PJAK Eşbaşkanı: Rêber Apo Rojhilat halkı için esastır

Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ın Rojhilat halkı için esas olduğunu belirten PJAK Eşbaşkanı Zîlan Vejîn, “Jin jiyan azadî devrimiyle devam eden bu gelenek var gücüyle zafere doğru gidiyor” dedi.

Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ın fikirlerinin ve gerçekleşen Uluslararası Komplo’nun Rojhilat ve İran halklarına yansımalarını değerlendiren PJAK Eşbaşkanı Zîlan Vejîn, “Komplo öncesi ve sonrası, diyalektiğin bir parçası olan birbirinden farklı iki süreçtir: Apocu Hareket’in Rojhilat Kurdistanı’nda gelişim diyalektiği… Jin jiyan azadî devriminin başlamasıyla da İran’a yayılma süreci başladı.  Bu hem büyük bir onurdur hem de büyük görevler omuzlarımıza yüklüyor” diye konuştu.

Kurdistan Özgür Yaşam Partisi (Partiya Jiyana Azad a Kurdistanê-PJAK) Eşbaşkanı Zîlan Vejîn, ANF’nin sorularını yanıtladı.

Rojhilatê Kurdistan halkı Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’a nasıl bakıyor?

Rêber Abdullah Öcalan hem İran hem de Zagros tarihi hakkında önemli değerlendirmeler yapıyor. Zagros kültürünü insanlığın başlangıç kültürü olarak değerlendiriyor. Zerdeşt için yaptığı değerlendirmeler de böyledir. Zerdeştliğin öncüleri sayesinde insanlığı besleyen tohum ve ziraat, Zagros zirvelerinde ateşin yüzyıllardır yakılı olmasını sağlamıştır. Önderliğin değerlendirmelerinde Rojhilat, Kürtlük kültürünün çeşmesidir ve Kürtler Zerdeştliğin ateşini dirilterek bugünkü bütün İran halklarının öncüleri olmalıdır. Aynı zamanda Önderlik, Mahabad’daki Kurdistan Cumhuriyeti’ni de Kürt halkları açısından büyük bir adım olarak değerlendiriyor ve biz onların ardılıyız, bayrağı devralmışız ve yürüyoruz, diyor.

Uluslararası komplodan sonra halkta nasıl bir ulusal birlik gelişti?

Rojhilatê Kurdistan halkında ulusal bilinç düzeyi gelişkindir. Dil, kültür, giyim kuşam her yönüyle korunagelmiştir. Rojhilatê Kurdistan açısından eksik olan şey, siyasi-düşünsel çizgiydi. Kürtler, Rojhilat’ta mücadele etti ve çok da bedel verdi ancak güçlü bir çizginin olmayışı elde edilen kazanımların kalıcılaşmamasını getirdi. Özellikle direnişçi ve sürekli bir örgüt çizgisi yetersizdi. Kürtler, yenilgiyle sonuçlanan deneyimler ardından bir kez daha hakları uğruna mücadele etmek için düşünsel bir çizgi arayışındaydılar ve bu arayışlarını Rêber Apo’nun çizgisinde gördüler. Bu şekilde ulusal bilince dair bütün olgular tamamlandı ve şimdi İran genelinde herkesin dikkatini çeken bir hareket haline geldi. Rêber Apo’ya karşı geliştirilen Uluslararası Komplo’yu protesto etmek için Rojhilat ve İran’da 1999’da gerçekleşen büyük serhildan, onun bu fikirlerini kabulün göstergesiydi. Bu sahipleniş günümüze kadar sürüyor. Jin jiyan azadî devrimi, bunun bir ürünüdür.

Rojhilat halkı Abdullah Öcalan’ın felsefesi temelinde kurulan örgütleri nasıl karşılıyor?

İran halkları her zaman güzel bir yaşam arayışında olmuştur. İran halkları her 40-50 yılda bir başkaldırıyor. İran serhildanlar ve devrimler ülkesidir. Kürtlerin bir öncüsü, “İran, Ortadoğu’nun Fransası’dır” diyordu. Farklı fikirler İran’da başarıyla sonuçlanmadığında herkes yeni bir yol arıyordu. Jin jiyan azadî devrim sürecinde İranlı bir yazar, “40 yıldan beri bizi ifade edecek bir slogan arıyorduk, şimdi rahatlıkla diyebiliriz ki bu, jin jiyan azadî’dir” diyordu. Bu, Kürt Özgürlük Hareketi’nin fikirlerinin yüksek bir seviyede olduğunu gösteriyor.

