Şevger: İran siyasi ve diplomatik açıdan yenilgiye uğradı

Türkiye ve İran çevresindeki devletlerin İran'ı teslim almak istediğini belirten YRK Komutanı Şiyar Şevger, "Irak'taki seçim ve Ermenistan ile Azerbaycan arasındaki savaş, İran için bir darbedir. İran siyasi ve diplomatik açıdan yenilgiye uğradı" dedi.

Doğu Kürdistan Savunma Birlikleri (YRK) Komutanı Şiyar Şevger, İran ve Rojhilat'ta yaşanan son gelişmeleri ANF'ye değerlendirdi.

Hassas bir süreçten geçtiklerini belirten Şevger, bu süreçte Ortadoğu'da da değişimlerin yaşandığını ifade etti.

Değişimlerden birinin Irak'taki seçimler olduğunu kaydeden Şevger, herkesin seçim sonrası zafer açıklamaları yaptığı ama Irak toplumuna göre mevcut hiçbir parti veya örgüt başarılı olamadığını vurguladı.

Irak nüfusunun yüzde 41'inin seçimlere katıldığını, yüzde 59'unun ise sandığa gitmediğini hatırlatan Şevger, "Bu sonuçlara göre hangi parti veya kuruluş başarılı olduğumu söyleyebilir? Mevcut kargaşada Irak halkının hiçbir hükümete ve kuruluşa güveni kalmamıştır. Çünkü inanç ve irade ile çalışan bir hükümet yoktur. Halk, kendisine öncülük edecek, halka sahip çıkacak, halkın ihtiyaçlarını ve halkın taleplerini karşılayacak bir hükümet istiyor. Oy almış, mecliste yer almış parti ve örgütler kendilerini başarılı görmemeli, her şeyi yapabiliriz dememeliler. Çünkü bölge halkı sizi kabul etmedi ve etmeyecek. Seçimler yapıldı ama seçim sonucunda hükümet kurup kuramayacakları belli değil.

Bu seçim ne Türklerin istediği gibi, ne de İran'ın istediği gibi sonuçlandı. Aslında Amerika'nın istediği gibi de olmadı. Seçimi kazanan Sadr Grubu'ndaki Şiiler İran'a bağlı değiller ve şu an parlamentodaki sandalyelerin 70'ini elinde tutuyor. Irak halkı özellikle Şiiler, onlara güvenmek istiyor. Burada iki önemli şey var. Bir; İran orada kaybetti. İki; Türk devleti birilerini öne sürmek istedi ama başaramadı.

Ortaya çıkan sonuca göre, bu hükümet ne kadar İran'ın, Türkiye'nin ya da ABD'nin denetimine girerse, işler o kadar karmaşık hale gelecektir. Sadr, "şimdi ben bağımsızım, kimsenin iradesiyle yürümem, halkla birlikte yürürüm ve Irak'ın içişlerine kimse karışamaz" diyor. Ancak bu açıklamalara rağmen pratik farklı ve Irak'ta hemen hemen herkesin eli var. Irak'taki durum şimdi biraz karışık, şimdilik görünen şeyler biraz öyle oldu" diye konuştu.

HALKIN IRAK'TAKİ PARTİLERDEN BİR BEKLENTİSİ KALMADI

KDP basınında çıkan haberlerde KDP'nin 32 sandalye aldığını ama geçmişe nazaran büyük oy kaybettiğini belirten Şevger, aynı zamanda Güney'deki halkın çoğunun sandık başına gitmediğinin altını çizdi. Seçmen katılımı düşük olduğu için diğer partilerin de oylarının düşük olduğunu söyleyen Şevger, şöyle devam etti: "Bu da gösteriyor ki, halk artık mevcut hiçbir partiyi lider, irade olarak görmemekte, onlarda bir çözüm veya başarı ümidi de görmemektedir. Partiler kendilerini başarılı gösteriyorlar ama seçimlerde de ortaya çıktığı gibi, bu parti ve kuruluşlardan kamuoyunun bir beklentisi olsaydı, katılım bu düzeyde olmazdı. Yani halkın tepki verdiğini söyleyebiliriz. Bu seçimde gördük ki, Kürdistan'da özgürlük hareketimiz ve önder Apo'nun felsefesi dışında Kürt halkına ve Ortadoğu'ya öncülük edebilecek bir güç ve parti yok.

