Botan dağlarındaki Türkmen gerilla

Türkmen bir ailede doğup Kürdistan Özgürlük Mücadelesine inanan yiğit bir savaşçıydı Haydar Erdoğan. Toplumsal inşa çalışmalarından zindanlara, oradan Botan dağlarına uzanan inancın adıydı.

PKK’nin dünyaya yaydığı özgürlük ateşinin şehitlerin yüreklerinden sonsuzluğa saçılan özgürlük ateşi olduğuna inanılır, böyle anlatılır. Bu öyle bir ateştir ki; yüreğinde özgürlük aşkı olan herkes er ya da geç duyar ve hisseder. Şehitlerin yüreklerinden yayılan özgürlük çağrısının duyulmasıyla özgürlüğe doğru yürüyüş başlar. Hangi inançtan, hangi milletten olunduğu önemli değildir. Yüreğin özgürlük aşkıyla dolu olması yeterlidir. Özgürlük çağrısını yüreğinde hissederek bir özgürlük rüzgârı gibi mücadele alanlarında coşkunca esen yiğitlerden biri de Haydar Erdoğan ya da devrim mücadelesindeki adıyla Pir Ali Dersim’dir.

Emekçi ve yoksul bir Türkmen ailenin 5 çocuğundan en küçüğü olarak 1978’de Adıyaman’ın Besni ilçesinde doğdu. Çocukluğu ve gençliği, yukarı Mezopotamya’nın kokusunu ağır ağır aşağı Mezopotamya’ya taşıyan Fırat’ın kıyılarında geçti. Daha çocukluk yıllarında babasının cezaevine girip uzun yıllar tutsak kalmasıyla anasına daha sıkı tutunmaya başladı. Ana kültürüyle şekillenip ileride PKK’yle tanışmasına neden olacak doğru yaşam, doğru arkadaşlık kavramlarını ilk olarak annesinin yanında öğrenmeye başladı. Ailesine destek olmak için gençlik yıllarından itibaren çalıştı.

AİLESİNİ DE DÖNÜŞTÜRDÜ

Gençlik yıllarında Türkiye devrimci önderlerini anlatan kitaplar okudu. Sisteme karşı çelişkileri vardı. Devrimci düşünceler ve ortamla böyle tanıştı. Kendi arayışları sonucunda PKK ile tanıştı. Bir Türkmen genci olmasına karşın kurtuluşu PKK’de gördü ve 2001’de siyasi çalışmalara katıldı. Kürt Özgürlük Hareketi’ne yabancı olan ailesine anlattı, mücadelenin önemini izah etti, destek verir pozisyona taşıdı. Kürdistan Özgürlük Mücadelesinde derinleştikçe daha aktif olma gereği duydu.

KATILIM VE ZINDAN YILLARI

Türkiye sahasında 2008’de eğitim görerek tam katılım kararı verdi. Artık bir PKK kadrosuydu. İlk olarak toplumsal alan çalışmalarına dahil olarak Kürt toplumunu daha yakından tanıyıp halk gerçekliğini kavradı. Bir süre sonra geçtiği propaganda çalışmalarında iki yıla yakın bir süre bulundu. Üzerine verilen bir ifade yüzünden 2010’da “gerillaya katılım çalışması” gerekçesiyle tutuklandı. 5 yıllık tutsaklığında ideolojik olarak yoğunlaştı. Dağlara ulaşmanın özlemiyle geçirdi.

DAĞLAR İÇİN ISRAR ETTİ

Cezaevinden çıktıktan sonra bir toplumsal çalışmalarda kaldı, ancak ısrarları sonucu dağa çıktı. Gerilla alanlarına geldikten sonra “Pir Ali Dersim” kod adını aldı. Gerillaya geldiği tarih 3 Nisan 2016’ydı. Abdullah Öcalan’ın doğum gününden bir gün önce gelişiyle ilgili şunu not düştü: “3 Nisan akşamı dağlara ulaştım ve sabah 4 Nisan kutlamaları vardı. Bu bende yoğun bir duygusallık yarattı. Yıllar sonra özgür dağlara kavuşmanın sevinci, 4 Nisan coşkusuyla birleşti.”

GERİLLADA OLMANIN ANLAMI

Pir Ali Dersim, gerilla yaşamının kendisi için ne anlama geldiğini, şöyle ifade etti: “Özgür yaşamın ilkelerini, ölçülerini burada öğrendik. Gerçekten daha önceki yaşamın ne kadar kölece ne kadar kabul edilemez ne kadar yaşanılmaz olduğunu bu özgür yaşam içinde gördüm, öğrendim. Aranılan yaşam, özlenilen yaşam, özgür yaşam Kürdistan dağlarındadır. Bütün özgür yaşam arayışçılarının yönünü dağlara vermesi ve aradıklarının burada olduğunu bilmesi gerekir. Yaşam sadece görsel olarak kalmıştır. Şehirlerde sadece bizlere biçilen rolleri oynuyoruz, kimse özgür iradesiyle yaşamıyor. Bunu sadece özgür dağlara geldikten sonra anlayabilirler.

GÜCÜMÜ FARK ETTİM

Dağlara geldiğimde acaba bu yaşta gerilla yaşamını kaldırabilir miyim, başarabilir miyim kaygısını yaşıyordum. Gerillalaşınca büyük bir gücümün ve potansiyelimin olduğunu gördüm ve bunu bir mucize olarak değerlendirdim. Şehit Derveş yoldaşın da dediği gibi; aslında bu güç, benim değil partinindir. İnsan kendini partiye açtığı zaman, partiye samimi yaklaştığı zaman olağanüstü bir güç kazanıyor. Ben bunu gördüm.”

BOTAN DAĞLARINDA ÖLÜMSÜZLEŞTİ

Dağlara geldiğinde 38 yaşındaydı. Kısa sürede gerillalaştı, uzmanlaştı. Başarının, gençliğin sırrının partileşmede, gerillalaşmada olduğunu yaşayarak gördü. Bir yılını tamamladıktan sonra bu defa bir savaşçı olarak Kuzey Kürdistan’a uzandı. Botan dağlarında Türkmen bir gerilla olarak savaşa katıldı. Savaştıkça amacına kilitlendi, özgürlük ateşini gürleştirdi. Sözünün eri bir fedai olarak son mermisine kadar savaştı. Botan’ın Gabar alanında 8 Eylül 2017’de Türk ordusuyla girdiği bir çatışmada üç yoldaşıyla birlikte ölümsüzleşti.