PAJK: 22 yıllık esarete son vermek boynumuzun borcudur

PAJK Koordinasyonu, Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan'a yönelik 9 Ekim 1998 komplosunun yıl dönümü dolayısıyla yaptığı açıklamada, Ortadoğu halklarını 22 yıllık esarete son vermeye çağırdı.

PAJK Koordinasyonu yazılı açıklamasında, "Toplumsal emeğin dünya sistemini değiştirebileceğini tüm dünyaya birkez daha gösteren bir halk önderini 9 Ekim 1998'de başlayarak, uluslararası güçler el birliği ile yok etmek istediler. Bu saldırı sürecini gören Kürdistan’ın yiğin evlatları uluslararası güçlere, Ortadoğu halklarına, Kürtlere ve kadınlara bunun gerçekleşmesinin mümkün olmayacağını bedenlerini siper ederek gösterdiler" dedi.

Açıklamada devamla şu ifadeler yer aldı:

"'Güneşimizi karartamazsınız' diyerek uluslararası komployu boşa çıkartan şehitlerimiz başta olmak üzere tüm özgürlük mücadelesi şehitlerimizi böylesi ağır, anlamla yüklü mücadele gününde saygı, minnet ve özlemle anıyoruz.

Kapitalist moderniteye karşı direnen Önderliğimizi saygıyla selamlıyor, Rêber Apo'ya bağlılığından bir saniye bile ödün vermeden kapitalizme muhalefet edip, demokratik moderniteyi inşa etmeye çalışan PKK-PAJK kadrolarına, kadın özgürlüğüne inanan ve mücadele eden kadınlara bu sistem karşısında başarılar diliyoruz. Halkımızı insanlık tarihinin en kötücül sistemi olan kapitalist modernitenin ahlaksız, insanlık dışı tüm yönelimlerine karşı halkımızı duyarlı olmaya çağırıyoruz.

ULUSLARARASI KOMPLO

Ortadoğu, dünya sisteminin oluşumu, gelişimi ve yıkılışında önemli bir merkezdir. Tarihin her döneminde bu rolü, ortadoğu topluluklarına ihtişamlı bir yaşamı kazandırdığı gibi büyük yıkımlara da neden olmuştur. Son otuz yıllık süreçte ise merkezi hegemonya tüm ortakları ve yerel işbirlikçileri eliyle Ortadoğu topluluklarına savaş dışında hiçbir tercihi bırakmamıştır. 1990 yılında I. Körfez Savaşıyla bölgeye demokrasiyi getireceğini söyleyen ABD ve İngiltere’nin başını çektiği güçler, yıllarca destekledikleri Saddam rejimini yıkmış. Böylece Irak’dan başlamak üzere bölge III. Dünya Savaşının odak noktası haline gelmiştir.

Eski mezopotamya uygarlığının diğer önemli bir merkezi olan Suriye rejimi yıkılmak istenmiş. Ortadoğu'nun en önemli siyasal, diplomatik, askeri, sosyolojik aktörlerinden olan PKK Önderliğinin varlığı merkezi hegomanyanın projesinin (Büyük Ortadoğu Projesi) hayata geçmesinde büyük bir engel olarak görülmüştür. Bu nedenle merkezi hegemonya bu projesini hayata geçirebilmek için Hafız Esad’ı Rêber Apo’nun varlığı ile teslim almak isterken, Rêber Apo’yu da tasfiye etmek istemiştir. Uzun bir süre diplomatik görüşmeler ile tasfiye gerçekleştirilmek istenirken, kapitalizmin ileri karakolu Türk devleti tarafından savaş tehditleri ile bu yapılmak istenmiştir. Daha o dönemden Türk devletine, Suriye yıkımında rol verilmiştir. Tam da bu nedenlerle III. Dünya Savaşı'nın birinci aşamasını Körfez Savaşları olarak tanımlarsak ikinci aşaması ise Rêber Apo şahsında Ortadoğu halkları üzerinde geliştirilen uluslararası komplodur.

