Kandil Newrozu’nun anlattıkları

Kürt halkı ve dostları, sömürgeciliğin parçalandığı merkez olan Kandil’de toplanarak, 50’nci Önderlik Newrozu’nu kutladı. Kandil Newrozu, işgalci-soykırımcı-faşist TC’nin, Kandil’e olası bir saldırısında dört parça Kürdistan’a çarpacağının mesajını verdi.

Tarihi Kürt Ulusal Direniş Bayramı olarak Newroz, Kürtler ve Ortadoğu halkları tarafından 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü’nden itibaren başta dört parça Kürdistan olmak üzere Avrupa’nın birçok kentinde coşku ile kutlandı. Newroz Bayramı’nı bu yıl diğer yıllardan ayıran yön ve Kürtler ve dostları için onur ve gurur verici olmasının nedeni, 21 Mart 1973 yılında Önder Abdullah Öcalan’ın 5 arkadaşını Ankara’nın Çubuk Barajı’nda toplayıp, Kürdistan’ın işgal altında ve Kürtlerin de soykırım kıskacında olduğunu anlatıp, buna karşı direniş başlatılması gerektiğini anlatmasının üzerinden yarım asır geçmesidir. Bu nedenle bu yılki Newroz, 50. Önderlik Newroz’u olarak anıldı. Newroz’un kutlandığı her yerde Önder Apo’nun verdiği amansız mücadele ışığı ve yolunda fiziki özgürlüğü istendi.

NEWROZ

Bir Kürt emekçisi olan Demirci Kawa, dönemin iktidarının, zulmün ve zorun başı olan Dehaq’a karşı başkaldırarak halklara yapılan haksızlığı, zulmü kabul etmeyerek direnişe geçmiştir. Demirci Kawa’nın başkaldırısına o dönemde tepki duyan halk, kitlesel bir katılım sağlamasa da gönülden bir katılım sağlamıştır. Demirci Kawa, başkaldırısı ile halklarda haksızlığa karşı gönülden bir bağ kurmayı başarabilmiştir. Demirci Kawa kuşanır, kılıcını ve atını alır, yollara çıkar. Zalimlere karşı savaş başlatır. Demirci Kawa, korkusuz, cesaretli, yaşamı emeği ile örgütlemiş, mazlumların yanında olmuş, yaşamını başkaldırısına adamış, direnişini zafere taşımak için yollara düşmüştür. Sonuç itibarıyla 21 Mart’ta zalim Dehaq’ı öldürerek Kürt halkını, Kürdistan halklarını yaşanan zulümden kurtarmış ve bunu halka ateş yakarak, ilan etmiştir. O gün bugündür; yani yüzyıllardır 21 Mart, baharın gelişi, halkların zulümden kurtuluş günü olarak başta Kürdistan’ın dört parçasında Ortadoğu’da kutlana gelmiştir.

ÇUBUK BARAJI

Önder Abdullah Öcalan, tarih bilincinin gelişkin olmasından kaynaklı uzun yıllardır Kürdistan’ın sömürge olduğu tespitini yapmış, Kürtlerin soykırım kıskacında olduğu fikrini edinmiş, bu durum karşısında sessiz kalmayarak, bir direniş başlatmak için 21 Mart 1973 yılında Ankara’nın çeşitli üniversitelerinde okuyan 5 arkadaşını Çubuk Barajı’na toplayarak bu tespit ve fikrini ilk defa onlarla paylaşmıştır. Önder Apo’nun böylesi tarihi bir günü seçerek, aslında tarihin bize ne dediğinin mesajını da vermektedir. Önder Apo, tarihin ne kadar önemli olduğunu, günümüzden asla kopuk olmadığını sonraki yıllarda Ortadoğu sahasında şu sözle özetlemiştir: “Tarih günümüzde, günümüz ise tarihte saklıdır.”

21 Mart 1973, Apocu Direniş Hareketi’nin, mücadeleye başlama tarihi, esasen de PKK’nin temellerinin atıldığı gün olarak direniş tarihinin sayfaları arasında yerini almaktadır. Önder Apo, 21 Mart 1973 yılından itibaren bugün milyonları bulan, direnişin sınırlarının Kürdistan’ı aşıp, dünyaya yayılan mücadeleyi her günü ayrı bir coşku ve heyecanla bugünkü 21 Mart 2022 50’nci Önderlik Newrozu’na Ankara, Ortadoğu sahası ve özellikle İmralı’da geliştirdiği Demokratik Modernite paradigması ile verdiği büyük sabır, emek, cesaret ve amansız direnişle günümüze getirmiştir.

