Yeşil Sol Parti Eş Sözcüsü Çiğdem Kılıçgün Uçar, partisinin seçim sonrasındaki ilk Meclis grup toplantısında gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu.
Uçar’ın konuşmasının öne çıkan bölümleri şöyle:
“Konuşmama geçmeden önce Diyarbakır’ın Bismil ilçesine bağlı Serçeler ve Sarı Hüseyin mezrasında arazi kavgasında yaşamını yitiren 10 yurttaşımıza Allah’tan rahmet, yaralılara acil şifalar ve ailelerine sabırlar diliyorum. Bu halk bu tür sorunlar karşısında bir araya gelecek ve kendi çözüm mekanizmasını oluşturabilecek deneyime sahip. Biz hem parti olarak kendi sorumluluğumuzu görüyoruz hem de bölgede kanaat önderlerini, ruspileri sorumluluk alarak işlevlerini yerine getirmeye çağrısı yapıyoruz.
‘USULSÜZLÜK ARAYAN SAYIŞTAY RAPORLARINA BAKSIN’
Bakın geçtiğimiz hafta algı operasyonu oluşturarak Patnos halkının idaresi gasp edildi ve Patnos Belediye Eşbaşkanlarımız Müşerref Geçer ile Emrah Kılıç usulsüzlükler gerekçe yapılarak tutuklandı. Tutuklamaya gerekçe olarak usulsüzlükleri gösterenler Sayıştay raporlarına baksın! Eğer gerçekten usulsüzlük arıyorsanız kendi belediyelerinize bakın. 48 belediyemize atanan kayyumlarla her gün bu halkın iradesinin nasıl gasp edildiğini, halkın değerlerinin nasıl çarçur edildiğini deneyimledik. Buna karşı duruşumuzu dün olduğu gibi bugün de devam ettiriyoruz. İktidarınızın belediyeden anladığı şey, yolsuzluk ve hırsızlıklarınızı yazan gazetecileri sokak ortasında polisler eşliğinde dövdürmek ve tehdit etmektir. Bu vesileyle gazeteci Sinan Aygül’e de geçmiş olsun dileklerimizi iletiyor, davanın takipçisi olacağımızı buradan belirtiyoruz. Mafyatik işler dışında ek iş olarak belediyecilik yapılan Tatvan’da başka bir şey daha yaşadık. Kaymakam eliyle Van’ın tiyatro ekibi ŞanoWan’ın Kürtçe oyunu hiçbir gerekçe gösterilmeden yasaklandı. Bu iktidar kadına, doğaya ve tüm toplumsal değerlere en çok da Kürde ve Kürtçeye düşman. Bunu uzun süredir görüyoruz.
‘MÜLTECİLER İÇİN PAZARLIK KONUSU YAPILMAYACAK YAŞAMI SAVUNUYORUZ’
Bugün Dünya Mülteciler Günü. Yeri yurdu neresi olursa olsun savaş ve ekonomik sorunlar nedeniyle yerini yurdunu terk eden insanların yanındayız. Bu göç dalgalarının en büyük nedeni olan savaşlara karşı söylemlerimiz bakidir. İnsanların doğduğu yerde doymasını ancak nerede diliyorlarsa orada yaşamasını savunuyoruz. Yeşil Sol Parti olarak mülteciler için güvenli, onurlu ve pazarlık konusu yapılmayacak bir yaşamı hep savunmaya devam edeceğiz.
‘DENİZ POYRAZ’A SÖZ; GERİ DURMAYACAĞIZ’
Hafta sonu İzmir’deydik. Canımız, yoldaşımız Deniz Poyraz’ı katlediliş ikinci yıl dönümünde andık. Deniz Poyraz’a sözümüzü yeniledik. Bu katliamın arkasındaki organizasyonun üstü örtülmeye çalışılıyor. Bunun farkındayız. Biz bu faillerin ve azmettiricilerinin 90’lı yıllardan beri hangi saiklerle hareket ettiklerini ve bu ülkeye hiçbir şey kazandırmadıklarını biliyoruz. O gün nasıl mücadele ettiysek bugün de mücadele etmeye devam edeceğiz. Deniz’e tekrar sözümüzü verelim. Geri durmayacağız mücadelemizden.
