Özgür: Türk ordusu Zap çıkmazında

Gerillanın hazırlık düzeyiyle Türk ordusunun hesabını bozduğunu belirten YJA Star Komutanı Hêzil Özgür, “Türk ordusu şaşkın, şimdi tam olarak nerede ne yapacağı konusunda zorlanıyor. Zap’ta bir çıkmazı yaşıyor” dedi.

Türk devletinin hangi amaç, hırs, kin ve nefretle Zap’a saldırdığının farkında olduklarını vurgulayan YJA Star Komutanı Hêzil Özgür, askerini indirebildiği yerde de bir adım öteye gidemediğini, çünkü etrafını sardıklarını söyledi. Türk ordusunun araziye bir timini ya da birliğini bıraktığında çevresini kamera, köpek, sensörlü cihazlar, tel örgüyle sardığını belirten Komutan Hêzil Özgür, “Bütün tedbirleri boşa çıkaran arkadaşlar saldırıyor, darbe vuruyor; öldürüyor, yaralıyor, malzemelerini kaldırıyor” şeklinde konuştu.

YJA Star Komutanı Hêzil Özgür, Türk ordusunun 17 Nisan’da başlattığı Zap ve Avaşîn merkezli işgal saldırılarının 26. gününde ANF’ye konuştu.

Türk ordusunun yeni bir işgal saldırısı başlatacağını bekliyor muydunuz?

Bu işgal saldırılarına karşı kahramanca direnerek şehit düşen arkadaşların şahsında tüm özgürlük şehitlerini anıyor, anıları önünde saygıyla eğiliyor, mücadelelerini sürdüreceğimizin sözünü yineliyorum.

Elbette geçen yılki işgal saldırılarına kısa sürede sonuca ulaştırmak istiyorlardı, ancak Avaşîn’de yenilince 2022’ye sarktı. Geçen yılki planlarına göre bu yıl da saldırıların süreceği belliydi. AKP-MHP faşist hükümeti, iktidarını, egemenliğini savaş üzerinden sürdürdüğü için bu yıl daha kapsamlı bir saldırının gelişeceğini biliyorduk.

Bu anlamda hazırlıklı mıydınız?

Yıllardır Zap’ta bugün yaşanan savaşa yönelik hazırlıklar yapılıyordu. Savaş tünelleri çok iyi hazırlandı. Coğrafyayı daha derinlikli kullanmanın hazırlıkları yapıldı. En önemlisi de bu işgalci düşmana nasıl bir cevap verebiliriz, diye yürekte ve zihinde, yani her anlamda hazır olmanı çabası gösterildi. Bu nedenle 17 Nisan’da karadan saldırı girişimiyle birlikte herkes üzerine düştüğü oranda cevap verdi.

Türk ordusu, üç günlük yoğun bombardımanın ardından 17’sinde indirme yapmaya başladı. Nasıl bir taktik hesapları vardı?

Zaten işgal saldırısına verdiği isim, taktiğiydi. Şöyle; tüm Zap’ı bir çembere alacak ve herhangi bir çıkış olmaması için de çevreleyen stratejik tepeleri alacaktı. İlk gece oralara indirme yapıp yerleşecekti. Güney hattında gelip Kurojahro’ya; Şikefta Birîndara ve Karker Tepesi arasında yaylalık bir araziye; Werxelê’ye; Çiyayê Reş’e… Genel olarak Zap’ı öyle kendi denetimine almak, gerillayı etkisiz bırakmak istedi. Öncesinden başlayan keşifler, savaş uçakları ve topçu atışlarıyla vurmasıyla bunun yolunu açabileceğini hesapladı.

Hesapladığı gibi oldu mu?

Düşmanın hesapladığı, tahmin ettiği gibi olmadı.

Yıllardır size karşı savaşıyor, bunun kolay olmayacağını nasıl bilemez?

Aslında bir yönüyle onlar da Zap’ın öyle kolay bir yer olmadığını, istedikleri zaman gelip yerleşemeyeceklerini biliyordu. İkimizin de Zap tarihi var. Bir yönüyle bunun hesabını yaptığı için bir kerede tüm kolları almak, gerilla üzerinde gücünü göstermek ve alandaki hareketini azaltmak istedi. Tekniğe dayalı ağır ve psikolojik bir savaş, 50 savaş uçağıyla bombardıman, sürekli keşif uçuşu, top atışları da bu amaca yönelikti. Gerilla üzerinde korku yaratacaktı. Kendi askerini ilgilendiren yönü de vardı.

Kendi askerini ilgilendiren yönü neydi?

