Halk Savunma Merkezi Karargah Komutanlarından Bawer Dersim, doğru mekan, doğru zaman ve toplumsal sonuç alıcılığın bütünleştiği tarihi eylemlerin, alışılageldik eylemlerden ayrı bir ruh ve ayrı bir çizgi oluşturduğunu söyleyerek, “İşte 15 Ağustos, bu özellikleriyle bir ruhtur, çizgidir ve milattır” dedi.
Halk Savunma Merkezi Karargah Komutanlarından Bawer Dersim, 15 Ağustos Atılımı’nın 38. yıl dönümü vesilesiyle ANF’ye konuştu.
Kürt halkı ve Özgürlük Hareketi olarak tam 38 yıldır işgalci, sömürgeci ve faşist TC’ye karşı amansız bir savaş verildiğini hatırlatan Dersim, “Hiçbir zaman unutulmamalı ki, bu savaş çok olumsuz tarihsel ve toplumsal koşullarda başladı. Büyük bedellerle yürütülen özgürlük mücadelesi, bugün küresel çapta bir etki düzeyine ulaşmış bulunmaktadır. Kürdistan ve Ortadoğu’daki özgürlükçü kazanımların yaratıcı gücü olarak gerilla tarihte eşine ender rastlanır bir mücadelenin en temel dinamiği oldu. Savaşan halk gerçeğinin oluşturulmasını hedefleyen mücadelemiz, sömürgeci soykırımcı saldırılar altında varoluş ve özgür yaşam sürecini başlattı. Bu yüzden bir milat oldu” dedi.
RUHTUR, ÇİZGİDİR, MİLATTIR
Tarihi eylemlerin, gerçekleştirildikleri zaman ve mekanda, toplumların en hayati, en can alıcı sorunlarına işaret ettikleri ya da bu sorunlara çözüm oldukları için tarihi nitelik taşıdıklarını; her eylemin milat özelliğinde ve yeni bir aşamaya sıçramayı ifade ettiğini hatırlatan Dersim, şöyle devam etti: “Doğru mekan, doğru zaman ve toplumsal sonuç alıcılığın bütünleştiği tarihi eylemler, alışılageldik eylemlerden ayrı bir ruh ve ayrı bir çizgi oluşturur. İşte 15 Ağustos bu özellikleriyle bir ruhtur, bir çizgidir ve milattır. Bu ruhu, bu çizgiyi esas almak, Özgürlük Hareketimize ve Kürdistan Özgürlük Gerillasına her koşul altında direnmeyi, savaşmayı ve bunu süreklileştirmeyi kazandırmıştır. Bu gerçeklik, Kürt halkı gibi yok oluşun eşiğine getirilmiş bir halkın yeniden diriliş, kurtuluş ve kuruluş mücadelesini verebilmesi açısından çok büyük değer taşır. 15 Ağustos, büyük bir inanç ve özgürlüğe tutkuyla bağlılık oluşturdu. Özgürlük ve zafer umudunu yeniden diriltti. Kürt’ün kaderine başarı damgasını vurdu. Halkımızın çağdaş ve keskin kılıcı Egîd komutasında savaşan halk gerçekliği yaratıldı. Halk ordusunun temelleri atıldı.”
GERİLLA SAVAŞININ GELİŞİMİ
Kürdistan’da gerilla savaş tarzının ilk kez PKK ile ortaya çıktığını; savaşın gerilla tarzında yürütülmesinin 15 Ağustos Atılımı’yla pratikleştiğini kaydeden Dersim, şöyle konuştu: “Genel olarak zayıfın güçlüye karşı yürüttüğü savaş tarzı olarak tanımlanan gerilla savaşının, strateji ve taktiklerini belirleyen de bu gerçekliktir. Zayıf olanın yürüttüğü savaşta düşmanını yıpratıp zayıflatmak, kendi güçlerini ise koruyup büyütmek ve bu biçimde güç dengesini tersine çevirmek esas alınmaktadır. İnsanlığın savaş deneyimleri bilimsel ve teknolojik gelişmelerle savaş araçlarının ve buna bağlı olarak savaş strateji ve taktiklerinin gelişmesine ve gerilla savaş tarzının buna göre yeniden kendisini ele almasına yol açtı. Tarihi irdelediğimizde sınıflar savaşında yine halkların ulusal gelişme ve kurtuluş savaşlarında gerillanın ilk biçimlerinin uygulandığını görürüz. 19. yüzyılda sınıf ve ulus savaşımlarındaki gelişmeler sonucunda bir savaş tarzı olarak gerilla da sistemleşti ve 20. yüzyılın en etkili savaş biçimlerinden biri haline geldi. Gerilla 20. yüzyılda işçi sınıfının, ezilen halkların burjuvaziye ve emperyalizme karşı mücadelelerinde en temel yöntemlerden biri oldu. Özellikle sömürgeciliğe ve işgalcilere karşı savaşımda halkların kendi kaderlerini tayin etmeleri için en temel kurtuluş yöntemi olarak rol oynadı. Gerilla ile halklar tüm insanlığı etkisi altına alan, ezilenlere ve halklara özgürlük umudu olan savaş tarzını oluşturdu. Özgürlük tarihinde gerilla direnişleriyle yeni bir sayfa açıldı. Gerillanın Çin, Küba ve Vietnam gibi ülkelerde uygulanışı, gerilla mücadelesinin dorukları oldu. Daha sonrasında da işçi sınıfı ve ezilen tüm halklar kurtuluş mücadelelerinde bir yöntem olarak gerillayı etkin bir biçimde uyguladı.”