ÇAĞDAŞ KAWA

Mazlum Doğan, Ankara’da üniversite okuduğu yıllarda Önder APpo ile tanışıp, Önder Apo’nun geliştirdiği ‘Kürdistan sömürgedir’ tespitine inanmış, gönülden onunla direniş yürüyüşüne geçmiştir. Mazlum, okuma ve araştırmayı seven, zeki ve çalışkan bir özelliğe sahiptir. Önder Apo, Mazlum’a kimi zaman araştırma ve inceleme için görev de vermiştir. Bu temelde Mazlum’da tarih bilinci, Kürdistan’ı tanıma gelişkindir. Bu temelde Önder Apo’nun söylediklerini anlayıp geliştirebilen bir pozisyonu olmuştur.

Önder Apo’nun 21 Mart 1973 yılında ilk defa dillendirdiği tespit ve fikirleri, 27 Kasım 1978’de PKK’nin kuruluşu ile somutlaştırılmıştır. Bu da işgalci-soykırımcı-faşist Türk devletini korkutmuştur. PKK militanları, Kürdistan’ın bütün kent ve kasabalarında ve Türkiye’nin birçok kentinde çalışma ve eylemliliğe geçerek, Önder Apo’nun geliştirdiği tespit ve fikir temelinde örgütlenmiştir. İşgalci Türk ordusu NATO ve Amerika’nın desteği ile 12 Eylül 1980’de darbe yaparak, gelişen Apocu Hareketin önünü alma, tamamen yok etme, Kürdistan’ı tamamen işgal etme, Kürt soykırımın önünde engel oluşturan Önder Apo ve yoldaşlarını teslim alarak, tasfiye etmeyi amaçlamıştır. Önder Apo, askeri bir darbenin olabileceğini önceden öngörerek, 1979 yılında direnişi daha farklı bir boyuta taşıma amacıyla Ortadoğu sahasına geçmiştir. Mazlum Doğan ise talihsiz bir şekilde esir düşmüştür.

İşgalci-soykırımcı TC, teslim alma konsepti temelinde Amed’de inşa ettiği zindanına, esir aldığı neredeyse bütün PKK kadrolarını, sempatizanlarını, bazı Kürt ve sol örgütlerin kadrolarını ve Kürtleri toplayarak, planladığı sistematik işkencesini başlatmıştır. Uyguladığı işkence sonraki yıllarda insanlık dışı olarak nitelendirilmiştir. Ancak Mazlum’un öncülük ettiği bir direniş Önder Apo’nun 1973’ün 21 Mart’ında yaktığı ateşin aydınlığına doğru soluksuz ve bitmeyen bir yürüyüş başlatır. Mazlum, bu direnişin başında işkenceyi yenen, yıkanın en başında olur. Yoldaşları Kemal Pir, Mehmet Hayri Durmuş, Akif Yılmaz, Ali Çiçek ve dörtler olarak anılan Ferhat Kurtay, Mahmut Zengin, Eşrek Anyık ve Necmi Öner’e bir meşale gerektiğini düşünür. 4 No’lu hücresinde insanlık dışı işkenceye rağmen, ağrıyan, kanayan, acıyan yaralarına aldırmadan, düşünen, yoğunlaşan Mazlum Doğan, Önder Apo’nun yoluna yoldaş olmayı, elindeki meşaleyi sadece taşımayı değil, meşale olmayı 21 Mart 1982’de bedenini ateşe vererek, kutladığı Newroz ile karar verir.

Amed Zindanı, derin ve düşünceli bir sessizliğe gömülür. Düşman ise korku ve panik içerisinde uğradığı yenilgiyi düşünür. Mazlum, bedeni ile kutladığı Newroz ile Çağdaş Kawa’nın mirasını yüzyıllar sonra zalimlerin karşısında sırtlar ve 14 Temmuz Büyük Ölüm Orucu Direnişi ve 15 Ağustos Diriliş gününe büyük bir ışık olur. Kürdistan’da anısına bağlılık adına doğan binlerce çocuğa Mazlum ismi verilir. Gerillaya katılan yüzlerce genç Mazlum’un anısına Mazlum adı ile direnişte yerlerini alır. Mazlum, 1982’den sonra kutlanan her Newroz’da coşku, saygı, heyecan, sevgi ve minnetle yakılan ateşler ve çekilen halaylar ile anılır.

Amed surlarında Zekiye Alkan, İzmir’de Rahşan Demirel, Çanakkale Zindanı’nda Sema Yüce, Avrupa’da Ronahî-Bêrîvan ve daha nice Kürt kadın ve erkekler, bedenlerini direniş ateşi ile Mazlumlaştırmış, Mazlum, halkına, yoldaşlarına, insanlığa aydınlık olmuştur.

