Adalet Nöbeti: Cezaevlerinde cinayeti olağanlaştırıyorlar!
Cezaevlerinde cinayetlerin olağan hale getirilmek istendiğine dikkat çeken HDP Grup Başkanvekili Meral Danış Beştaş, Kürt düşmanı bir hukuk uygulandığını söyledi.
Cezaevlerinde cinayetlerin olağan hale getirilmek istendiğine dikkat çeken HDP Grup Başkanvekili Meral Danış Beştaş, Kürt düşmanı bir hukuk uygulandığını söyledi.
Hasta ve infazı yakılan tutsakların özgürlüğü için ailelerin başlattığı Adalet Nöbeti, 275'inci gününde Amed'deki adliye önünde devam etti. Eyleme, Özgür Kadın Hareketi (TJA), Mezopotamya Medeniyetler Beşiğinde Yakınlarını Kaybeden Ailelerle Yardımlaşma Dayanışma Birlik ve Kültür Derneği (MEBYA-DER), Tutuklu ve Hükümlü Ailelerle Yardımlaşma ve Dayanışma Derneği (TUHAY-DER), Halkların Demokratik Partisi (HDP) Grup Başkanvekili Meral Danış Beştaş da katıldı.
'TEDAVİLERİ ENGELLENİYOR'
Eylemde konuşan Diyarbakır T Tipi 2 Nolu Cezaevi’nde tutulan Hamdusena Ada'nın ablası Reşahat Ada, 10 aydır Adalet Nöbeti’nde olduklarını söyledi. Cezaevlerinde baskıların arttığına dikkat çeken Ada, yakınlarının serbest bırakılarak tedavi edilmesini istedi. Ada, cezaevlerinde koronavirüs vakalarının arttığını belirterek, "Hastalarımız hastaneye götürülmüyor. Kanımızın son damlasına kadar hasta ve infazı yakılan tutuklarımızın yanındayız. Bir kişi de cezaevinde kalsa, direniş sürecektir. Mücadele etmeye devam edeceğiz" dedi.
'CEZAEVLERİNDE CİNAYET!'
HDP Grup Başkanvekili Meral Danış Beştaş, cezaevlerinde yaşanan sorunların Türkiye'nin dört bir yanını sardığını ifade ederek, “Sadece Diyarbakır'da değil, Tekirdağ'dan Van'a, Ordu'dan Mersin'e yayıldı. Cezaevlerinde ölüm, cinayetler olağanlaştı. Hasta mahpusların tedavi edilmemesi olağanlaştırılmak isteniyor. Bunlar normal değil, hiçbirini kabul etmeyeceğiz" ifadelerini kullandı.
AKP Meclis Grup Başkanvekili Bülent Turan’ın “diktatörlük” eleştirilerine dair, “Diktatörlük olsaydı, seçim mi olurdu?” şeklindeki sözlerine yanıt veren Beştaş, şunları söyledi:
“İnsanın gülesi geliyor. Diktatörlük olduğu için insanlar konuşamıyor, hapishaneler tıklım tıklım. Gazeteciler, siyasetçiler, kadınlar hapishaneleri doldurmuş. Diktatörlük dediğimiz tam da budur, Sayın Bülent Turan, seçimleri bile hileyle kazanmak için yandaş basını devreye koydunuz. Türkiye'de direnen milyonlarca yurttaş, kadınlar, gençler var. İnsan hak ve özgürlükleri mücadelesi, kadın hakları mücadelesi veren milyonlarca insan var. Cezaevleri bir ülkenin aynasıdır. Cezaevinde yaşananlar, o toplumun tamamını yansıtır. Cezaevleri, devletin en üst düzey sorumluluğunun olduğu yerlerdir. Orada bir mahpusun tırnağı kanasa, bunun sorumlusu cezaevi yetkilisi, iktidardır. Bunu geçtik, her gün cezaevlerinden cenazeler geliyor. Son 8 ayda 48 mahpus yaşamını yitirdi. Yüzlerce hasta mahpus adım adım ölüme gidiyor. Mehmet Emin Özkan'ı iki defa ziyaret ettim. Mehmet Emin Özkan'ın tek bir talebi var. Ölmeden önce ailemin yanında bir tas su içeyim, vedalaşabileyim. Aysel Tuğluk, iki defa milletvekilliği yapmış, demans hastası. AYM en son hastalığını kabul ederek, tahliye kararı vermiyor. Çevik Bir tahliye edildi. Madımak Katliamı’nın sanığı ağırlaştırılmış müebbet hapis alan adamı Cumhurbaşkanı yaşlı diye bırakıyor. Ama diğerlerini bırakmıyor. Bu düşmanlıktır. Bu düşmanca duygularla hukuku uygulamaktır. Devletler düşman olmaz, intikam almazlar. Devletlerin kıblesi hukuk olmak zorundadır. Orada düşmanlık başlamışsa, hiçbir hukuk devreye girmez."
Cezaevlerinde baskı ve işkence politikasının uygulandığını söyleyen Beştaş, “Civan Boltan'ın annesi Bolu'daki oğlunu 4 yıldır göremiyor. Bakanlık ailesinden binlerce kilometre uzağa veriyor. Ailelere de ceza veriyorlar. Diğer ailelerimizin çocuklarının tahliyesi geldiği halde, infazı 'Niye elini cebine koydun' gibi keyfi sebeplerle yakılıyor. Ama çocuk katili, tecavüzcülerini İnfaz Kanunu’yla bıraktılar. Bu ülkede büyük suç işlemek, büyük fiilde bulunmak, çete kurmak suç değil. Sedat Peker her gün konuşuyor. İçişleri Bakanı canlı yayında Sedat Peker'e cevap verdi. Bunların biri sorgulanmıyor” dedi.
'TUTSAKLARA KÜRT DÜŞMANLIĞI YAPILIYOR'
Bu durumun Kürt düşmanlığı olduğunu vurgulayan Beştaş, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Etrafımızda bu yazın sıcağında yüzlerce kolluk görevleri görevlendirilmiş. Buraya kendiliğinizden gelmediniz, talimatla geldiniz. Aralıksız kamera ile çekim yapmanızı istiyorlar. Türkiye'nin her yerinde basın açıklaması yapılması serbesttir. Anayasada hiç kimse izin almadan açıklama yapabilir maddesi var. Burada binlerce, on binlerce insanı ihraç eden akıl, polisine de hakimine de savcısına da suç işletiyor. Bu devran böyle dönmeyecek. Emin olun dönmeyecek. Bugün bu suçu işleyen herkes adalet sarayında sanık sandalyesinde oturacak. Biz de müdafi koltuğunda onlara hesap soracağız. İşkencenin de ayrımcılığın da kadına yönelik şiddetin de Kürt düşmanlığının da hesabını teker teker verecekler. Kaçış planı yapmasınlar şimdiden, biz onları sandıklara gömeceğiz. Halk onları o sandıklardan çıkarmayacak. Bunu herkes böyle bilsin.”
Beştaş, hasta ve infazı yakılan tutsakların serbest bırakılması çağrısı yaparak, “Bizler ne işkenceye ne zulme ne zorbalığa ne meşrulaştırmaya izin vermeyeceğiz. Her yerde söyleyeceğiz, her yerde direneceğiz. Bizler haklıyız, bizler kazanacağız. Bütün cezaevlerinde direnen, haksızlığa teslim olmayan, zulme boyun eğmeyen mahpuslara sevgi ve saygılarımızı gönderiyoruz" dedi.
Eylem, "Hak, hukuk, adalet" sloganıyla sona erdi.