KÜRDİSTAN’DAKİ GERİLLA PRATİĞİ
Kuşkusuz tarih boyunca işgalcilere ve sömürgeciliğe karşı savaşan Kürdistan halkının savaş tarihinde de gerillanın biçimlerine rastlamanın mümkün olduğunu belirten Dersim, şunları dile getirdi: “Ancak PKK ile Kürdistan’da gerillacılığın teorik ve politik çizgisi oluşturulurken, ulusal kurtuluş devriminin temel taktiği olarak halk savaşı ve gerilla belirlendi ve pratik mücadelede de bu esas alındı. Başlangıcından itibaren Kürdistan’da gerillayı var etmek, halkı gerilla tarzıyla sömürgeciliğe karşı savaştırmak ve savaşan halk gerçekliğinin yaratılması için çalışıldı. Kürdistan’daki gerilla pratiği herhangi bir ülkenin gerilla pratiğiyle karşılaştırılamaz. Benzerliklerin olduğu ya da dünya devrim deneyimlerinden yararlanıldığı bir gerçek iken özgünlükleri de oldukça fazladır.
GERİLLA ÇİZGİSİNİN YARATILMASI
Kürdistan coğrafyasında dünyanın hiçbir yerinde görülmemiş bir sömürgecilik uygulanmaktadır. Kürt’ün varlığı sadece TC tarafından değil dünyadaki birçok güç tarafından da inkâr edilmekteydi. Halkımıza kendi varlığını inkar ve kölelik büyük ölçüde benimsetilmişti. 15 Ağustos’la birlikte kapsamlı bir şekilde yürütülen gerilla savaşı bu duruma getirilmiş bir halkın savaş pratiğidir. Böylesi bir coğrafyada insanları ülkesi, halkının kurtuluşu ve özgürlük için savaşır hale getirmenin büyük zorlukları oldu. 40 yıla yaklaşan savaş pratiğimizin zorlukları, acıları olmakla birlikte heyecanları, sevinçleri ve hemen her güne sığan zaferleri de oldu. Kürdistan özgürlük gerillası on binlerce şehidin kanıyla, emeğiyle, alın teriyle ve yiğitliğiyle bir kurtuluş çizgisi haline geldi. Büyük zorlukları yenmek ve gerillayı yaratmak için Önderliğimizin eşine ender rastlanan çabası oldu. Gerillayı doğru çizgide uygulatabilmek için yürüttüğü mücadele tarihsel önemde ve sonuç alıcı oldu. Tabii bu mücadele öyle pürüzsüz, rahat geliştirilen bir mücadele olmadı. Bir yandan düşmana karşı kıyasıya verilen bir mücadele bir yandan da bu mücadelenin militan gerçekliğinin sınıfsal, ulusal ve yöresel kördüğümlerine karşı kıyasıya bir mücadele verildi. Gerilla çizgisi böyle yaratıldı. 15 Ağustos çizgisi gerilla çizgisinin temelini oluşturdu. Gerilla çizgisi de sadece eline silah alıp gerillacılık yapmak ya da askeri mücadele etme çizgisi demek değildir. Gerillacılık yaşam tarzıdır. Özgürlük için mücadele etmenin tarzıdır.