Bazıları seçim propagandalarında Özgürlük Hareketi'nin Kürt halkı için ne yaptığını soruyordu? Eğer dünya yasalarına göre özgür, bağımsız bir seçim olsaydı ve Özgürlük Hareketi'nin her yerde çalışmasına izin verilseydi, o zaman Özgürlük Hareketi'nin Kürtler için neler yaptığını anlayacaklardı. Burada bir örnek verelim; HDP Türkiye'de bir Kürt partisi ve altı milyon oy aldı ki bu az da değil ve KDP'nin bunu bilmesi gerekiyor. Özgürlük Hareketi, Güney Kürdistan'da Önder Apo'nun fikir ve felsefesiyle seçimlere girerse seçimi kazanacaktır. İşgalci düşmanın kuyruğuna takılıp, halkına, tarihine, insanlığa ihanet edenler bunu bilmelidir. Ortadoğu halklarının umudu Apo'cu harekettir. Ortadoğu halkları da önderlik paradigmasını bir fikir-felsefe, sistem ve mücadele olarak kabul etmektedir. Düşman ne yaparsa yapsın, halk bu gerçekliği esas alıyor. Bu Ortadoğu'da yeni bir dönemin başlangıcıdır. KDP bunun çok iyi farkında ve kendisini Özgürlük Hareketi ile kıyaslamaz."

IRAK HALKI TÜRKİYE, İRAN VE ABD'Yİ İSTEMİYOR

İşgalci İran devletinin her taraftan ablukaya alındığını, dolayısıyla sorunları demokratik yollarla değil de, askeri, tehdit ve korkutma politikaları ile çözmek istediği taktirde parçalanacağını vurgulayan Şevger, Irak'taki seçimlerde Heşdi Şabi'nin seçimleri kaybettiğini kaydetti. Haşdi Şabi'nin önceki seçimde 50 sandalyeye sahip olduğunu ama son seçimde bunun 14'e düştüğünü hatırlatan Şevger, "Bu durum, Irak halkının Türkiye'yi, İran'ı, ABD'yi istemediğini ve kendi iradesi ile kendi kendini yönetmek istediğini gösteriyor. Bize kimse müdahale etmesin, biz kendi kendimizi yönetiriz diyorlar.

İran işgalci sistemiyle yavaş yavaş kendisini çembere alıyor. Bir yanda Ermenistan-Azerbaycan savaşı, diğer yanda Afganistan-Taliban savaşı ve şimdi de Irak'ta İran'ı yavaş yavaş işe yaramaz hale getirerek çemberi daraltıyorlar. İran'ı bu şekilde teslim almak istiyorlar. İran, Kasım Süleymani'nin ölümünün ardından Irak'ta ağır kayıplar verdi. Bu askeri kayıpla hem prestijini hem de insanları kaybetti. Yani NATO, İran'ın Irak'taki etkisini kademeli olarak ortadan kaldırmak istiyor. Bu İran için tarihi bir yenilgidir. İran yenilgiyi kabul etmedi, müdahale etmek istedi ve bu temelde seçimlerin ertesi günü Kudüs Gücü Komutanı'nı Irak'a gönderdi. Irak'a neden bu kadar gizli geldi, sebebi neydi?

Seçim planlarını ve seçim sonrası aşamayı yapmak istediler. Planları Bağdat'ta suya düştü. İran, Irak'ta siyasi ve diplomatik olarak da başarısız oldu. Buna da itiraz edecek ve hükümetin kurulmaması için çabalayacak. Bu Irak'ta yasadışı faaliyetlerin yaşanmasına yol açacaktır. İran'ın başarısızlığının nedeni neydi? NATO-ABD, İran'ı destekleyen tüm Şii aşiret liderlerini parayla satın aldı. Onun dışında artık İran sistemine de insanların inancı kalmadı. Bu nedenle kitlenin çoğu taraf değiştirdi. İran'ın gelişi aynı zamanda Irak için de askeri müdahale anlamına geliyor" şeklinde konuştu.

İRAN HER TARAFTAN KUŞATILMIŞ DURUMDA

Taliban'ın da şu anda aktif bir şekilde İran'ı etkilediğine değinen Şevger, devamla şu ifadeleri kullandı: "Çünkü tehdit uzadıkça, daha önce de söylediğimiz gibi; mevcut hükümet de yeni cumhurbaşkanı seçilen İbrahim Reisi’nin gelişiyle askeri bir hükümet haline geldi. Bu askeri hükümet, halk üzerinde çeşitli şekillerde daha derin bir baskı uygulayacaktır. Bu hükümet iktidarda olduğu sürece, İran sistemi giderek daha askeri hale gelecektir. Reisi, tüm rakiplerini liberal bir şekilde değil, katı bir şekilde yenmeye çalışacaktır.

