Seven: Başûr halkımız Kurdistan'ı savunmalı, Önder Apo'yu sahiplenmeli

Kürt Halk Önderi’nin Başûr'da ulusal birliğin sağlanmasına yönelik çabalarını hatırlatan Nedim Seven, “Başûr halkımız nasıl ki komplo sürecinde Rêber Apo’ya sahip çıktıysa şimdi de aynı duruşu sergilemeli, işgalcilere karşı Kurdistan’ı savunmalıdır" dedi.

PKK Merkez Komite Üyesi Nedim Seven, Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’a yönelik 9 Ekim Uluslararası Komplo’nun yıl dönümüne ilişkin ANF’ye konuştu.

Komploda yer alan uluslararası güçleri kınayarak sözlerine başlayan Seven, şunları ifade etti: “Komploya karşı çıkarak Rêber Apo’ya sahip çıkan heval Halit Oral, Berwar, Rojbîn, Şaristan, Xebat, Felat, Ferhat ve Kurdistan yurtseverleri şahsında ‘Güneşimizi Karartamazsınız’ şiarıyla bedenini ateşe veren tüm şehitleri saygı ve minnetle anıyoruz. Şehitlerimizin hayali olan özgür bir Kurdistan’ı yaratma hayalini gerçekleştireceğimizin sözünü yineliyoruz.

Komplonun üzerinden 25 yıl geçti. 25 yıl Kurdistan ve PKK tarihinde sıradan geçmedi. İlk defa böyle bir olay yaşandı. Bu komployu şüphesiz Rêber Apo her şekliyle ele aldı. Komployu en doğru değerlendiren, çözümleyen, komploya karşı savunmasını yapan, toplumu savunan, demokrasi, özgürlük ve sosyalizmin değerlerini savunan Rêber Apo’dur. Rêber Apo, 25 yılı İmralı sisteminde geçmek üzere mücadelesinin ilk günlerinden bu yana tarihi bir direniş sergiliyor. Tarihte ilk defa böyle bir komployla karşı karşıya kalmıştık. 9 Ekim 1998’de yaşanan komplo karşısında şok olmuştuk, beklemediğimiz bir durumdu. Fakat Rêber Apo, Kurdistan gerillaları, yurtsever halkımız amansız bir mücadele sergileyerek komplonun amacına ulaşmasını engelledi. Önderlik bu süreci Gladyonun  büyük savaşı olarak adlandırdı. NATO, AB ve Amerika-İsrail-İngiltere öncülüğünde Mossad, CIA ve MİT istihbaratının kirli yöntemleriyle Rêber Apo 15 Şubat 1999 yılında esir alınarak Türk devletine teslim edildi. Bugün siyaset, direniş ve mücadelenin en fazla geliştiği yer İmralı’dır.

Rêber Apo’nun İmralı’daki 25 yıllık direnişi bugün en üst aşamadadır. Faşist AKP-MHP hükümeti de Rêber Apo’ya, Kurdistan gerillasına, Kürt halkına, zindandaki direnişçilere ve siyasi alandaki tüm demokratik kurumlara karşı soykırım siyaseti yürütüyor. Bunu çok iyi görmemiz lazım; Kürt sorunu, demokrasi sorunu, Rêber Apo’ya karşı sergilenen tutumla bağlantılıdır. Bu anlaşılmadığı taktirde ne yapılırsa yapılsın sonuçsuz kalacaktır. Komplonun asıl amacı Rêber Apo’nun imha edilmesiydi. 9 Ekim 1998 yılında Rêber Apo Suriye’den çıktı.

9 Ekim aynı zamanda Che Guevara’nın da yaşamını yitirdiği gündür. Che Guevara 20’nci yüzyılın örnek devrimcisidir. Rêber Apo’nun Türk devletine teslim edildiği 15 Şubat Kürt halkına yönelik soykırımın günüdür. Bu önemli bir tarihtir çünkü 15 Şubat 1925 yılında bilindiği gibi Şêx Seîd tarafından büyük bir mücadele başlatıldı.

