KCK Yürütme Konseyi Eşbaşkanlığı: Tutsaklara sahip çıkılmalı!

Zindanların tecrit, işkence ve ölüm mekanlarına dönüştürüldüğüne dikkat çeken KCK Yürütme Konseyi Eşbaşkanlığı; Tutsaklar, 14 Temmuz direniş çizgisinin yaratıcıları ve mirasçısıdırlar. Herkes tepki göstermeli, tutsaklara sahip çıkmalıdır” dedi.

AKP-MHP'nin sadece tutsaklara yönelik uygulamalarının bile devletin inkar, imha ve Kürt düşmanlığı zihniyetini açıkça ortaya koyduğunu belirten KCK, tutsaklara karşı duyarlılık çağrısı yaptı. 

KCK Yürütme Konseyi Eşbaşkanlığı, Türk devletinin hapishanelerinde siyasi tutsaklara yönelik işkence uygulamalarına karşı duyarlılık açıklaması yaptı. 

KCK’nin açıklaması şöyle:  

ZİNDANLAR ÖLÜM MEKANLARINA DÖNÜŞTÜ

“Soykırımcı sömürgeci Türk devleti ve faşist AKP-MHP iktidarı durmadan Kürtleri ve Kürt halkının haklı davasının yanında olan ve demokrasi mücadelesi verenleri tutuklayıp zindanlara atmaktadır. Türk devleti bununla da yetinmeyerek zindanlarda tutsaklar üzerinde baskı uygulamakta ve saldırılar gerçekleştirmektedir. Türk devletinin tutsaklara yönelik saldırıları daha da artmış ve artık tutsakların öldürülmesiyle sonuçlanmaktadır.  Zindanlar tecrit, işkence ve ölüm mekanlarına dönmüş vaziyettedir. Tutsak aileleri yaptıkları eylemlerle tutsaklara yönelik baskı ve saldırılara dikkat çekmeye ve zindanlarda durumun ağır ve kritik olduğunu halka ve kamuoyuna duyurmaya çalışmaktadır. Bu amaçla tutsak aileleri birçok yerde tutum ortaya koymakta ve eylemler geliştirmektedirler. 

KÜRT HALKINI SOYKIRIMA UĞRATMA AMAÇLI

Tutsakların katledilmesine varan bu saldırılar soykırımcı sömürgeci Türk devletinin ve AKP-MHP'nin Kürt düşmanı karakterini ortaya koymaktadır. Türk devletinin temelleri Kürt düşmanlığı üzerine kurulu olduğundan Kürt halkını soykırıma uğratmak Türk devletinin tek ve temel hedefidir. AKP-MHP iktidarı devletin Kürt düşmanı karakterini Kürt halkına karşı uyguladığı politikalarla zirveye çıkarmıştır. AKP-MHP faşist iktidarıyla birlikte Türkiye'de inkar ve imha zihniyeti daha da derinleşmiştir. AKP-MHP'nin sadece tutsaklara yönelik uygulamaları bile devletin inkar, imha ve Kürt düşmanlığı zihniyetini açıkça ortaya koymaktadır. Siyasi tutsaklar zindanlarda saldırılara maruz kalarak katledilirken devletin resmi imamları katledilen tutsakların cenaze namazını kılmayı dahi reddediyor. Oysaki ne olursa ve kim olursa olsun ölenlerin cenaze namazının kılınması dinin ve insan ahlakının bir gereğidir. Ancak söz konusu Kürtler olunca devlet eliyle bunun yerine getirilmesi bile engelleniyor. Daha önce Aysel Tuğluk'un annesinin cenazesinin toprağa verilmesine müsaade edilmemiş, cenazeye ve mezarlığa saldırılmıştı. Şimdi de Aysel Tuğluk zindanda tutularak öldürülmek isteniyor. Garibe Gezer de zindanda maruz kaldığı insanlık dışı işkence ve saldırılar sonucunda yaşamını yitirmişti. Silivri cezaevinde kalp krizi ve intihar süsü verilerek tutsaklar işkenceyle katledilmektedir. Tüm bunlar kesinlikle kendiliğinden olmamakta, Türk devletinin ve AKP-MHP'nin Kürtleri ve Kürt halkının varlık ve özgürlük mücadelesinin yanında yer alanları yok etme politikasının sonucu olmaktadır. Kürtler soykırımcı sömürgeciliğe teslim olmadıkları ve özgürlük davasında ısrar ettikleri için AKP-MHP faşizmi Kürtlerden intikam almaktadır. Kürdüm diyen, mücadele eden herkesi tutuklayıp zindanlara atarken, zindanda hiçbir ahlaki, vicdani ve insani ölçüye uymayan uygulamalara başvuruyor. 

