37 yıldır Güney’de katliam yapıyor

Son üç gündeki bombardımanlarda 7 sivili katleden Türk devletinin, Güney Kürdistan’daki sivil katliamları, 37 yıl önce başlattığı saldırılarla yaşıt. Kendakolê, Zergelê, Kortek katliamları bunlardan birkaçı.

Kürt Özgürlük Hareketi, Kuzey’de teslimiyeti; Rojava güçleri, Suriye’de çeteler koalisyonuna dahil olmayı reddedip HDP de barajı aşıp Meclis’e belirleyici bir güç olacak şekilde oy alınca Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan ile diyalog sürecini bitirip Temmuz 2015’ten itibaren yeniden savaş açan Türk devleti, 14 Aralık 2017’de kademeli saldırı başlattığı Güney Kürdistan’ın işgali için 15 Haziran gecesi yeni bir aşamaya geçti. AKP-MHP-Ergenekon yönetimindeki iktidar, Kandil’i de kapsayacak geniş bir işgal saldırısı hesabı kapsamında şimdiye kadar şaşaalı isimlerle, asker sayısı ve konvansiyonel silah kapsamını hep genişleterek 29 kez denediği şansını, son üç yıldır kesintisiz bir stratejiyle sürdürüyor. Sadece askeri olarak değil, bunu yanında yerel işbirliği ağını örgütlemekten ekonomik işbirliklerine kadar geniş bir çerçevede; acele etmeyen, fevri hareketten kaçınan, adım adım ihanetini de ihya ederek yol almaya çalışan Türk devleti, son yılların en kapsamlı hava saldırısını gerçekleştirdi. 30 civarından savaş uçağı, İHA ve SİHA’lar eşliğinde Medya Savunma Alanları, Mexmûr ve Şengal’i bir saat boyunca bombardıman altına aldı. Gerilla ve savaşçıların kayıp vermediği saldırıların ardından Heftenîn’e yoğun hava saldırısının ardından indirmeler yaparak karadan da ilerlemeye çalışan Türk devleti, üç gün boyunca gerillanın büyük direnişiyle karşılaştı. Bunun üzerine yeniden en iyi bildiği şeyi yapmaya başladı ve sivilleri bombaladı. Son üç günde en az 7 yurttaş katledildi. Türk devleti, 37 yıldır sistematik olarak bu stratejiyi izliyor.

Türk devleti, ilk olarak ‘sıcak takip operasyonu’ adıyla 25 Mayıs 1983’te 7 bin askerle sınırdan 5 km. içeriye girerek operasyon düzenledi. İlk hava operasyonu ise 12 Ağustos 1986’da yapıldı. Güney Kürdistan toprakları o günden bugüne yüzlerce kez Türk ordusunun askeri saldırısına uğradı. Türk devleti ‘güvenlik’ gerekçesi ile her defasında uluslararası hukuku da ayaklar altına aldı.

TÜRK ASKERİ YERLEŞTİRİLDİ

Irak devletinin, 1988-1991 yılları arasında veto etmesi nedeniyle ara verilen operasyonlar, 91 bahar aylarında komando birliklerinin Güney topraklarına geçişiyle yeniden başladı. Ağustos’ta başlayan ve Ekim’de devam eden ‘Süpürge’ adı verilen saldırılara, KDP ve YNK de destek verdi. Operasyondan sonra Dihok, Zaxo, Hewlêr ve Selahadîn’e Türk güçleri ve istihbaratı yerleştirildi.

92 GÜNEY SAVAŞI

İlk kapsamlı saldırı, Pêşmerge güçlerinin de dahil olduğu 92 Güney Savaşı’nda düzenlendi. Düzenli ordunun tüm unsurlarıyla katıldığı bir savaş oldu.

ZELÊ’DE SİVİLLER DE KATLEDİLDİ

Zelê kampını hedef alan 28 Ocak 1994’teki ‘sınır ötesi operasyon’, o döneme kadarki en büyük çaplı hava saldırısı olarak nitelendirildi. Hava saldırısında Kuzey Kürdistan’dan göç etmek zorunda kalan ve Zelê’ye sığınan çok sayıda sivil de yaşamını yitirdi.