Yine Şêx Seîd 29 Haziran 1925 yılında idam edilirken, Önderlik için de 29 Haziran 1999 yılında idam kararı verildi. Hegemonist güçler takvimlerine göre bu komplodan sonuç almak istediler. Yani Rêber Apo’yu yok etmeyi, PKK’yi de 6 ayda dağıtmayı hedeflediler. Rêber Apo’nun direnişi ve siyaseti bu planları 25 yılda boşa çıkardı. Gerillanın ve Kürt halkının da Rêber Apo’ya sahip çıkması komplonun amacına ulaşmasını engelledi. Fakat yaşadığımız süreç tehlikenin hala geçmediğini gösteriyor. 25 yıldır İmralı’da olan Rêber Apo’dan yaklaşık 3 yıldır haber alınamıyor. Rêber Apo ve yanındaki 3 arkadaşımız büyük bir direniş sergiliyor. Faşist Türk devleti Önderliğimizin imhasını hedefliyor. Böyle bir tehlike var, bunu görmemiz lazım. Türk devleti Önderliğe yönelik tecridi daha da ağırlaştırmak için disiplin cezası adı altında var olan hukuku da ayaklar altına alıyorlar. Rêber Apo siyasi bir rehin olarak tutuluyor.” 

3. DÜNYA SAVAŞI KOMPLO İLE BAŞLADI

Uluslararası Komplo’da yer alan güçlerin tek tek yenilgiye uğradığını hatırlan Seven, şunları hatırlattı: “Mesela Mısır, Suriye yenilgiye uğradı, Ortadoğu’nun birçok ülkesinde değişimler oldu, ulus devlet sistemi yenildi, kapitalist modernitenin tüm planları boşa çıktı. Rêber Apo’nun esir alınması 3. Dünya savaşının başlamasının ilk fişeği oldu. Ortadoğu, Orta Asya, Kafkasya başta olmak üzere dünyanın birçok yerinde savaş çıktı. Rusya Ukrayna savaşı hala devam ediyor. Bu 3. Dünya savaşında Rêber Apo’ya ve Özgürlük Hareketi’ne yönelik büyük bir saldırı var. Tehlike buradadır. Bu tehlikeye karşı elbette Kurdistan halkı, Kurdistan gerillası büyük bir direniş sergiliyor. Rêber Apo da esir tutulduğu İmralı’da tarihi rol ve misyonunu yerine getirdi. Düşünceleri artık tüm dünyaya yayılmış durumda. Tüm toplum için, demokrasi, özgürlük için, yaşanan sorunların çözümü için geliştirdiği perspektif bir kazançtır. Kurdistan gerillası 25 yıllık komplo sürecinden bu yana 10 kat daha fazla büyüdü.

Serxwebûn ile başlayan basın geleneği bugün onlarca dergi, TV kanalı, haber sitesi olarak devam ediyor. Kurdistan devrim mücadelesinde çok önemli kazanımlar elde edildi. Elbette büyük bedeller de ödendi. Rojava Devrimi, Şengal’in özgürleşmesi, Başûr’daki direniş bunun ispatıdır. Unutmamalıyız ki; 2015 yılından bu yana Rêber Apo tamamen tecrit altına alındı, Medya Savunma Alanları’na dönük aralıksız saldırılar başladı. 8 yıldır Türk devleti Kürt halkını imha etmek, Kurdistan kazanımlarını yok etmek için Başûr'a, Rojava’ya insanlık dışı saldırılarda bulunuyor. Özellikle son 2 yıldır Zap, Avaşîn, Metîna direnişi var. Kurdistan fedaileri tüm dezavantajlarına rağmen, kimyasal silahlara karşı tarihi bir direniş sergiliyor. Bir tarafta böyle bir mücadele var, diğer tarafta ise tehlike devam ediyor. Türk devleti Rêber Apo’ya, gerillaya, Kürt halkına, zindandaki tutsaklara yönelik saldırılarını sürdürüyor.

21. yüzyılda zindandaki tutsaklara çok büyük işkenceler yapılıyor. Rêber Apo’ya yönelik tecrit tüm zindanlara yayılmış durumda. Aileler, akrabalar tutsakların ziyaretine gidemiyor, tutsaklara doğru düzgün mektup verilmiyor, anadillerinde mektup yazamıyorlar, telefonda konuşamıyorlar. İmralı’da başlayan Guantanamo hapishane sistemi tüm zindanlara yayılmış durumda. Türk devleti her alanda Kürt halkına karşı soykırım siyaseti yürütüyor. Bu tehlikeye karşı da direnmek lazım. Rêber Apo’nun fiziki özgürlüğü sağlanana kadar bu konu bizim için özeleştiri konusudur. Rêber Apo’nun özgürlük, sağlık ve güvenlik sorunu hepimizin sorunudur, toplumun sorunudur. KCK buna karşı ‘Dem Dema Azadiyê ye’ hamlesini geliştirdi. Hamle hala devam ediyor. Elbette kazanımlarımız var ama tehlike de var. Tehlike nedir? 30 aydır Rêber Apo’dan haber alamıyoruz. Herkes merak ediyor 30 aydır ne oluyor İmralı’da? Tecridin daha da derinleştirilmesi AKP-MHP hükümetinin soykırım siyasetinin bir parçasıdır.”

