KCK: Soykırımcı saldırılara karşı duralım, mücadeleyi yükseltelim

Şengal, Maxmur ve Medya Savunma Alanları'na yönelik soykırım saldırılarına tepki gösteren KCK, tüm Kürtleri ve demokrasi güçlerini bu soykırımcı sömürgeci saldırılara karşı durmaya, mücadeleyi yükseltmeye çağırdı.

KCK Yürütme Konseyi Eşbaşkanlığı, Türk devletinin işgal saldırılarına ilişkin yazılı açıklama yaptı.

“Soykırımcı sömürgeci faşist Türk devleti onlarca savaş uçağıyla Şengal, Maxmur ve Medya Savunma Alanları'na saldırmıştır. 2014 yılında DAİŞ’in her yerde Kürt halkına saldırmasının bir benzerini de bugün Türk devleti yapmaktadır” denilen açıklamada, “Bu saldırılar Türk devletinin özgür ve iradeli Kürde düşman olduğunu bir daha göstermiştir. Zaten her gün Kürtlere nasıl düşman olduğunu gözler önüne sermektedir. Soykırımcı sömürgeci Türk devleti için DAİŞ’in soykırım saldırısına maruz kalmış Şengal halkı, mülteci kampları DAİŞ tarafından işgal edilen Maxmur halkı, HDP ve gerilla ayrımı yoktur. Dili kültürü ve kimliğiyle özgür ve demokratik yaşam isteyen her Kürt onlar için düşmandır. Çünkü Kürt soykırımı üzerinden Türk uluslaşmasını Kürdistan’ın her yerine yaymak istemektedir” ifadelerine yer verildi.

KCK açıklamasında şu hususlara dikkat çekildi:

SALDIRIYI ONAYLAYAN, DESTEK VEREN VE GÖZ YUMANLAR SOYKIRIMA ORTAKTIR

“Türk devletinin bu saldırıları Kürt soykırım politikasının saldırılarıdır. Bu açıdan bu saldırıya onaylayan, destek veren ve göz yuman her siyasi güç, çevre ve kişi de bu soykırıma ortak olmaktadır. Saldırılan alanların hava sahasından ABD’nin başını çektiği Koalisyon Güçleri ve Irak devleti sorumludur. Uluslararası hukuk açısından resmi olarak doğrudan sorumlu olan Irak devletinin bu saldırılara gerekli tepkiyi vermemesi Irak’ın da onayının olduğunu göstermektedir. Anlaşılıyor ki, yine Irak ve TC arasında Kürtlerin üzerinden bir çıkar anlaşması sağlanmıştır. Şengal ve Maxmur gibi sivil halkın yaşadığı yerler için güçlü bir tutum koyup protesto yapmaması kendi siyasi sorumluluğu altında olan halka sahip çıkmayan bir devlet olduğunu göstermiştir.

ABD’nin başını çektiği koalisyon güçleri de bu saldırıları onaylayarak Kürt soykırımına ortak olmaktadır. Türkiye NATO üyesi olmasını ve bu ülkelerle ilişkisini Kürtleri soykırıma uğratmak için kullanmaktadır. Bu güçler de Kürtlere yönelik soykırımın ortağı haline gelmişlerdir. Halkımız bu güçlerin politikasını unutmayacak, bu güçler de Kürt soykırımına ortak olan devletler olarak halkların vicdanı ve tarih karşısında yargılanacaklardır. Onlar belki çıkar için tarihte yargılanmanın anlamı yoktur, demektedirler. Ama Kürt halkı gibi mazlum bir halkın soykırımına ortak olmak o devletleri iflah etmez, insanlık dışı ve Ortadoğu halk gerçekliğine uymayan politikalarıyla onlar sadece insani olarak değil siyasi olarak da cezalandırılır.

KDP VE YNK DE SORUMLUDUR

Bu saldırılardan KDP ve YNK de sorumludur. Belki resmi olarak hava sahası Irak ve koalisyon güçlerine aittir. Ancak bu saldırılar Kürdistan hava sahası üzerinden olmakta, Kürdistan hava sahası kullanılarak yapılmaktadır. Bu açıdan siyasi ve ahlaki olarak bu saldırılara karşı çıkma sorumlulukları bulunmaktadır. Bu saldırılara sessiz kalmaları onları da bu soykırım amaçlı saldırının ortağı yapmaktadır. Onların da eli Kürt kanına bulaşmış olmaktadır. Bırakalım Medya Savunma Alanlarına yönelik saldırılara karşı çıkmayı, Şengal ve Maxmur’a yönelik saldırılara karşı çıkmamaları bu güçleri saldırının ortağı haline getirmektedir.

Türk devletinin Kürt düşmanı olduğu ve tüm Kürtlere yönelik saldırı yürüttüğünü görmemek her Kürt siyasi gücü için kafayı kuma gömmektir. Türk devleti saldırılarını bu güçlerin yaklaşımlarına dayandırarak meşrulaştırmakta ve sürdürmektedir.  Ortadoğu’da yeni siyasi dengelerin kurulduğu ve Kürtlerin birlik olduğunda büyük kazanacağı bir ortamda Kürt siyasi partilerinin bu gerçeği görmemesi tarihi bir gaflet olmakta, Kürtler açısından büyük fırsatların kaçırılması anlamına gelmektedir.

SALDIRILARA HER YERDE KARŞI ÇIKILMALI, BARİKAT KURULMALIDIR

Şu açıktır ki, Kürdistan’ın 4 parçasındaki halkımız bu soykırım saldırılarına karşı çıkmakta ve bu saldırılara büyük öfke duymaktadır. Kürt halkı Türk devletinin işgaline ve saldırılarına bulunduğu her yerde karşı çıkmalı ve bu saldırılar karşısında barikat kurmalıdır. Başûrê Kurdistan halkının, demokratik kurumlarının, gençlerinin ve kadınlarının tutumu olumludur. İşgale ve saldırıya karşı bu tutumunu daha da geliştirdiğinde bu saldırıları önleyecek en temel etken olacaktır. Sadece Başûrê Kurdistan siyasi güçleri ve Irak devletini değil, bu soykırım saldırılarının ortağı olan koalisyon güçlerine de bu tutumlarını gözden geçirmesini sağlatacaktır.

Türk devletini bu kadar kudurtan Kürt halkının her yerde örgütlenmesi ve bilinçli temelde yürüttüğü özgürlük ve demokrasi mücadelesidir. Kürdün bu ayağa kalkışını soykırım politikalarını ölüm olarak görmekte, bu nedenle bilinçli, örgütlü, özgür ve demokratik yaşam mücadelesi veren Kürde, Kürt örgütlülüğü ve kazanımlarına saldırmaktadır.

Bu saldırılar karşısında tüm Kürtleri, dostlarını ve demokrasi güçlerini bu soykırımcı sömürgeci saldırılara karşı durmaya, demokrasi ve özgürlük güçlerini korumaya, Ortadoğu’da gerici, soykırımcı, despotik düzenleri yıkmak için mücadeleyi yükseltmeye çağırıyoruz.”