Kürt halkının yorulmaz savaşçısı: Siyabend Cotkar

HPG gerillası Siyabend Cotkar’ı şehadetinin yıl dönümünde anlatan HPG komutanlarından Ahmet Rubar, “O Colemêrg’den Serhat'a kadar da gerçekleştirdiği eylemler ve çalışmalarla düşmanın korkulu rüyası olmuştu, o yorulmaz bir savaşçıydı” dedi.

Kahramanlığı, fedakarlığı ve devrimci duruşuyla adını Kürt Özgürlük Mücadelesi’nin tarihine yazdıran Siyabend Cotkar (İbrahim Yusuf) 27 Nisan 2007 günü Ağrı’nın Kırêhallaç mıntıkasında Türk ordusuyla girdiği çatışmada şehit düştü.

Doğu Kürdistan’ın Xoy kentine bağlı Kotol ilçesinde dünyaya gelen Siyabend Cotkar, Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ın esaretiyle sonuçlanan Uluslararası Komplo günlerinde PKK saflarına katıldı ve şehadetine kadar Kürdistan’ın farklı cephelerinde gerilla mücadelesinin öncülerinden biri oldu.

Uzun yıllar aynı alanlarda mücadele yürüten arkadaşlarından HPG komutanlarından Ahmet Rubar, şehadetinin yıl dönümünde Siyabend Cotkar’ın mücadele kişiliğini ve gerilla mücadelesine kattıklarını ajansımıza şu sözlerle anlattı:

1990’lar, binlerce Kürt gencinin yüreklerinde ülke aşkıyla akın akın özgür dağlara aktıkları yıllardır. Kürt halkının varlık düşmanı olan Türk devletinin yoğun saldırıları Kürt gençlerinin ulusal bilinç konusunda daha fazla yetkinleşmelerini sağladı. Çünkü tarihte ezel ebet zulmün karşısında direniş var olagelmiştir. Kürt gençleri bu doğa yasasının en büyük uygulayıcıları olarak bu zulme, yaşatılan acılara ve baskılara karşı bir ses, bir nefes olmak için yönlerini özgürlük aşıklarının yoluna dönmüşlerdir.

Tarihten beri zulme karşı direnişin çıkış noktası olan yerlerden Rojhilatê Kurdistan (Doğu Kürdistan), Önde Apo’nun şahsında gerçekleşen 15 Şubat Uluslararası Komplo’ya karşı en büyük serhildanlara öncülük etti. Kürdistan’ın bu parçasında binlerce Kürt genci göğsünü siper etmiştir halkın kurtuluşu için. Bunlardan birisi de Siyabend Cotkar’dır. O, Önder Apo’ya uygulanan ama esasında tüm halklara karşı yapılan uluslararası komploya karşı yönünü gerilla saflarına verdi ve 1998 yılında PKK saflarına katıldı.

SOYKIRIM VE İMHADAN İNTİKAM ALMAK İÇİN KATILDI

Siyabend arkadaşın kendine has ve özel bir katılımı vardı. Parti içindeki duruşunun hangi açıdan farklı olduğunu soracak olursanız eğer, şunu net olarak söyleyebilirim; Siyabend arkadaşın katılımı önderlik gerçeğine katılımdı. 9 Ekim 1998’de başlayan ve 15 Şubat 1999’da Önderliğin esir alınmasına kadar olan komplo sürecinde katıldığından dolayı bizzat önderliğe katılım sağlamıştı. Siyabend arkadaş Kürt halkına uygulanan soykırıma ve imha saldırılarına karşı aynı zamanda Önder Apo’ya uygulanan haksızlıklara karşı intikam almak için katılmıştı partiye.

Siyabend arkadaşın doğduğu ve ilk gelişimini tamamladığı yer olan bölge de büyük bir öneme sahiptir. Çünkü Kotol bölgesi birçok hareketin ortaya çıktığı, mücadele yürüttüğü ve yurtseverlik olgusunun yoğunca yaşandığı bir bölgedir. Böyle bir ortamda büyüyen Siyabend arkadaş, evliydi. Uluslararası Komplodan bir süre önce parti ile tanışmış ve o bölgede bulunan arkadaşlarla birlikte çalışmalara başlamıştı. Komplo ile birlikte de kararını verip gerilla saflarına katılmıştı.

Yoldaşlık kavramının ne anlamda ele alınması gerektiği ve bunun nasıl dolu dolu yaşanacağı gerçeği Siyabend arkadaşın kişiliğinde oturmuştu. Bundan dolayı bir arkadaşın parmağı kanasa, başı ağrısa veya düşman saldırdığında hiç görmediği bir yoldaşı bile başka bir alanda şehit düştüğünde onun acısını kendi yüreğinde hissediyordu. En önemlisi de her zaman bize o arkadaşların intikamının alınması gerektiğini dile getiriyordu. Bu şekilde baktığımızda bir kişi eğer gerçek inanç sahibi ise, gerçek bir amaca bağlı ve kendisini bu amaca giden yolda karşısına çıkabilecek her türlü engeli aşmaya adamış ise bunun hakkını vermelidir. İşte Siyabend arkadaş bu şekilde engin bir kişiliğin sahibiydi. Bundan dolayı da tek başına bir ordu gibiydi ve gerçekten de yaşamı, pratiği ve düşmanına olan kiniyle tek başına bir orduydu.