GELDİĞİMİZ AŞAMADA DAHA RADİKAL ADIMLAR ATILMALI

İngiltere, İtalya’da işçi sendikaları başta olmak üzere birçok kurum ve kuruluşun Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ın fiziki özgürlüğü için mücadele ettiğini, tarihi bir duruş sergilediğini  belirten Seven, şöyle devam etti: “Rêber Apo’nun fiziki özgürlüğü için mücadele eden sendikaların yanı sıra Avrupa halkları da konser üstüne konser düzenleyerek, farklı etkinliklerle Rêber Apo’ya sahip çıkıyor. Tecridin kırılması için mücadele ediyor. Yine tüm Kurdistan halkı Rêber Apo’ya sahip çıkmak için her alanda mücadele ediyor. Bunlar tarihi bir şeydir, büyük emeklerdir fakat yetmez. Bunlar Rêber Apo’nun fiziki özgürlüğünü sağlamada yetersizdir. Artık geldiğimiz aşamada daha radikal adımlar atılması lazım.  Hukuki açıdan da, siyasi açıdan da kim elinden ne geliyorsa daha fazlasını yapabilmelidir.

Avrupa’da hukukuna sahip çıkmıyor. Rêber Apo İmralı'ya götürüldüğü zaman CPT’den 2 kişi kendisiyle görüşmüştü. İşkenceyi önlemesi gerek kurum olan CPT tam tersi işkencenin önünü açıyor. Avrupa ülkeleri Türk devleti ile siyasi, ticari ve askeri çıkarlarının bozulmaması için bu işkenceye sessiz kalıyor. Bundan dolayı bu komployu boşa çıkaracak olan Rêber Apo’nun, zindandaki tutsakların, Kurdistan gerillasının direnişidir. Rêber Apo’ya sahip çıkmak, komployu yenilgiye uğratmak, Kürt-Kurdistan devriminin demokrasi ve özgürlük değerlerine sahip çıkmaktır. Rêber Apo sadece bir parçanın değil tüm parçalardaki Kürt toplumunun sorunlarını çözmeyi hedefledi. PKK’nin ilk programında da bu vardır. Paradigmasını da bu temelde oluşturdu. Yani ulusal birlik için, özgürlük için ve tüm Kurdistan’ın birliği içindir. PKK ve Rêber Apo sadece Bakur için mücadele etmedi. Kurdistan için, demokrasi için, sosyalizm için, demokratik modernite için genel bir mücadele ediyor. Bunun için fedai bir yaşamı farz görüyor. Bu yüzden Rêber Apo her şeyinden vazgeçti, insanlık için yaşamını mücadeleye adadı. Bu basit bir şey değil.

Elbette genel sorunlar vardı ama Kurdistan egemen güçler tarafından Lozan Konferansında parçalanmıştı. Kültürüne ve değerlerine sahip çıkan Kürt halkı tarihte birçok ayaklanma gerçekleştirmiştir. Başur’da, Bakur’da, Rojava’da bu ayaklanmalar olmuştur ama özellikle Qazî Muhammed’in katledilmesinden sonra KDP, özellikle Barzani Ailesi ihanet çizgisine girdi. Aradan geçen yıllara rağmen hala bu ihanet ve işbirlikçi çizgiden vazgeçmiş değiller. Şu anda Hewlêr ve Duhok coğrafyasına sıkışmış olan Barzaniler öncülüğünde, adı Kurdistan olan fakat hiç bir şeyi Kurdistan’a ait olmayan, hegemonist güçlere bağlı bir eyalet konumunda olan küçük bir Kurdistan var. Barzanilerin yürüttüğü siyaset, bu anlayış Kurdistan devrim mücadelesine çok büyük zararlar verdi. Devrimin başlangıcından bu yana Rêber Apo’nun ve hareketimizin yaklaşımı Başûr halkının ve Başûrê Kurdistan’ın kazanımlarını korumaya, sahip çıkmaya dönüktür. Çünkü Başûr’daki kazanımlar için binlerce şehit verildi, ağır bedeller ödendi, işgalci Baas rejimine karşı halkımız çok büyük bedeller ödedi. PKK bütün bu değerlere saygı duydu, korunması için mücadele etti fakat kapitalist modernitenin, ulus devletlerin Kürt halkına yönelik inkar-imha siyasetini, tüm Kurdistan’ın küçük bir parçaya kurban edilme siyasetini kabul edemezdi.