İran, Ermenistan-Azerbaycan savaşını ciddiye almadı. İran'ın bu savaşın nasıl olduğunu iyi bilmesi gerekiyor. Bu savaş bir saldırıydı ve bu savaşın sonucunda İran sınırının bir kısmı Türklerin eline geçti. Bu sonuca göre Erdoğan'ın okuduğu Aras şiirinin ne anlama geldiğini İran'ın iyi bilmesi gerekiyor. Bu savaş İran'ı kuşatmak içindi. Belki Ermenistan bazı yerlerini kaybetti, kamuoyunda ve medyada çıkan, savaşa son verenin Ermenistan olduğu, kazananın Azerbaycan olduğu söylendi ama darbeyi alan İran'ın kendisi. Azerbaycan sınırında ve Türk devleti-Erdoğan burada örgütlenmek ve oraya yerleşmek istiyor, Türkiye NATO üyesi. Bu nedenle Azerbaycan Tebriz'den Ağrı Dağı'na kadar örgütlenmek ve orada İran'ı kuşatmak istiyorlar. Xoy'dan, Selmas'tan Tebriz'e kadar olan bölgeyi kapatmak istiyorlar.

Burada da Kürtleri tamamen ortadan kaldırmak istiyorlar. Kürt halkı ve Azeriler burada birlikte yaşıyor. Ancak burada izlenen politika, Osmanlı politikasıdır. Burada iki ana hedef var. Biri, Türk devletinin Yeni Osmanlı amaçlarını gerçekleştirmek istemesi; ikincisi NATO’nun, Türkiye eliyle İran'ı kuşatmak, bölmek ve buradaki zenginliği kendi lehine kullanmak istemesi. Dolayısıyla bu politikayı görmek ve bu temelde mücadele etmek önemlidir. Öte yandan İran yavaş yavaş kapitalist sisteme teslim oluyor, teslim olmaya zorlanıyor, ambargo var, dışarıdan kuşatılıyor, içeriden bastırılıyor.

Sisteminde çoklu saldırılara karşı birçok boşluk var ve sistem İran devletini bunun için bazı kapıları açmaya zorluyor. Amerika'ya karşı yumuşak, çünkü gücü yeterli değil ve hiçbir şekilde topluma, halka dayalı bir politika yürütmüyor. Türkiye ve İran çevresindeki devletler İran'ı teslim almak istiyor. Irak'taki seçim İran için bir darbedir, Afganistan'da Taliban'ın 'zaferi' bir darbedir, Ermenistan ile Azerbaycan arasındaki savaş İran için bir darbedir. Bu İran yenilgisidir, siyasi ve diplomasi açından bir yenilgi var."

KÜRT LİDERLER HER DÖNEM KOMPLOLARA MARUZ KALMIŞTIR

Bütün bu yaşanan gelişmelerin yanı sıra Kürt halkının da Özgürlük Hareketi öncülüğünde mücadele yürütmeye devam ettiğini vurgulayan Şevger, "Kürt halkı tüm saldırılara ve komplolara rağmen pes etmiyor ve direnişini sürdürüyor. Kürtler her zaman komplolarla karşı karşıya kaldı. Bölge halkı her zaman birlikte, özgürce yaşamak istemiş ve bu temelde özgür, bağımsız bir yaşam için attıkları her adım vahşi saldırılar ve komplolarla karşılanmıştır. Özellikle bu yüzyılda Kürt halkı onlarca liderlerini kaybetmiştir. Qazî Mihemed, Simko Şikakî, Kak Fûat (Mûstafa Sûltanî), Qasimlo, Şerefkendî'yi bu temelde yok ettiler.

Halkın önderleri olan bu kişiler özgürlük ve eşit yaşamak istediler fakat işgalciler tarafından katledildiler ve talepleri hiçbir zaman kabul görmedi. Bu kişiler toplumları için savaştılar, komplolara ve suikastlere karşı çıktılar. Kürt halkı özgür ve eşit yaşamak için hala mücadelesine devam ediyor. Rojhilat'ta Özgürlük Hareketi'nin ortaya çıkmasıyla birlikte halk özgürlüğünü, mücadelesini Önder Apo'da buldu ve onunla bütünleşti. Artık umudunu Özgürlük Hareketi'nde ve Önder Apo'da görüyor, bu uğurda bedelini de ödüyor. Tarihe iyi baktığımızda düşmanımızı daha iyi tanırız.

