3 kentte 'kaybedilenler'in akıbeti soruldu

Amed, Batman ve Urfa'da devlet güçlerince 'kaybedilenlerin' akıbeti soruldu.

Gözaltında kaybedilen ve faili meçhul cinayetle katledilen kişilerin yakınları, İnsan Hakları Derneği (İHD) Amed Şubesi yöneticileri ile birlikte "Kayıplar bulunsun, failler yargılansın” eyleminin 683'üncü haftasında bir kez daha Koşuyolu Parkı'ndaki Yaşam Hakkı Anıtı önünde bir araya geldi. Bu haftaki eylemde 2 Mart 1994’te gözaltına alınarak kaybedilen Özgür Gündem Muhabiri Nazım Babaoğlu hatırlatıldı.
Dicle Fırat Gazeteciler Derneği (DFG) üye ve yöneticileri ile birçok insan hakları savunucusu katıldığı eylemde konuşan İHD Amed Şube Başkanı Abdullah Zeytun, ülkede 1990’lı yıllarda zorla kaybettirilmeler ve faili meçhulle kendisini gösteren siyasi cinayetlerin halen bir devlet gerçeği olarak gün yüzüne çıkarılmadığını dile getirdi.
Kayıp yakınları ve Cumartesi Annelerini selamlayarak başlayan DFG Eşbaşkanı Serdar Altan da "Nazım, hakikati arayan bir gazeteciydi. 28 yıl önce kaybettirildi. Özel savaşın yürütüldüğü yerlerden biri olan Urfa’da katledildi. Nazım’ı kaybettiler, Cengiz’i, Hafız’ı, Ape Musa’yı katlettiler ama asla onların mücadelesini, kalemlerini yerde bırakmadık” dedi.  
Nazım Babaoğlu’nun abisi İhsan Babaoğlu ise kardeşinin o dönem devletin bütün adaletsizliklerini iliklerine kadar yaşamış biri olduğuna dile getirdi.
Nazım Babaoğlu’nun kaybedilmesi sürecini ise İHD Amed Şubesi Yönetim Kurulu (YK) üyesi Fırat Akdeniz anlattı.
Babaoğlu'nun Mart 1994 tarihinde, Bucak aşiretine bağlı korucuların evlerini bastıkları bir kadın öğretmen ve kardeşlerine tecavüz etmeleri haberinin ardından Siverek’e gittiğini belirten Akdeniz, yaptığı haberin gazetede “İşte tecavüzcü korucular” başlığıyla manşet olduğunu hatırlattı.
O günden sonra gazete bürosunun etrafında şüpheli kişilerin gezmeye başladığını anlatan Akdeniz, 12 Mart sabahında Siverek’te gazete dağıtımı yapan Murat Yoğunlu’nun Özgür Gündem gazetesi Urfa bürosunu arayarak ‘Burada çok önemli haber var, gelin’ demesinden sonra Nazım’ın yola koyularak Siverek’e gittiğini ve en son yerel bir matbaa civarında görüldüğünü kaydetti
Akdeniz, devamında şunları söyledi: “Daha sonra Murat Yoğunlu'dan öğrenildiğine göre korucular, Murat Yoğunlu'yu dağıtılacak gazetelerle yakalayıp, Sedat Bucak'ın Siverek'in çıkışındaki çiftlik evine götürmüştür. Halk arasında Sedat Bucak’ın bilgisi dahilinde korucuların bu evde gözaltına aldıkları insanlara işkence yapıp sorguladıktan sonra öldürdüğü ve Fırat nehrine ya da kuyulara atarak kaybettirdiği söylentileri yaygındır. Korucular, Murat Yoğunlu'ya gazetenin abonelerini, Siverek'teki haber kaynaklarını ve ilişkilerini sorar; Sedat Bucak'ın zorlaması ile onun yanında gazete bürosuna telefon ettirilir. Murat Yoğunlu daha sonra başka bir nedenle girdiği cezaevinde ‘Ben korkudan telefon ettim’ diyerek yaşadıklarını ve Sedat Bucak’ın ‘Bakalım hangi delikanlı gelecek Özgür Gündem’den’ dediğini anlatır.
Sedat Bucak'ın çiftlik evinin altındaki hücrelerde gözaltında olan başka kişiler Nazım Babaoğlu'nu görmüş, ona ne sorduklarını, ne yaptıklarını duymuşlardı. O günlerde Urfa'da Hüseyin Taşkaya ve iki kişi daha yine korucular tarafından kaçırılarak kaybedilmişti. Kayıp olan kardeşi Hüseyin Taşkaya’yı ararken Bucak’ların evinde Nazım'ı gören ve günler sonra gazetedeki resminden tanıyan Aziz Taşkaya, kendisi Bucakların evindeyken getirilen Nazım Babaoğlu’nun kim olduğunu sorduğunda ‘Bu genç, gazeteci’ cevabını aldığını ifade eder. Aynı yerde sorgulanıp bırakılan başkaları da gazeteye gelip bildiklerini anlatır. Murat Yoğunlu daha sonra anlattıkları ile bu bilgileri doğrulamış olur."