ULUSAL BİRLİK İÇİN MÜCADELEMİZ DEVAM EDİYOR

Ulusal birliğin sağlanması için Rêber Apo’nun Başûr’daki çabaları çok önemlidir. Hareketimiz yine aynı şekilde bir çaba gösterdi. 2013-2015 yılları arasında Rêber Apo, ulusal birlik kongresinin kurulması için Mesut Barzanî’nin başkan olmasını önerdi. Ama ihanet, işbirlikçi, dar siyasetleri, hanedanlık çıkarları, dört parça Kurdistan’daki partilerin ulusal bir siyaset yürütmesine engel oldu. Hala ulusal birlik için mücadelemiz devam ediyor. Çünkü Kurdistan’ın tek olması lazım, işgalciler işgal etmiş, parçalamıştır. İşgalcilerin Kurdistan’dan atılması için ulusal birlik lazım. Fakat Türk devletinin çıkarlarına göre Kurdistan’ın diğer partilerine karşı mücadele ederek ulusal birlik kurulamaz. Ya da düşmanın hesaplarıyla Kurdistan partileriyle mücadele ederek ulusal birlik kurulamaz. PKK ise 50 yıllık mücadele tarihi boyunca Başûr’un tüm değerlerine sahip çıktı. Rêber Apo, Başûr’daki uşaklık anlayışını değiştirmek için gece gündüz çabaladı.

Yine Kurdistan toplumu için birçok kişiyle görüştü. İbrahim Ehmed bunlardan biri. Bildiğiniz gibi İbrahim Ehmed, Mahabad devriminde özel bir rol oynamıştır. 1975 yılında Barzani ailesinin ihanetini gördükten sonra farklı bir siyaset yürütüyor ve yaşamını yitirene kadar da Kurdistan’ın bir değeri olarak Rêber Apo ile diyalog halindeydi. Hatta cenazesine sahip çıkanlar, Avrupa’dan Silêmanî'ye getirenler de Özgürlük Hareketi’ne bağlı yurtsever insanlarımızdı.

Yine aynı şekilde Mam Celal, Mihemed Emin Pencewînî gibi siyasetçilerin yanı sıra birçok aydın Rêber Apo ile dostluk, yoldaşlık kurdu. Bunlar önemlidir. Rêber Apo ve PKK, Başûr’da demokrasi kültürünün gelişmesi için tarihi adımlar attı. Bunun için bedeller ödendi, şehit verildi. Başûr’da ulusal birliğin gelişmesi için gerilla ve halk aralıksız bir şekilde bedel ödedi hala da ödüyor. Özellikle 90’lı yıllardan sonra Başûr gençleri dalga dalga Önderliğin yanına gitti. Aralarından öncü, tarihi kişilikler çıktı. Heval şehit Viyan Soran, heval Geşbûn, heval Helmet, heval Diyar Xerîb... Bu şehitlerin hepsi PKK çizgisinde mücadele etti, ulusal birliğin sembolü oldular.  

Rêber Apo 90’lı yıllardan sonra Barzani hanedanlığının yönetim şeklinin artık Başûr toplumunu çürüttüğünü, işsiz bıraktığını, Kürtlük, Kurdistanî değerler bırakmadığını, demokrasi kültürünü yok ettiğini fark etti. Bu yüzden PKK’nin Başûr’un her alanında çalışma yürütmesine karar verdi. Fakat maalesef Barzani ailesinin bu yaklaşımları hala devam ediyor. Eğer Başûr halkımız hatta tüm diğer parçalardaki Kurdistan halkımız, Barzani hanedanlığının hala devam eden işbirlikçi-ihanetçi anlayışının, para ve hanedanlık için düşmanla kurduğu çıkar ilişkilerin önünü almazsa bu durum böyle nereye kadar devam edecektir? Yaklaşık 20 yıldır aralıksız bir şekilde Barzani ailesi öncülüğünde Türk devleti tüm üslerini Başur’a getirmiş durumdalar. Türk devletinin Zaxo’dan Duhok’a, Hewlêr’e, Başika’ya kadar MİT ve ajan üsleri dışında 100’den fazla askeri üssü var. PKK’yi Başûr’dan çıkarmak için gece gündüz Türk devletiyle işbirliği yapıyorlar, düşmana yardım ediyorlar. 1992 yılından bu yana bu ihanet devam ediyor.

