‘Yeni devlet’ kadınlar açısından kendini gösterdi

AKP iktidarının 16'ncı yılını güzellemelerle kutlarken, bu yıllar kadınlar açısından cinsiyetçi ve kadın düşmanı politikalara direnmekle geçti.

16 yıl boyunca istismar, taciz, tecavüz ve kadın katliamı artarken, erkek egemen devletin saldırılarıyla kadınlar hedef alınmaya devam etti. AKP iktidarı döneminde izlenen politikalar nedeniyle 13 bini aşkın kadın katledildi. AKP'nin kadın politikalarını değerlendiren Latife Demirci Kahya, "Acil bir durumda kadınların sığınabilecekleri 27 kadın örgütü, OHAL ile hedef alınıp kapatıldığında 'yeni devlet' kadınlar açısından zaten kendini ilan etmişti" dedi.

“Kadına şiddete sıfır tolerans” söylemine aksi yönde pratikte hayata geçirilen uygulamalarla kadını korumadan aileyi korumayı hedefleyen AKP iktidarı, kadını ikincil konuma düşürürken, erkek şiddetini de yüceltilen konuma getirdi. AKP 16'ncı yılını büyük görkemli kutlamalar ile kutlarken, bu 16 yıl boyunca kadına yönelik şiddet durmadı. Kadınlar, iktidarın yanı sıra yargının verdiği birçok kararla da saldırının ana merkezi haline getirildi. 'Saygın tutum' indirimleriyle kadınların katledilmesini meşrulaştıran yargı ve erkek egemen iktidar, kadına yönelik saldırılarını artırarak devam ettirdi.

NEWROZ'DA KADINLARA İŞKENCE

2008 yılında Van'da gerçekleşen Newroz'da kadınlara işkence uygulayan polisler, coplarla dakikalarca kadınları yerde sürükledi. Yöresel kıyafetleriyle Newroz alanına akan yüzlerce kadın iktidarın kadın düşmanı politikalarıyla bir kez daha karşılaştı. Gülşen Aslan, Newroz günü akrep içinden maskeli özel harekâtın etrafa rasgele ateş ettiklerini görmüş, bu sırada bir polisin kendisini hedef alarak silah doğrulttuğunu fark etmiş ve polisin ateş etmesiyle göğsünden silahla yaralanmıştı.

KÜRTAJ YASAKLANDI

İktidar saldırıları bunlarla sınırlı değildi. Her dönem farklı güncellemelerle kadınların hayatını kabusa çeviren devlet aklı, 2012'de kürtajı ortaya atmıştı. Yasal olduktan sonra da defalarca yeniden gündeme gelen kürtajı, son olarak Tayyip Erdoğan gündeme getirmişti. Tayyip'in Başbakan olduğu 2012 yılının Mayıs ayında “Kürtaj cinayettir, her kürtaj bir Uludere’dir” sözleri ile başlattığı tartışmanın ardından yasal bir değişiklik yapılmamasına rağmen kürtaj fiilen neredeyse yasaklandı. O dönem kadınlar, kürtaj yasağına karşı birçok ilde eylemler düzenledi. Hatta bir çoğu hakkında dava açıldı.

ERDOĞAN KADINLARI AŞAĞILAYAN USLUB KULLANIYOR

1 Haziran 2015'de Iğdır’a miting için gelen Erdoğan’ın da içinde bulunduğu konvoyun geçtiği esnada HDP seçim bürosu önünde toplanan Iğdırlı kadınlar, sırtlarını dönerek Tayyip'i protesto etti. Kadınların bu tepkisine karşı Tayyip Erdoğan ise, “Affedersiniz edebim müsaade etmiyor tabii, sırtlarını dönerek işaret yapıyorlar. Ne anlama geldiği belli de, tabii edebimiz müsaade etmez" diyerek, cinsiyetçi ve kadın düşmanı sözlerine yenisini ekledi.

