Güleç yüzlü cesur devrimci

Şehit Cesur, dürüst ve asil kişiliği, amacındaki netliği ve gerilla yaşamına duyduğu sevgiyle birlikte derin izler bıraktı. Yoldaşlarının ve halkının kalbinde güleç yüzlü kahraman bir devrimci olarak ölümsüzleşti.

Yaşam hikayelerle varlık bulur aslında. Her yeni hikaye, bizi bulunduğumuz zamana daha fazla yakınlaştırır ve bağ kurdurur. İyi ile kötünün, doğru ile yanlışın, yeni ile eskinin savaşı bu hikayelerin geçtiği yaşam mecralarıdır. Bir de bu savaşın içerisinde hakikat mücadelesi verenler vardır ki, onların hikayesini yazmak insana ağır gelir. Parmakların kalemi kavrayıp yazmaya gücü yetmez. İnsan her şeyi yazabilir belki ama kendi yaşamını halkının yaşamı ve özgürlüğü için feda edenleri yazamaz, daha doğrusu ne kadar yazsa da onlara olan borcunu ödeyemeyeceğini, hakkını layıkıyla teslim edemeyeceğini bilir. Bilir çünkü kelimeler onların hikayesini anlatmaya yetmez. Onların hikayeleri insanı aslolan hakikate; yani düne, bugüne ve yarına götürür. Onlardan bir tanesi de Amed’in yiğit evladı şehit Cesur Vedat Welat’ın hikayesidir.

BOYUN EĞMEYENLERİN DİYARIDIR AMED

Her bir kahramanın hikayesinin başlangıcına mekân olan, onu yetiştiren ve tohumdan filizlendiği bir yer vardır. Kurdistan’ın her karışı özgürlük uğruna verilen apansız kavgaların ve bedellerin izini taşır. Ekilen özgürlük tohumları yüzyıllardır yiğit evlatların benliğinde yeşerir. Kadim Kürt şehri olan Amed, tarih boyunca büyük kahramanlıklara şahitlik etti ve nice yiğit evlatlarını özgürlük için feda etti. Bundandır ki zulme, sömürüye ve işgale boyun eğmeyenlerin diyarıdır Amed. Şehit Cesur da bu kahramanların bir ardılı olarak yetiştiği toprakların bağrından devrimin bağrına koşmuş ve bir çınar gibi sarsılmaz iradeyle son nefesine kadar halkı kavgasından geri durmadı.

DÜŞMAN VE MÜCADELEYLE ERKEN TANIŞTI

Cesur Vedat Welat (Abdulmuttalip Doğrucu), Amed’in Farqîn ilçesinde yurtsever bir ailede doğdu. Burası 90’lı yıllardan itibaren devletin Kürt halkına karşı her türlü savaşı yürüttüğü bir yerdir. Niceleri gibi şehit Cesur da bu gerçeklikle büyüdü o topraklarda. Küçüklükten itibaren tanıştığı yurtseverlikle ülkesine, diline ve kültürüne bağlı bir şekilde büyüdü. Normalde bir insan çocukken en fazla oyuncaklarıyla tanış olur. Kurdistan’da bu hiç olmamıştır. Devletin saldırılarının gölgesinde yurdu işgal edilmiş bir halde büyür çocuklar. Her gün köyleri bombalanan, suları kirletilen, doğası talan edilen, yiğit evlatları katledilen ve kutsal toprakları kirli ayaklar altında çiğnenen bir ülkenin insanı yetişir Kurdistan’da. Kürt halkı daha çocukken tanır düşmanını, çünkü Türk devleti kadar ahlaksız ve kirli bir devlet yoktur. Onlar her türlü işkenceyi yaş bile gözetmeden uyguladı. Bundan dolayı Kürtlerin payına da her daim direnmek ve mücadele etmek düştü. Bu şekilde şehit Cesur da hem mücadele hem de düşman gerçekliği ile erken yaşta tanıştı. 10 yaşındayken köylerinde bir gerillanın şehadete ulaşması üzerine düşmanın köylerini yakması, onu derinden etkiledi.

