Kayıp yakınları, Amed ve Batman'da buluştu

Kayıp yakınları, Amed ve Batman'da devlet güçlerinin 'kaybettiği' yakınlarının akıbetlerini sormaya devam etti.

İnsan Hakları Derneği (İHD) Amed Şubesi ve kayıp yakınları, “Kayıplar bulunsun, failler yargılansın” sloganıyla her hafta düzenledikleri oturma eylemlerinin 657'ncisini Koşuyolu Parkı Yaşam Hakkı Anıtı önünde gerçekleştirdi. Çok sayıda anne ve insan hakları savunucusunun katıldığı eylemde kayıpların fotoğrafları taşındı.  


Eylemde konuşan İHD Şube Başkanı Abdullah Zeytun, 1990'lı yıllarda sistematik bir şekilde çok sayıda kişinin kaybedildiğini ve faili meçhul cinayetler işlendiğini söyledi. İnsanlığa karşı işlenen suçlar karşısında kayıp yakınları ve insan hakları savunucularının taleplerine cevap verilmediğine dikkati çeken Zeytun, aynı zamanda sistematik bir cezasızlık politikasının yürütüldüğünü ifade etti. Zeytun, "Bir kez daha bu gerçeği hatırlatmak ve unutturmamak için bir aradayız. Kayıplar bulunmadı ve failler yargılanmadı. Bu hakikat ve adalet mücadelesinde annelerimiz ve yakınlarımızla birlikte mücadele vermeye devam ediyoruz. Ne yazık ki kayıp yakınlarının yas süreci devam ediyor. Adalet talepleri karşılanmadığı gibi bu süreç bir işkence haline dönmüş vaziyette. Anneler kayıplarının akıbetini öğrenmeden yaşamlarını yitiriyor. Bu nedenle bu politikadan derhal vazgeçilmesini, adalet ve hakikat arayışındaki annelerin taleplerinin ele alınmasını ve gereğinin yerine getirilmesini talep ediyoruz" dedi.
Devletin geçmişiyle yüzleşmesini isteyen Zeytun, hakikatleri araştırma komisyonunun kurulması gerektiğini vurguladı ve şöyle dedi: "Türkiye, Birleşmiş Milletler'in (BM) Kayıplar Sözleşmesi'ne imza atmalı ve gereğini yerine getirmeli. Geçmişle yüzleşme, hakikatleri araştırma mekanizmaları kurulmalıdır."


'KÖYÜ BASILDI, GÖZALTINA ALINDI...'


Zeytun'un konuşmasının ardından Amed'in Kulp ilçesine bağlı Cumar (Uzunova) köyünde 1 Haziran 1994'te kaybedilen Vasıf Öztürk'ün hikayesi okundu. İHD Kayıp Komisyonu üyesi avukat Derya Yıldırım, 1994'te operasyona çıkan askerlerin köye baskın düzenlediğini ve 3 evi ateşe verdiğini aktararak, şunları anlattı: "Köye bağlı Salkım mezrasında bulunan Vasıf Öztürk, Cembeli Tuncer ve Efendi Şen isimli köylüler, askerler tarafından gözaltına alınır. Aynı gün komşu birkaç köye daha baskınlar yapılır. Gözaltına alındıktan sonra köyün okulunda bir gece bekletilenlerden Vasıf Öztürk'ün teyzesinin oğlu Cembeli Tuncer ve Efendi Şen, sabah serbest bırakılır. Vasıf Öztürk ise elleri ve gözleri bağlanarak askeri helikoptere bindirilir ve Kulp'a götürüleceği söylenir. Ancak bazı görgü tanıkları Vasıf Öztürk'ün Lice Jandarma Karakolu’nda olduğunu ve kendisine işkence edildiğini belirtir. Lice Jandarma Komutanlığı’nda 25 gün gözaltında tutulur. 7 çocuk babası olan Vasıf Öztürk'ten bir daha haber alınamaz."
Ailenin Öztürk'ün akıbetine dair yaptıkları başvurulardan sonuç alamadığını belirten Yıldırım, Diyarbakır Valiliği OHAL Bürosu'nun 14 Ekim 1994'te aileye, "Oğlunuz Vasıf Öztürk'ün herhangi bir nedenle gözaltına alınmadığı, aranan şahıslardan olmadığı anlaşılmıştır" yanıtı verdiğini söyledi. Yıldırım, Öztürk'ün eşi Layiha Öztürk'ün ifadelerini ise şu şekilde aktardı: "Üç evi yaktılar ve ardından gözaltılar başladı. Eşim dışındakileri bıraktılar ama onu helikopterle Kulp’a götürdüler. Ben o zaman 3 aylık hamileydim. Eşimin gözaltı haberinden sonra Kulp’ta bulunan karakola gittik. Orada bizi kovup, 'Biz böyle bir adamı tanımıyoruz' dediler. Eşimin fotoğrafını çıkartıp kaynanamla birlikte herkese gösteriyorduk. Lice’de onu görenler ona işkence edildiğini söyledi. Lice’deki karakoldan da bizi kovdular. Bir daha bir yere de soramadık, haberi de gelmedi. Yıllar geçti son sözleri, son bakışları hala aklımda, gözümün önünde. Aradan kaç yıl geçse de gözümüz kapıda 'belki gelir' dedik. Ama 27 yıl geçti, ondan ne haber alabildik, ne de bir mezarı oldu. Küçükken çocuklarım mezarlığa gittiklerinde 'neden bizim babamızın da bir mezarı yok' diyorlardı. Ama şimdi hepsi büyüdü, hepsi gerçeği biliyor."