CEZAEVLERİ İDARELERİ BİRER ÇETE VE KATİL ŞEBEKELERİ

Ceza ve tevkif evleri genel müdürlüğü başta olmak üzere cezaevleri idareleri de AKP-MHP faşizminin imha politikalarını uygulayan birer çete ve katil şebekeleridirler. Ceza ve tevkif evleri genel müdürlüğünün yaptığı tek şey tutsakları nasıl davalarından vazgeçiririm, buna gelmeyenleri nasıl tasfiye ederim dürtüsüyle hareket etmektir. Bu anlayış Türk devletinin ve AKP-MHP'nin Kürt ve insanlık düşmanı zihniyetinin ürünü olmaktadır. 

TUTSAKLAR TOPLUMUN ONURUDUR

Tutsaklar iradelerini teslim etmedikleri ve teslimiyete karşı direndikleri için baskı, tecrit ve saldırılara maruz kalmakta ve katledilmektedirler. Zindanlarda geliştirilen bunca baskı ve saldırılar tutsakların büyük bir direniş içerisinde olduğunu ortaya koymaktadır. Siyasi tutsaklar toplumun aydınlık yüzü ve onurudurlar. Onlar özgürlük uğruna tutsak edilen onurlu insanlardırlar. Zaten bunun için halk onlara "Özgürlük Tutsakları" demektedir. Özgürlük Tutsakları fiziki olarak özgürlükleri ellerinden alınmışlardır, ancak onlar gerçekte en özgür insanlar olmaktadırlar. 

14 TEMMUZ DİRENİŞ ÇİZGİSİNİN YARATICILARIDIR

Soykırımcı sömürgeci Türk devleti ve AKP-MHP faşizmi baskılarla, saldırılarla tutsakları yıldıracağını sanmaktadır. Oysa bu büyük bir yanılgıdır. Tutsaklar sömürgeciliğe ve AKP-MHP faşizmine asla teslim olmayacaklardır. 12 Eylül faşizmi de işkence ve katliamla tutsakların iradesini kıracağını, tutsakları davalarından vazgeçirerek, onları itibarsız bir şekilde toplum içerisine salarak halkın davasını kıracağını sanıyordu. Ancak tutsaklar eşsiz bir direniş ve irade sergileyerek 12 Eylül faşizmini alt etmişlerdir. Şimdi de AKP-MHP faşizmi tıpkı 12 Eylül'deki gibi çeşitli uygulamalarla tutsakların iradesini kırmaya, tutsakları teslim almaya çalışmaktadır. Baskı ve tecridin yanı sıra kimi tehditlerle bunu başarabileceğini sanmaktadır. 20 yıl, 30 yıl yatıp cezasını bitirenleri yeni cezalar vermekle tehdit ederek ve onları zindanda tutmaya devam ederek bunu yapacağını düşünmektedir. Ancak AKP-MHP bu amacına asla ulaşamayacaktır. Tutsaklar yattıkları sürenin iki katını daha yatar ama teslim olmaz ve davalarından vazgeçmezler. Çünkü onlar 14 Temmuz direniş çizgisinin yaratıcıları ve mirasçısıdırlar. Özgürlük Tutsakları tehdit ve şantajlarla, baskı, işkence ve katliamlarla yıldırılamazlar. 

