HPG Basın İrtibat Merkezi açıklaması şöyle:
“2019 yılının Ağustos ayında işgalci TC ordusunun Medya Savunma Alanları’na yönelik gerçekleştirdiği saldırılarda Şoreş yoldaşımız şehadete ulaştı. Soluksuz bir devrimcilik yaparak halkımızın özgürlük mücadelesine büyük katkılar yapan Şoreş yoldaşımız, halkımıza ve kahraman şehitlerimize karşı görevlerini eksiksiz bir şekilde yerine getirmiştir. Üstlendiği her görevi başarıyla yerine getiren değerli yoldaşımız Kürt halkının ve Partimizin en seçkin militanı olmayı başarmıştır. Şehit düştüğü an’a kadar Demokratik Modernite Paradigması ilkeleri ve ölçülerinde yaşamayı esas alan Şoreş yoldaşımız şehadetiyle de bu yaşamın önemli savunucusu olmayı başarmıştır.
Şoreş yoldaşımızın kimlik bilgileri şöyledir:
|
Kod Adı: Şoreş Amed
Adı Soyadı: Devrim Kavak
Doğum Yeri: Amed
Anne – Baba Adı: Nurten – Mehmet Cemal
Şehadet Tarihi ve Yeri: Ağustos 2019 / Medya Savunma Alanları
|
Binlerce yıl başta Kürtler olmak üzere onlarca medeniyete beşiklik eden Amed, tarihin her döneminde zalimlere karşı asi duruşuyla tüm ezilenlerin yurdu olmuştur. Bu özelliği coğrafyasında yaşayan tüm insanlara sirayet etmiş, kadim Amed halkı iktidarlara, zalimlere ve sömürgecilere hiçbir zaman boyun eğmemiştir. Böylesi bir köklü kültürel gelenekten gelen Kavak ailesi de Türk sömürgeciliğinin halkımızı soykırımdan geçirme politikalarına karşı direniş saflarını seçmiş, bu uğurda bedel ödemekten geri durmamıştır. Bu soylu duruşlarıyla Kürdistan halkının özgürlüğe bakan yüzü olmasını başararak halkımızın onurunu koruma savaşında örnek olmuşlardır. Kürdistan Özgürlük Mücadelesi’nde birçok şehidi ve gerillaya katılımı olan bu değerli ailemiz, bu özelliğinden dolayı sürekli düşman baskısına ve işkencesine maruz kalmıştır. Fakat Önder Apo, şehitlerimiz ve halkımızın özgürlük davasına her zaman bağlı kalmış, bu bağlılıklarını korumak ve düşman baskılarını savuşturmak için gerektiğinde çok sevdikleri ülkeleri Kürdistan’dan göç etmek zorunda kalmışlardır. Fakat her ne kadar Kürdistan’dan binlerce kilometre uzakta da olsalar hiçbir zaman Kürdistan’dan kopmamışlardır. Her an ülkeleriyle olmuş, Kürdistan’ın okyanusları andıran engin ovalarını ve başı göğe değen asi dağlarını unutmamışlardır.