KORUMAYA ALINAN KADINLAR KATLEDİLDİ

Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Ayşenur İslam yaptığı açıklamada, “Koruma altında öldürülen herhangi bir kadın yok” demişti. Ancak 2015 yılında öldürülen 303 kadının yüzde 27’si koruma altındaydı veya katledilme tehlikesini devlete bildirmişti. Devletin koruması gereken 27 kadının katledilmesinin yanında kadınların yüzde 90’ının koruma altında olup olmadığı kamuoyuna açıklanmadı.

2016 yılında kadın cinayetleri artış yaşanırken 328 kadın katledildi. 2016 yılında gerçekleşen kadın cinayetlerinin yüzde 50'si OHAL döneminde gerçekleşti. 2017’nin ilk 6 ayında ise bu sayının yarıdan fazlası yaşandı ve 18 ayda 500’den fazla kadın katledildi.

2017 Ocak ayı dahil son 15 yılda 14 bin 293 kadının katledildiği çeşitli verilerde yer alırken, Cinsiyet Eşitliği Raporu’nda, Türkiye'nin kadın-erkek eşitliğinde 142 ülke arasında 125’inci sırada yer aldığı görüldü.

ADALET BAKANLIĞI VERİLERİ GİZLEDİ

AKP iktidarı boyunca uyguladığı politikalar nedeniyle binlerce kadın erkekler tarafından katledilirken, bir çoğu da cinsel saldırıya maruz bırakıldı. Adalet Bakanlığı'na göre, 2002-2015 yılları arasında 5 binden fazla kadının katledildiği kayıt altına alınırken, Birleşmiş Milletler (BM) 2002-2013 kayıtlarına ise katledilen kadın sayısı 13 bin 381 olarak girdi.

Ankara Kadın Platformu üyesi Latife Kahya Demirci de, AKP hükümetinin, devletin karakterini de oluşturan kadın düşmanı politikalarıyla, devletin kendini 'yeniden' yapılandırma ve tahkim sürecinde öncelik haline geldiğinin somut bir şekilde açığa çıktığını söyledi.

Yaşamın bütün alanında halklar, inançlar, emekçiler, kadın ve LGBTİ’ler üzerinden savaş politikalarının devreye konduğunu ifade eden Demirci, "Milliyetçiliğin ve cinsiyetçiliğin zirve yaptığı bu dönemde her türlü faşizan politikanın ilk yönelimi kadın mücadelesi ve kadın kazanımları olmaktadır. Kadınların direnerek ve mücadele ederek elde ettikleri kazanımlarının yerine ikame edilmek istenen kadına yönelik şiddetin, taciz ve tecavüzlerin alabildiğine sıradanlaştırıldığı erkek egemenlikçi bir yaşam inşa edilmeye çalışılıyor" dedi.

'Yeni devlet kadınlar açısından kendini ilan etmişti'

Demirci, başından beri kadın-erkek eşitliğine inanmadığını söyleyen bir iktidarın; kadınların ne zaman evleneceğine, kaç çocuk yapacağına, ne zaman ve nasıl doğuracağına, nerede ne kadar güleceğine ve ne giyineceğine kadınlar adına karar verdiğini söyledi. AKP ve Saray iktidarının 7 Haziran sonrası başlattığı baskı politikası ve savaş süreci ile birlikte halklara, inançlara, kadınlara, gençlere, emekçilere ve bir bütün olarak iktidara muhalif olan tüm kesimlere baskının artarak sürdüğünü söyleyen Demirci şunları söyledi:

