Mithat Sancar: Direnme ve kazanma zamanı

HDP, Hakkari'den Demokrasi Yürüyüşünün startını verdi. HDP Eş Genel Başkanı Mithat Sancar, "Bu iktidar darbeci ve gaspçıdır. Biz direnmeyi biliriz, şimdi kazanma vakti" dedi.

Halkların Demokratik Partisi’nin (HDP), “Darbeye karşı demokrasi yürüyüşü” sloganıyla Ankara’ya yapacağı yürüyüşün Hakkari kolunun startı verildi. HDP Eş Genel Başkanı Mithat Sancar, Demokratik Toplum Kongresi (DTK) Eşbaşkanı Berdan Öztürk, Demokratik Bölgeler Partisi (DBP) Eş Genel Başkanı Saliha Aydeniz, Halkların Demokratik Kongresi (HDK) Eş Sözcüsü Sedat Şenoğlu, SYKP Eş Genel Başkanı Canan Yüce, ESP Eş Genel Başkan Yardımcısı Beycan Taşkıran, HDP’nin MYK ve PM üyeleri, milletvekilleri ve partililer, yürüyüşün startı için sabah saatlerinde parti binasına geçti.
Parti binasındaki milletvekilleri ve partililer, üzerinde “Hep birlikte” yazılı önlük ve dövizlerle sık sık “Bijî berxwedana HDP’ê”, “Faşizme karşı omuz omuza” ve “Darbeci AKP” sloganlarıyla Sancar ve beraberindekileri karşıladı.

KENT ABLUKAYA ALINDI

Parti binasının bulunduğu sokak sabahın erken saatlerinde polisler tarafından ablukaya alındı. Tüm sokaklara barikat kuran polisler, kent merkezindeki birçok yere de zırhlı araçlar konumlandırdı. Yine, binaların yüksek tepelerine keskin nişancılar yerleştirildi.
Tüm bunlara rağmen yürüyüşün startı yapılan açıklamayla verildi.

SANCAR: BU İKTİDAR DARBECİ, GASPÇI

Yürüyüş öncesi parti binası önünde açıklamalarda bulunan HDP Eş Genel Başkanı Mithat Sancar, polis ablukasına tepki göstererek, "Bir araya gelmemize bile izin vermiyorlar. Ancak biz yürekten bağlıyız. Kimse birliğimizi bozamaz. Yüreklerde de sokaklarda da birlikte olacağız" dedi. "Yüreklerimiz bir, halkımızla aramıza hiç kimse duvar öremez" diyen Sancar, "Hiç bir güç imkan ve ihtimal yaratamaz. Bizim yürüyüşümüz darbeye karşı demokrasi yürüyüşüdür. Darbecilik, halkın iradesini gasp etmektir. Halkı zulüm altına almaktır. Darbe sadece tankla, topla yapılmaz. Darbe yargıyı kullanarak, iktidarın imkanlarını kullanarak da yapılır. Her darbecinin ilk işi halkın iradesini gasp etmektir" diye konuştu.
12 Eylül ve 27 Mayıs darbelerini hatırlatan Sancar, "Bu iktidar da aynı yöntemleri kullanıyor. Yargıyı kullanıyor, iktidarın imkanlarını kullanıyor. Bunun da adı siyasi darbedir. Darbecileri en çok korktuğu özgürlüktür. Önce halkın iradesini gasp ederler, hemen özgürlükleri yok ederler. Yürüme hakkımız, mevcut Anayasa'dan kaynaklanıyor. Halkımız sağlığı bizim için çok değerlidir. Sağlık şartlarını iktidardan önce düşünüyoruz. Eğer gerçekten pandemi iktidarın sorunu olsaydı, en başta halkın sağlığını koruyacak düzenlemeleri düşünürdü. Şimdi bizim demokratik haklarımızı kullanmamız söz konusu olduğunda pandemiyi bahane ediyor" şeklinde konuştu.  