50’nci Önderlik Newrozu, Rojhilat, Bakur, Başûr, Rojava, Avrupa ve neredeyse Kürt ve dostlarının bulunduğu her yerde aynı slogan ve ruh ile kutlandı. Kürdistan Özgürlük Hareketi, bu yılki Newroz’un, ‘Şimdi Kazanma Zamanı’ sloganı ile kutlanılması kararı aldı. Ve bu temelde Newroz her yerde kutlanıldı.

Bu kutlamaların merkezi olma özelliği taşıyan ve en önemlisi ise Rojhilat, Bakur, Başûr ve Rojava’nın; esas olarak Kürdistan’ın birleştiği yer olan merkez, Kandil Newrozu idi.

KANDİL

Kandil, parçalanmış, bölünmüş, işgal edilmiş Kürdistan’ın birleşmiş, azat edilmiş önemli bir siyasi, askeri ve toplumsal merkezidir. Bu nedenle kutlanan 50’nci Önderlik Newrozu’na Rojhilat, Bakur, Başûr, Rojava, Şengal, Maxmur ve Avrupa’dan halk katılmaktadır. Bu yıl da binlerce kişi soğuk ve yağışa rağmen Kandil Dağı eteklerindeki Newroz kutlamalarına katıldı. Kandil Newrozu işgalciliğin, sömürgeciliğin son bulduğu bir tablodur. Kürtçenin Kurmancî, Soranî, Kirmanckî, Hewremanî, Kelhorî, Goranî vb. birçok zaravası ile şarkılar söylenip Kürdistan’ın dört parçasının bölgelerinden halaylarla kutlanıyor.

Bu tablo içerisinde, Rojhilat’ın bir bölgesi olan Hewreman halayında Bakurlu, Başûrlu, Rojavalı ve Rojhilatlı Kürtleri gördük. Normal şartlarda olsa bu bir halay deyip geçilecek bir durumdur. Fakat sömürge altında olan ve ülkesi parçalanan, kendisine dahi yabancı bırakılmış bir halk gerçeği olan Kürtler için çok önemli bir durumu ifade etmektedir. Çekilen halay için binlerce can verilmiş, büyük bedeller verilmiştir. Politik ifadeleri bulunmaktadır. Dört parçadan Kürtlerin buluşması, 50 yıldır verilen mücadelenin sonucu olmaktadır.

Öldürerek, işkence ederek, tutuklayarak, yakarak, yıkarak ve özel savaş yöntemleri ile Kürdistan’ı işgal edip, sömürgeleştiren ve Kürt ve Kürdistan’ın olmadığına, aslında Fars, Arap, Türk olduğunu zor yöntemleri ile inandırmaya çalışan Irak, İran, Suriye ve Türkiye’ye karşı bir direniş günü olmuştur Önder APO’nun 21 Mart 1973 Newroz. Bu direniş günü, bugün Kandil Newrozu dört parça Kürdistan halkının katılımı ile Önder APO’nun verdiği ve gösterdiği direniş ile kutlanmıştır. Şarkılar, türküler, dört parçadan dillendirilmiştir. Yemekler dört parçanın yemekleri olmuştur. Halaylar Kürdistanlaşmıştır.

Tam da bugünlerde, “Yerle yeksan edileceği, her tepesine bayrak dikileceği, başlarına yıkılacağı” sözlerini ağzından düşürmeyen işgalci-soykırımcı-faşist TC ve onun yürütücüsü olan AKP-MHP faşist iktidarına bir cevap verircesine 20 Mart sabahı itibarıyla dört parça Kürdistan, Avrupa, Maxmur ve Şengal’den insanlar yerlerini almaya başladı. Önder APO, geçmiş süreçlerde Kürt halkını, “Newrozlaşan Halk Gerçeği” başlığı altında çözümlemişti. Kısaca belirtmek gerekirse bunun somut ifadesi her ne olursa olsun direnen halk gerçeğine vurgu yapmıştı. Bu temelde uçaklarına, saldırı tehditlerine rağmen Kürt halkı ve dostları sömürgeciliğin ve parçalanmışlığın parçalandığı merkezi olan Kandil’de toplanarak, Önder Apo’nun yolunda, direniş yolunda olduğunu göstererek, 50’nci Önderlik Newrozu’nu kutlamıştır. Kandil Newrozu, işgalci-soykırımcı-faşist TC’nin, Kandil’e olası bir saldırısında dört parça Kürdistan’a çarpacağı mesajını vermiştir.

Kandil Newrozu’ndaki binlerce Kürdistanlı, halay, türkü ve şarkılarıyla iki gün boyunca dağlardaki kadim savaşçı çocuklarının verdiği/vereceği direnişte yanında yer alacağını ovadan dağların doruklarına haykırmıştır.