‘ASİYE ANNE’NİN MÜCADELESİ BİZE EMANET’
Cumartesi Annelerinin/İnsanlarının her cumartesi yürüttüğü adalet mücadelesi, kaybettikleri yakınlarının faillerinin bulunmasına, akıbetlerinin öğrenilmesine dönük mücadelesi bizim mücadelemizdir. AYM’nin Galatasaray Meydanının kullanılmasına yönelik vermiş olduğu kararı tanımayan bu iktidar ve kolluk güçleri utanmadan her hafta adalet nöbeti tutan Cumartesi İnsanlarını gözaltına almaya devam ediyor. Bu haklı mücadele kazanacaktır. Yine Cumartesi Annelerinden Asiye Aydemir yaşamını yitirdi. Asiye Anneye Allah’tan rahmet, sevenlerine başsağlığı diliyorum. Asiye Annemiz yaşamını yitirmiş olabilir ama kimse sanmasın ki Hüseyin Aydemir’in faillerinin aranmasından vazgeçeceğiz. Hem Deniz Poyraz’ın mücadelesi hem de Asiye Annenin mücadelesi bizlere, sizlere emanet.
‘HALKIN YARISINDAN FAZLASI DESPOTİK SİSTEME ONAY VERMEDİ’
Bilindiği üzere Türkiye, seçim tarihi açısından 14 ve 28 Mayıs olmak üzere, iki kritik eşik yaşadı. Şüphesiz bu seçimlerin her birimiz açısından çok önemli sonuçları var. Seçim sonuçlarının en büyük göstergelerinden birisi de aslında yaşadığımız krizlerin, sorunların bitmediği tam tersine büyüyerek devam ettiğidir. Ortada çok yönlü bir siyaset krizi var. Bu ülkede yaşayan yurttaşların yarısından fazlası Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi adı altında bize dayatılan despotik sisteme onay vermemiştir, dur demiştir. Seçim sonuçları açısından esas görmemiz gereken manzara budur. Dolayısıyla seçim tartışmaları bitmemiştir, halen devam etmektedir. Seçim sonuçlarına bakarak hiç kimse bizim barış, emek, ekoloji, kadın mücadelesinden vazgeçtiğimizi düşünmesin. Vazgeçmedik, seçim sonuçları mücadelemizin haklılığını, büyüyerek devam etmesi gerektiğini büyük bir ödev olarak önüme koymuştur. Seçim sonuçları ne olursa olsun; Kürt sorunun çözümsüzlüğü ile yaşadığımız bütün toplumsal sorunların, yapısal sorunların bağını kuramayan hiçbir iktidar hayatını sürdüremez. Bu yüzden bu ülkeyi yöneten devlet aklına seslenelim. Bu geleceği görmek ve buna uygun pozisyon almak zorundasınız.
EKONOMİK ÇÖKÜŞ VE RANT POLİTİKALARI
Seçimlerden bu yana en önemli gündemlerimizden biri döviz kurları ve adaletsizler. Yoksulluk can yakmaya ve can almaya ne yazık ki devam ediyor. Asgari ücret bugün 11 bin 402 lira olarak açıklandı. Asgari ücretin bu şekilde belirlendiği ülkede yoksulluk sınırı 34 bin lira. İktidarın kendisine sesleniyorum; bununla siz geçinin bakalım nasıl geçinecekseniz. Biz Yeşil Sol Parti olarak yoksulluk sınırı altında bir ücreti, emekçilerin insanca bir yaşamı sürdürecekleri bir rakamı talep ettik, talep etmeye devam edeceğiz. Daha dün nas diyenler, faizde sorun yok diyenler, Nebati ve damadın diz boyu akılsızlıklarını bu topluma yutturmaya çalıştılar. Ancak şimdi aynı iktidarın Maliye Bakanı bu durumu akıl dışı olarak tarif ediyor. Biz de buradan ifade edelim; bu iktidarın bütün politikaları akıl dışıdır. Sizi iyi tanıyoruz. Tırnak içinde ifade ediyorum, akılcı politikalar dedikleri şey kendi rant politikalarının bu ülkede yarattığı yıkımın faturasını halklara, bizlere çıkarmaktır. Dün nasıl mücadele ettiysek bugün de buna geçit vermeyeceğiz. Bu faturanın halklara çıkarılmasına izin vermeyeceğiz.
