayyumların batıya nasıl sirayet edeceğini defaatle vurgulamıştık. Keşke haklı çıkmasaydık, yanılsaydık. Ama ne yazık ki haklı çıktık. Bugün artık kayyım rejimi Türkiye’nin batı belediyelerine sirayet etmiştir.
Bugün Türkiye’nin en büyük ilçesi olan Esenyurt belediyesi Esenyurt halkının uzlaşısıyla kazanılmış bir belediyedir. Bütün Türkiye’ye model olan bir belediyecilik anlayışı ile burada halkın uzlaşısı sağlanmıştır. Esenyurt demek Türkiye demektir. Türkiye’de yaşayan farklı halklardan ve inançlardan ne kadar insan varsa onların Esenyurt’ta da izdüşümleri vardır. Esenyurt’taki Kent Uzlaşısına tahammül etmeyen iktidar bir şafak operasyonuyla halkın iradesine darbe vurmaya çalışmıştır. Kayyum bir darbe rejimidir.
Kayyum halkın iradesini gasp etmektir. Yurttaşın seçme ve seçilme hakkını elinden almak demektir. Kayyım rejimi antidemokratiktir, hukuksuzluktur. Kayyum rejimi demokrasinin asgari koşulu olan seçme ve seçilme hakkını yurttaşın elinden almak demektir. Bugün Ahmet Özer başkana yapılmış olan Esenyurt halkının iradesine yapılmıştır. Ahmet Özer evinden kalkıp yürüyerek belediyeye gelmedi. Esenyurt halkının 2 oyundan birini alarak seçilerek o makama gelmiştir.
Sandık halkın iradesidir. Halkın iradesine dün yine bir operasyon çekilmiştir. Bizler bu operasyonlara, halkın iradesini yok sayanlara, demokrasiyi, hakkı, hukuku ayaklar altına alan anlayışa karşı dün olduğu gibi bugün de mücadele etmeye devam edeceğiz. Bizim nazarımızda dün gerçekleşen operasyon ve atanan kayyum yok hükmündedir.
Ahmet Özer bu toplumun onurudur. O bir akademisyen, o bir bilim insanı, aynı zamanda kendi tercihini yaparak bir siyasi partide siyasi yaşamını sürdürmüş halkın iradesiyle seçilmiş ve belediyeyi yönetmektedir. Böylesi bir insana düzmece, her belediye başkanına yaptıkları gibi düzmece bir iddianameyle bir gözaltı gerçekleştirdiler. Düzmece bir dosya ile. Biz bu düzmece yalan yanlışla dolu olan dosyaları bu uydurma dosyaları çok iyi biliyor ve tanıyoruz. Bunun arkasındaki irade bu operasyonu gerçekleştiren irade Ankara ve Saraydaki iktidarın ta kendisidir. Saray seçimle kazanamadığı belediyeleri işte dün Ahmet Özer başkana yaptığı gibi kayyum atayarak halkın iradesini gasp ederek kendi memurunu oraya yerleştiriyor.
Bu ülkede eğer seçilmişler yönetmeyecekse, belediyeleri atanmışlar yönetecekse bu rejimin adı otoriter rejimdir. Bu rejimi demokrasi diyemezsiniz, hukuk diyemezsiniz. Bugün Esenyurt Belediyesi Türkiye’nin en büyük belediyesidir. Bir çok ilden daha büyük olan bu belediyeye bu iktidar ve kayyımcı zihniyet aynı zamanda bir rant mantığı ile yaklaşmaktadır. Buradan rant elde etmek için kayyıma tevessül ettiklerini çok iyi biliyoruz. Bir yandan halkın iradesini gasp etmek halkın seçme seçilme hakkını elinden almak demokrasiyi ezmek ama öte yandan kendilerine rant kapılarını açmak için kayyım atadıklarını çok iyi biliyoruz. Belediyenin kaynaklarına tıpkı Türkiye’nin hazinesini yandaşlarına peşkeş çektikleri gibi belediyenin de kaynaklarını Esenyurt'un yani siz değerli halkımızın hakkı olan kaynakları kendi yandaşlarına peşkeş çekmek için de kayyum atıyorlar.
Bizler kayyum rejimine karşıyız ve karşı olmaya devam edeceğiz. Bunu hak için, adalet için, demokrasi için yapacağız. Bunu halkın hakkı olan hizmet hakkı, kent hakkı için de yapacağız. Bugün sözüm ona barış elini uzatanlar, ‘iç barış’ diyenler dün Esenyurt’ta gerçekleştirdikleri operasyonla Esenyurt’un iç barışına darbe vurmuşlardır. Bugün kent uzlaşısı iç barışın ta kendisidir. Kent uzlaşısına tahammül etmeyenler operasyonlar çekenler iç barıştan nasıl bahsedebilir bunun hesabını Türkiye halklarının vicdanına bırakıyorum.
Değerli halklarımız bizler bugün kayyım rejimine karşı Türkiye’de bütün duyarlı yurttaşlar olarak, bunu kabul etmeyen bütün yurttaşlar olarak yarın bir başka belediyeye benzeri olmasın diye yarın büyükşehir belediyesini hedeflemesinler diye, yarın Anadolu’nun, Türkiye’nin başka bir kentini hedeflemesinler diye tek vücut olma zamanıdır, bir olma zamanıdır, beraber olma zamanıdır, demokrasiyi ve iç barışı, gerçek anlamda bir barışı, bir toplumsal barışı hep birlikte talep etme zamanıdır.
Biz bu haberi aldığımız anda MYK’mizi bugün İstanbul’da toplama kararı aldık ve biraz önce MYK toplantımızı gerçekleştirdik. Hem burada hem Türkiye’nin her yerinde kayyıma karşı demokrasiyi Türkiye’de toplumsal barışı savunmak üzere hep birlikte yol haritamızı konuşmak üzere bugün toplandık. Şimdi alana meydana halklarımızla buluşmak üzere kayyuma bir kez daha hayır demek için alana doğru hareket ediyoruz.”
Tülay Hatimoğulları ve beraberindeki partililer açıklamanın ardından Esenyurt Meydanı'na geçti.