KCK Yürütme Konseyi Eşbaşkanlığı açıklaması şöyle:
“KDP yetkililerinin Türkiye’ye her gitmesi sonrası Türk devletinin Kürt Özgürlük Hareketine saldırısı gerçekleşmektedir. Bu nedenle Mesrur Barzani Tayyip Erdoğan ve MİT müsteşarı ile görüştükten sonra Türk devletinin Medya Savunma Alanlarına saldırması tesadüfi değildir. AKP-MHP faşist ittifakı KDP’nin desteği ile Kürt halkının özgürlük mücadelesini tasfiye etmek istemektedir.
Kürt halkı Kürdistan’ın tüm parçalarında ve bulundukları her yerde KDP’nin Türk devletiyle yaptığı işbirliğini bırakmasını isterken KDP Türk devletinin işgal saldırılarının daha fazla parçası olmaktadır. Böylece Kürt halkının sesini dinleme yerine Türk devletinin isteklerini yerine getirmesi tüm Kürt halkını ve dostlarını öfkelendirmektedir.
KDP hala Türk devleti ile ilişkisini kamufle etmek için propaganda araçlarını kullansa da sahadaki pratik, saldırıların ortak bir planlama ile yapıldığını gözler önüne sermektedir. Türk devletinin KDP’nin hakim olduğu alanlardan gerilla alanlarına saldırması bu gerçekliği göstermektedir.
KDP güvenlik güvencesi vermezse AKP-MHP faşizminin güdümündeki askeri güçlerin Bamerni, Amediye, Derelok ve Şeladize alanlarından gerillaya saldırması mümkün değildir. KDP buralardan saldırıya izin vererek Türk ordusunun gerillayı çembere almasına destek vermektedir. Öte yandan birçok yerde Türk devletinin saldırıları ile eşzamanlı KDP’nin özel askeri güçleri de harekete geçmiştir. Gerilla alanlarını kuşatarak, gerilla güçlerinin arasına girip ilişkilerini keserek, bazı gerilla alanlarına yerleşerek Türk devletinin sonuç almasını sağlamaya çalışmaktadır. Bu gerçekleri tüm Kürt halkı, KDP ile ilişkili halkımız ve siyasi çevreler de görmektedir. Çünkü KDP bu politikasıyla orta ve uzun vadede tüm Kürdistan halkına zarar verici olacak olumsuzlukların ortağı olmaktadır.
BAŞÛRÊ KURDISTAN HALKI AYAĞA KALKARAK TARİHİ YURTSEVERLİK GÖREVİNİ YERİNE GETİRMELİDİR
Türk devletinin bu işgal saldırıları sadece Özgürlük Hareketimize ve onun fedai gerillalarına yönelik değildir. Bu saldırılar Türk devletinin Bakurê Kürdistan’da irade kırıp soykırım politikasını derinleştirme ve konjonktürün elverdiği ilk fırsatta da Başûrê Kurdistan’daki kazanımları ortadan kaldırma saldırısıdır. Zaten Türk devlet yetkilileri her fırsatta bu hedeflerini dile getirmektedirler. Bunları iç politikaya yönelik söylemler olarak görmek ağır sonuçları olacak tarihi bir gaflettir. Zaten Türk devletinin bu saldırılardaki bir amacı da Kürdistan coğrafyasının hakim stratejik yerlerini ele geçirmektir.
Başta Başûrê Kurdistan halkı ve siyasi güçleri olmak üzere tüm Kürdistan halkı, demokratik kurumlar ve tüm siyasi güçler Türk devletinin tüm Kürdistan’a hakim olma ve Kürdistan’ı Türk uluslaşmasının yayılma alanı haline getirme saldırılarına karşı ayağa kalkmalıdır. Başûrê Kurdistan halkımız 2008 Zap’a yönelik saldırıya karşı Bamerni, Kadişe, Amediye, Derelok ve Şeladize’de ayağa kalkarak Türk ordusunun bu alanlardaki hareketine izin vermeyerek Zap bozgununa önemli katkılarda bulunmuştur. Bugün de başta bu alanlar olmak üzere tüm Başûrê Kurdistan halkı ayağa kalkarak tarihi yurtseverlik görevlerini yerine getirmelidirler.
KÜRDİSTAN’IN TÜM PARÇALARINDAKİ HALKIMIZ GERİLLA DİRENİŞİ İLE BÜTÜNLEŞEN BİR TUTUM GÖSTERMELİ
Kuşkusuz gerilla 40 yıldır mücadele ettiği gibi, 2021 yılında Türk ordusuna tarihi bir ders verdiği gibi bu saldırıya karşı da büyük bir savaş yürütecektir. Kürt halkının kızları ve oğulları bu halkın evlatları olarak Türk devletinin işgal ve soykırım amaçlarına karşı fedaice direneceklerdir. Ancak Kürt halkının özgür ve demokratik yaşamını Kürdistan’ın her parçasında güvenceye almak için Kürt düşmanlığında öncü Türk devletinin bu saldırılarını kırmak ve püskürtmek gerekmektedir. Bunun için de Kürdistan’ın tüm parçalarında halkımızın gerilla direnişi ile bütünleşen bir tutum göstermelidir.