TUTSAK AİLELERİ YALNIZ BIRAKILMAMALI

Tutsaklara yönelik saldıralar karşısında tutsak aileleri yalnız bırakılmamalıdır. Yurtsever Kürt halkı ve dostları tepkilerini daha fazla ortaya koyarak tutsak ailelerinin başlattığı eylemleri büyütülmelidirler. Tutsaklar halkın özgürlük davası için mücadele ettiler ve bundan dolayı tutsak edildiler. Onlara sahip çıkmak herkesin en temel yurtseverlik ve insanlık görevidir. Tutsak aileleri birçok yerde tepkilerini ortaya koymakta, eylemler geliştirmektedirler. Ancak tutsaklar üzerindeki baskıların kırılması için tüm toplumun tutsak ailelerinin yanında yer alması gerekmektedir. Zindanlardan tabutların çıktığı bir dönemde hayatın normal akışı içerisinde kalınmamalı, tüm toplum ayağa kalkarak tutsak aileleriyle dayanışma içerisinde tepkilerini ortaya koymalıdır. Tutsaklar ve tutsak aileleri mücadelelerinde yalnız bırakılmamalıdır. 

DUYARLILIK ÇAĞRISI

AKP-MHP karşıtı olduğunu söyleyen herkesin zindanlardaki uygulamalara ve tutsakların katledilmesine karşı sessiz kalmamaları gerekir. AKP-MHP'ye faşist denirken onun uygulamalarına ses çıkarmamak, tepki göstermemek büyük bir çelişkidir. Bu çelişkiden bir an önce çıkılmalıdır. Faşizmin uygulamalarına karşı çıkılarak faşizme karşı olunur. Aksi durumda AKP-MHP'nin yanında yer alınmış olur. Bilinmelidir ki toplum bunu görmekte ve izlemektedir. Demokrat olmanın, haksızlığa ve zulme karşı olmanın ölçütü haksızlığa ve zulme karşı çıktıklarından dolayı tutsak edilen insanların yanında yer almaktır. 

Demokratik kamuoyunu da bu durum karşısında daha fazla duyarlı olmaya çağırıyoruz. AKP-MHP faşizminin tutsaklara yönelik uygulamaları karşısında demokratik kamuoyunun sessiz kalmaması, bu durumun takipçisi ve destekçisi olması gerekiyor. AKP-MHP iktidarı; faşist zihniyeti ve uygulamalarıyla Türkiye'yi karanlık bir girdabın içine sürüklemektedir. Herkes AKP-MHP faşizminin uygulamalarına karşı durmalı, tepki göstermeli ve tutsaklara sahip çıkmalıdır.

TUTSAKLARIN İRADESİ KAZANACAKTIR

AKP-MHP faşizminin zindanlarda tutsaklara yönelik baskı ve saldırıları Kürt halkında büyük bir öfkeye yol açmaktadır. Bu öfkeyle özgürlük mücadelesi daha da büyüyecek ve amacına ulaşarak sömürgeciliği ve faşizmi yıkacaktır. Nasıl ki 12 Eylül faşizminin halkta yarattığı öfke mücadelenin büyümesine ve gelişmesine yol açtıysa bugün de AKP-MHP faşizminin zindanlardaki uygulamalarının halkta yol açtığı öfke büyük sonuçlara yol açacak, AKP-MHP faşizminin yıkımını gerçekleştirecek ve halkların büyük özgürlük özlemini gerçekleştirecektir. Hareketimiz halka ve tutsaklara yönelik faşist ve insanlık dışı saldırılar gerçekleştirenlerden hesap soracaktır. Özgürlük hareketi olarak tutsakları ve büyük direnişlerini selamlıyor, saygılarımızı belirtiyoruz. Tutsakların irade ve onur mücadelesi kazanacak, faşist zihniyet kaybedecektir.”