Bu ağır kriz halinden nasıl çıkacağımız bizim mücadele mirasımızda saklı.
‘YENİDEN İNŞAYI BAŞLATTIK’
2023 seçimlerinin önümüze koyduğu önemli görevler olmakla birlikte, ortaya çıkarmış olduğu tablonun kendisi ciddi bir eleştiri ve öz eleştiri gerekçesidir. Yeni bir siyasal yapılanmaya ve örgütsel dile ihtiyaç duyduğumuz açık. Bu yolda eleştiri bizim en büyük gücümüz özeleştiri ise bizi yeniden kuran ve ileriye taşıyacak mekanizmadır. Bu sorumluluğun farkındayız. Bu inanç ve sorumlulukla da seçimden bugüne kadar bütün kurullarımızla bu hakikati gören bir yerden tartışma yürütmeye devam ediyoruz. Parti Meclisimizle, MYK’mızla, bileşenlerimizle, ittifak güçlerimizle yaptığımız tartışmaların sonuçlarını sonuç bildirgesinde bütün kamuoyuna deklare ettik. Eleştiri ve özeleştiri ile yeniden bir inşanın, yapılanmanın sözünü verdik ve bunu büyük bir kararlılıkla kamuoyuna deklare ettik. Şimdi ise gerçek resmimizi görmek için il-ilçe toplantıları ve halk toplantıları ile bir araya geleceğiz.
‘FAŞİZM İLE KARARLI MÜCADELE’ MESAJI
Ama buradaki esas mesele karşımızdaki faşizmin kendisidir. Bizim için asıl mesele bu faşizmle hangi yol ve yöntemlerle mücadele edeceğimizdir. Bu mücadelede mirasımızın çok kıymetli bir yeri var. Bizler açısından çözüm için esas mesele ideolojik hattımızın güçlenmesidir. Zaten bu bakış açımızın kendisi de bizi diğer politik hatlardan, işleyişlerden ayıran en önemli motivasyonlardan biridir. Temsili ve orta sınıf siyasetine sıkışmadan ve siyaseti siyasetsizleştiren popülizme kapılmadan, en önemlisi de toplumsal ittifaklarımızı genişletecek bir anlayış ve hatta çalışmalarımıza devam edeceğiz.
Ancak partimizi güçsüzleştireceğini düşünenlere, sorunları tek tek kişilere indirgeyerek partimizin içine oynamaya çalışanlara, milliyetçi ve hamaset diline sarılanlara, siyasetimizi dar bir alana sıkıştırmaya çalışanlara, gücümüzü kırmaya niyetlenenlere şunu bir kez daha söyleyelim; buradan size ekmek çıkmaz, asla buna geçit vermeyeceğiz. Herkes duysun, herkes bilsin; bizi reddettiğimiz yollara, zihniyetlere ve söylemlere mahkum edemediniz, bundan sonra da edemezsiniz. Partimizin kuruluş paradigması sapasağlam ortada duruyor. Bizleri inkar eden bütün yapılara ve sözleşmelere karşı toplumla birlikte yeni bir toplumsal sözleşmeyi birlikte inşa edeceğiz. Biz sadece bir seçim partisi değiliz, merkezden kurulan bir parti değiliz. Bu parti ve geleneğini takip eden bundan önceki partiler halkın kurduğu, emek verdiği ve halkın mücadelesine dönüşen partilerdir.