'ÜLKENİN ÖZGÜRLÜĞÜ İÇİN BURADAYIZ'

Sancar, konuşmasına şöyle devam etti: "Eğer Anayasa'nın tanıdığı hakkı uygulatmıyorsa bu darbeciliktir. Hukuk tanımamak, Anayasayı tanımamak darbeciliktir. HDP demokratik siyasette her şart altına var olmayı kafasına koymuştur, ruhuna yerleştirmiştir. Siyasetle, demokrasiyle ülkenin özgürlük, Kürt sorununu çözmek için buradayız. Onun için siyasetteyiz, ama iktidar siyaseti de boğmak istiyor. Siyaseti boğmak isteyen her anlayış darbecidir. Halkın sorunlarını bir kenara bırakın, yandaşa rant, iktidarını devam ettirmek için hedefleri, kendi varlık meselesi haline getiren iktidar, demokrasiyle hiçbir alakası olmayan anlayıştır.  
Bu yürüyüş demokrasi yürüyüşüdür. Demokrasinin vazgeçilmez şartı halkın iradesine sahip çıkmaktır. Kayyum politikası en büyük darbedir. Hakkari halkı belediye başkanlarını yüzde 65 oyla seçti. Belediyeye el koymak, kendi memurunu belediyenin başına getirmek, Hakkari halkının iradesini yok saymaktır. İşte biz bu iradeyi korumak için buradayız.

'HAYSİYET MÜCADELESİ'

Bir halkın iradesine saldırmak, onun haysiyetini hedef almak demektir. Burada, Van'da, Diyarbakır'da, Iğdır'da, Kürt halkının iradesini yok sayan bu kayyım politikası, aynı zamanda Kürt halkının haysiyetine saldırıdır. Bu mücadele Kürt halkının haysiyet mücadelesidir. Kürtçeyi belediye hizmetlerinden çıkarmak, kısaca Kürtçeye saldırıdır. Bir halkın diline saldırmak, haysiyetini hedef almaktır. Dilimize, kimliğimize sahip çıkma mücadelesi her şeyden önce bir haysiyet mücadelesidir.
Bu yürüyüşümüz adalet içindir. Yargıyı muhalefeti tasfiye etmek için kullanan iktidar, adaleti yelteniyor. Bir toplumu çürütebilecek, siyaseten, ahlaken çürütebilecek en önemli şey adaleti yok etmektir. Biz adalet için buradayız. Haksız ve hukuksuz yere milletvekillikleri düşürülen Leyla Güven için, Musa Farisoğulları ve Enis Berberoğlu için yürüyoruz. Haksız hukuksuz yere rehin olarak tutulan önceki dönem Eş Başkanlarımız Figen Yüksekdağ ve Selahattin Demirtaş, Abdullah Zeydan, Gültan Kışanak, hapiste tutulan bütün gazeteciler için, aydınlar için yürüyoruz. Osman Kavala için yürüyoruz. Hapiste haksız yere tutulan basın emekçileri için yürüyoruz.

İKTİDARA UYARI: BOMBAYLA ÇÖZEMEZSİNİZ!

Sevgili kardeşlerim, Kürt sorununun demokratik çözümü için yürüyoruz. Kürt sorunu ancak siyasi yöntemlerle demokratik zeminde çözülebilir. Gelin Kürt sorununu, ülkenin vicdanlı insanları, adaletten yana herkes bir araya gelsin, demokratik zeminde birlikte çözelim. İktidara da çağrı yapıyoruz: Kürt sorunu bombalarla, tankla, şiddetle çözülmez. Hapisle çözülmez. Bunu deneyen bütün iktidarlar tarihin çöplüğündedir. Atılan her bomba, sıkılan her mermi, bu ülkede yaraları derinleştirir, barışı uzaklaştırır, halkın ekmeğini küçültür, işini elinden alır. Barış için yürürken, özgürlük için de aş için de iş için de yürüyoruz. Gelin el ele verelim. Onurlu bir barış için yürüyelim, Kürt sorunun demokratik çözümü için yürüyelim. bu ülkenin bütün halkları eşit bir şekilde yaşasın diye hep birlikte yürüyelim.
Biz buradan başladık, diğer arkadaşlarımız Pervin Buldan'la birlikte Edirne'den başladı. Sebebini defalarca açıkladık. Ülkenin bir ucundan diğer ucuna halkları kucaklayacak tek parti biziz. Hakkari'nin sesi selam olarak Edirne'ye gidiyor. Edirne'nin sesi Hakkari'ye geliyor.