Bu yüzden Kürt toplumu, Kürt mücadelesi her zaman bir komployla karşı karşıya kalmıştır. Aynı şey Önder Apo için de yapıldı. Özgür bir toplumun oluşmaması için Önder Apo'yu tutuklayarak tarihi tekerrür ettirmek ve Özgürlük Hareketi'ni bu temelde ortadan kaldırmak istediler. Ama Özgürlük Hareketi önceki hareketler gibi değil, Önder Apo'nun tutuklanmasıyla her şey bitmedi, eskisinden daha büyüdü, halk mücadeleye daha fazla dahil oldu. Halkımıza, hareketimize ve Önder Apo'ya karşı komplo bugün de farklı bir şekilde devam ediyor. Ancak komplo başarılı olamaz ve komploya son vereceğiz. Ne kadar ağır bedeller ödesek de başarıya ulaşacağız" sözlerini kullandı.

KDP'NİN HALK İÇİN MÜCADELE ETMEK GİBİ BİR DERDİ YOK

Urmiye üzerinde yürütülen siyasi oyunlara da dikkat çeken Şevger, "Bilindiği gibi bu bölgede Kürt ve Azeri halkı birlikte yaşıyor. Bu bölgede birçok şehidimiz var. Şehit Hêmin arkadaş vardır. Yine böyle birçok arkadaş var. Selmas'ta da aynı şekilde büyük bedeller verildi. Yine Leşker yoldaş var. Önderlik esir alındığı zaman yönünü gerillaya vermişti. Kürdistan'da dönemin önemli bir komutanı oldu. Birçok alanda çok uzun dönem önemli çalışmalar yaptı. Özgür bir yaşam için her zaman en önde öncülük görevini yerine getirdi. Selmas’ta yaşayan halkımız kendi şehitlerine sahip çıkmalıdır. Yine Mako’da Dara ve Şirin yoldaşlar var. Şirin yoldaş büyük bir mücadele vererek kölelik ve teslimiyeti kabul etmedi ve bu uğurda dar ağacına gitti. Şu anda İran zindanlarında Zeynep Celaliyan şahsında büyük bir direniş veriliyor. Mako’da bulunan halkımız bu şehitlere ve değerlerine sahip çıkmalıdır. Kadınlar, gençler gelişen bu direniş içinde yerlerini almalıdır.

Yine Kotol, Xoy ve Elend bölgelerinden birçok arkadaşı şehit vermişiz. Rüzgar, Hogir ve Kanî yoldaşlar var. Burada yaşayan halkımız yurtsever bir halktır. Şehitlerine sahip çıkmalıdırlar. 1999'da Önder Apo ve harekete en çok sahip çıkan yerlerden biri de bu bölgedir. O yüzden bu bölgede sahiplenme en üst düzeyde olmalıdır. Yine aynı şekilde Azeri halkımızdan da kahraman şehitlerimiz oldu. Bunlardan biri şehit Salar yoldaştır. Salar yoldaş, Xakurkê'den Botan’a kadar gerillacılık yaptı. Xakurkê'de sürece öncülük edip çözümlerde rol oynadı. Salar yoldaş ve diğer onlarca Azeri şehit yoldaşlar şahsında ırkçılık, milliyetçilik ve sistemin iktidarı kırıldı ve bugün bu mücadele etkili bir biçimde devam ediyor.

Şimdi bu bölgede bazıları KDP ismiyle kendini örgütleyip biz bu halk için mücadele ediyoruz, savaşıyoruz gibi propaganda yapıyorlar. Fakat halkımız bilmelidir ki Türk MİT’inin bu işte parmağı vardır. Çok iyi biliyoruz ki bunları halk için mücadele etmek gibi bir dertleri yoktur. Bunların niyetleri çok farklıdır. Oradaki halkımız bunu bilmelidir. Poldeşt, Qeleni, Şute, Çaldıran, Selmas ve tüm çevre ilçelerdeki halkımız bu kişilerin farkında olmalı ve oralarda tutunmalarına izin vermemelidir. Onlar özgürlük hareketini karalayıp kendileri bir mücadele veriyormuş gibi propaganda yapmaya çalışıyorlar. Bunu Türk MİT’inin eliyle yapıyorlar. Kuzey Kürdistan’da Van üzerinden geçiş yapıp, ya Mako'ya, da Kotol üzerinden bölgeye giriş yapıyorlar. Barzani eliyle burada alternatif bir oluşum içinde olmaya çabalıyorlar. Halkımız buna karşı uyanık olmalıdır. Esendere’den Gilîdax’a kadar Türk devleti şimdi duvar örmek istiyor. Sebebi hakları birbirinden ayırmak, dayanışma içinde olmalarını engellemek ve parçalamak" dedi.

