'Ne olursa olsun mücadelemiz özgürlükle sonuçlanacak'

Türk devletinin 9 Ekim 2019'da başlattığı işgal saldırılarına karşı Serêkaniyê savaşında yer alan YPJ'li Destan Ararat, "Rojava şehitlerinin ve halkın intikamını alacağız. Ne olursa olsun mücadelemiz özgürlükle sonuçlanacak" dedi.

9 Ekim 1998 yılında Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan'a yönelik uluslararası komplo devreye konuldu. Kürt Halk Önderi Öcalan uluslararası komplo sonucu 15 Şubat 1999 yılında esir alındı. Kürt Halk Önderi Öcalan 22 yıldır İmralı Cezaevi'nde ağırlaştırılmış tecrit altında tutulurken, uluslararası komplo da farklı yöntemlerle devam etti. Türk devleti geçen sene uluslararası komplonun yıldönümünde Rojava'ya işgal saldırıları başlattı. 9 Ekim 2019 yılında Sêrekaniyê ve Til Abyad’a dönük saldırılarda Türk devleti tarafından onlarca katliam gerçekleşti. İşgal saldırılarına karşı Serêkaniyê savaşında yer alan YPJ savaşçısı Destan Ararat yaşanan savaşı ve direnişi anlattı.

Türk devletinin sürekli saldırı halinde olduğunu ve kendilerinin de herhangi bir saldırıya karşı hazırlık yaptıklarını söyleyen Ararat o dönem yaşananları şu sözlerle anlattı: "Büyük zorluklarla elde edilen kutsal topraklara AKP-MHP ve DAİŞ çeteleri saldırıyordu. Bunu kabul edemezdim. O ısrarla Serêkaniyê savaşına bir tabur arkadaşla gittim. Önce Til Xelef’e geçtim. Bir grup arkadaş Serêkaniyê’ye geçti. Til Xelef çembere alınmıştı. O nedenle biz de küçük gruplar şeklinde dağıldık. Ben ve bir kadın arkadaş farklı bir mevzide yer aldık. En büyük amacımız Serêkaniye’yi ve Grê Spi’yi düşmana bırakmamaktı. Düşmanın saldırıları çok yoğundu. Savaş uçakları, keşif uçakları, obüs ve havanlarla saldırıyorlardı.

Doçkacımız Bermal arkadaş çemberde kalmıştı. Tek başına kalmasına rağmen büyük bir direniş göstermişti. Daha sonra arkadaşlar onu çemberden çıkardı ama onurlu bir mücadeleyle şehit düştü. Bize yakın olan gruptan haber alamıyorduk. Cihaz telsizlerinin sinyalleri kesilmişti. Bizde çatışma seslerine göre hangi yönde olduklarını anlıyorduk. Ona göre konumlanıyorduk."

HALKIN EVLERİNİ TALAN ETTİLER

Türk devletinin saldırılarına karşı YPG-YPJ savaşçılarının kahramanca direndiklerini söyleyen Ararat, "Şehitlerimiz ve yaralılarımız vardı. Her şeye rağmen moral ve motivasyonumuz büyüktü. Sonuna kadar savaşmaya devam edecektik. Çeteler artık Til Xelef’e girmişti. Ben ve yanımdaki kadın arkadaş tek kalmıştık. İki gün boyunca çetelerle burun burunaydık. Til Xelef küçük bir yer ve sokakları dardı. Çeteler bütün sokakları tutmuştu. Biz iki kişi iken onlar yüzlerce çeteydi. Her ne olursa olsun sonuna kadar direnecektik, onlarla çatışacak ve topraklarımızı kolay kolay onlara bırakmayacaktık.

Bir süre yoğunlaştıktan sonra çemberden geçip arkadaşların yanına gitmeyi planladık. Çetelerin içinde kalmanın 2. günüydü, gün boyu operasyon vardı. Çeteler birçok kamyon getirmişlerdi. Halkın evlerinde bulunan eşyalarını alıp evleri yakıp, yıkıp yağmalıyorlardı. Bunların hepsine birebir şahitlik ediyorduk. Bu düşmanın gerçekliğiydi her zamanki gibi işgal ediyordu. Öfkemiz çok büyüktü. Biz sonu ne olursa olsun düşmanın buralara girmesine izin vermeyecektik. Artık mevzilenecek yerimiz kalmamıştı. Çeteler her yeri tutmuştu. Cephanemiz azdı ve en son bir eve girip bir odada mevzilendik.

Biz üst odadaydık onlar da alt kattaydı biz onları görüyorduk. Fakat onlar bizi görmüyordu. Çatışmaya girmek istesek de etraf çetelerle sarılmıştı. O nedenle çatışmaya girecek konumda değildik. Silahlarımızı hazırladık ve bombalarımızın pimlerini çektik bizleri fark ettikleri gibi vurmaya başlayacaktık. Sonra yavaş yavaş sesleri azalmaya başladı. Biz onların her hareketlerini takip ediyorduk. Akşam karanlığı çökünce etrafı keşfettik ve oradan çıktık. Seslerine göre yön alıp bir köye vardık" diye konuştu.

HER ADIMI KUTSAL OLAN TOPRAKLARIMIZI GERİ ALACAĞIZ

Savaş uçakları, obüs ve havan saldırılarından dolayı halkın köylerini terk etmek zorunda kaldıklarını hatırlatan Ararat konuşmasını şu sözlerle sonlandırdı: "Köyde yaşlı bir anne ve baba tek vardı. Oraya vardığımızda hala obüs, havan atışları devam ediyordu. O gece köyde kaldık ve sabaha kadar nöbet tuttuk. Çatışma sesleri hala devam ediyordu. Arkadaşların tam olarak nerede olduklarını netleştiremedik. Yolda bir anne ve babayla karşılaştık. Anne ve baba arkadaşlara çok bağlılardı onları da yanımıza alarak yola çıktık. Çeteler Arapça, Türkçe konuşuyor küfrediyorlardı. Biz sesleri takip ederek arkadaşlara ulaştık.

Gerçekten amansız bir direniş ve kahramanlık vardı. Büyük bir coşku moralle savaşılıyordu. Bir köy halkını çeteler rehin almış canlı kalkan olarak kullanıyorlardı. Direnişe destek için gelen halk konvoyuna insanlık dışı bir saldırı gerçekleşti. Kabullenemiyor hazmedemiyordum. Serêkaniyê direnişi 9 gün sürdü. Büyük bir direniş vardı. Fakat düşmanın eline geçti. Ben ve bütün arkadaşlar Serêkaniyê ve Girê Spî için sözümüzü verdik. Her adımı kutsal olan bu toprakları geri alacağız.

Değerlerimize sonuna kadar sahip çıkacağız. Til Xelef'te bir ev savaş uçakları tarafından vuruldu, bir aileden çocuklar ve babaları şehit düştüler. O an eşi ve çocukları için ağlayan annenin çığlıkları hala kulağımda yankılanıyor. Ben bunu asla unutmam unutamam. Arkadaşların, o ailenin ve halkın intikamını alacağız. Ne olursa olsun mücadelemiz özgürlükle sonuçlanacaktır."