'SUSMAK UMUTSUZLUĞU YARATIR'

Biz umudu canlı tutmak için yürüyoruz. Herkesi susturduklarında, umutsuzluk bütün yüreklere yerleşir. Herkes teslim olur. Umutsuzluk teslimiyettir. Umutsuzluğu yaratan şey susmaktır. Biz demokratik haklarımızı kullanarak itiraz ediyoruz, sesimizi yükseltiyoruz, umudu yükseltiyoruz. HDP umuttur, halkların birlikte mücadelesinin umududur.
HDP’yi provokasyon peşinde olan bir parti olarak gösteriyorlar. HDP hiçbir provokasyona malzeme vermez, izin vermez. Hiçbir provokasyona zemin sunmaz. Asıl provokasyon Anayasal demokratik hakların kullanılmasını engellemektir. Bir buçuk saattir orada bekliyoruz. Kalabalık bir toplantı yapmayacağız. Biz de halkımızın sağlığını düşünüyoruz. Bilmez miyiz Hakkari halkı kendi çocuklarını yalnız bırakmaz. Ama biz kendimiz istemiyoruz. Halkın sağlığı da bizim sorumluğumuzdur. Fakat vekillerini çarşının başında bir açıklama yapmasına izin vermiyorlar. Bu sadece gerilimi arttırmaya yarar ama HDP’yi kimse bu yoldan gerilim sebebi olmaya çekemez. Biz siyasette ısrarcıyız. Demokratik siyaset zeminini asla terk etmeyeceğiz. Demokratik haklarımızı kullanmaktan asla vazgeçmeyeceğiz.

'O DUVARLARI MUTLAKA YIKACAĞIZ!'

Provokasyonları kendisi engellese bu devlet, zemin sunmasa, göreceksiniz biz belirlenen heyetlerle yürüdüğümüzde, bütün halklarla gönül bağını en güçlü şekilde ortaya koyacağız. Halklar arasında düşmanlık yoktur. Bunların hepsi kendi iktidarlarını ayakta tutmak için yapay duvarlardır. O duvarları mutlaka yıkacağız. Barışla, demokrasiyle, siyasetle yıkacağız. Bunun yolunu hiç bir güç kapatamayacaktır. Bu ülke baharını yaşayacaktır. Bahar aydınlıktır. Orada yalan çöker, orada kan politikası işlemez. Bunu kararlılıkla yapacağız. Ama kimse HDP üzerinden provokasyon hesapları yapmasın. Sonuna kadar demokratik kararlılığımızı sürdüreceğiz. Hep birlikte demokrasi yolunca, özgürlük yolunca, barış yolunca, iş ve aş yolunca el ele tutuşarak, yürüyeceğiz. Bu bizim bu topraklara borcumuzdur, her bir insana sözümüzdür. Söz veriyoruz; bu ülkeye barışı getireceğiz. Bu ülke nefes alma ihtiyacı duyuyor. Bu ülkenin nefesini kısmak isteyen darbeci anlayışa karşı, oksijenini bütün halklarına taşıyacağız.

'GÜCÜMÜZE GÜVENELİM'

Bütün halklara çağrımızdır; Kendini vicdanlı sayan, adaletten yana derdi olan, barış içinde yaşamak isteyen, ülkenin bütün iyi insanlarına çağrımızdır; Bu gidişatı hep birlikte durduralım. Gücümüz var, yeter ki inanalım, kendimize güvenelim. Bu ülkenin hiç bir ferdi, hiç bir inanç grubu, böyle bir yönetime, düzene müstahak değildir. Bu ülkenin insanları bu düzeni hak etmiyor. Bu topraklar özgürlük istiyor. Bu yürüyüş bunun içindir, buradan başlıyoruz. Bu yolun sonu er yada geç özgürlüktür, adalettir, demokrasidir, barıştır.  

'BİZ DİRENMEYİ BİLİRİZ'

Buna inancımızı bir an bile kaybetmedik. Halkımızla birlikte olduğumuz sürece alnımız yere eğilmez, dizimiz yere değmez. Biz direnmeyi biliyoruz, bugüne kadar parti olarak da arkadaşlarımıza da birey olarak da her türlü zulüm uygulandı. Ama biz ayakta kalmayı biliriz. İşte şimdi kazanma vaktidir. Bu ülkede barışı, adalet, özgürlüğü inşa etme vaktidir. Türkiye’nin bütün halklarıyla, vicdanlı bütün bireyleriyle inşa etmeye kararlıyız. Bunun için elimizden geleni yapmaya söz veriyoruz."
Konuşmanın ardından Sancar ve beraberindekiler, yürüyüşe başlamak için araçlarına doğru yöneldi. Ancak barikatlar kuran polisler buna engel oldu. Partililerin bekleyişi sürüyor.