MİT’in Van’daki haber elemanı: Ziya-YENİLENDİ

Van’da iki Kürt köylüsünün Türk askerleri tarafından işkenceyle yetinilmeyip helikopterden atıldığını yazdıkları için tutuklanan gazetecileri karalayan Ziya Türk, MİT’in elemanı.

Manisa’da ailesini ve çocuklarını 10 yıl önce bırakıp Van’a gelen Ziya Türk, görünürde dönemin AKP Van İl Örgütü Başkanı Faruk Alparslan’ın danışmanıydı. Türk, o günden beri Van’da. “Doğu Rehberi" ve "Van Postası" isimli iki internet sitesinin sahibi. Polis korumasıyla dolaşıp, Vali ve Başsavcı ile halı saha maçları yapacak kadar ekürileri. Ters düştüğü AKP’li yöneticileri bile açıktan tehdit eden bir güce sahip. Son olarak helikopterli işkenceyi ifşa ettikleri için tutuklanan dört gazeteciyle ilgili karalamaları ve bunların soruşturma savcısı tarafından paylaşılmasıyla gündeme geldi. Ziya Türk’ün bu gücü, elbette mensubu olduğu MİT’ten geliyor.

Van, 2 bin günü aşan eylem ve etkinlik yasağının yanı sıra son haftalarda iki kişinin 90’lı yılları aşan bir fütursuzlukla askerlerce helikopterden atılması ve bu olayı ortaya çıkaran dört gazetecinin tutuklanmasıyla demokratik kamuoyunun gündeminde. Çatak ilçesi kırsalında yürütülen bir askeri operasyon sırasında 11 Eylül'de gözaltına alınan 55 yaşındaki 7 çocuk babası Servet Turgut ve 50 yaşındaki 8 çocuk babası Osman Şiban, yakınları ve diğer köylülerin gözleri önünde helikoptere bindirilip götürüldü. İki isimden iki gün boyunca haber alamayan yakınları, durumu basına bildireceklerini askeri yetkililere iletince her ikisinin de Van Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nde olduğu bilgisi verildi. Yakınları hastaneye gittiklerinde her ikisinin de gördükleri ağır işkenceden dolayı yoğun bakımda tedavi altında olduğunu öğrendi. Edinilen bir diğer bilgi ise her ikisinin de önce kentteki özel bir hastaneye götürüldükleri fakat durumlarının ağır olması nedeniyle sonrasında buraya sevk edildikleriydi.

Yakınlarının anlatımları ile kamuoyunun dikkati kesildiği gözaltında işkence olayına dair dehşeti uyandıran kan çanağına dönmüş gözleriyle Osman Şiban’ın hastaneye yatağında çekilmiş fotoğrafı oldu. Bu dehşeti büyüten ise kendisine dair epikriz raporunda “helikopterden düşme” bilgisinin yer alması oldu. Olayın peşine düşen gazeteciler tarafından işkencenin belgesiyle kamuoyunun önüne serilmesi akabinde olayla ilgili soruşturma başlatılıp gizlilik kararı konuldu. Aradan geçen bir ayı aşkın zaman zarfında bu soruşturma kapsamında neler yapıldığı konusunda ise tek bir bilgi yok.

İşkence gören köylülerden Servet Turgut’un tedavi gördüğü yoğun bakım servisinden cenazesi çıkarken, tedavisine evinde devam edilen Osman Şiban hastaneden Adli Tıp Kurumu’na götürüldüğü günden bu yana olayla ilgili konuşmama tutumu içerisinde.

KİRLİ İLİŞKİLER AÇIĞA ÇIKTI

Yaşanan işkenceyi haberleriyle gündeme getirdikleri için devleti kızdırıp şimşekleri üzerine çeken dört gazeteci, yani Adnan Bilen, Cemil Uğur, Nazan Sala ve Şehriban Abi ise tutuklanma gerekçelerine yansıdığı gibi “devlet aleyhine toplumsal olayları haber yapmak"tan demir kapıların ardına konuldu. Onları yargılayan mahkeme, suçlama delili olarak haberlerini ve dinlemeye alınan haber kaynakları ile görüşmelerini öne sürse de Cumhurbaşkanlığı’nın verdiği turkuaz karta sahip olmadıkları için gazetecilik kimliklerini tanımama yoluna gitti. Böylesi bir silikleştirmenin zemini ise onlar daha gözaltındayken "gizlilik" kararı bulunan soruşturma dosyalarına dair kurgulanmış kimi bilgilerin yerel bir "basın organınca" servis edilmesi, dahası bu haberin Van Cumhuriyet Başsavcısı tarafından sanal medyada beğenilmesiyle hazırlandı.

ZİYA TÜRK ŞAŞIRTMADI

Dört gazeteciye dair karalama ve algı oluşturma amacı taşıyan bu "haber"in altında ise, benzerlerinde olduğu kentte yaşayanların yakından tanıdığı Ziya Türk’ün imzası vardı. Bu ismin geçmişi, ilişkileri ve yaşamına bakıldığında gazeteciliği ‘kılıf’ olarak kullandığı artık sır değil. Bunların bir kısmı bu yüzden davalık olduğu kentteki diğer bazı gazetecilerce de yazılıp çizildi.