TAMPON BÖLGE İÇİN

Türk ordusu, Mart 1995’te bu kez 35 bin askerle ‘Çelik’ adını verdiği saldırı başlattı; amaç hem PKK’yi ‘temizleme’ hem de Güney’e şekil vermekti. Temmuz’daki saldırı, tam 45 gün sürdü. Ağustos 1995’te Dublin’de yapılan zirvede Türkiye istediğini aldı. Dublin toplantısından sonra Mesud Barzani, Türk ordusunu resmen Güney’e davet etti. Ankara ile Hewlêr arasında PKK’ye karşı stratejik ortaklığın temelleri de böylece atıldı.

Türk ordusu, Aralık 1996’ya gelince Tugay olarak Güney topraklarına girdi. 1997’deki ‘Balyoz’ saldırısına 50 bin asker katıldı. Ekim’deki saldırıda bin asker sınır hattına konuşlandırıldı. Çekiç, Murat, Sandviç adıyla 1998’den 2000’e kadar da kadar da çeşitli saldırılar düzenleyen Türk ordusu 15 Ağustos 2000’de Lolan ve Xakurkê arasındaki Kendakolê alanına bomba yağdırdı.

KENDAKOLÊ KATLİAMI

Türk devletinin gerçekleştirdiği en büyük katliamlardan birisi, 15 Ağustos 2000'deki Kendekolê Katliamı'ydı. Çoğunluğu çocuk ve kadınlardan oluşan en az 30 kişi katledildi. Hepsi yaylalara çıkan Herkî koçerleriydi. Herkî, Surçî, Bradost ve Mamsal aşiretleri yazları Kelaşin, Lolan, Xinêrê ve Xakurkê yaylalarına çıkıyordu. Herkîler, Sideka'dan Axa Çeka'ya ve Nazdara Daxê'ye kadar olan sınır hattındaki bölgede koyunlarını otlattığından sık sık Türk savaş uçaklarının saldırılarına maruz kalıyordu. Kendakolê ve Xinêrê, suyun ve otlakların bol olduğu için daha çok burayı tercih ediyorlardı.

Herkî koçerlerine yönelik Türk savaş uçaklarının ilk saldırısı 1992’de gerçekleşti. 1995’te devam etti. 1997'de 8 uçağın katıldığı hava saldırısında Mêrga Hewşê, Lolan, Xinêrê ve Şewa Bihikê alanlarında yaşayan koçerler vuruldu. 1999'da da hedef aynıydı.

Türk ordusu, 15 Ağustos 2000’de Xinêrê-Lolan arasındaki Qaşmukê ve Avxwar vadilerine bakan Kendakolê ovasına kurulan yaklaşık 100 koçer çadırına yeni bir saldırı yaptı. 30 kişi katledildi, onlarca kişi de yaralandı. Katledilenlerin isimleri şöyle: M. Ali Uzeyir (35), Fatma Nebî (25), Berîtan M. Ali (4), Bahar Eshed (18), Gilawêj Simaîl (18), Ferzande Şakir (1), Xelat Qadir (18), Beyaz ëbrahim (70), Besê ëbrahim (68), Sonya Mihê (35), Fadima Sewdîn (18), Peyman Qadir (17), Rêzan Qadir (12), Fatma Hesen Esen (60), Hedîya Mele Hesen (45), Nejat Maîn (10), Xecîca Maîn (11), Baxtîyar Hecac (16), Faxir Bakî Ali (40), Surmê Esmer (30), Şehnaz Faxir (15), Dilnaz Faxir (10), Kusret Faxir (5), Zuhre Sadî Şêxo (70), Semîr Mihê (25), Raîd Qadir (15), Fatma Rahman (30). Ayrıca kimliği tespit edilemeyen ve bir yaşın altında üç çocuk daha aynı saldırıda yaşamını yitirdi. 30 kişinin yer aldığı bu listede Diana ve Hewlêr'e gönderilen yaralılar arasında yaşamını yitirenler yer almıyor.

