Yeni imar planları felakete kapı aralıyor

Hatay’da depremin ardından hazırlanan imar planı askıya çıktı. Yeni imar planını değerlendiren Hatay Baro Başkanı Avukat Cihat Açıkalın, yeni imar planında birçok hata olduğunu söyledi.

6 Şubat tarihli depremlerde yıkımın en fazla yaşandığı şehir, Hatay oldu. 13 bin 517 yıkık ve 8 bin 162 acil yıkılması gereken yapı olduğu belirlenen şehirde, 67 bin 346 ağır hasarlı bina bulunuyor. Şehrin yeniden imarına dair hazırlanan planlar askıya çıktı.

Ancak bu imar planlarının da büyük bir kısmı, deprem sonrası yönetmeliğe uygun değil. Bina kat sayısının dördü geçmemesi gereken şehirde, İskenderun Meydan Mahallesi'nde 12 katlı bir binanın imarına izin verildiği ortaya çıktı. Şehrin yeniden imar sürecinde yaşanan hukuksuzlukları ve doğru bir yeniden yapılanma için yürüttükleri çalışmaları Hatay Baro Başkanı Avukat Cihat Açıkalın ANF'ye değerlendirdi.

İSABETSİZ SEÇİMLER YAPILDI

Deprem sonrasında çıkartılan 7033 sayılı cumhurbaşkanlığı kararı ile belli bölgelerin riskli alan olarak ilan edilmesi ve buna bağlı olarak konut yapımında kullanılmak üzere acele kamulaştırmasında çok isabetsiz seçimler yapıldığını belirten Cihat Açıkalın, el konulan arazilerin hem bölgede mülk sahibi olan vatandaşlar hem de hukukçular açısından büyük bir sorun olduğunu vurguladı.

Hatay Barosu olarak kararın iptali için Danıştay'a dava açtıklarını ve davanın şu anda ön inceleme aşamasında olduğunu aktaran Açıkalın, şehirde acele kamulaştırma yoluyla parsellerin ve tarımsal faaliyet alanlarının dahi devletin eline geçmesinin, depremzedelerin geleceğe dair güvencesiz bırakılması anlamına geldiğinin altını çizdi. Açıkalın şöyle konuştu: "Acele kamulaştırma yoluyla vatandaşın arazilerine, bahçelerine ve belki de geriye kalan tek taşınmazı olan parsellerine el konulması, tarımsal faaliyet alanlarının dahi el konulması ciddi mağduriyetlere yol açmıştır. Yakın zamanda Dikmece Mahallesi'nde birçoğu vatandaşın mülkiyetinde olan, çok az bir kısmı da maliye hazinesi mülkiyetinde olan arazilerde tahliyeye başlandı. Buralar zeytinlik olarak kullanılıyordu. İnsanlar mağdur oldu. Öte yandan Defne ve Samandağ belediyeleri 'yeni imar uygulaması' adı altında 2022'de tamamlanan imar planlarını askıya çıkardı. Depremle yaşanan felaketten hiçbir ders çıkarılmamış. Kanunun tarif ettiği şekilde bir zemin etüdü yapmadan, yeni imar planları hazırlamadan, alelacele askıya çıkardıkları imar planları ile yeni bir felakete kapı aralıyorlar."

YENİDEN İNŞADA BİLİM VE HUKUK REFERANS ALINMALI

Hatay Barosu olarak askıya çıkartılan tüm imar planları ile ilgili itirazları yaptıklarını, soruşturmalar için bilirkişi raporlarının beklenmesinden kaynaklı henüz bir ilerleme kaydedilemediğini belirten Açıkalın, şehirde yaşanan büyük yıkım sonrasında açılan dava sayısının fazlalığı sebebiyle yargılamaların uzun bir sürece yayılabileceğine işaret etti. Deprem davalarında önceki süreçlerde zaman aşımı örnekleri görüldüğünü hatırlatan Açıkalın, davaların uzun sürme potansiyeline sahip olduğunu ve karar alma süreçlerinin yavaş ilerlemesinin benzer tehlikeleri barındırdığını söyledi.

Şehrin yeniden inşasında bilim ve hukuku referans alan ve tüm kurumların dahil olduğu bir hareket planının gerekliliğini vurgulayan Cihat Açıkalın, Hatay'da deprem sonrası süreçte belediyelerin ve devlet kurumlarının ciddi bir ortaklaşma problemi yaşadığını ve bu durumun şehrin yeniden inşa sürecine dair kaygı uyandırdığını belirtti.

Hatay'ın kent yaşamını ve demografik yapısını korumayı amaçlamayan, bilim ve hukuku referans almayan bir şehir inşasının daha büyük felaketlere kapı aralayacağının altını çizen Akalın, şöyle devam etti: " Yeni imar planında rezerv alan olarak belirlenen yerlerde, vatandaşın zaten orada var olma sebebi olarak gördüğü, tarım arazileri ve bahçecilik yapılan yerler var. Buralar da ellerinden gidince insanların Hatay'da kalmalarını gerektirecek bir şey kalmıyor. Bu tarz uygulamaların uzun vadede Hatay'ın demografik yapısının değiştirme riski oldukça yüksek. Askıya çıkan tüm imar planlarına itiraz ediyoruz ancak bu süreçte Mimar ve Mühendisler Odası'nın desteğini alamadık. Enkaz kaldırma ve moloz depolama ile ilgili dava ve itirazlarımızda da bu meslek örgütlerini maalesef yanımızda göremedik. Asbest konusunu ilk ve en yüksek sesten dile getiren baromuz oldu. Belediye ise inşaat yapmayı düşünen müteahhitleri 'Hatay Barosu bunu engelledi' söylemi ile bizi hedef gösteriyor."