Direnişi ile işgalcilere kök söktüren gerilla: Ararat

Gerilla Ararat, birçok gerilla alanında kaldı, işgalcilerle göz göze geldi. Ve ölümsüzlüğün ilk durağı Heftanin oldu. Ölümsüzlüğü bile işgalcilere kök söktüren bir direniş oldu gerilla Ararat’ın direnişi.

Vakti geldi. Zaman ve mekan ayrı olsa da, yürek başka bir yüreğin acısını en derinden hissediyorsa anlamın yoluna girmek üzere olduğumuzu gösterir. O zaman sana yazmak anlamayı gerektirir, ağlamayı değil. Bugün o gündür deyip ve toprağı kucaklayıp, gönlünü ölümsüzlüğe açarsın. Çünkü bunun bir son olmadığını bilirsin, belki de bu yeni bir başlangıçtır. Korkmamak gerekir ölümden ve belki de toprak olmaktan. Başka bir şeye dönüşmekten. Belki de bir kuşa, bir kırlangıca, bir güvercine, bir taşa, bir ağaca, bir yaprağa dönüşmekten korkmamak gerekir böyle anlarda. Doğanın kanunu budur. Özgür yaşamın kanunu budur sanırım. Gerillanın kanunu budur. İnsan olmanın kanunu budur. Gerçek olan bu. Gerçekliği böyle kabul etmek daha doğru.

Uzun örgüleri olan güzel sesli, asi duruşlu Serhat gerillası. Kameramı ilk açtığımda karşımda duruyordu. Çok büyük bir yiğitlikle savaşan Heftanin şehitlerinden Welat Derik ile bir ağacın altında beni bekliyorlardı. Koşa koşa gittim. "Bugün 27 Kasım, o yüzden PKK için şarkı söyleyip, Kürtlerin artık özgürleştiği gün olan, 27 Kasım PKK’nin kuruluşunu gerillanın özgürleştiği günü kutlayacağız. Bizi çekemez misin, şarkı söylerken" demişlerdi. "Çekmez miyim, bu kamera sizin için var, sizi çekmek için var" demiştim. Ve şimdi sonsuza dek sizi çekmek üzere, sizin hizmetinizde olacak. O zaman hemen kamerayı açıp onların büyük bir heyecan ve güzellikte söylediği şarkıyı çekmiştim.

O anı hala hatırlıyorum, oturdukları ağacı, dinlediğim ritimleri, onların gözlerindeki heyecanı ve tutku. Gerilla Ararat; Heftanin’e gideceğini ilk duyduğunda, "Ben yedi rengin toprağına gidiyorum heval, yedi rengin, bereketin, yağmurun, karın, renklerin, ağaçların çok güzel olduğu yere gidiyorum. Heftanin’e gidiyorum, gelmek isteyen varsa gelsin" demişti. Gerilla Welat Derik ile gülümseyerek çantasını alıp, çıkmışlardı yola. Bu heyecan, bu tutku sıradan değil. Bu savaşma aşkı değildi, savaş isteği değildi. Bu savaşla özgür yaşamı getireceğine inanan, savaşarak özgürleşeceğine inanmanın inancıydı. Şimdi ikisi de Cenga Heftanin’de büyük rol oynayan, büyük savaşan ve gerillanın yüreğine serpilen iki yiğit oldular.

DÜŞMANIN İLERLEYİŞİNİ PÜSKÜRTTÜ

Bu bir özgür yaşam kanunu ve bu kanun gereğidir yerine getirilenler. Fedailikler, kahramanlıklar, irade, azim, onur ve en büyük yücelik şehadet. Hatta nasıl şehit olacağına bile karar veriyor büyük kahramanlar. Çatışarak, öfkeyi kusarak, hala sevgiyi savunarak, hala adaletli, ahlaklı bir savaş kanunlarını yerine getirerek. Düşmanla her çarpışmada hala inancından taviz vermeyerek, bir gün mezarının bile olamayacağını, hatta mezarda bile rahat bırakılmayacağını bilerek savaşmak kahramanlık değil de nedir? Varsın düşman geçsin, beni görmedikten sonra demeyip, mevzide kayalığın önünden koşup, düşmanın önünü kesip, "senin bu kutsal topraklarda ne işin var" deyip, sonuna kadar savaşmak hangi enerjinin, hangi gücün verdiği cesarettir. Ölümsüzlüğü bile işgalcilere kök söktüren bir direniş oldu Gerilla Ararat’ın direnişi.

Gerilla Ararat; daha önce birçok gerilla alanında kaldı, birçok gerilla alanında işgalcilerle göz göze geldi. Ve son durak değil, ölümsüzlüğün ilk durağı Heftanin oldu. Yedi renge dolandı Ararat. Sonbaharın kızıllığına, baharın yeşilliğine, kışın beyazlığına ve yazın sarılığına dolandı da boğdu düşmanı örükleriyle.

25 Haziran’da Şeşdara alanında, Tünel mıntıkasında işgalcilerle göğüs göğse çatışarak gerilla Esmer ve Berivan ile ilerledi. Düşman ilerleyişini geri püskürttü. Hala bile işgalciler, Şeşdara alanında ilerleme kaydetmek için uğraşıyorlar. Orada YJA Star gerillalarının direnişi bir taş gibi oturdu işgalcilerin ciğerine. Yolunuz açık olsun, saldırı ruhunun en güzel örgülü gerillaları!