Psikolojik olarak askerine de destek verip “işte onların tüm mağaralarını yok ettik, her gün bombalıyoruz” demek istedi. Aslında askerlerini biraz rahatlatmak için o kadar savaş uçağını ve tekniği kullandı. Yoğun üst üste bombardıman yaptığı alanlara “burada gerilla kalmamış” diyerek askerlerini getirip yerleştirmek için. Askerine takat verip Zap’taki dağlara yerleştirebilsin diye. Zap’ta bombanın değmediği yer kalmadı. Keşif olmadığı müddetçe askeri korkudan hareket edemiyor.

26. gün itibarıyla savaş alanındaki inisiyatif kimdedir?

Savaştaki inisiyatif arkadaşlarımızın elindedir. Elbette bu savaş öyle kolay yürütülmüyor, zorlukları çoktur ve bedeller ödeniyor. NATO’nun tedarik ettiği dünyanın en gelişmiş tekniğine karşı insan iradesiyle savaşıyoruz. Üstelik düşmanımız, namert ve ahlaksız. Hiçbir normu tanımıyor. Savaş alanında arkadaşlarımızın gösterdiği fedakarlık, gurur kaynağıdır. Büyük saygıyı hak ediyor. ‘Bu faşist, eli kanlı düşmanı Zap’ta kırmalıyız’ hedefine kilitlenmiş, çünkü Zap’ın bütün Kürdistan için öneminin bilincinde. Kürt düşmanı bir iktidar ve devlet gerçeği var. İhanet edeni, işbirlikçi olanı, biat edeni kullanmak için yaşatıyor, kendi yurdunda özgürce yaşamak isteyen Kürt’ü yok etmek istiyor. Biz, özgür irademizle özgür Kürdistan’da yaşamanın mücadelesini veren ve kimsenin bizi yönetmesini istemeyen Kürtleriz. Önderliğimiz, Türk devletinin teslimiyeti dayatan siyasetini reddettiği için işkence altındadır. Önderlik paradigmasından güç alıyoruz. Zaten kim Önder Apo’nun felsefesiyle hareket ediyorsa Türk devleti için düşmandır.

Tekrar gerillanın hazırlığına ve ilk andan itibaren Türk ordusunu karşılama tarzına dönersek, neler yapıldı?

Türk devletinin hangi amaç, hırs, kin ve nefretle Zap’a saldırdığının farkındayız. İnsanımıza, tüm değerlerine; coğrafyamıza, tüm doğasına, varlıklarına düşmandır. Ağacımızı kin ve nefretle yakıyor. Bir arkadaşımıza 10 kazan bombası atabiliyor.

Arazide alınan önlemler vardı, araziye geldikleri gibi arkadaşların döşediği mayınlar onlarda patladı. Arkadaşlar, tüm eylem biçimlerini onların üzerinde uyguladı. Suikasttan sabotaja, sızmadan ağır silahlı saldırıya kadar tüm taktik yöntemlerle elimizdeki silahlar kullanıldı. Bu nedenle gelişiyle birlikte büyük bir şok yaşadı. “Onlar mağarada olur biz de çevresine indirme yaparız, başlarını çıkarmalarına müsaade edemeyiz” demişlerdi. Arazide hangi hazırlıkları yaptığımızı, nasıl konumlandığımızı, geldikleri gibi direkt müdahale edecek kabiliyetimizi bilmiyorlardı. Askeri bazı detayları da paylaşmıyoruz. 

Askerini indirdiği her yerde arkadaşlarımızın bombardımanının altında kaldı. Ne rahatça indirme yapabildi, ne kobraları rahatça gezebildi ne de askeri rahatça inip yürüdü. Bu nedenle de Zap’ta büyük bir çıkmazı yaşıyor.

Hiç indirme yaptıkları yer, durdukları yer yok mu?

Bazı yerler var, indirme yapmışlar, doğrudur. Bazı savaş tünellerinin kapısına yaklaştıklarında dışarıdan arkadaşlarımız vuruyor, onlar tünellere yaklaşamıyor. Bazı yerleri ele geçirmek için kimyasal kullanıyor, büyük patlamalar yapıyor. Geçen yıl olduğu gibi şimdi de tünel savaşına karşılık her gün kimyasal gaz kullanıyor, patlamalar yapıyor. 26 gün oldu; askerini indirebildiği yerde de bir adım öteye gidemiyor. Adım atamaz da.

Devasa hava gücü var, kimyasal silah kullanıyor, neden adım atamasın?

Çünkü bazı yerlerde askerleri arkadaşlarımızın arasında kalmış. Onların etrafını sarmışız. Gerillanın ortasında kalmış. Her koldan arkadaşlar vuruyor. Kobraları nereden kalksa silahımız var, arkadaşlar yetiştikleri gibi vuruyor indirme yapmasına izin vermiyor. Araziye bir timini ya da birliğini bıraktığında çevresini kamera, köpek, sensörlü cihazlar, tel örgüyle sarıyor. Askerini orada durdurabilsin diye ama bütün tedbirlerini boşa çıkarıyoruz. Arkadaşlar saldırıyor, darbe vuruyor; öldürüyor, yaralıyor, malzemelerini kaldırıyor. Türk ordusu şaşkın, şimdi tam olarak nerede ne yapacağı konusunda zorlanıyor. Günde onlarca defa alanı bombalıyor.