7 YIL BOYUNCA DURDU

Kürt Özgürlük Hareketi’nin strateji değişimi ardından 7 yıl boyunca ‘sınır ötesi operasyon’ düzenlenmedi. Ancak Temmuz 2007 genel seçimlerinde yeniden iktidara gelen AKP hükümetinin, Ekim’de Meclis gündemine getirdiği “sınır ötesi tezkere” yetkisi kapsamlı saldırıların işareti oldu. 3 Kasım 2007’de Washington’da Bush-Erdoğan görüşmesi ardından Medya Savunma Alanları’na yönelik yeni bir konsept devreye konuldu.

İLK KEŞİF UÇUŞLARI

İlk kez ABD’ye ait İHA’larla keşif uçuşları bu dönemde başladı. HPG, 1 Aralık 2007’de bu keşif uçuşlarına dayalı ilk havan ve obüs saldırıları gerçekleştiğini açıkladı. Keşif uçuşlarına dayalı en büyük hava saldırısı ise 16 Aralık’ta gerçekleşti. Türk ordusu, 1 Aralık 2007-1 Aralık 2008 tarihleri arasındaki Güney Kürdistan’ı işgal etmek amacıyla iki kez karadan saldırı gerçekleştirdi. Birincisi, 17 Aralık 2007’de Xakurkê alanına yönelikti.

ZAP SALDIRISI VE HEZİMETİ

Türk ordusunun ikinci ve Güney Kürdistan’ı işgal etmeyi planladığı kara saldırısı ise 20 Şubat 2008’de Medya Savunma Alanları’nın Zap bölgesini hedef aldı. 9 gün süren saldırıda, Türk ordusu ne havadan indirmelerle ne de kara birlikleriyle ilerleyebildi. Türk ordusu, 29 Şubat günü güçlerini geri çekti. 9 günde 123 asker öldürüldüğünü, bu rakam dışında onlarca askerin ise donarak öldüğü anlaşıldı.

KORTEK KATLİAMI

26. kara saldırısı hezimetinin ardından kara operasyonlarıyla sonuç alamayacağını düşünen Türk ordusu, hava saldırılarına ağırlık vermeye başladı. Türk ordusunun 17 Ağustos 2011’de başladığı saldırıların 5. günü katliama dönüştü. Savaş uçakları, 21 Ağustos’ta Kortek-Ranya yolu üzerindeki Bolê köyü yakınlarında seyir halindeki aracı hedef aldı. Araçta bulunan 4’ü çocuk 7 sivil katledildi. Katledilenlerin tümü aynı ailedendi. Baba Hüseyin Mustafa, Anne Mêr Mam Kak, 34 yaşındaki Rezan Hüseyin, 11 yaşındaki çocuğu Zana Hüseyin, 10 yaşındaki Oskar Hüseyin, 4 yaşındaki Sonya Şemal ve 7 aylık bebek Solin. Kandil halkı, daha yaşamı tanıma şansına eremeyen 4 çocuk ile hamile olan Rezan Hüseyin Mustafa, anne Mer Haci Mam ile Hasan Mustafa’nın ancak parçalarını toplayarak toprağa verebildi. Katliamdan sonra Türk devleti ve ordusu, yine inkar etmişti, ancak AKP’li Beşir Atalay, Roboskî Katliamı ardından katıldığı bir programda "Ağustos’tan beri devam eden operasyonlarda Uludere’den önce bir tek hata oldu. O da Irak bölgesindeydi" diyerek katliamı itiraf etmişti. Federe Kürdistan Hükümeti, katliamda yakınlarını kaybedenlerin yaptıkları tüm başvuruları yanıtsız bıraktı.