AMCASININ ADINI ALARAK GERİLLAYA KATILDI

Hiç kimse zulümle abat olamaz derler. Binlerce Kürt insanı gibi onu ve ailesini de İstanbul’a göç etmek zorunda bırakan düşmana, çocuk kalbinde büyük bir öfke besledi. O öfke gün gelecek onu bu düşmandan intikamını alabilmesi için yetiştirecekti. Göç ettikten sonra İstanbul’da bir yandan ailesinin geçimi için farklı işlerde çalışmaya, diğer yandan da devrimci gençlik içerisinde yer alarak yurtseverlik görevini yerine getirmeye çalıştı. Atik, zeki ve aldığı işi bitirmeye kendisini kilitleyen bir gençti. Yıllarca gençlik faaliyetlerinde ter akıttı. Düşmana karşı yılmaz bir iradeyle durmasını her zaman bildi.

Yakın ailesi ve akrabalarından gerilla saflarına birçok katılımın olması ve amcası Cesur (Vedat Doğrucu), yine yakın akrabalarından Farqîn Amed’in (Recep Güneşli) düşmana karşı mücadele edip şehadete ulaşmaları, onun için bir dönüm noktası oldu. Onlara verdiği söz ve düşmana olan kini ve öfkesi her zaman mücadele gerekçesi oldu. Şehitlerin anısına bağlılığın gereği olarak mücadelesini daha fazla büyütmesinin yolunun gerilla saflarına katılmaktan geçtiğinin bilincinde oldu. Bu temelde 2017’de amcasının ismini alarak gerilla saflarına katıldı.

EMİN VE KARARLI ADIMLARLA İLERLEDİ

PKK, bir eğitim hareketidir. En başta kendisini tanır insan. Varlık ve oluşun muazzam bağı içerisinde sanki yeniden doğmuş gibi doğar insan. Bu doğuş fikir ve eylem birliğinden geçer. Her açıdan bilinçlenmiş, yaşamın hakikatinin sırrına vakıf olmuş kişiler yenilmezdir. İşte o da aldığı kapsamlı eğitimlerle özgür bir birey olma yolunda emin ve kararlı adımlarla ilerledi. Kendisini askeri ve ideolojik eğitimlerle her açıdan donattı. Arkadaşları içerisinde atikliği ve çevikliğinin yanında kıvrak zekasıyla da her zaman öncü rol üstlendi. Kusurlarının bilincine vararak onları gidermeyi ve kendisine ilerlemek için güçlü bir zemin haline getirmeyi başardı. Kızmayı beceremezdi. Kızsa bile kısa bir an sonra yüzü güler ve ortamın neşesi olurdu. Yoldaşlarının onunla moral alması onu sevindirir ve gururlandırırdı. Bilirdi ki; esas devrimci, yoldaşının başını göklere çıkarana denir. Esas yoldaşlık ise yaşamın derin bağını kurabilmek ve birbirini hissedebilmektir. Bundandır ki o bütün yoldaşları tarafından her daim samimiliği ve güleç yüzüyle bilindi.

 

DERİN İZLER BIRAKARAK ÖLÜMSÜZLEŞTİ

Yaşamda olduğu gibi savaşta da kararlı bir duruş sergileyen şehit Cesur, İşgalci Türk devletinin Medya Savunma Alanları’na yönelik saldırılarına cevap olmak isteyerek, gerilla taktiğinde her geçen gün daha da derinleşti ve yetkin bir gerilla olmayı başardı. Derin yoğunlaşmaları ve aldığı branş eğitimleriyle her yerde düşman gerçekliğini bilerek savaşmayı bir an bile olsun elden bırakmadı. Aldığı örgüt kültürü ile nerede görev verilirse orada görevini en iyi şekilde yerine getirmeyi ilke edinerek devrime layık olabilmek için Medya Savunma Alanları’nın birçok bölgesinde canla başla sonuna kadar çalıştı. Nice devrim kahramanı gibi şehit Cesur da dürüst ve asil kişiliği, amacındaki netliği ve gerilla yaşamına duyduğu sevgi ile birlikte derin izler bırakarak 10 Mart 2023’te Medya Savunma Alanları’nda gerçekleşen düşman saldırısında yoldaşları Ali Xebat Botan ve Rênas Raperîn ile birlikte ölümsüzler kervanına katılarak şehadete ulaştı. O, yoldaşlarının ve halkının kalbinde güleç yüzlü kahraman bir devrimci olarak ölümsüzleşti. O ve ardılı olduğu nice kahraman şehitlere saygıyla…