BATMAN
Batman’da kayıp yakınları ve İHD üyeleri, eylemlerinin 520. haftasında yine Gülistan Caddesi’ndeki İnsan Hakları Anıtı önünde toplandı.
Bu hafta Şırnak’ın Silopi ilçesine Yeniköy beldesinde 18 Mart 1998 tarihinde kaybedilen ve kendisinden bir daha haber alınamayan Mehmet Mungan’ın akıbeti soruldu.
İHD Yöneticisi Abdürrezak Katmaz, "Kayıplarımızın akıbetini soruyoruz, sormaya devam edeceğiz. Kaybedilme olaylarının açığa çıkartılarak faillerinin yargılanmasını ısrarla talep ediyoruz” dedi.
Katmaz, Mehmet Mungan’a ilişkin şu bilgileri verdi: “Gözaltına alındıktan sonra ailesinin tüm girişimlerine rağmen kendisinden bir daha haber alınamadı. 2009 yılında Ergenekon adı altında başlayan yargılamalar sonrası Mehmet Mungan’ın ailesi Şırnak Barosu’na başvuruda bulundu ve Ergenekon davasında yargılanan bazı askerlerin Mungan’ın kaybedilmesinde sorumlu olabileceğini bildirdi.  Şırnak Barosu başvuru üzerine Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı’na suç duyurusunda bulundu. Ancak suç duyurusuyla ilgili bugüne kadar herhangi bir gelişme sağlanamadı.”

 
URFA
Halkların Demokratik Partisi (HDP) Urfa İl Örgütü binasında, 12 Mart 1994’te 'kaybedilen' Özgür Gündem Urfa Muhabiri Nazım Babaoğlu anıldı. Etkinliğe Babaoğlu'nun ailesi, meslektaşları, HDP'liler ve çok sayıda kişi katıldı.
HDP İl Eşbaşkanı Ziya Çalışkan, haber için Siverek'e giden Nazım'dan 12 Mart 1994'ten beri haber alınamadığını söyledi. Çalışkan, "Emektar basın emekçisini bir daha dönmemek üzere kaybettik. O günün amirleri, iktidarı Nazım konusunda tek bir kelime etmedi. Onun kaybı ile hiçbir gerçeği açıklamadan olayı örtbas ettiler. O günün katliamlarını gerçekleştirenler bizler 'bin operasyon yaptık' dediler. Katledilen gazetecilere 'militan' dediler. Nazım'ın da kaybını örtbas ettiler. Nazım ve onun gibi basın emekçileri gerçek ve doğru haberi ulaştırmanın sembolüdür. Nazımı bugün tekrar yaşatıyoruz" diye konuştu.
HDP Urfa Milletvekili Ayşe Sürücü ise Nazım'ın gerçeklerin sesi olduğunu söyledi. Nazım Babaoğlu'nun haksızlıkları, gerçekleri aydınlığa ulaştırmak için gazetecilik yaptığını belirten Sürücü, "28 yıldır bir şey değişmedi. O dönemde Musa Anter, Kemal Kılıç, Nazım katledildi. Şimdi de gazeteciler tutuklanıyor" dedi.
Nazım Babaoğlu'nun Abisi Cemal Babaoğlu, o dönem gazetenin temsilcisi olan Bayram Balcı ile birlikte arayışa girdiklerini anlattı. Babaoğlu, "Tanıklar çıktı ama soruşturma hiç açılmadı. Bugün kapatılmak ve susturulmak istenen gazetenin daha da güçlü olması biz aileleri onurlandırıyor" dedi.