YENİDEN SAVAŞ: 24 TEMMUZ

2012’den sonra ilk hava bombardımanı, 30 Haziran 2015’te düzenlendi. Bombardıman, 2013’ten beri devam eden tek taraflı ateşkesin tümden bitişi anlamına geliyordu. En büyük hava saldırısı 24 Temmuz akşamı gerçekleşti. Medya Savunma Alanları’na bağlı Kandil, Metina, Heftenîn, Avaşin, Xakurkê, Xinêre, Garê gibi bölgelerin neredeyse tümü 50 uçak tarafından bombalandı. Bu hava saldırısı, Kürtlere dönük yeni savaş konseptinin de başlangıcı oldu. Bu hava saldırısının hemen ardından Kuzey Kürdistan’da siyasi soykırım operasyonlarıyla başlayan saldırılar şehir savaşıyla devam etti.

ZERGELÊ KATLİAMI

24 Temmuz’dan itibaren hemen her gece devam eden saldırılarda sivil yerleşim yerleri de hedef alındı. Türk savaş uçakları, 1 Ağustos 2015’te saat 04.00’te Binarê Qendil köylerini bombaladı. Bombardımanların hedef aldığı köylerden biri de Zergelê köyüydü. Türk savaş uçakları, ilk saldırıyı Zergelê köyünden Mam Xidir’ın evine yaptı. Saldırıda Mam Xidir’in eşi Ayşe yaşamını yitirirken, bazı köylüler de yaralandı. Olayın duyulması üzerine çevrede yaşayan çok sayıda kişi Mam Xidir’in yardımına koştu. Ancak Türk Savaş uçakları, bu kez yardıma koşan köylülerin üzerine bomba yağdırdı. İkinci bombalama sonucu ise 7 sivil katledildi. Saldırıların sonucunda 8 kişi katledilirken, 10 kişi ise yaralandı.

Köyde bulunan cami ve çok sayıda ev de bombalamada yıkıldı. Köylülerin ekinleri ve bağları da yandı. Katliam sonrası olay yerinde 2 buçuk metre uzunluğunda ve 3 ton ağırlığında bir füze bulundu. Uluslararası Cenevre Savaş kuralarının 5. maddesine göre bu tarz füzeler doğal su kaynaklarına zarar verdiği için yasaklanmıştı.

Katliamdan sonra Federe Kürdistan Parlamentosu Başkanı öncülüğünde İnsan Hakları Komisyonu’ndan oluşan bir grup Zergelê köyünü ziyaret etti. Heyet yaptığı inceleme sonrası hazırladığı raporda katliam yapıldığını belirtip mağdur ailelere tazminat verilmesini talep etti. Ancak köylülere herhangi bir tazminat ödenmedi. Federe Kürdistan Hükümeti, Kortek’te olduğu gibi, Zergelê’de de saldırıyı kınamakla yetindi.

2017-2018 ARASI

Türk ordusu, 14 Aralık 2017’de Hakkari’nin Şemzînan ilçesinden Başûr topraklarına girdi. Helikopterlerle Geliyê Reş, Çiyayê Siro, Çiyayê Evdilkofî, Ava Hecîbegê gibi bölgelere asker indirdi. Başur’da 30 kilometreye kadar alanı işgal etti. Lêlikan, Çiyadêl ve birçok alanda ise yeni askeri üsler kurdu.

Pêşmerge Bakanlığı Genel Sekreteri Cebbar Yaver’e göre, 1 Ocak 2015’ten 31 Aralık 2018’e kadar Türk savaş uçakları 398 hava saldırısı, 425 kez ise top atışı yaptı. 288 köy yapılan saldırıların hedefi oldu.

Türk devletinin 2017-2018 yılı içinde yaptığı saldırılarda en az 30 sivil katledildi, onlarca kişi ise yaralandı.