SAVAŞI HER YERDE VERMELİYİZ
Kuşkusuz Türk devleti nerede olursa olsun Kürt kazanımlarına saldıracağım diyorsa; bizim de Türk devletine karşı her yerde mücadele etmemiz, soykırımcı sömürgeci her oluşuma yönelmemiz gerekmektedir. Türk devleti savaşı bir alanla sınırlamıyorsa biz de savaşı her yerde verebilmeliyiz.
AVRUPA VE ABD’DEKİ HALKLARI HÜKÜMETLERİNİN TÜRKİYE İLE KİRLİ İLİŞKİLERİNE KARŞI ÇIKMALI
Türk devleti bu saldırıların onayını Avrupa ve ABD’den almaktadır. Türk devleti son zamanlarda Avrupa ve ABD ile ilişkilerini Kürtlerin üzerinden yürüttüğü pazarlıklar sonucu geliştirmeye çalışmaktadır. Türk devletinin bu işgal saldırısına ABD ve Avrupa’nın onay vermesi neden sessiz kaldıklarını da açıklamaktadır. Ukrayna’da işgale karşı çıkarken Türk devletinin işgal ve soykırım saldırılarına onay vermeleri en hafif deyimle iki yüzlülüklerini ortaya koymaktadır. Eğer Ukrayna işgalinde samimilerse derhal Türk devletinin işgal saldırılarına karşı çıkmalıdırlar. Medya Savunma Alanları ve Rojava’da işgal ettiği yerlerden çekilmesini istemelidirler. Eğer bu tutumu göstermezlerse saldırılarında kimyasal silahlar ve yasak gazlar kullanan Türk devletinin Kürt düşmanı ve soykırımcı politikasının ortakları olacaklardır.
Türk devleti tarihin en işgalci, en soykırımcı, en zalim devlet gerçeğine sahipken Rusya-Ukrayna çatışmasında barış havarisi kesilerek tüm dünyayı aldatmaya çalışmaktır. AKP-MHP faşist ittifakı kuzu postuna bürünerek bir taraftan bu çatışmadan nemalanmak isterken; diğer taraftan bu yüzüyle Kürdistan’ı işgal hareketlerini kamufle etmeye çalışmaktadır.
ABD ve Avrupa gibi güçler başka yerde işgal olduğunda, yasak gazlar kullanıldığında, insanlar topraklarından göçertildiğinde bunları suç ve soykırım olarak görüyor; ancak bu saldırılar Kürtlere yöneldiğinde siyasi çıkarlar gereği göz yumuyorlar. Böylece siyasi çıkar dedikleri halkın soykırımına ve zulmüne göz yummak anlamına geliyor.
Bu açıdan Avrupa’daki tüm halklar, demokratik güçler, ABD halkı ve demokrasi güçleri bu gerçekliği görerek hükümetlerinin Türk devletiyle kurdukları kirli ilişkilere karşı çıkmalıdırlar.
IRAK HALKI DA TOPRAKLARININ TÜRKİYE’YE PEŞKEŞ ÇEKİLMESİNİN HESABINI SORMALI
Irak devleti de bu saldırılardan sorumludur. Irak’ın parçası olan Başûrê Kurdistan’ın işgaline karşı çıkacağına mazlum Êzidî halkına saldırması Irak’ın Türk devleti ve KDP’nin rehinesi haline geldiğini göstermektedir. Türk devletinin faşist şefi Tayyip Erdoğan Başûrê Kurdistan’da şu kadar yere hakim olduk, buralar bizim kontrolümüzde demektedir. Anlaşılıyor ki, Irak ve KDP Rêkani ve Nêrvehî alanları dahil geniş bir alanı Türkiye’ye peşkeş çekmişlerdir, satmışlardır. Irak halkı ve Başûrê Kurdistan halkı bu toprakların Türkiye’ye peşkeş çekilmesinin hesabını sormalıdırlar.
HER YERDE İŞGALE KARŞI MÜCADELE YÜKSELTİLMELİ
AKP-MHP faşist hükümeti çok kapsamlı bir saldırı ve işgal harekatı planlamıştır. Bu saldırıyla orta ve uzun vadede Kürt halkının tüm kazanımlarını hedeflerken, kısa vadede seçime gidip yeniden iktidara gelmeyi amaçlamıştır. Böylece orta ve uzun vadede Kürtleri soykırıma uğratma amaçlarına ulaşacaklarını hesaplamaktadırlar.
Tüm bu gerçekler Kürt halkının ve dostlarının her yerde gece gündüz demeden ayakta olarak bu işgale karşı mücadeleyi yükseltmelidir. Bu mücadele sadece Kürdistan’la sınırlı tutulmamalı, komşu halklar, dünya halkları ve demokrasi güçleriyle birlikte geliştirmelidirler.
Gerilla ve Kürt halkının ortaklaşa ve bütünlüklü yürüttüğü mücadele ile bu saldırılar püskürtülecek, Özgür Kürdistan ve Demokratik Ortadoğu’nun kapıları sonuna kadar açılacaktır.”