İran’da bir süre Apocu Kürt Hareketi'ni inkar etmeye yeltendiler ancak diğer hareketler halkın taleplerini yerine getiremedikleri, halkın sesi olamadıkları için, şu anda yüzler tümden Apocu Özgürlük Hareketi’ne çevrili. İran’daki farklı etnik kimlikler, Apocu Özgürlük Hareketi’nin yol ve yöntemleriyle çalışmak istiyor. O yüzden Hareketimize yönelik olumlu bir ilgi olduğunu; partimizin de İran halklarının mücadelesinde güçlü bir yere sahip olduğunu belirtebiliriz. Esasında Önderlik sorunların kökenine el attı, aynı zamanda çözüm yolunu gösterdi. İran’da halk bunu duydu ve toplumun her kesimi tarafından kabul edilmesine yol açtı.

Rojhilat gençliğinin Uluslararası Komplo sonrası Hareket’e katılması ne anlama geliyor?

Kurdistan halkı, 1978 yılından itibaren yavaş yavaş Apocu Hareket’i tanıdı ancak komplo gerçekleştiği zaman bu tanımanın çok yüksek bir düzeyde olduğu hatta örgütlülüğün tohumlarının da atıldığı ortaya çıktı. Gençler dalga dalga devrim saflarına aktı, öyle ki herkesi hayrette bıraktı.

Bu katılımların anlamı, Önderliğin halk için esas olduğudur. Ona yönelik komplo gerçekleştiğinde halk da tepki gösterdi. Gençleri ise doğrudan mücadele içine girdi ve Hareket açısından Kurdistan’ın bir parçasında daha yeni bir aşamayı başlattı.  Hep söylüyoruz; Hareketimiz, Önderliğin hareketidir. Biz bunu 1999 yılı serhildanlarında ve gençlerin katılımında gördük. Yine Önderliğin halkı için kendini nasıl feda ettiği, halkın da ona nasıl bağlı olduğu ispatlandı. Jin jiyan azadî devriminde de bunun devam ettiği ortaya çıktı. Bu gelenek var gücüyle zafere doğru gidiyor.

Hareket’in komplo öncesi çalışmalarını, komplo sonrası  ile kıyaslayacak olursak ne söyleyebilirsiniz?

Hareket, Kurdistan’da iki yönüyle var: Doğrudan ve fikir-felsefenin etkisi biçiminde. Uluslararası Komplo’dan önce büyük bir etki yaratmış olduğu için 1999 halk serhildanı ortaya çıktı. Bu etki çerçevesinde halk propaganda yapıyor ve tartışma yürütüyordu. Buluşuyor ve Rêber Apo’nun düşüncelerini yayıyorlardı. Az sayıda genç de katılıyordu. Komplo’dan sonra yeni bir dönem başladı. Gençler katıldı, özel komiteler oluştu. Kitap çevirileri yapılıyor, dergiler basılıyor ve gün be gün gelişme yaşanıyordu. Bu, Önderliğin düşüncelerinin değişim dönüştürme gücüyle paralel gelişiyordu. Önderlik yeni paradigmayı Kurdistan ve insanlığa sunduğunda da artık Rojhilat’a has özel ve özgün bir örgütlülük oluştu; ki tarihi bellidir ve PJAK, KJAR, KODAR çerçevesindedir.

Komplo öncesi ve sonrası, diyalektiğin bir parçası olan birbirinden farklı iki süreçtir: Apocu Hareket’in Rojhilat Kurdistanı’nda gelişim diyalektiği… Jin jiyan azadî devriminin başlamasıyla da İran’a yayılma süreci başladı.  Bu hem büyük bir onurdur hem de büyük görevler omuzlarımıza yüklüyor. Şüphesiz Zagros dağlarında, Rojhilat ve İran’da özgür günlerin yaratılması ve özgürlük güneşinin doğuşu bu diyalektiğin nihai sonucu olacaktır.