‘Yol haritasını halkla belirleyeceğiz’

Yeşil Sol Parti MYK Üyesi Cahit Kırkazak, “Biz bir halk hareketiyiz. Halkın eleştirileri de bizim önümüzü açacaktır. Halk hareketi, halkla birlikte yürür, halkla birlikte güçlenir” dedi.

Yeşil Sol Parti olarak 14 Mayıs seçimlerini başarısızlık olarak değerlendirdiklerini söyleyen Yeşil Sol Parti MYK Üyesi Cahit Kırkazak, önümüzdeki süreci halkla birlikte yürüteceklerini ve yeni yol haritasını halkla belirleyeceklerini kaydetti.

ANF’ye konuşan Yeşil Sol Parti MYK Üyesi Cahit Kırkazak, seçimlerin tek başına demokrasinin asıl belirleyicisi olmadığını, çünkü önemli olan demokrasinin toplumsallaşabilmesi ve halkın iradesinin gerçek anlamda yönetime yansıyabilmesi olduğunu söyledi. Seçime giren her siyasi partinin, kamu olanaklarından ve propaganda aygıtlarından eşit şekilde faydalanabilmesinin, seçimin demokratik bir seçim olarak yürütüldüğünü gösterdiğine işaret eden Kırkazak, şöyle devam etti: “Aksi takdirde seçimler otoritenin, statükonun kendini onaylattığı bir süreç olarak görülecektir. Bizler bu dönemde gördük ki; AKP-MHP’den oluşan devlet ittifakı, bir demokratik seçim inşa etmekten ziyade, kendi diktalarını ve otoriter yönetimlerini topluma onaylatmak çabası içinde oldular. Buna teoride plebisit deniliyor. Bu dönemde Erdoğan, devletin bütün araç ve imkanlarını kullandığı yetmezmiş gibi şeffaf ve güven veren bir sistem işletilmekten özellikle kaçınıldı. Örneğin seçim öncesi anayasaya göre tarafsız olması gereken bakanlıklar bu dönemde istifa etmedi. Kabinedeki bütün bakanlar devletin sınırsız imkanlarını kullanarak seçim çalışması yürüttü. Devletin yayın organı olan TRT ve TRT'nin diğer kanalları iktidara açık çek sunarken muhaliflere kapatıldı. Kürtlerin ve Yeşil Sol partinin seçim çalışmalarını sürekli kriminalize ettiler. Paramiliter güçlerle açıktan tehditler savurarak kimi yerlerde de bizlere saldırılmasına zemin hazırladılar. Seçim süreci boyunca seçim araçlarımız taşlandı, milletvekili adaylarımız tutuklandı. Seçim çalışmaları yürüten parti yöneticilerimiz ve aktivistler gözaltına alınarak çoğunluğu yine tutuklandı.”

KÜRT DÜŞMANLIĞI KARTINA SARILDI

İktidarın seçimlerde özellikle Kürt halkına  karşı düşmanlık üzerine bir politika izlediğini belirten Kırkazak, şunları söyledi: “Devlet ittifakı, devletin hem rant ve şiddet tekelini kullanarak anti demokratik şekilde seçim çalışmasını sürdürdü. Demokratik toplum düzeni inşa edilmemiş olan toplumlardaki otoriter yöneticilerin ya da diktatörlerin iki temel argümanı vardır. Biri din argümanı, ikincisi ise milliyetçiliktir. AKP, bunların ikisini de nefret diliyle birlikte kullandı."

ORTAK YAŞAMIN PAYDALARINA DARBE

Kırkazak devamla şunları söyledi: "Bir seçim, eğer bir halka karşı yürütülen düşmanlık üzerinden kazanılıyorsa o toplumda bir araya gelme koşulları zorlamış ve ortak yaşamın paydaları ciddi anlamda zarar görmüş demektir. Şüphesiz ki biz buna karşı bir Türk düşmanlığı ya da bir başka ulus düşmanlığıyla da cevap vermeyeceğiz. Biz bu Kürt düşmanlığı karşısında; cesaretle, Kürtlüğün kendini var kılmaya çalıştığı tüm değerlerine sahip çıkarak, Kürt'ün hakikatini savunan, Ermeni'nin hakkını savunan, Çerkes’in, Rum'un hakkını savunan bir yerde her zaman olacağız. Türkiye'nin bütün toplumsal muhalefeti, hatta bütün toplum bu konuda iktidarın bu yöntemini çok tehlikeli bularak bu noktada duyarlı olması gerekiyor.”