"Diktaya karşı olan hemen herkesim bir biçimde susturulmaya çalışıyor. Tüm bu baskı ve saldırılar 15 Temmuz sonrası OHAL’in uygulanması ile bir üst boyuta sıçradı.Başta HDP eş başkanları olmak üzere, seçilmiş vekiller, belediye başkanları cezaevine gönderildi. Belediyelere kayyumlar atandı, böylece halkın seçme seçilme hakkı ve iradesi yok sayıldı. OHAL kapsamında halkın iradesi ile seçilmiş belediyelere merkezi devlet tarafından kayyum atanması, kadın belediye başkanları ve meclis üyelerinin tutuklanmaları, görevden alınmaları ve atanan kayyumların yıllarca mücadele ve deneyim sonucu oluşturulan yerel yönetimlerdeki kadın çalışmalarını sonlandırması, pasifize etmesi, kadın çalışanların işlerine son vermesi, özellikle kadın politikaları müdürlüklerine, kadın kurumlarına yaklaşım, toplumsal yaşamın her alanına müdahaledir. Acil bir durumda kadınların sığınabilecekleri 27 kadın örgütü OHAL ile hedef alınıp kapatıldığında yeni devlet kadınlar açısından zaten kendini ilan etmişti. AKP hükümetinin istediği gibi, ya 'makbul kadın' olacaksın ya da erkek şiddetine razı olacaksın. Çünkü AKP’li yöneticiler, giydiğimiz kıyafetten attığımız kahkahaya kadar bütün özlemlerimizi, davranışlarımızı kontrol altında tutmak istiyor."

KİMSENİN KÖLESİ OLMAYACAĞIZ

AKP'nin sadece sistemli söylemiyle değil; kurduğu mekanizmalarla, çıkardığı yasalarla da kadın erkek eşitsizliğini derinleştirdiğini ifade eden Demirci, "Genel ahlak, fıtrat, aile değerleri, kadınları ezmenin, güçsüzleştirmenin gerekçesi oluyor. Hükümet ve Diyanet işbirliğiyle yürütülen evlilik ve aile danışmanlığı, kadınların aileye ve erkeklere olan bağımlılığını pekiştirmeye yarıyor. Erkek şiddetini meşrulaştırıyor. Boşanmak istedikleri için kadınlar her gün öldürülürken, hükümet ‘boşanma ombudsmanlığı’ kurup boşanmaları engellemeye çalışarak kadınların can güvenliğini tehlikeye atıyor" ifadelerini kullandı.

AKP'nin ‘ailesiz kadın’ı yok sayan politikaları ile kadınların güvencesiz, istikrarsız, düşük ücretli işlerde çalışmasına neden olduğunu vurgulayan Demirci, "Kadının, toplumda belirli kalıplar dışında temsiliyet bulmasının önüne geçen hükümet söylemleri, biz kadınların, mücadelesi ile kazanılmış haklarımızı kolay kolay geri alamayacaklarını bilmelerini, mücadeleden asla taviz vermeyeceğiz, kimsenin kölesi olmayacağız” dedi.

ERKEK EGEMENLİĞİNİN TAŞERONU OLMAYIN

AKP'nin, Nüfus Hizmetleri Kanunu ile bazı kanunlarda değişiklik yapılan tasarıyı Meclis’e sunduğunu hatırlatan Demirci, bu yasa tasarısının kabulü halinde İl ve İlçelerde Müftülere verilen nikah kıyma yetkisinden, kadınların doğumda beyanının yok sayılmasına, küçük kız çocuklarını olabilecek en küçük yaşta tecavüzcülerle bile olsa evlendirilmesine, çok eşliliğin meşrulaştırılmasına, kadınlar için hayati önemi olan nafaka hakkının sınırlandırılmasına ve çocukların velayetinin anneye değil babaya verilmesine neden olacağını vurguladı. Demirci "Erkek egemenliğinin, taşeronluğunu yapmak yerine kadınlara karşı görevlerinizi yerine getirin" dedi.

AKP hükümetinin ilk imzacısı olmakla övündüğü İstanbul Sözleşmesi’nin birinci maddesinde; 'Bu sözleşmenin amacı kadınlara karşı her türlü ayrımcılığın ortadan kaldırılmasına katkıda bulunmak ve kadınların güçlendirilmesi yolu da dahil olmak üzere kadın erkek arasındaki somut eşitliği teşvik etmektir' denildiğini hatırlatan Demirci, İstanbul Sözleşmesinin imzalandığını ancak; hükümetin sözleşmeyi hayata geçirecek somut adımları bir türlü atmadığını vurguladı.