Şoreş Masiro ile karşılaşma*
Bir sonbahar gününde silüetinin hafızamda kalmadığı o gerillaya dair bahar aylarında duyumlar alıyorum. Sonra zamanımız kesişiyor ve hikayesini kendisinden dinliyorum Şoreş Masiro’nun.
Bir sonbahar gününde silüetinin hafızamda kalmadığı o gerillaya dair bahar aylarında duyumlar alıyorum. Sonra zamanımız kesişiyor ve hikayesini kendisinden dinliyorum Şoreş Masiro’nun.
Kalabalık bir gerilla noktasında mangaların hemen bitişiğinde bulunan ağacın altında oturan genç bir gerilla dikkatimi çekiyor. Tam olarak göremediğin yüzün Besta’ya yabancı olduğunu fark edince, kapı eşiğinde sohbet ettiğimiz gerillaya, oturan gerillanın kim olduğunu soruyorum. Katolardan yeni gelmiş bir gerilla olduğu cevabını aldıktan sonra, ya geldiği Kato dağlarını özlemiş, özlemle anılarını tazeliyor ya da kendini yabancı olarak gördüğü bu memleketle önce ruhsal anlamda tanışmak istiyor, diye düşünüp, meraklı bakışlarımı kendisinden alıp mangaya geçiyorum.
Bir sonbahar gününde silüetinin hafızamda kalmadığı o gerillaya dair bahar aylarında duyumlar alıyorum. Mücadele arkadaşları arasında yetenekleri sohbet konusu oluyor. Can kulağıyla dinliyor ve kendisini anımsamaya çalışıyorum, beynimin unutkan yanını bir sorgu masasına yatırarak… Beynimden ipucu almak nafile. Kısa bir süredir yanında bulunduğum noktaya Eyalet Sorumlusu Ercan Iğdır'ın yanına gelecek, o zaman tanışırız, diyorum. Noktaya gelmesine günler kala başka bir gerilla biriminin yanına gidiyorum. Yine tanışamıyorum ve yine haberlerini alıyorum.
Yoldaşları tarafından genç, yetenekli, zeki, ideolojik konulara meraklı biri olarak tanıtılan gerilla gidiyor ve yine yakalamıyorum zamanını. Oysa bir gün evvel varmış olsaydım noktaya, tanışırdım kendisiyle.
O gidiyor adı kalıyor. Yürüdüğüm yollarda yol arkadaşlarının dilinden dökülen namı, Mêrgumar’da yankılanıyor. O anlarda yoldaşlarının yüzündeki tebessümün adı oluyor. Duyumlar beni ona çekiyor. Bendeki ise haberin kokusunu alan bir habercinin yol yürüyüşü değil, bu haberi yaşamsallaştıran bir yolcunun yürüyüşüdür. Bulunduğu noktaya gidiyorum ve görevde olduģunu öğreniyorum. Zamanına yetişemediğim o genç gerillayla tanışmayı zamana bırakıyorum.
ŞOREŞ MASÎRO ANLATIYOR
Küçük bir gerilla mutfağında güleryüzlü, komik mizaçlı o gerillayla zamanımız kesişiyor. Hatırlanmayan o eski tanışmanın şerefine bir daha hafızamdan silinmeyecek bilgi birikimiyle iz bırakıyor Gerilla Şoreş Masîro (İbrahim).
Öyküsünü kendi dilinden dinliyorum:
“Ben Van’ın Çatak ilçesine bağlı Masiro köyünde dünyaya geldim. Yurtsever bir çevrede büyüdüm. Böyle bir çevrede büyümem doğal olarak beni Kürdistan Özgürlük Mücadelesi veren PKK’ye hep yakın tuttu. Bu yakınlığın verdiği samimiyetle lise son sınıfta gerilla mücadelesine katıldım. Katılımım öyle çok planlı olmadı. Bir gün arkadaşları gördüm ve benim de zamanım geldi, dedim. Güzel ülkemizin özgürlüğüne baş koymuş bu hevallerle mücadele vermemin zamanı geçmeden, üzerime düşen esas vazifeyi ertelemeden artık yola çıkmalıyım, dedim ve 2019’un sonlarında hevallerin peşine takıldım. Geldiğim ilk yer Kato dağları oldu. İlk gerilla tecrübemi Kato dağlarında edindim. Bir sonraki yıl arkadaşlar beni Besta’ya düzenlediler. Egîd Civyan arkadaşın güvenliğine geçtim. Bu söz biraz komik gelebilir, çünkü ben bir yıllık gerilla tecrübemle yılların gerillası Egîd Civyan hevale nasıl güvenlik olabilirim, öyle değil mi? İşin aslı güvenlikten öte onun yanında, ondan yılların deneyim ve tecrübelerini kazanıyordum. Yani usta bir gerilladan gerillacılığın püf noktalarını öğrenmek için düzenlenmiştim. Yaklaşık iki yıldır Besta’dayım. Bu süre zarfında Herekol ve Kela Memê bölgelerini de gezdim. Gezdiğim her bölgenin kendine has özgün yanlarını öğrendim. Tüm bölgelerde verilen mücadelenin amacının aynı, yoldaşlığının aynı ama coğrafyası açısından gerillacılık tarzının farklı olduğunu öğrendim. Kısa bir sürede birçok tecrübe edindim. Bu benim için elbet bir şanstır. Kürdistan dağlarında mücadele vermek ise onur vericidir. Şimdi Botan dağlarında verdigim mücadelenin onuruyla inanıyorum ki; davamız elbet bir gün başarıya ulaşacaktır. Her şey Kürdistan Özgürlük Mücadelesinin zaferle taçlanacağının işaretini veriyor. Bugün bu davanın kazanılmaması için hiçbir engel göremiyorum. O yüzden o anın istemi ve heyecanıyla yaşıyor, savaşıyorum.”
O özgür yaşam suyuyla ruhunu yıkamış bir Botanlı genç. Özgürlüğün zamanını yakalamıştı dağ başlarında. Belki de her yerini köleliğin sardığı bir dünyada kendini özgür hissettiği tek yer Kürdistan dağlarıydı. Öyle olmalıydı ki kendini anlatırken, devrime olan inançla yaşamalı ama özgürce, demişti.
* Haber 20 Haziran'da Herekol'da şehit düşen Jiyan Amargî (Esma Avşar) tarafından yapılmıştır.