KDP TÜRK DEVLETİNDEN ÜÇ KURUŞ ALMAK İÇİN KURDİSTAN’A İHANET EDİYOR

Uluslararası Komplo bunlar üzerinden yaşatılıyor. Tüm kamuoyu biliyor, Mesut Barzanî isterse çıkıp açıklama yapsın, Washington ile oturdular, Mam Celal da vardı, anlaşma yaptılar. Bu anlaşmada iki madde vardı. Biri PKK’nin Başur’dan çıkarılmasıydı. Bunun üzerine Başûr parlamentosu PKK’yi Başûr’dan çıkarma kararı aldı. Bu nasıl bir ahlak, vicdan, nasıl bir Kürtlüktür? Bu ihanettir. Bununla da sınırlı kalmadılar, 4 Ekim 1992 yılında Türk devleti ortaklığıyla gerillaya karşı bir savaş başlattılar. 1995 yılında da bu savaşı devam ettirdiler. 1997 yılında da Zap Cumhuriyeti’ni işgale edeceğiz, diyerek KDP Türk devletine tüm gücüyle destek verdi.

Hewlêr’de katledilen gazilerimizi kim unutabilir? Gazi, yaralı, elinde silah olmayan insanları katledenlerin vicdanı olabilir mi? Hala da mezarlarının nerede olduğu bilinmiyor. Barzani ailesinin bu ihanet kültürü ile AKP’nin ihanet kültürü aynı. Türk devleti şimdi de KDP’nin desteğiyle gece gündüz Rojava’da, Şengal’de, Maxmur’da, Kerkûk’te, Silêmanî'de, Hewlêr’de halka saldırıyor, arkadaşlarımızı katlediyor. Bu yolu Türk devletine, MİT’e açan KDP’dir. Halep, Musul, Kerkûk sınırını Türk devletine teslim etmek istiyorlar. Türk devletinden üç kuruş almak için yapıyorlar bunları. Kurdistan halkı bunu biliyor ama sessiz kalıyor, bunlara karşı kıyamet koparılması lazım.

Kurdistan gençleri dalga dalga Avrupa ülkelerine gidiyor. Kurdistan gençleri Avrupa ülkelerinde nasıl bir yaşam sürdürecek? Bu nasıl kirli bir siyasettir? Behdînan, Soran, Germiyan coğrafyasından daha güzel, daha zengin bir coğrafya mı var? Gençlere Mezopotamya topraklarını terk ettirip yönlerini Avrupa’ya çeviriyorlar. Bu Barzani Ailesinin siyasetidir. Bu yüzden Uluslararası Komplo doğru yurtseverliğe karşı, demokrasi kültürüne karşı, ulusal birlik çizgisini savunan özgürlükçü topluma karşı yapılıyor. Başûr’daki tüm partilerin, aydınların, sanatçıların, yazarların bunları görmesi lazım. Önderliğe yönelik komplo sürecinde Silêmanî'de, Hewlêr’de, Kerkûk’te, Behdînan’da, Soran’da milyonlarca insan ayaklandı. O dönem Rêber Apo’yu çok büyük bir sahiplenme vardı. Başûr’dan hareketimize katılan, yönetimimizde yer alan, canlarını feda eden yüzlerce arkadaşımız oldu. Başûr halkının değerleridir onlar. Heval Helmet, Diyar Xerîb Önderliğin yanında büyüdü, eğitim gördü. Sadece Başûr halkına değil tüm Kurdistan halkına öncülük ettiler. Başûr halkının bu şehitleri esas alması, sembol olarak görmesi lazım.”

HANGİ CESARETLE PKK’Yİ BAŞÛR’DAN ÇIKARACAĞIZ DİYORLAR?