‘PARADİGMAMIZI DAHA GÜÇLÜ HAYATA GEÇİRMELİYİZ’
Bu dönem açısından da yapacağımızı bütün tartışmalar, kamuoyu ile yürüteceğimiz bütün tartışmalar aslında bu paradigmanın daha güçlü bir şekilde hayat bulmasına yol açacak. Bunun emeğini vermekten vazgeçmeyeceğiz. Yine buradan ifade etmek isteriz ki toplumu savunan tek muhalefet ve tek güç biziz.
Bu sürecin sonunda da final biçiminde kongremizi gerçekleştireceğiz. Kongremiz bütün bu tartışmalarda açığa çıkan fikirleri damıtarak ihtiyaç duyduğumuz yeni ve güçlü örgütsel bir yapıyı kuracaktır. Bunun için yola çıktık, halklarımızla birlikte en güçlü şekilde kongremizi gerçekleştireceğiz. Buradan zayıflayarak çıkacağımızı düşünenlere, kaybettiğimizi söyleyenlere ifade edelim; halkımızla birlikte çok güçlü bir kongreyle Türkiye’de demokratik siyasetin nasıl yapıldığını herkese göstereceğiz. Hiç kimsenin bundan kuşkusu olmasın. Kongremizin en önemli başlıklarından birisi de 3’üncü Yol iddiamızın adım adım ve ilmek ilmek örülmesidir. Yeni bir başlangıç için esas yapmamız gereken şey de toplumsal ittifakımızı ve demokrasi ittifakımızı büyütmek ve hayatın içerisinden gerçek ittifakı kurmak olacaktır. Kadınlardan gençlere, emekçilerden ezilenlere, engellilerden yoksullara ve ekolojistlere kadar bu toplumun bütün mücadele alanları ve dinamikleriyle daha güçlü ve sahici bağlar kurarak, kenetlenerek onların mücadelesini sadece parlamentoda da değil onlarla birlikte sokakta büyütmenin sözünü veriyoruz.
Önümüzdeki süreç her birimiz açısından çetin olacaktır. Toplumsal muhalefeti toparlamak, onu yeniden inşa etmek, ülkenin en ücra köşesindeki bütün itirazları kendi itirazlarımız olarak görüp sahiplenmek adına verdiğimiz sözler var. Bu sözler doğrultusunda Türkiye’de en güçlü demokratik mücadeleyi her birlikte başaracağız. Çünkü faşizme karşı en güçlü ve tek adres biziz. Çünkü ırkçılığa ve nefrete karşı bir arada yaşamı savunan tek parti biziz. Bizim bu özelliğimizdir ve elbette bugün yaşadığımız saldırıların da temel sebebidir. Bu bağlamda bugüne kadar yürüttüğümüz demokrasi mücadelesini en güçlü yürüten kadın mücadelesi, kadın arkadaşların ve bizlerin mücadelesidir. Kadın mücadelesinin kendisini sadece parlamentodan ibaret görmüyoruz. Kadın mücadelesinin ana hattı sokakta yürüttüğümüz mücadeledir. Sokak mücadelesi ne kadar buraya yansırsa gerçek parlamento da o kadar hayat bulacaktır.
‘ERKEK EGEMENLİĞİNİN PANZEHİRİYİZ’
Türkiye siyasetinde erkek egemenliğe karşı panzehir elde ettiğimiz bir kazanım var. Eşit temsiliyet ve eşbaşkanlık sistemi. Bu sistemi savunan, hayat veren kadın arkadaşlarımızın birçoğu bugün cezaevlerinde. Cezaevinde olmalarına rağmen bu mücadelelerini oradan da savunmaya, büyütmeye devam ediyorlar. Ben de grup toplantımız aracılığıyla oradaki bütün kadın arkadaşlarımıza buradan selam ve sevgilerimi gönderiyorum.