ÖZGÜR İNSANIN PROTOTİPİ
Kürdistan’da gerilla özgür insanın, gerilla yaşamı ise özgür yaşamın prototipidir. 20. yüzyılda Kürt kadını ve erkeğini özgürlük değil tutsaklık, kölelik birbirine yakınlaştırmıştır. Bir anlamda 15 Ağustos, Kürt erkeği ve kadınının kaderini buluşturan bir milattır. Var olan toplumsal, ruhsal, fiziksel tutsaklık Kürt erkeği ve kadınını özgürlük arayışı paydasında buluşturdu. 15 Ağustos kutsal eylemi savaş-kölelik, savaş-özgürlük, savaş-siyaset, savaş-ekonomi, savaş-kadın, savaş-erkek, savaş-ilişki, savaş-yurtseverlik, savaş-kahramanlık ilişkisinin Kürt’ün şahsında dağların dilinden yeniden ele alınması ve anlaşılmasıdır. Kürt’ün özgür kimlik ve kişilik kazanma savaşıdır. Kürt’ün zihniyet devrimi, rönesansının temelidir. Kürt kadını ve erkeğinin özgürlük, ülke, toprak, yurtseverlik ve doğayla kurduğu yürek-eylem ilişkisi ve köprüsüdür. Kürt’ün kendindeki geri ve güzel yönleri fark ettiği yakıcı savaş öğrenimidir. Kürt insanının çobandan komutan, aydından emek savaşçısı, kadından öncü komutan yaratımının çağdaş ifadesidir. 39. yıla girerken bu yaratımlar, kazanımlar kadar eksik kalan yanlarıyla da savaş tarihimizin ve komuta tarzımızın Egîd gerçeği karşısında ele alınması gerekmektedir.
DEVRİMCİ HALK SAVAŞINA GEÇİŞ
Geçmiş 38 yıllık savaş taktiğimize yön veren temel strateji uzun süreli halk savaşı stratejisi oldu. 20. yüzyılın çelişkilerinin ele alınış ve çözümleniş biçimi olarak ortaya çıkan bu strateji 1970’lerin başında şekillenmeye başlayan Hareketimiz içinde esas alınan bir strateji oldu. Bu doğrultuda yürütülen gerilla savaşı ile varlık savaşı yürütüldü, inkar ve imha edilmek istenen bir halk olmaktan çıkılıp kimlik sahibi bir halk haline gelindi. 1990’larla birlikte değişen dünya dengeleri yine gerek ezilenlerin mücadelesi gerekse de bilimsel gelişmelerin sonucu öne çıkan demokrasi, eşitlik ve özgürlük kavramları halkların özgürlük mücadelesinde de geliştirilmesi gereken mücadele stratejisinde değişimi zorunlu kıldı. Mücadelenin aşamaları yine savaşın yürütülüş biçiminde değişiklikler olsa da gerilla özgürlük mücadelesinin başarısında temel bir güç oldu. Bu açıdan gerillanın temel ilkeleri ve bunun en ideal biçimlerde hayata geçirilmesi yeni dönem savaş anlayışımızın da özünü oluşturmaktadır. Demokratik modernite gerillası devrimci halk savaşı stratejisine göre mevzilenmesini, taktik hedeflerini, hareket sahasını, yine önüne koyduğu siyasal çözüm hedefine göre yeni gidişatını belirledi.
ZAFER İÇİN ZORUNLULUKTU
Kürdistan’da yüzyıllık inkar-imha siyaseti ve 21. yüzyılın teknoloji çağı, enformasyon, telekomünikasyon dönemi olarak da adlandırabileceğimiz gerçeği karşısında devrimci halk savaşı ve gerillanın yeniden yapılanması zafer için bir zorunluluktur. Bu faşist zihniyeti yenmenin başka da bir yolu yoktur. Özgürlük Hareketi olarak demokratik modernite gerillacılığının başarıyla yürütülmesi için uzay çağından geçtiğimiz bu dönemde gerillacılığı yeniden tanımladık. Örgütsel sistemini, hareket, eylem ve yaşam tarzını yeniden bir formasyona kavuşturarak örgütledik.
İNANÇ, CESARET, AKIL VE YARATICILIK
Demokratik ulus paradigmasına göre yürüteceğimiz gerillacılık yeni bir içerik kazanmış durumdadır. Varlığını koruma ve özgürlüğünü kazanma gerillacılığının iç içe geliştiği bir süreç olması itibarıyla devrimci halk savaşı daha bütünlüklü, her aşamasının halk, parti ve gerilla içi çeliğiyle geliştirildiği bir strateji özelliğini taşımaktadır. Bu nedenlerle HPG ve YJA Star güçlerimiz açısından çok daha felsefik, sosyolojik, politik ve askeri alanda daha güçlü bir formasyonu gerektirmektedir. Taktik açıdan da tekniği taktiğin hizmetine koyan, salt inanca ya da cesarete değil akla dayalı, esnek, yaratıcı ve dinamik bir hareketi öne çıkarmaktadır.