GENÇLERE ÖNEMLİ GÖREVLER DÜŞÜYOR

"Biz sınırın iki tarafında olsak da Kürt’üz, tek bir halkız. Şu anda Türk devleti Kuzey Kürdistan’daki halkımıza ne yaşatıyorsa aynısını Doğu Kürdistan halkımıza da yaşatmak istiyor" diyen YRK Komutanı Şiyar Şevger konuşmasını şu sözlerle sonlandırdı: "O kadar şehitlerimiz oldu. Bunlar Katol, Selmas, Urmiye çocuklarıydı. Hepsi hakikat yolunda şehit oldu. Bu açıdan halkımız düşmanın bu oyunlarına karşı uyanık ve dikkatli olmalıdır. Biliyoruz ki halkımız fedakar ve bilinçlidir. Bu oyunlara kanacak bir halk değildir. Fakat yine de bu girişimlere karşı bir dikkat çekme, uyarma durumu olması gerekir. Bu niyetler ile orada faaliyet yürütmeye çalışanlara izin verilmemeli ve oralardan kovulmalıdır. KDP yaşadığı sıkışık durumu bu girişimler ile atlatmak istiyor. Fakat iyi biliyoruz ki Türk devletine destek veriyorlar. Mahabad devriminde ölümsüz kahraman Mihemed Qazî’nin başlattığı mücadeleye en çok zarar veren, pêşmerge şehit eden KDP hareketidir. Bununla ilgili belgeler vardır. Bunlar Mahabad Cumhuriyeti’ne ve halkımıza neler yaşattılar, iyi biliyoruz. Özellikle Mukriyan, Nexedê, Şîno, Pîranî ve Serdeşt halkı bunları bilir. KDP Kürt halkı için bir şey yapmamıştır yapmıyor ve yapmayacaktır.

Urmiye, Selmas, Kotol, ve Xoy’da bulunan gençlere sorumluluk düşüyor. Onların halkı korumaları gerekir. Ahlaksızlık yapanları kabul etmemelidirler. Her şeyi gerilladan beklemek doğru değildir. Toplumu bu konular konusunda bilgilendirme ve örgütlemelidirler. Gençlerimiz ne gerekiyorsa üzerinde durmalıdır. Bu hepimizin görevidir. Suç işleyen, korucu olan, uyuşturucu satanlara karşı ciddi güçlü bir duruş ve tepki içinde olmalıdırlar. Tabii bu tek hareket etmekle değil örgütlenmek ve birlikte hareket etmekle olur. Nasıl bir duruş ve örgütlülük gerekiyorsa gençlerimiz bunun üzerinde durmalı ve mücadele yürütmelidir. Tüm Doğu Kürdistan gençlerimiz kendilerini örgütlemeli, özgür yaşama, gerillaya katılmalıdır. Düşman bize yaşam alanı bırakmıyor. Bir heykel gibi içimizi oymaya çalışıyor, her şeyi elimizden almaya çalışıyor. Kültür ve tarihimizden bizi koparmaya çalışıyor. Kürdistan gerillası PJAK öncülüğünde buna karşı tarihi bir mücadele veriyor. Bu yüzden tüm gençlerimiz gerillaya katılmalı. Ancak bu şekilde hep birlikte düşmana karşı başarılı olup özgür bir yaşam inşa edebiliriz.

Diğer tarafta Önder Apo'nun özgürlüğü için herkes emek ve çabasını daha fazla artırmalıdır. Annelerimiz bu hususta önemli örnektir. Onların üzerine düşen sorumluluk büyüktür. Kürdistan’da en büyük acıyı annelerimiz yaşamıştır. Bu açıdan Rojhilat ve İran’da birlik içinde hareket etme konusunda en fazla sorumluluk annelerimize düşüyor. Son olarak diyoruz ki zaman Önder Apo’nun özgürlük zamanıdır, zaman özgür Kürdistan ve özgür toplum zamanıdır."