Düşmana cehennemi yaşatan Zinar

Düşmanın kimyasal silah saldırısı sonucu Girê Cehennem’de şehadete ulaşsa da o ve yoldaşları, duruşları ve katılımlarıyla Apocu militanlığın yenilmezliğini bir kez daha ortaya koydu.

İnsan olmanın gizi çok derinlerde saklıdır. Ömür törpüsüdür bu gizi aramak. İlk doğuşta başlar bu gizi arayış. İnsan ana rahminden dünyaya geldiğinde kendi eliyle yazar yazgısını ve büyüyüp serpildikçe bu yazgısının peşi sıra koşar. Kimisi bir parça toprakta bulur yazgısını, kimisi hiçlikte. Kimileri de vardır ki başkaları için kendinden bile vazgeçmekte bulur yazgısını. Bir halkın yazgısına bağlıdır kaderleri. Bir halkın kaderi de onların yazgısına. İşte bundandır ki özgürlük aşkı her kalbe girmez, her yüreği yurt edinmez kendisine. Ondandır ki bu çağ fedai gerillaların çağıdır.

Öncülerin ardılları adım adım ilerler bu çağda. Ölümü ölümsüzlüğün nişanesi kılanlardır onlar. Sevgiyi en yalın haliyle yaşayan ve yaşatanlardır. Kendi bedenlerinde umudu yeşertmenin adıdır fedailik. Öncüler gibi ardılları olan Girê Cehennem Direniş Alanı’nda tabiri caizse kanlı düşmana cehennemi bir azap yaşatan kahraman gerillalar olan Zinar, Destan, Diyana, Hebûn ve Serdem. İki ayı aşkın bir süre düşmanın korkuyu ta en derinlerinde yaşamasını sağlayan fedai gerilla komutanlarıydı onlar. Gerilla komutanı Zinar Gülcan Amanos komutasındaki 5 kahraman gerilla işgalci ordunun her türlü saldırısını kırarak düşmana kök söktürdü.

İSMİ GİBİ SERT VE YIKILMAZ

Rojavayê Kurdistan’ın Girkê Legê kentinde dünyaya gelen şehit Zinar, yurtseverlik kavramının ilk nüvelerini ailesinde öğrenir. Birçok kahraman gerillanın ismi olan Zinar ismi verilir ona. Zinar isminin anlamı kayadır ama bu sıradan değildir. Çünkü dağlar Kurdistan’ın kalbidir. İsmi gibi sert ve yıkılmaz bir kişilik doğacaktır Zinar şahsında. Küçüklükten beri kalbi direnişe meyleder. Daha genç yaştayken Şam’da devrimci gençlik faaliyetlerine katılır ve Şam rejimi tarafından tutuklanarak üç ay zindanda kalır. Orada direnişe meyleden duyguları adı gibi daha da sağlamlaşır. Bu süre zarfında halkların baharının yaşanması ve devrim ateşinin yakılması onu derinden etkiler ve Rojava’da devrimin inşasına katılır.

DEFALARCA YARALANDI, SİLAHINI BIRAKMADI

Devrim çalışmalarında birçok farklı görevde bulunur. Yürütülen mücadelede yüksek cesareti, taktik geliştirme yeteneği ve pratik zekasıyla önemli başarılar elde eder. Aynı zamanda bu savaşta çok bedel verir. 2012’de vücuduna mermi alır, 2013’te Serêkaniyê’de başına ve vücuduna şarapnel parçaları isabet eder, 2014’te Cezaa’da ayağından mermi yer, 2014’te Şengal’de ayağından ve sırtından yaralanır, 2016’da Hol’de iki ayağından ve göğsünden yaralanır. Birçok kez ağır yaralanmasına rağmen muazzam derecedeki dirençli yapısı, moralli kişiliği ve mücadele azmiyle erkenden iyileşir ve yoldaşlarını yalnız bırakmayarak tekrardan savaş alanlarına geçerek silahını eline alır. Her yaralanmasından kendisi için dersler çıkarır ve savaşta nasıl ustalaşacağı üzerine kafa yorar. Verilen bedellerin devrim için olduğu bilincini hiçbir zaman terk etmez ama yersiz kayıpların düşmanı sevindirmek olduğunu bilir. Yaşamdaki sorunları kendisine gerekçe yapmayan, zorlukları aşan, asla pes etmeyen ve sürekli çıkış yolu yaratmasını bilen fedai komutan Zinar, bu anlamda örnek bir Apocu militanlık örneği sergiler.