9 Ekim 1998’den 15 Şubat 1999’a merkezi hegemon ABD, İngiltere ve İsrail’in başını çektiği güçler bir NATO-Gladyo operasyonuyla Rêber Apo esir alınmış dönemin Türk Özel savaş güçlerine Rêber Apo’yu teslim ederek uluslararası komployu gerçekleştirmişlerdir. Türkiye bunun karşılığında ABD ve İsrail’in en güvendiği uydu bir ülke haline gelmiştir. O dönemden sonra Türkiye küresel finans kapitalizmin ortadoğu merkezlerinden birisi olmuştur. Böylece kapitalizme inat komünal toplum karakterini koruyan bölge halklarının üzerine tofan yağdırılmıştır. Artık içinden çıkılamaz ekonomik krizler ve toplumsal sorunlarla boğuşmak zorunda kalan Türkiye halkı küresel finans politikalarının çıkmaz sokaklarında dolaşan politakalar ile yönetilmek zorunda kalmıştır.

'ESARETE SON VERMEK BOYNUMUZUN BORCUDUR'

Merkezi hegemonyanın tüm komplo, saldırılarına inat, ortadoğu halklarının, Kürtlerin ve kadınların özgür yaşam umudu olan PKK ve Rêber Apo özgürlük çizgisinden taviz vermemiştir. Kürdün, varlığını onurlu yaşama, kadının yaşamını özgürlüğe bağlayan Rêber Apo bölgede dayatılan tüm gerici zihniyetlerle mücadele etmiştir. Rêber Apo, beyaz Türk denilen yapay ideoloji kadro ve sınıf oluşumlarıyla mücadele ederken PKK’yi bir kadın özgürlük partisi olarak inşa etmiştir. Her ulusal kimliğin, inancın, toplumsal kesimlerin demokratik, adil ve onurlu birliğini savunmuştur. Doğanın insanla optimal dengede buluştuğu bir toplum-insan birlikteliğini hayata geçirmeye çalışmıştır. Kapitalist modernitenin sunduğu kadın erkek çelişkisine karşı özgür eş yaşam ve eşit temsiliyeti, adil ve özgür yaşam birlikteliği olarak koşullamıştır. Yapay hiçbir sınıflaşmadan yana olmamış. Kapitalist modernitenin, ulusçu, endüstriyalist ve kapitalist yaklaşımlarına ölümcül darbe vurmuştur. Rêber Apo’nun bir Önderlik kurumu olarak kendini inşa etmesi bu zihniyet temellerine dayanmıştır. Tam da bu muhalif duruştan kaynaklı Rêber Apo uluslararası komplo ile hedef alınmıştır. Ancak Rêber Apo’nun ifade ettiği gibi uluslararası komplo bu mücadele esasları, halkımızın ve partimizin mücadelesi ile boşa çıkarılmıştır.

Kapitalist modernitenin zihnine vurulan bu darbeler karşısında saldırılar durmamıştır. Başarısız olan uluslararası komplo devam ettirilmeye çalışılmıştır. Hareketimizin öncülerinin arananlar listesine alınması ve Kuzey Suriye işgal planları bu komployu devam ettirme çabalarının bir sonucudur. Geçtiğimiz yıl Serêkaniyê, Gri Spi'nin işgal edilmesi kadın özgürlüğüne dayalı toplum-yaşam sisteminin o bölgelerde kurumlaşmış olmasıdır.

Kapitalist modernite işgal, tecrit, taciz, tecavüz, gasp, talan, yıkım ve yok etme politikalarına karşı güçlü bir muhalefeti yürütmek için Rêber Apo şahsında 9 Ekim 1998 yılında başlatılan esarete son vermemiz boynumuzun borcudur. Tecridi kaldırmak değil, 22 yıldır yaşadığımız esarete, başta Kürtler ve kadınlar olmak üzere tüm Ortadoğu halkları olarak son vermeliyiz. Kürtler, Ortadoğu halkları ve kadınlar olarak tam da şimdi Önder Apo’yu özgürleştirme zamanıdır diyoruz.

Ortadoğu halklarının teslim alınmasına, doğanın talan edilmesine, kadınların kırımdan geçirilmesine karşı KCK’nin 'Tecride, İşgale, Faşizme Son, Özgürlüğü Sağlama Zamanı' sloganı etrafında KJK’nin ise 'Kadın Kırımına Karşı Özgür Kadın ve Toplumu Savunma Zamanı' şiarı ile başlattığı hamleyi büyütmeye, bu temelde '10 Ekim Dünya Öcalan'a Özgürlük Günü' eylemlerine katılmaya çağırıyoruz."