TOPLUMSAL MÜCADELE BİRLEŞTİRİLMELİ

Yeşil Sol Parti olarak seçim sonuçlarını başarısız olarak değerlendirdikleri söyleyen Kırkazak, bu başarısızlığın Emek ve Özgürlük İttifakı’nın inşasında değil, bu ittifakın pratikleştirilmesindeki eksikliklerden kaynaklı olduğunu söyledi. Kırkacak, şunları ifade etti: “Emek ve Özgür İttifakı oluşturulurken bir mücadele ittifakı olarak oluşturuldu. Yani Türkiye'nin bütün toplumsal ötekileri, yani dezavantajları; toplumsal ortak yaşama, ekolojik yaşama, eş yaşama, toplumsal bir yaşamın inşası için bir mücadele birliği oluşturdu. Şu anda ise tekçi, eril, otoriter bir devlet aklı var ve bu devlet aklı toplumdaki bütün farklılıklara ve yaşam alanına bir saldırganlık göstermektedir. Bu saldırganlığa karşı ise dezavantajlıların toplumsal mücadele ortaklığında birleşmesi gerekiyor.

SÜRECİ SAĞLIKLI YÜRÜTEMEDİK

Bu ittifakın en büyük şanssızlığı, ittifak oluşumunun hemen ardından seçimlerin olmasıdır. Maalesef biz de bu süreci sağlıklı bir şekilde yönetemedik. Alınan seçim sonuçlarını bir tek ittifaka bağlamak haksızlık olur. Bizce bu ittifakın büyütülerek güçlendirilmesi gerekiyor. 150 yıllık devlet aklı, toplumu ırkçılık ve dincilik üzerinden domine etmiştir. Toplumsal mücadele bu anlamda ortaklaşmadan mevcut tekçi siyasal iktidarlar kendi kitlesini yöneterek dincilik ve ırkçılık ideolojileri üzerinden her zaman toplumda kolay rıza üretebileceklerdir. O nedenle toplumsal mücadeleyi yürütenler, toplumsal demokratik bir yaşamın inşası için mücadelenin ırkçılıktan ve dincilikten çıkıp kadın mücadelesi, emek mücadelesi, ekoloji mücadelesi, gençlik mücadelesi yürüterek ve bunu bütün mücadele alanlarına yayması gerekiyor. İkincisi bu coğrafya halklar topluluğudur, tek bir halktan oluşmamaktadır. Halkların da inançların da mücadele tarafında ortaklaşması gerekiyor. Bu nedenle bu ittifak çok kıymetlidir. Bize düşen, bu süreçte yaşadığımız yetersizlikleri görerek yeniden ittifakı güçlendirip büyütmeye çalışmak olmalıdır.”

HALKIN ELEŞTİRİLERİ ÖNÜMÜZÜ AÇACAK

Yeşil Sol Parti olarak bu süreçte, özellikle seçim sürecindeki yetersizliklerini ve halkın eleştirilerini görerek yol haritasını belirleyeceklerinin altını çizen Kırkazak, şöyle konuştu: “Şüphesiz toplumsal mücadeleler sadece sandığa hava edilemez. Sandık ve parlamento mücadele için bir alan yaratır. Bizler de bunun farkındayız. Zaten bugün bize yöneltilen eleştiriler de bu toplumsal mücadelenin güçlü kılınması gerektiği üzerinde birleşiyor. Biz bir halk hareketiyiz ve bütün mücadele alanlarında halktan besleniriz. Öncümüz halktır. Halkın eleştirileri de bizim önümüzü açacaktır. Hiçbir kimsede ‘biz eleştiriler yapıyoruz ama sesimiz duyulmuyor, kimse bizi dikkate almıyor’ diye bir kanı oluşmasın. Bugün itibarıyla önümüzdeki sürecin yol haritasını belirleyecek toplantılarımızı başlattık. Dolayısıyla bir halk hareketi olarak kendimize güveniyoruz. Biz seçkinler, seçilmişler ya da bir seçim hareketi değiliz. Halkımızın önümüze koyduğu yol çerçevesinde mücadeleyi inşa edeceğiz. Halkımız bize yönelik önerilerini, eleştirilerini yapmaktan da çekinmeyecektir. Başladığımız toplantılarla birlikte, bu hafta içi PM toplantısını tamamlayıp hafta sonu il eş başkanları, sonrasından ise halkımızla buluşacağız. Halkımızın bu buluşmalara ve halk toplantılarına gelirken hazırlıklı gelmesini isteriz. Biz Kurdistan’daki ve Türkiye'deki örgütlerimizin olduğu bütün il/ilçe örgütlerimizde bu süreci tartışıp önümüzdeki yol haritasını halkımızla birlikte öreceğiz. Bu süreçten halkımızın eleştiri ve önerileriyle güçlenerek çıkacağına inancımız tam. Halk hareketi, halkla birlikte yürür, halkla birlikte güçlenir.”