Bu hava saldırıları gerillayı engellemiyor mu, şehadetlere yol açmıyor mu?

Biz de tedbir aldık. Geçen yıl eksikliklerimiz nelerdi diye kendi aramızda tartıştık. Geçen yıldan tecrübe aldık, bu yıl onları düzelttik. O tecrübelerden çıkardığımız sonuçlar ve onlara eklemeler yaptık. Bakınız, o kadar savaş uçaklarıyla bombardımanlar yapılmasına karşın tek bir arkadaşımız bu bombardımanlarda şehit düşmedi. Şehit düşen arkadaşlarımızın hepsi en ön cephede, çatışarak şehit düştü. Düşman da bunu iddia edemez, çünkü kamerası var, çekiyor. Güvendiği bu tekniği boşa çıkarıyoruz, zaten bunun için kimyasal kullanıyor. Kürtlere karşı kimyasal da kullansa kimsenin sesi çıkmıyor. Tüm uluslararası güçler, kurumlar, devletler, Türk devletinin kimyasal silah kullandığını biliyor ama sessiz kalıyor.

Gerillaya, uluslararası desteği ve iş birlikçi dayanağı olan NATO’nun tüm imkanlarına sahip bu orduya karşı tutan askeri kabiliyetinin yanında nasıl bir ruh, siyasi ve manevi güç var?

Biz coğrafyamızdayız, yurdumuzdayız ama onlar işgalci. Gerçek bir yoldaşlık ve bağlılık var. Düşman bilinci; inanç ve moral bütünleşmesi söz konusu. Bunları, ideolojimizden, Önderliğimizden, örgütlü yapımızdan, direnişçi halkımızdan alıyoruz. Halkımızı sokaklarda eylem halinde gördüğümüzde büyük bir güç alıyoruz. Şehitlerimizin mirasına sadakat ve onlara zafer sözümüz var. Bütün bunlar, düşmanın tekniğini, saldırısını, gelişini, askerini gözümüzde küçültüyor. Ondan korkmak değil, ona karşı üstünlük elde etmek için motivasyon sağlıyor.

Son olarak YJA Star gerillalarının savaştaki performansını sormak istiyoruz. Günlük bilançolarda da hem öncülüğünü hem de özgün eylemlerini görüyoruz. Biraz anlatır mısınız?

YJA Star, geçen yılın tecrübeleri, savaş kabiliyetiyle birlikte 8 Mart’ta ortaya çıkan ruh, iddia ve kararlılığı eklemleyerek, öncülüğe hazırlandı. Zap’ta özellikle şehit arkadaşlarımız Mizgin, Viyan, Şaristan ve Zilan şahsında öncülük ve komuta etti. YJA Star, bu sürecin öncülüğünü yaptı. Mesela Kurojahro’daki savaşın tamamını kadın arkadaşlar yürüttü. YJA Star eylemleriydi. Yine Werxelê’de, son olarak Xakurkê’de, her yerde YJA Star’ın katılımı en üst düzeydeydi. Rengiyle, iradesiyle bu savaşa katıldı. Bu savaşın öncülüğünü yapıyor YJA Star. YJA Star gücünde de profesyonel düzeyde dönemin gerillacılığı gelişti. Tüm silahlarında, tüm taktiklerde, tüm branşlarda gerçekten güçlü bir hakimiyet sağladı. Cesaretle düşmanın üstüne gidiyor. YJA Star olarak savaşta kadın arkadaşların omzuna düşen görev ve sorumluluğu biliyorduk, farkındaydık. Bu nedenle zafer sözünü, saldırıdan önce vermiştik. Bêrîtanlar, Zîlanlar, Viyanlar ve Saraların çizgisi, bugün savaş alanında her yöntemle sahipleniliyor. Arkadaşlar bunu temsil ediyor; fedakarlıkları, fedailikleri, cesaretleri ve tam katılımlarıyla bu çizgiyi korumakla yetinmiyor, zirveye çıkarıyor.

Son dönemde arkadaşlar Skorsky de düşürdü. Bu sıradan bir şey değil. NATO’nun tekniği elimizde yok. Kobraları indirme yapamıyor. 400 civarı askeri öldürülmüş. Öyle istedikleri gibi Zap’a yerleşmelerine izin vermeyeceğiz. Önümüzdeki dönemde savaşın düzeyi yükselecektir. Halkımız artık özgür bir yaşamı hakkediyor. Bu nedenle de kendimizi feda ediyoruz. Ne gerekiyorsa yapacağız. İnanıyoruz ki; Türk devletini Zap’ta yeneceğiz. Şehitlerimize layık olacağız.