DÊRELÛK SONRASI ŞÊLADİZÊ

Türk devletinin 23 Ocak 2019 günü Amediye’nin Dêrelûk beldesine yönelik yaptığı hava saldırısında 4 sivil katledildi. Yılladır işgalci Türk devletinin saldırıları altında yaşayan Başur halkı, son saldırılarının ardından büyük bir öfkeyle tepkilerini dile getirdi. Direniş kimliğiyle bilinen Behdinan halkı, Türk devletinin sivil katliamlarına karşı 25 Ocak’ta asayiş güçlerinin engellemelerine rağmen Dêrelûk’ta toplanarak, eylem yaptı. Behdinan halkı ertesi gün bir kez daha alanlara çıkarak, işgalcilere karşı büyük bir direniş ortaya koydu. Şêladizê’de bulanan Sîrê Askeri Üssü’ne doğru binlerce kişi yürüyüşe geçti. Ardından askeri üsse girerek, askeri araçları ateşe verdi, üssü taşladı. KDP’li asayiş güçlerinin engellemelerine rağmen telleri aşıp, askeri üsse giren halk, Türk devletine büyük bir öfkesi vardı. “Düşman düşman Erdoğan”, “Katil Erdoğan” sloganları atan binler, yıllardır Başûr’da işgalci konumda bulunan Türk askerlerinin bölgeden çıkmasını istedi. Türk askerlerinin saldırısında 2 sivil şehit düştü, 6 sivil ise yaralandı. Katledilenler arasında bir de çocuk vardı.

YENİDEN KORTEK’TE

Türk ordusunun Güney Kürdistan’da 27 Mayıs 2019’da “Pençe” adıyla başlattığı işgal girişimi sırasında, savaş uçakları eşliğinde gerçekleştirilen saldırılarda peş peşe siviller katledildi. Hewlêr’in Soran ilçesine bağlı Goşin bölgesinde seyir halindeki sivil bir araca 25 Haziran’da yapılan bombardımanında araçta bulunan iki kardeşten biri yaşamını yitirdi, diğeri ağır yaralandı. Devam eden hava bombardımanları sonucu 27 Haziran akşam saatlerinde bu kez Süleymaniye’nin Ranya ilçesine bağlı Kortek alanında, bağ ve bahçe işlerinin ardından evlerine dönen bir aileye ait iki araç savaş uçakları tarafından hedef alınıp bombalarla vuruldu. Bu bombardıman sonucunda araçların birinde bulunan baba Abdulla Alî Mîne (53) ile çocukları Kurdistan Abdula (30) ve Heryad Abdula (19) yaşamını yitirdi. Taybet Mihemed Abdula, Mihemed Abdula, Benaz Abdula, Rabî Mihemed ve bir kişi yaralı kurtuldu. Her üç cenaze sessiz-sedasız defnedildi. Bombardımanda babası Abdulla Alî Mîne’yi kaybeden Hêrîş Abdula, “Babam ve yanındakiler sabah 07.00’de Binarê Qendil’de bahçemizi sulamak için gittiler. Akşam döndükleri sırada Türk savaş uçaklarının hedefi oldular. Annem, babam, ağabeyim, ağabeyimin eşi ve kız kardeşimin iki çocuğu vardı. Saldırıda babam, kız kardeşim ve erkek kardeşim şehit düştü. Babam ve kız kardeşimin cenazesini gece toprağa verdik, ardından ise erkek kardeşimin cenazesini toprağa verdik. Bombardımandan dolayı babamın ve kız kardeşimin cenazeleri tanınmayacak durumdaydı” dedi.

SALDIRI VE KATLİAMLAR DEVAM EDİYOR

1983’ten bu yana Başurê Kürdistan’a yönelik işgal saldırılarını sürdüren Türk devleti, 30 kilometreye yakın bir alanı işgal etmiş durumda. 20’nin üzerinde askeri üssü bulunan Türk devleti, son dört yılda binlerce kez bölgeye hava saldırısı ve top atışı yaptı. Son dört gündür devam eden saldırılarda da işgal alanlarını genişletip yeni üsler kurarak kalıcı işgali adım adım gerçekleştirmeye çalışan Türk devleti, sivil katliamları da ihmal etmiyor. Son iki gündür Sidekan, Sida ve Golka’daki saldırılarda 7 sivil katledildi.