Bunun farkında olan iktidarın seçim süreci boyunca en çok müdahale ve mücadele ettiği alanlardan biri de kadın mücadelesi oldu. Hem Kürt düşmanı ittifak hem de kadın düşmanlarıyla yaptığı ittifak seçim sürecindeki hattın en belirleyeni oldu. Açığa çıkan seçim sonuçları üzerinden kadın mücadelesinin ölçülemeyeceğini ifade etmiştik. Bizim mücadelemiz seçim ile ölçülemez. Hem kadınların eşitlik ve özgürlüğünün hem de toplumda demokratik bir siyaset ve birlikteliğin nasıl inşa edileceğine dair çok ciddi veriler ve dinamikler açığa çıkaran bir kadın mücadelesi var. Farkındayız, bu iktidar bütün kazanımlarımızı gasp etmeye çalışıyor. Farkındayız, bu iktidar kadın mücadelesini kendisine en büyük tehdit olarak görüyor. Görmeye devam. Çünkü kadın mücadelesi sizin varlığınızı en aza indirgemeye ve toplumun değerlerini en yüksek seviyeye taşımaya devam edecek.
‘KRİZLERDEN ÇIKMANIN REÇETESİ 3. YOL İDDİAMIZDIR’
Yeşil Sol Parti’nin ilk grup toplantısında bir aradaydık. Nasıl başlarsa öyle gider diyen bir deyim var. Ben güçlü başladığımızı düşünüyorum hem kadın arkadaşlarımız hem de emek veren bütün arkadaşlarımız ile birlikte. Buradan sözümüzü tekrar edelim; biz Yeşil Sol Parti olarak esas mücadelenin verildiği yerde, yani yerellerde halkımızla birlikte olmaya devam edeceğiz. Mevsimlik işçilerle yollarda ve tarlalarda, hakkını arayan herkesle birlikte sokakta olmaya azami önem göstereceğiz. Siyasi iktidarın önümüze koyduğu ekonomik, sosyal, siyasal bütün krizlerden çıkmanın çok güçlü bir yolu var. Bu reçetenin adı paradigmamız ve Üçüncü Yol iddiamız.
3’üncü Yol iddiamızı yaşamsallaştırmakta önümüze engeller çıkacak; ama biz siyasi ve tarihsel olarak baktığımızda 90’lardan beri önümüze engel konulmayan hiçbir seçim ve süreci, mücadele aşamasını geçirmedik. Bütün engelleri de aşa aşa buraya gelen, Türkiye siyasetinde niteliksel olarak önemli bir ağırlığı koruyan bir parti olarak bir aradayız. Bu ağırlığın ve mirasın kendisi elbette Türkiye’de demokratik siyasetin inşasında gerekli görevi görecektir. Bu hakikatin ve üstlendiğimiz sorumluluğun farkındayız. Buna denk bir çabanın içinde olmaya özen göstereceğiz.
‘ERDOĞAN’A VE ERDOĞANCIKLARA GEÇİT VERMEYECEĞİZ’
Karşımızda olan iktidar için şunları söylemek mümkündür. Ruhu hırs ile zehirlenenlere, dünyayı dar bir nefret çemberinden görenlere, ülkeyi kaz adımlarıyla adım adım kan ve sefalete sürükleyenlere geçit vermeyeceğiz. Dün yapılanları yapılmamış gibi gösteren, gerçekleri ters yüz eden ve devletin her kademesinde türeyen Erdoğan’a ve Erdoğancıklara geçit vermeyeceğiz. Bu hayatı özgür, güzel ve yaşanabilir kılacak bir güce, bir motivasyona ve mücadeleye sahibiz. Başarmak zorundayız ve mutlaka başaracağız! Katıldığınız için hepinize teşekkürler. Yolumuz, yolunuz açık olsun."