COLEMÊRG’DEN SERHAT’A DÜŞMANA KORKU SALDI

Ona verilen en ufak bir imkanla çok büyük çalışmalar yürütebiliyordu. Siyabend arkadaş eğitim sürecinden sonra Zagros alanına geçtikten sonra adeta Zagroslarla bir olmuştu. Zaten Colemêrg’ten Serhat'a kadar da yaptığı eylemler ve çalışmalarla düşmanın korkulu rüyası olmuştu. Düşman onun adını duyduğunda derinden bir panik ve korku yaşıyordu. Heval Siyabend, 1 Haziran 2004 Atılımı’nda hamleyi Zagroslarda başarıya ulaştıran en önde gelen arkadaşlardan bir tanesiydi. Zaten sürekli tek başına hareket eder, araziyi en ince ayrıntısına kadar tarar, düşmanın her adımını takip eder ve hemen orada planlamasını yaparak eyleme geçerdi. Bunu da en fazla bazen yanına bir arkadaşı alarak yapardı ama genelde tek başınaydı.

Hiç şüphesiz hamlede çok etkili ve büyük eylemler gerçekleştiren ve fedai ruhuyla düşmanın üzerine giden birçok arkadaş vardı ama tarzıyla, yetkinliğiyle ve en önemlisi de tek başına bu kadar büyük eylemler gerçekleştirmesi yönüyle oldukça farklıydı. Kendisi sabotaj branşında uzmandı ve birçok arkadaşı da eğitmişti. Kendisine mayıncı diyordu. Çünkü onun indirdiği mayının boşa gitmesi veya eylemin boşa çıkması diye bir şeyi kabul etmezdi. Eğer yapacağı eylem sonuçsuz kalacaksa hemen orada durum tespiti yapardı, yeni bir planlamaya gider ve mutlaka düşmana darbe indirirdi.

‘YOLDAŞIMIN İNTİKAMINI ALMAYA GELDİM…’

Siyabend arkadaşın en önemli özelliklerinden birisi intikamını unutmamasıydı. Birlikte Serhat Eyaleti’ne gittiğimizde planlamaları yapıp onun önüne verdiğimizde eksiksiz bir şekilde bu planlamaları yerine getirirdi. Hatta başka arkadaşları görevlendirdiğinde eğer o arkadaşlar işlerini tam yapmamışlarsa gidip onların işlerini tamamlamadan noktaya dönmezdi. Çünkü “Bir şeyi başaramamanın yükünü taşıyamam” derdi. “PKK’ye zarar vermiş, bir gerillanın şehadetine neden olmuş bir kontranın veya ajanın yaşamaması gerekir” diyordu. Ona göre herkes bir PKK militanın kanı yerde kalmayacağını mutlaka intikamının alınacağını bilmeliydi. Zaten gerçek olan da buydu.

Serhat Eyaleti’ne gittiğimizde bir süre sonra halk arasında konuşulan bazı durumlar vardı. 1994 yılında Bazîd’de çıkan büyük bir çatışmada bir grup arkadaştan yalnızca bir arkadaş sağ kalıyor o da köye iniyor, muhtar onu eve alıyor ve yemek vb. getiriyor. Bu muhtar daha sonra gidip düşmana haber veriyor ve yemeğin üzerinde düşman bu arkadaşla çıkan çatışmada arkadaşı şehit ediyor. Bu olaydan sonra uzun yıllar bu muhtar düşmanın koruması altındaydı ve yıllar sonra unutulduğunu zannederek tekrar şehre gelmişti. Tabii halk bu kişiyi ve yaşananları unutmuyor. Siyabend arkadaş bunu duyduğunda hemen gelip bize haber vererek ‘Adamdan intikamımızı alacağım’ dedi ve gidip onu evinden çıkararak ona “Ben gerillayım, yoldaşımın intikamını almaya geldim, herkes bilsin ki PKK’liler unutmaz” diyerek o kontrayı cezalandırdı. İşte Siyabend kişiliği buydu. Üzerinden yıllar geçse bile o intikamını alırdı.

SON SÖZLERİ: DEVRİM ARTIK SİZE EMANET

Biz nisan ayında kış üstlenmesinden yeni çıkmıştık. Düşmana karşı bazı eylemler yapmak için daha planlama yapıyorduk. O sırada biz daha çıkmadan düşman operasyona çıkmıştı ama kampımızın yerini tespit edememişti. Operasyon geri çekiliyordu ve biz çıktığımızda düşmanın geri çekilmekte olduğunu gördük. O sırada Siyabend arkadaş “Düşmanın bu şekilde rahatça geri çekilmesine izin veremeyiz, bu darbe indirmek için tam fırsattır” dedi. Biz “Biraz gözlemleyelim ondan sonra vururuz” dedik ama o yine de yanına bir arkadaşı da alıp gidip düşmanın bir kolunu pusuya düşürüp eylem gerçekleştirdi, darbe de indirdi.

Ertesi gün; 27 Nisan 2007’de düşman bize yöneldi ve büyük bir çatışma çıktı. Biz hepimiz düşmanın çemberini yardık ama Ağrı’nın Kırêhallaç mıntıkasında Siyabend arkadaşa bir kurşun isabet etti. Başını dizime aldım, “Kalk az yolumuz kaldı” dedim. O ise “Ben elimden geleni yaptım, bundan sonra devrim artık size emanet, yoldaşlara selam olsun” diyerek şehit düştü. Onun şehadetinden sonra günlerce kendime gelemedim. Çünkü hep bir şeyler eksik geliyordu. Siyabend gibi kişiliklere ender rastlar insan. Ben onun gibi bir yoldaşla ve daha nice yoldaşımla bu yolda yürüdüğüm, emek verdiğim, yeri geldiğinde birlikte güldüğümüz yeri geldiğinde birlikte hüzünlendiğimiz bir arkadaşla yol yürüdüğüm için kendimi çok şanslı görüyorum.