Böyle bir ailede dünyaya gelen Şoreş yoldaşımız, her Amed çocuğu gibi düşmanın yoğun baskısı altında çocukluğunu yaşamış, düşmanın çıplak baskısını her an hissetmiştir. Bundan kaynaklı soykırımcı Türk devletine karşı büyük bir öfke duymuştur. Bu öfkesini örgütlü mücadele ile bilince çıkarma çabası içerisinde olan Şoreş yoldaşımız, Kürdistan Özgürlük Mücadelesi’nin en zorlu dönemlerini yaşadığı 2003 yılında Önder Apo ve kahraman şehitlerimize bağlılığı kendisine rehber edinerek gerilla saflarına katılmıştır. Büyük bir istek ve coşkuyla katıldığı gerillaya kısa sürede adapte olduktan sonra hızla kendisini askeri ve ideolojik anlamda yetkinleştirmeyi başarmıştır. Uzun bir süre Medya Savunma Alanları’nda mücadele yürüttükten sonra, düşmanın özellikle Bakurê Kurdistan’da Partimizi tasfiye etme planlarına karşı cevap olabilmek için yüzünü Bakurê Kurdistan’a dönmüştür. 2008-2009 yıllarında Bakurê Kurdistan’da düşmana ağır darbelerin vurulduğu birçok eylemde yer alan Şoreş yoldaşımız öncülük misyonunu yerine getirmeyi başarmıştır. Fakat TC faşizminin yenilgiye uğratılarak halkımızın nihai zaferi için daha fazla mücadele edilmesi gerektiğine inanan Şoreş yoldaşımız, farklı taktiklerle düşmana saldırarak büyük bir çıkışın yakalanabileceğine inanmıştır. Bunun için bir süre şehir çalışmalarında kalmıştır. Yürüttüğü çalışmalar sırasında 2009 yılında İstanbul’da düşmana esir düşen Şoreş yoldaşımız, düşmanın tüm fiziki ve psikolojik işkencelerine rağmen teslim olmamış; Mazlum, Kemal ve Xeyrilerin zindan direniş geleneklerine bağlı kalmıştır. Zindan alanında bir anını bile boş geçirmemiş, sürekli okuyarak, yazarak kendisini geliştirmeyi esas almış ve böylece devrim mücadelesine daha nitelikli bir katılım yapmayı amaçlamıştır. Edindiği teorik birikimle tüm yoldaşlarının eğitimine de katkıda bulunarak yoldaşlık görevini yerine getirmeye çalışmıştır. Zindan sürecinde düşman Şoreş yoldaşımızı sadece fiziki olarak tutsak edebilmiş, özgür ruhu her zaman Kürdistan dağlarında yoldaşlarının arasında olmuştur. Özgürlük tutkusundan bir an bile vazgeçmeyen Şoreş yoldaşımız ilk olarak Bingöl zindanında firar etmiş fakat daha sonra talihsiz bir şekilde yakalanmıştır. Ardından düşmanın 80’li yıllarda tüm insanlık dışı işkencelerine rağmen direnişin kalesi olan Diyarbakır zindanından bir grup yoldaşıyla birlikte filmlere konu olabilecek bir planlamayla firar ederek adata soykırımcı düşmanı şoka uğratmıştır. Düşmana karşı büyük bir zafer anlamına gelen bu firar eyleminde zekası, emeği, cesareti ve inancıyla yoldaşlarına öncülük etmiş, Kürdistan dağlarında bir defa özgürlüğün tadına varan Apocu militanları hiçbir zincirin, parmaklığın ve demir kapının durduramayacağını ispatlamıştır. 2016 yılında zindandan firar ettikten sonra uzun ve maceralı bir yolculuğun ardından tekrar ait olduğu mekanlara Kürdistan dağlarına dönen Şoreş yoldaşımız birçok faklı çalışmada yer alarak her zaman dönem görevlerine sahip çıkmaya çalışarak Önderliğe, şehitlere ve halkımıza olan vefa borcunu ödemeye çalışmıştır. Mütevazi, emekçi ve pratikçi yönleriyle ön planda olan Şoreş yoldaşımız sahip olduğu ideolojik derinlikle de tüm yoldaşları için örnek bir Apocu militan olmayı başarmıştır.
Düşmana karşı tavizsiz duruşu ve özgürlükteki ısrarıyla Kürdistan Devrimi’nin örnek bir militanı olan Şoreş yoldaşımız her zaman biz yoldaşlarının mücadelesinde yaşamaya devam edecektir. Şoreş yoldaşımızın başta değerli ailesi olmak üzere tüm yurtsever Kürdistan halkımıza başsağlığı diliyor, Özgür Önderlik, Özgür Kürdistan hayallerini mutlaka gerçekleştireceğimizin sözünü yineliyoruz.”