HDP Eş Genel Başkanı Mithat Sancar, DBP'ye yapılan siyasi soykırım nedeniyle DBP'ye dayanışma ziyaretinde bulundu.
Sancar'ın ziyaretteki konuşmasının öne çıkan bölümleri şöyle:
"Bileşen partimiz DBP’ye yönelik bir siyasi kırım operasyonu gerçekleştirildi. Uzun süredir yürürlükte olan siyasi darbe operasyonunun uzantısıdır. DBP’ye yönelik operasyon yeni değildir. Kürt demokratik siyasetinin tarihi baskı ve zulümlere doludur. Bundan 13 yıl önce, 2009’da KCK adı altında yürütülen operasyonlar hepimizin hafızasında canlıdır, hiçbirini unutmadık. O yıllarda 8 bine yakın siyasetçi gözaltına alındı, iki binden fazlası tutuklandı. Binlerce kişi de yargılandı. KCK operasyonları bir darbe mekaniği örneğiydi. Bu yolla Kürtlere, Kürt demokratik siyasetine boyun eğdirebileceklerini zannedenler meydanlara polisi ve yargıyı sürmüşlerdi ama yanıldılar.
İktidar darbecilerden miras aldığı politikalarla demokratik siyaset yürütenlere saldırıyor.
Birkaç gün önce İstanbul İl Eşbaşkanımız Ferhat Encü’ye pervasız bir saldırı gerçekleştirildi. Ardından bunu protesto etmek için bir araya gelmemiz engellenmek istendi, ilçe binamıza giden bütün yollar kesildi. Eş Genel Başkanımız Pervin Buldan bina içinde, ben binaya birkaç metre kala milletvekillerimizle birlikte engellendik. Anayasayı, yasaları pervasızca çiğneyen bu uygulamaya rağmen sesimizi kısamadılar. Eylül 2016’da uygulamaya konulan kayyım operasyonlarına, uygulamaya konulan bu darbe planına karşı da aynı kararlılıkla durduk. Dokunulmazlıkların kaldırılmasından sonra HDP Eş Genel Başkanları Selahattin Demirtaş ve Figen Yüksekdağ dahil olmak üzere 12 milletvekili ve ardından binlerce siyasetçi gözaltına alındı ve tutuklandı. HDP’yi, demokratik mücadeleyi, barış ve özgürlük yürüyüşünü bu şekilde durduracaklarını zannettiler ama büyük yanıldılar. 2019 seçimlerinde kendilerine sandıkta en etkili strateji ile en ağır cevabı verdik. Asla hazmedemedikleri o ağır yenilgiyi, demokratik siyasetin kararlı duruşu ve etkili politikaları sonucu yaşadılar. Bunları hazmedemiyorlar, demokratik siyasete boyun eğdiremiyorlar, bizi yürüyüşümüzden alıkoyamıyorlar.
Boyun eğmeyeceğiz, bu yürüyüşü durduramayacaksınız
Biz büyüyerek geliyoruz; onlar seçim kampanyalarını polisle, yargıyla, savaş planlarıyla başlatıyorlar.
HDP bileşenleri ile birlikte yürüyüşünü kararlılıkla sürdürüyor.
