'Halkımız ancak dayanışmayla pandemiden kurtulur'

Covid-19 Bölge Kriz Koordinasyonu, AKP-MHP'nin pandemiyi ekonomik ve siyasi çıkarlarıyla ele aldığına dikkat çekti, halkı dayanışmaya ve rehavete kapılmamaya çağırdı.

Covid-19 Bölge Kriz Koordinasyonu, haftalık bilgilendirme yaptı.
Koordinasyon, bugünkü yazılı açıklamasında, vaka ve ölüm sayıları düştüğünde hükümetlerin kendileri için başarı hikâyesi yazmak istediğini ancak bir başarı varsa onun da sağlıkçılara ait olduğu belirtildi.

'AKP'NİN TÜM ÖLÜMLERDE PAYI VAR'

Açıklamada, "Türkiye’de ise salgınla mücadele etme biçimi amacının dışına çıkarak özel bir yönetim biçimi haline getirildi. Salgının şefaf bir şekilde yönetilmemesi, illerin  test kapasitesinin bilinmemesi, tüm dayanışma biçimlerine sert bir şekilde müdahale edilmesi, en ufak muhalefetin susturulmasına karşı; iktidarın sürekli alkışlanma ve sınırsız övgülerle normal koşullarda zaten yapmaları gereken rutin işleri bile AKP lehine bir yatırım haline getirme gayretine tüm kamuoyu tanıktır" denildi.
"AKP'nin salgında yaşanan tüm ölümlerde payı ve sorumluluğu vardır" vurgusunda bulunulan açıklamada, şunlar da ifade edildi:
"Tüm Türkiye kamuoyu şunu çok iyi bilmelidir ki bölge illerinde valilik, kaymakamlık ve belediye başkanlığı mekanizması kayyum sistemi ile çökmüş ve iptal edilmiştir. Bölge illerimizde artık ne halkın seçtiği belediye başkanları ne de devletin atadığı bürokratlar var. Tüm yetkiler AKP'nin atadığı kayyumlarının eline verilmiştir. Kayyumculuk bölgede AKP'yi yeniden diriltme aygıtına dönüşmüştür. Salgın döneminde bu gerçek bir kez daha ortaya çıkmıştır."

'SALGIN CEZAEVLERİNDE'

Koordinasyon, açıklamasında şu hususlara da dikkat çekti:

"Test sayılarının yetersizliği, verilerin paylaşılmaması, bölge STK'lerinin il pandemi kurullarına dahil edilmemesi bölgede durumun seyri hakkında net bir fikir edinilmesini engelliyor. Sürecin sağlıklı yürütülmesi için bölge Tabip Odalarının ve sağlık sendikalarının sürece bir önce dahil edilmesi ve önerilerinin dikkate alınması şarttır.

*  Sağlıkçıların kullandığı Kişisel Koruyucu Ekipman (KKE) başta nicelik olarak eksikken şimdi ise niteliksel olarak ciddi anlamda yetersizdir. Bu da sağlıkçıların kendilerinin, ailelerinin ve toplumun sağlığının riske atılması demektir.

*  Salgın cezaevlerine bulaşmıştır. En kısa zamanda tüm cezaevlerinde bulunan hasta, çocuk sahibi kadınlar ve 65 yaş üstü tutsak ve hükümlüler tahliye edilmelidir. En önemli olan adım ise en hızlı şekilde bağımsız sağlık heyetlerin de içinde olduğu heyetlerin takip edebileceği şekilde tüm cezaevlerinde testlerin yapılması ve sonuçlarının kamuoyu ile paylaşılması gerekmektedir.

'EKONOMİLERİ İÇİN TEDBİRLERİ GEVŞETİYORLAR'

*  Salgın nedeniyle Covid-19 dışındaki acil sağlık gereksinimi ve kronik hastaların sağlık ihtiyaçları giderilememektedir, bu sorun giderilmelidir.

*  Bölgede sahadan edindiğimiz bilgilere göre filyasyon, karantina ve izolasyon takibi sağlıklı yapılmamaktadır, bu takip sağlıklı bir şekilde yapılmalıdır.

*  Test sayısının yetersizliği taranmamış, tespit edilmemiş ancak toplum içerisinde enfeksiyon kaynağı olmaya devam eden bireylerin tespit edilmesini engellemekte ve salgının kontrolsüz yayılmasına yol açmaktadır. Dolayısıyla test sayısı söylenenin aksine azaltılmamalı, arttırılmalıdır.

*  Tamamen ekonomik ve siyasal sebeplerden dolayı salgın için önlemler geç alınmış, bugün de aynı gerekçelerle tedbirler gevşetilmek istenmektedir. Bu durumun adı konulmamış bir sürü bağışıklığı olduğu ve yüz binlerin sağlığı ile kumar oynamak anlamına geldiği halkımız tarafından bilinmelidir.

'BİLİMSEL DEĞİL, SİYASİ AMAÇLI YAKLAŞIYORLAR'

*  Bayram dolayısıyla toplum içerisinde ciddi bir hareketlilik olacağını öngörmekteyiz. Hükümetin bayramda bu salgının kontrol altına alınacağına dair söylemleri de bu riski arttırmaktadır. Bugün geldiğimiz noktada Türkiye adına bir pembe tablo çizilmesi ve bayrama kadar normalleşmenin olabileceği söylemleri bilimsel ve rasyonel değil duygusal ve siyasi amaçlı söylemlerdir. Bu söylemler gerçeği yansıtmamakla beraber toplum sağlığı adına büyük bir tehlike saçmaktadır. Bizim öngörümüz en iyi ihtimalde bile Temmuz' dan önce bir normalleşme olamayacağı yönündedir. Bu yüzden bayram tatili Karantinaya dönüşmeli ve en az 9 gün tam karantina uygulanmalıdır.

DAYANIŞMA ÇAĞRISI

* Yıllardır inşa edilmiş yoksullukla boğuşan  insanlarımız salgın süresi boyunca ekmeğinin peşinden gitmek ya da devletin muhtaç bıraktığı yardımları alabilmek için hayatını riske atmak zorunda bırakılmıştır. Öncelikle binbir zorluk yaşamış ve atlatmış olan tüm halkımızı her koşulda kendi ayakları üzerinde durmaya ve birbiriyle dayanışma içinde olmaya çağırıyoruz. Bizi kurtaracak olan başkasının eline bakmak, başkasının omuzuna dayanmak ve başkasının ekmeğine muhtaç olmak değil bizim kendi içimizdeki dayanışma ruhumuzdur. Dayanışma ancak bizi yaşatabilir. Onun için tüm halkımızı bu Ramazan ayında birilerinden beklemeden kendi içinde dayanışma halinde olmaya çağırıyoruz. İmkanı olanlar olmayanlarla dayanışma içinde olmalıdır. Halkımız bu açıdan moralini de yüksek tutmalıdır. Sağlıklı olmanın bir başka yolu da umutlu olmaktır.

'KESİNLİKLE REHAVETE KAPILMAMALIYIZ'

*  Buradan hareketle halkımız, insanlarımız, işçi, emekçi ve esnaflarımız, ekmeği için hayatla boğuşuyor olsa da iktidarın rehavete yol açan açıklamalarına temkinli yaklaşmalı, kesinlikle rehavete kapılmamalı ve tedbiri elden bırakmamalıdır. Herkes gündelik yaşam içerisinde fiziki mesafeyi koruyarak hem kendi yaşamından  hem de başkalarının yaşamından sorumlu olduğunu unutmamalıdır."