‘PKK bitti, bitecek’ dedikçe...

PKK, Türk iktidarı “PKK bitti, bitecek’’ dedikçe her gün daha güçlü yöntemlerle karşısına dikiliyor. 26 Eylül’de Mezitli’de, 1 Ekim’de Ankara’da olduğu gibi.

Türk iktidarı, durmadan yalan söylüyor. Halkın parasını çalarken de dallerde yenilirken de bunu yapıyor. 

Bilindiği gibi kamuflaj, gerillanın yeni dönem taktiği, özellikle de gelişen savaş tekniği karşısında yenilenen gerillanın en temel donanımlarından biri. Son 8 yıldır sömürgeci Türk ordusu bu donanım karşısında savaşırken çok zorlandı, binlerce kayıp verdi. İnsan doğası gereğidir, etkileşimin olduğu her yerde olumlu ya da olumsuz değişimler olur. Bu savaş ortamı bile olsa güçler birbirilerini etkiler. Birbirilerine benzeşir ya da birbirilerinin taktiklerini taklit eder. Gerillanın etkili kullandığı kamuflaj taktiği, TC’nin elinde yalanları örtbas etme aracına dönüştü. Fakat verdiği kayıplar kamufle edilmek istense de hakikat çuvala sığmayan mızrak misali görünüyor.

HANİ PKK BİTMİŞTİ

Onlar, “PKK bitti, bitecek” dedikçe, PKK her gün daha güçlü yöntemlerle karşılarına dikiliyor. 26 Eylül’de Mersin-Mezitli, 1 Ekim’de Ankara-İçişleri Bakanlığı. Sara ve Rûken’in fedai eyleminin yıl dönümünün üzerinden sadece bir hafta geçmişken ikinci bir fedai eylem gerçekleşti. Yani bir yıl içinde iki fedai eylem. Açık açık sormaktan çekinen çok kişi var. Gizliden gizliye herkes içinden şunları soruyor; “Hani PKK bitmişti, peki öyleyse nasıl oluyor da devletin burnunun dibine kadar geliyorlar da devletin ruhu bile duymuyor?”, “Sadece bir grup kalmışlar, kendi alanlarında dahi dışarı çıkamaz, dedikleri, nasıl oluyor da Türkiye’nin kalbi denilen Ankara’nın tam ortasında böyle şok edici bir eylem yapabilmekte?”, “Ankara’nın göbeğinde, aslında kendilerine en güvendikleri alanda beyinlerinden nasıl vuruluyorlar?” 

Burada anlaşılan o ki, devletin o çok abartılı, anlata anlata bitiremediği tekniği, PKK fedailerinin karşısında aslında bir hiç durumdadır. Belli ki fedailer hedefe doğru ilerlerken tüm dünyaya şu mesajı da vermek istiyordu; “En büyük teknik insanın kendisidir.’’

HEDEFLERİNE KİLİTLENEN FEDAİLER

Rojhat ve Erdal eylemleriyle bunun en büyük kanıtı oldular. Eylemin bir diğer yanıysa titizlik ve soğukkanlılık. Erdal ve Rojhat, eylemin sonucundan da belli oluyor ki, günlerce hedeflerine kilitlenmişler. Her şeyi en ince ayrıntısına kadar hesaplayıp insanlığın en büyük düşmanını kalbinden vurmuşlar. O fedailerin aslında düşmanın kendine en güvendikleri yerlerine, yani burunlarının dibine kadar gitmesi bile başlı başına büyük bir zaferdir.

BU SADECE BİR UYARIYDI

Rojhat ve Erdal, oraya birilerini öldürmek için gitmedi. Onlar, bir halkın çocuklarının kimyasallarla katledilmesine sessiz kalanlara karşı oradaydı. Onlar, zindanlarda işkence ve ölüme karşı oradaydı. Onlar, kimliksizliğe mahkûm edilen Kürt halkı için oradaydı. Devlet soykırım politikasında ısrar ederse bir dahaki sefere bu kadar kolay kurtulamayacağını anlatmak için oradaydı.