'Erdoğan faşizmi mücadele karşısında yenilgiye uğrayacaktır'

Tecridi kırmanın tek yolunun Demokratik Ulus paradigması olduğunu söyleyen Maxmur Halk Meclisi Divanı Eşbaşkanı Neşat Kara ve Şehit Aileleri Derneği Eşsözcüsü Sultan Yıldıztan, Erdoğan faşizminin mücadele karşısında yenilgiye uğrayacağını vurguladı.

Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan, sadece Kürt halkını değil ezilen tüm halkları özgürleştirmek için işgalcilere karşı ayaklandı ve halka öncülük etti. Faşist Türk devleti İmralı'daki ağır tecrit ile Kürt halkının iradesini esir almaya çalışıyor. Hasta tutsakların Türk cezaevlerinde ortaya koyduğu direniş, soykırımcı devletin Kürt halkının iradesini teslim alamayacağını bir kez daha ortaya koydu. 

Kürt Halk Önderi Öcalan'a yönelik tecridin sona ermesi için 2019 yılında tutsak HDP Milletvekili Leyla Güven öncülüğünde cezaevlerinde ve dışarıda büyük bir açlık grevi eylemi başladı. Açlık grevinin ardından Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan'ın avukatları Rezan Sarıca ve Nevroz Uysal, 2 Mart, 22 Mart, 12 Haziran, 18 Haziran ve 7 Temmuz 2019 tarihlerinde İmralı'da müvekkilleri ile görüştüler. Bu görüşmelerin ardından tüm başvurular tekrar reddedildi. Son olarak 26 Mart 2021'de kardeşi Mehmet Öcalan ile telefonla görüşmesine izin verildi. O tarihten bu yana Kürt Halk Önderi Öcalan'a yönelik ağırlaştırılmış tecrit devam ediyor. 

Şehîd Rustem Cûdî Kampı (Maxmur) Halk Meclisi Divanı Eşbaşkanı Neşat Kara ile Maxmur Şehit Aileleri Derneği Eşsözcüsü Sultan Yıldıztan, Türk devletinin inkar-imha politikalarını ve Kürt Halk Önderi Öcalan'a yönelik ağırlaştırılmış tecridi ANF’ye değerlendirdi. 

DEMOKRATİK ULUS SİSTEMİ İLE İŞGALCİLERİN PLANLARI BOŞA ÇIKARILACAKTIR

Türk devletinin inkar ve imha politikalarından sonuç almak için en fazla saldırıyı Kürt Halk Önderi Öcalan'a yaptığını belirten Neşat Kara, şöyle konuştu: ”Herkes dünya savaşını ulusal düzeyde değerlendiriyor. Ama aslında alternatifi, gücü ve çözüm modeli olan sadece Rêber Apo'dur. Egemen güçler ise işgal politikalarını yürütmek için kendilerine karşı çıkan tüm alternatifleri engellemek istiyorlar. Rêber Apo da daha önce 'Ortadoğu ve Kürdistan'a yönelik politika ve projelerini hayata geçirmek için özgürlükçü Kürtleri engel olarak görüp onlara saldırıyorlar' demişti. Düşman kirli politikalarını yürütmek için tecridi daha da ağırlaştırıyor. Tecridi kırmanın tek yolu ise Rêber Apo'nun Demokratik Ulus paradigmasını daha iyi uygulamaktır. Rêber Apo'nun fiziki özgürlüğü için açlık grevi, imza toplama, yürüyüş ve mitingler ile çeşitli etkinlikler düzenlendi. Kürt halkı ve özellikle Şehîd Rustem Cûdî Kampı sakinleri olarak Önder Apo'nun fiziki özgürlüğünü sağlamak için bu eylemleri daha da iyi yürütebilmeliyiz. Çünkü Önder Apo'nun paradigmasına dayalı bir Demokratik Ulus sisteminin kurulması tecridi kırmanın tek yoludur. Bu, işgalcilerin hedefini boşa çıkaracaktır" diye konuştu. 

DÜŞMAN ASLA BİZİ SUSTURAMAYACAK

Türk devletinin cezaevlerine yönelik baskı ve işkence politikası da devam ediyor. Türk devletinin özellikle hasta tutsaklara yönelik düşmanca tutumundan dolayı bugüne kadar cezaevlerinden onlarca cenaze çıktı. Abdullah Öcalan’a uygulanan tecride ve hasta tutsaklara yönelik işkencelere tepki gösteren Maxmur Şehit Aileleri Derneği Eşsözcüsü Sultan Yıldıztan ise şunları belirtti: "Rêber Apo'ya uygulanan tecridi daha da ağırlaştırarak bizleri susturmak istiyorlar ama asla amaçlarına ulaşamayacaklar. Bizi susturamayacaklar. Erdoğan faşizmi, Kürtlerin mücadelesi karşısında yenilgiye uğrayacaktır. 

Cezaevlerinden onlarca cenaze çıktı. Tutsakların intihar ettiklerini söylüyorlar ama bu doğru değil. Biz ne kadar vahşi bir düşmanımız olduğunu ve tutsaklara nasıl yaklaştıklarını çok iyi biliyoruz. Kürt halkı bu vahşete karşı artık ayaklanmalıdır. Önderliğe uygulanan bu tecrit sıradan bir durum değil. Rêber Apo şahsında Kürt halkının tamamını tecrit altına almak istiyorlar. Bundan dolayı Önderliğimize ve tutsak çocuklarımıza sahip çıkmalıyız. "

GERİLLA KÜRDİSTAN DAĞLARINDA TARİH YAZIYOR

17 Nisan'dan bu yana Türk devletinin KDP işbirliği ile Medya Savunma Alanları'na saldırdığını hatırlatan Sultan Yıldıztan, konuşmasını şu sözlerle sonlandırdı: "Düşman her seferinde gerillaya yönelik saldırı başlattığında ‘birkaç gün içinde PKK'yi bitireceğiz' diyor. Ancak tüm dünyanın gözü önünde gerilla büyük bir direniş sergiliyor. Düşman askerlerinin cenazelerine bile sahip çıkmıyor. Kürdistan dağlarındaki direniş Türk devletini felç etti. Türk devleti gerilla direnişine karşı her türlü tekniği kullandı, "pençe kilit operasyonu" adıyla saldırılar başlattılar ama kendileri Kürdistan dağlarında kilitlendiler. Geçmişte yaşanan 'Siwar hatin peya çûn (Atlı geldiler, yaya gittiler)' durumu şimdi Zap, Metîna ve Avaşîn'de geçerli oluyor. Düşman bir adım ileri gidemiyor. Direnişi ile tarih yazan gerilla bir kez da asıl teröristin Türk devleti olduğunu gösterdi. Eğer düşman bugün Rojava, Maxmur ve Şengal'e saldırıyorsa, bu onun gerilla karşısında yenildiğini gösteriyor."