HPG ve YJA Star komuta ve savaşçıları, dünyanın en sağcısından tutalım da devrimcilerine kadar gerillacılığın sonu geldi dediği bir dönemde demokratik modernite gerillacılığı doğrultusunda faşist güçlere karşı geliştirdiği çarpıcı ve etkili eylemlerle sistem karşıtı güçlerin ilham alacağı bir gerçeği açığa çıkardı. 38 yıllık savaş pratiğimizde özelde de son 10 yıllık pratiğimiz klasik savaş tarzının aşılarak uygulanan devrimci halk savaşı gerillacılık tarzının düşmanı ve en yüksek teknolojileri dahi alt edebileceğini somut pratikleriyle açığa çıkardı.
GERİLLA KORKUSUZCA YÜRÜYOR
Ülkemizde son 10 yıldır çok daha acımasız ve amansız bir savaş yaşanıyor. Çok uzağa gitmeden içinde olduğumuz yıl açısından dahi değerlendirecek olursak, 14 Nisan’da Zap merkezli geliştirilen medya savunma alanlarına yönelik işgal saldırılarında Kürdistan özgürlük gerillasının geliştirdiği hareket, eylem ve savaş tarzı oldukça çarpıcı ve öğretici değere sahiptir. Dört ayını geride bırakan bu savaşta doğru ve gerçek gerilla tarzının uygulanmasıyla faşizmin öldürücü darbeler aldığı görülmüştür. Bugün Kürdistan’da dünya savaşlarını aratmayacak bir savaş yürütülmektedir. Güçlerimize karşı kimyasal silah da dahil her türlü silah kullanılmaktadır. Topraklarımızın her karışı savaş ve keşif uçaklarıyla, tanklarla ve obüslerle bombalanmaktadır. Tüm bunlara rağmen gerillalarımız düşmanın üzerine korkusuzca yürümekte geliştirdikleri yaratıcı taktiklerle düşmana etkili darbeler vurmaktadır. Tabii bu yiğit ve kahramanca duruşu ortaya çıkaran, arkadaşların Önderliğe, şehitlere ve özgürlüğe olan tutkulu bağlılığıdır. Zafere olan inançlarıdır, başarıya ve devrime aşk düzeyinde bağlılıklarıdır. Bugün bu anlamlı ve derin bağlılıklarla gerillacılık taktiklerinin etkili uygulanması sonucunda Zap, Avaşîn, Metîna ve Amediyê’de eşine ender rastlanan bir gerillacılık örneği ortaya çıkmıştır. 21. yüzyıl gerillacılığı Zap’ta uygulanan gerillacılıktır. 21. yüzyıl gerillacılığı Girê Cehennem’deki vuruş tarzı, Şikefta Birîndara’daki ısrar, Girê Cûdî’deki kararlılık, Mamreşo’daki bağlılık ve Girê Amediyê’deki koparıcılıktır. Elbette bu savaş pratiklerimizin, hatta tek tek eylemlerin dahi daha fazla incelenmesi, irdelenmesi ve hak ettiği değerin verilmesi gerekmektedir.
SIRADAN BİR DÖNEMDEN GEÇMİYORUZ
Kürdistan’da varlık-yokluk, ölüm-kalım savaşını sert ve kıran kırana yürüttüğümüz bu dönemde halkımızın, yurtseverlerin ve gençliğin yaşamını ve mücadelesini bu savaşa göre örgütlemesi gerekmektedir. İçinden geçtiğimiz döneme asla sıradan yaklaşılmamalı, bu süreç normal ve herhangi bir süreçmiş gibi ele alınmamalıdır. Tüm halkımızın, yurtseverlerin ve devrimci sol örgütlerin bu bilinçle özgürlük mücadelesini yükseltmesi gerekmektedir.
15 Ağustos’un 38. yılını geride bırakıp 39. yılına girdiğimiz bu günlerde gerilla güçlerimiz, Egîd ve Zîlan çizgisinde bir savaş yürütüyor, öyle direniyor. Hemen her gün yaratıcı taktiklerle gerçekleştirdikleri eylemlerle yeni başarılara imza atıyorlar. Kürdistan özgürlük gerillası sömürgeciliğe ve işgalcilere geçit vermiyor. Kürdistan’da özgürlük tarihi yazılıyor. Özgürlük tarihimizde zafere yürüyeceğimiz 39. yıla girerken gerilla bayramını başta Önderliğimize, halkımıza ve özgürlük mücadelesi yürüten bütün güçlere tekrardan kutluyor zafer Egîd ve Zîlan çizgisinde savaşan gerillanın olacaktır, diyoruz.”