Geçmişine bakıldığında Ziya Türk’ün 10 yılı aşkın süre önce ailesi ve çocuklarını Manisa’da bırakarak birdenbire Van’da peydah olduğu görülüyor. Dönemin AKP Van İl Örgütü’nden Faruk Alparslan’ın danışmanı olarak görünür olmaya başlayan Türk, o günden bugüne "Doğu Rehberi" ve "Van Postası" isimli iki internet sitesinin sahibi olmasının yanı sıra polis korumasıyla dolaşıp Vali ve Başsavcı ile halı saha maçları yapan, ters düştüğü AKP’li yöneticileri bile açıktan tehdit eden bir güce sahip.

TEŞKİLATA GÖRE RENK

Hakkında Gülen Cemaati’nin güçlü olduğu dönemde örgütün sahibi olduğu ve şu an yurt dışında bulunan Merkür TV’nin müdürü İsmail Topçuoğlu ile ilişkili olup kentten ve bölgeden doğrudan Emre Uslu’ya bilgi ve belge akışı sağlayan ekip içerisinde bulunduğu yönünde bilgiler bulunan Türk’ün, kaleme aldığı yazılarına bakıldığında diyalog süreci dahil hemen her dönemin rengine büründüğü aşikar. Öyle ki dün yayınları devlet kurumları tarafından basılıp dağıtılan, bugün ise cezaevine konulan Adnan Oktar'ın “kedicikleri”nden Tülay Kumaşçı ve Gülay Pınarbaşı bile Ziya Türk’ün sahibi olduğu haber sitelerinde yazar olarak karşınıza çıkar.

KOD ADI ‘ALPARSLAN’

Dönemler değişse de derin devletin gücünün her daim arkasında olduğu Türk, 2018’de kentteki bir otelde yapılan AKP’nin tanıtım toplantısı sırasında tartıştığı AKP Erciş İlçe Başkanı İbrahim Vanlı’yı da tehdit eder. Bu gücü nereden bulduğu merak edilen Türk’ün doğrudan MİT’e çalıştığını dillendirenlerden biri, Fethullah Gülen Cemaati’ne yakın gazetecilerden İskender Sezek’tir. Sezek’in 2016’da yaptığı kimi sosyal medya paylaşımlarına göre, MİT’e çalışan Türk’ün kod adı “Alparslan”dır.

YANINDA 2 MİT MENSUBU

Ziya Türk’ün MİT’e çalıştığını gösteren bir başka bilgi de ters düştüğü AKP’li bir yerel medya patronunu görüşmeye davet ettiğinde karşısına 2 MİT mensubu ile çıkması ve bu kişilerin AKP’li medya patronundan kendilerine çalışmasını istemesi.

ZİYA YALNIZ DEĞİL; FATİH VE ŞÜKRÜ DE VAR

Türk, istihbari faaliyetlerinin yanı sıra ‘dünyalığı’nı da ihmal etmiyor. Birlikte musluğun başını tuttuğu isimler de son derece ilginç. Bunlardan biri kayyum yönetimindeki Van Büyükşehir Belediyesi’nin Basın Müdürü Fatih Sevinç, diğeri ise İhlas Haber Ajansı Bölge Müdürü Şükrü Akyüz. Her üç isim kamu kaynaklarının harcandığı kentteki milyonluk reklam, tanıtım, fuar ve ilan işleri pastasını elinde tutuyor.

Her üçü de lüks içerisinde yaşayan isimlerden Belediye Basın Müdürü Fatih Sevinç, ilkokul mezunu olmasına ve liseyi dışarıdan okumasına rağmen bir önceki kayyum döneminde belediyede memur olarak işe başladı. Yapılan Sayıştay incelemesinde durumun fark edilmesi ile çıkışı verildi. Aynı gün belediyenin iştiraki olan Mavi Kent A.Ş.’de işe başlatıldı. Yeni kayyum ile ise bu kez Basın Müdürü olarak konumlandırıldı.

İHA Bölge Müdürü Şükrü Akyüz de oğlunun sahibi olduğu "Van Telgraf" isimli internet sitesi üzerinden diğer iki isimle birlikte menfaat ve çıkar çarkının göbeğinde. Sevinç ve Akyüz’ün bu çıkar ilişkisinde buluştuğu bir diğer nokta ise Van Gölü Gazeteciler Cemiyeti. Cemiyetin başkanlık koltuğunda Sevinç, Yönetim Kurulu’nda ise Akyüz var. Cemiyetin işgaliyesindeki İskele’de bulunan Martı Restaurant’ın geliri ile Basın İlan Kurumu’ndan gelen gelirlerin büyük bölümü yine bu ikilinin değirmenine akıyor.