DAĞLARLA BULUŞMA; YENİDEN DOĞUŞ

Kürt halkının kökleri dağlardadır. Dağ, her Kürt’ün sevdasıdır. Herkes gibi Zinar da kalbinde her zaman dağ yaşamına kavuşmanın özlemiyle yaşar. Bu temelde sömürgeci soykırımcı Türk devletine karşı savaşmak için Kurdistan dağlarına gelerek gerilla saflarına katılır. Savaşta önemli bir tecrübesi olan ve komutanlık yapan şehit Zinar, Kurdistan dağlarında gerilla olabilmek için mütevazı bir şekilde yeni savaşçı eğitimine katılır. Buradan edindiği gerilla ilkeleri temelinde pratiğe atılarak önceki bilgileri ile dağlarda adım adım ilerlemeye başlar. Bir konuşmasında dağlarla buluşmasını yeniden doğuş olarak tanımlar, PKK ortamını dağlarda yaşamanın tarifsiz sevincini dile getirir. Gerillanın dağlarla bütünleşmiş özgür yaşamında yer almak kendisine büyük bir moral kaynağı olur ve dağlardaki her anını anlamlı yaşamayı esas alır. Garê ve Zap’ta gerillacılık yapan Zinar dağlarda büyük bir kararlılık ve öfkeyle yürür düşmanının üzerine. 2020’de yaralanmasına rağmen kısa sürede tedavisini bitirir ve yoldaşlarının ısrarlarına rağmen yine ön saflara dönerek mücadelesini sürdürür.

ZAP’I İŞGALCİLER İÇİN CEHENNEME ÇEVİRİR

Zap alanına sevdalı olan Zinar, Türk ordusunun Zap’a dönük başlattığı işgal saldırısını Girê Cehennem Direniş Kalesi’nde karşılar ve burayı işgalcilere cehenneme çevirir. Bu direnişte öncüleri gibi şehit Zinar da tarihi rolünü layıkıyla oynar. Zaferden bir an bile kuşku etmeyen gerilla Zinar, hem kendinde hem de etrafında her zaman tereddütlü yaklaşımlara büyük bir öfke duyar, her şart altında direnişle zaferin kazanılabileceğine inanır ve örnek devrimci katılımıyla bunu bir hakikat haline getirir. Düşmanın kimyasal silah saldırısı sonucu Girê Cehennem’de şehadete ulaşsa da o ve yoldaşları duruşları ve katılımları ile Apocu militanlığın yenilmezliğini bir kez daha ortaya koydular. Direniş safhasındaki bir konuşmasında Kurdistanlı tüm gençlere çağrıda bulunan şehit Zinar, artık zulme yeter denilmesini belirtir ve herkesin mücadele saflarına katılmasını ister. Çağın barbar ordusuna günlerce cehennem azabını tattıran 5 fedai gerilla bir direniş kalesine çevirdikleri savaş mevzilerinde düşmanın Haziran’da kullandığı yoğun kimyasal saldırıları sonucu ölümsüzler kervanına katılırlar. Onlar düşmana korkuyu en derinden yaşattı ve cesaretin simgesi oldu.

ESAS OLAN ÖZGÜRLÜK UMUDUYDU

Onların bize bıraktıkları bir hakikat vardır. O da tek yolun direnmek olduğudur. Ezel ve ebed olan bir gerçektir bu. Kendilerinden ödün verip insan olmanın hakikatini arayıp duranlar yenilmezdir. Nice elem, zorluk, cefa ve zahmete rağmen bu yolu seçenler tüm insanlığın yüz akı, umut ışığıdır. Gerilla olmanın anlamı ve gizi bu yazgıdır işte. Nice kahramanlar kendilerini feda etti bu yolda. Niceleri sel olup aktı düşmanın üzerine ve geriye dönüp bir an bile bakmadı. Geride bıraktıkları değildi esas önemli olan, önemli olan kendilerinden sonra yeşerecek özgürlük umuduydu. Öyle de oldu. Kurdistanlı genç yiğit erkekler ve tanrıça kızları birer birer yürüdü bu yolda. Binlercesi kendilerini feda etti, kendilerinden sonrakiler için. Onların mirası sayesinde bugün halklar özgürlük yolunda ilerliyor. Açlık, susuzluk, uykusuzluk ve onca yaraya rağmen düşmanının üzerine giden fedai gerillalar, onların düşününce insan şunu düşünmeden edemiyor. “Ben nasıl yaşamalıyım? Ne yapmalıyım?” sorularının cevabı, bütün berraklığıyla insanın karşısında duruyor. Mücadele etmeliyiz. Dün bize yaşatılanlar için, bugün yaşadıklarımız için ve yarın başımıza gelebilecekler için…