 
BATMAN
İHD Batman Şubesi ve kayıp yakınları da 494'üncü kez dernek binasında buluştu. Kayıp yakınlarının katıldığı ve kayıplara ait fotoğrafların taşındığı eylemde konuşan İHD Yöneticisi Ahmet Şiray, 10 Eylül 1996 tarihinde Amed'in Dicle ilçesinde katledilen ve failleri bulunmayan Hatice Atalay’ın hikayesine değindi. Annelerin "kayıpların ardından yaktıkları ağıtların ve kör karanlığa savurdukları çığlıklarının" üzerinden 494 hafta geçtiğini kaydeden Şiray, “Değişen bir şey var mı? Ne yazık ki devlet ve yönetim zihniyeti değişmediğinden değişen hiçbir şey yok" dedi.
Şiray, daha sonra Hacı Atalay'ın yaşananlara dair beyanlarını şöyle aktardı:
"Gece 10.00 ile 11.00 saatleri arasında annem, babam ve komşumuz Hatice Akkoç, evimize yaklaşık 1 kilometre mesafede bulunan ve Dicle Emniyet Müdürlüğünün karşısındaki sebze bahçemizi sulamaya gitmişlerdi. Sulama sırası kimdeyse Emniyet Müdürlüğü’ne bilgi veriliyordu. Bu nedenle sulama sırasının bizde olduğu bilgisi daha önceden verilmişti. Annemler bahçeyi sulamaya başladıktan bir süre sonra, Emniyet Müdürlüğü’nün arkasında bulunan Ziyaret tepesinden sürekli olarak konumlanan özel harekat timleri tarafından uzun namlulu silahlarla ateş açılmıştı. İlk taramadan sonra, bir el silah sıkılmış. Sonra tekrar seri bir şekilde ateş edildiği sırada babam, Emniyete doğru koşarak silah sıkmamalarını söylüyordu.  Ancak orada bir polis, babama hakaret edip ‘seni de öldüreceğiz’ diyordu. Babam, annemin yaralandığını ve hastaneye yetiştirmek istediğini söylüyordu. Ancak sabah saat 06.00’ya kadar oyaladılar. Daha sonra olay yerine Cumhuriyet Savcısı ve doktor getirildi. Ancak annem ölmüştü. Annemin cenazesi, hastane de işlemleri bittikten sonra bize teslim edildi."
Emniyet ve yetkililerin olay yerinde mermi bulamadıklarını ve olayla ilgilerinin olmadığını söylediklerini aktaran Atalay, "Oysa babam karakoldayken sokağa çıkma yasağı vardı. Kendisine ‘Sizde dışarı çıkmasaydınız’ demişlerdi. İnsanlığa karşı işlenmiş olan suçların karşısında susmak, hukukun gereğini yapmamak suçtur. İşlenen bu suçlara yönelik gereğinin yerine getirilmesi için savcıları göreve çağırıyor, yasal düzenlemeler yapılmasını ısrarla talep ediyoruz" dedi.