İşte bu ikinci seçenek olan demokrasi, özgürlük, eşit yurttaşlık ve barış mücadelesi kazanacaktır. Bu çizginin kazanması demek bu iktidarın gitmesi demektir. İktidar kaybedecek ve gidecektir. Bize burada yapılanlar tarihe baktığımızda sinek vızıltısı kadar bile etki etmez ama bizlerin iradesi ve kararlılığı bu iktidara o kadar büyük kaybettirecek ki ne yapacaklarını şaşıracaklar. Bütün bu suçların hesabını mutlaka ama mutlaka verecektir. Önce sandıkta hesabını soracağız, bu iktidarı o sandığa gömeceğiz. Sonra da demokratik eşit yurttaşlığa dayalı özgür cumhuriyette bu suçların hesabını adalet önünde soracağız. Hiçbir devlet yetkilisi, Suç İşleri Bakanı başta olmak üzere, kendilerine emir veren üst düzey yetkililerin kalıcı olduğunu düşünmesin. Onların kanunsuz emirlerine uymayın, suçlarına ortak olmayın. Sizler hukuktan, vicdandan, adaletten yana olun. Hukuku, adaleti, vicdanı savunan gelmekte olan büyük bir halk gücü var. Adalet ve barış için yol açılacak, bunun öncüsü biz olacağız. DBP’nin temsil ettiği gelenek ve ortaya koyduğu duruş işte bu mücadelenin özünü oluşturuyor. O nedenle şimdi de siyasi darbe planını DBP üzerinden yürürlüğe koyuyorlar. Tek kelimeyle söylüyorum; başaramayacaklar. Tek kelimeyle söz veriyorum; mutlaka kazanacağız."
AYDENİZ: PARİS'TEKİ KATLİAM DA AYNI ZİHNİYETTEN BESLENİYOR
Aydeniz de şunları söyledi:
"DBP olarak bu dayanışma ve sahiplenme için burada olanlara, kalbi bizimle birlikte olan herkese teşekkür ediyorum. Avukatlar arkadaşlarımızın mücadeleden asla geri adım atmayacakları mesajını ilettiler dün bize. Biz de gözaltındaki ve cezaevindeki arkadaşlarımıza selam gönderiyoruz, bin selam olsun.
Bu devletin ve ona bağlı bu iktidarın darbe mekaniği Kürt halkına karşı devam ediyor. Bu darbe mekaniği Kürt düşmanlığı üzerinden bütün Türkiye halklarına düşman olmuş durumdadır. Bu da tecritten beslenmektedir. İmralı’daki tecrit gözaltı, operasyonlar, tutuklama ve katliamla devam ediyor. Bu tecrit sadece Türkiye Cumhuriyeti devletinin ve iktidarın işi değil. Bunun sebebi uluslararası hegemonik güçlerin verdiği destektir. Bu siyasi operasyon dün Paris’te ikinci bir katliam olarak kendini gösterdi. Siyasi operasyonlar yapanlar ile Paris'teki katliam aynı zihniyetten beslenmektedir. Ancak hiçbir politikanız bizlere geri adım arttıramayacaktır. Bu savaş, tecrit ve kayyım politikalarına, irade tanımayan bu faşist politikalara asla boyun eğmeyeceğiz.
Demokratik siyaseti büyütmeye devam edeceğiz.
Hakikat aydınlatılmakça sorular büyüyecek ve bu karanlık herkes için daha büyük tahribatlar yaratacaktır."
SANCAR: PARİS AYDINLATILMAZSA DAHA BÜYÜK TAHRİBAT OLUR
Sancar, Paris'teki katliamla ilgili soru üzerine de şunları belirtti:
"Kürt kurumlarına ve Kürtlere yönelik bu ırkçı saldırıyı şiddetli kınıyoruz. Orada hayatını kaybedenlere Allah’tan rahmet, ailelerine başsağlığı diliyoruz. Bu saldırının arkasında kimler var, bağlantıları nedir? Bütün bunların açığa çıkarılması bizim en büyük talebimiz ve beklentimizdir. O nedenle Fransız yetkililerinin, yargısının ve polisinin, bir bütün olarak yönetiminin çok özenli ve kararlı bir soruşturma yürütmesini istiyoruz. Bu yaşanlar insanın aklına pek çok soru getiriyor. Bu soruların ortadan kalkmasında görev en başta Fransa yönetimine düşüyor. Bizler de bunun takipçisi olacağız. Hakikat aydınlatılmakça sorular büyüyecek ve bu karanlık herkes için daha büyük tahribatlar yaratacaktır. Bu olayın takipçisi olmaya devam edeceğiz."