PKK’nin ‘bu parça benim, bu parça senin’ gibi bir anlayışa sahip olmadığını vurgulayan Seven, Kurdistan’ın bir partinin, bir hanedanın, ya da bir ailenin değil tüm Kürtlerin ülkesi olduğunu ifade etti. Başûr’da mücadelenin hala devam ettiğini ifade eden PKK Merkez Komite Üyesi Nedim Seven, konuşmasını şu sözlerle sonlandırdı: “PKK’nin kuruluşundan bu yana Başûr’da birçok kazanım da elde edildi. Gece gündüz PKK Başûr’dan çıksın diyorlar. Kim çıkacak? PKK Başûr’a, Rojhilat’a, Rojava’ya, Bakur’a, tüm Kurdistan halkına sahip çıkandır. PKK, Rêber Apo’nun ekolojik, kadın özgürlükçü paradigmasına sahip çıkandır. Hangi cesaretle PKK’yi Başûr’dan çıkaracağız diyorlar? Biraz geçmişlerine baksınlar, biraz ciddi olsunlar. Bir ciddiyetleri kalmamış. Eski defterleri açmak istemiyorum. Toplumumuz hepsini biliyor zaten.

Başûr halkımız nasıl ki komplo sürecinde Rêber Apo’ya sahip çıktıysa şimdi de aynı duruşu sergilemelidir. İşgalcilere özellikle Türk devletine karşı ulusal birlik ruhuyla PKK ve gerillanın yanında yer almalı, Kurdistan’ı savunmalıdır. Doğrusu da budur. Kurdistan gençlerine de çağrımız budur. Avrupa ülkelerine gidip ne yapacaklar, nasıl yaşayacaklar? Bütün bunları göz önünde bulundurmalı.

Komplonun 25. yıl dönümünde Kurdistan’ın birlik ve özgür olması için Rêber Apo’nun fiziki özgürlüğünün sağlanması farzdır. Rêber Apo’nun fiziki özgürlüğü sağlanmadan Kürt sorunu da çözülmez, ihanet de son bulmaz. Halkımızın bunu çok iyi bildiğinin farkındayız ama vicdani ve ahlaki görevler vardır. Bazıları çıkıp, insanlıktan, hukuktan bahsediyor ama bize karşı imha, katliam saldırıları var. Fiziki, kültürel, siyasi soykırım saldırıları var. Bu anlamda toplum bilinçlendirilmezse, aydınlar sorumluluklarını yerine getirmezse, herkes aralıksız bir mücadeleyle bu sürece katılmazsa tehlike devam edecektir. Bu temelde Başûr devriminde yer alanları, bedel ödeyenleri anıyor ve selamlıyoruz.

Uluslararası Komplo’nun yıl dönümü vesilesiyle öncü birkaç arkadaşımızı da anmak istiyorum. 4 Ekim’de Rêber Apo’nun felsefesini esas alan heval Zîlan (Nagihan Akarsel), Silêmanî'de katledilmişti. Heval Zîlan’ı canı gönülden anıyoruz. Asıl saldırı Önder Apo’nun ideolojisine, Jineolojiye yapılmıştı. Çünkü heval Zîlan, Jineoloji’nin öncülerindendi.

Yine heval Şîlan 8 Ekim 2021 yılında işgalci Türk devletinin hava saldırısında şehit düşmüştü. Maxmur’un bir değeriydi, komutanımızdı. Devrimimizde Maxmur’un özel bir yeri vardır. Heval Şîlan’ı da Ekim ayı vesilesiyle saygı ve minnetle anıyoruz.

Gurbetelli Ersöz yoldaşımızı da anmak istiyorum. 7 Ekim 1997 yılında Türk devletinin Zap alanına yönelik saldırılarında şehit düştü. Özgür basının öncüsü olan heval Gurbetelli Ersöz şahsında tüm basın ve devrim şehitlerini saygıyla anıyoruz.

25 Ekim’de şehit düşen heval Bêrîtan, (Gülnaz Karataş) ihanet çizgisine karşı direniş çizgisini temsil etmiştir. Özgür kadın çizgisini, özgür kadın ordulaşmasının öncülüğünü yapmıştır. Bu şehit arkadaşlarımızı sevgi ve minnetle anıyor, anıları önünde saygıyla eğiliyoruz. Rêber Apo’ya yönelik Uluslararası Komplo’nun tamamen boşa çıkarılması için ‘Dem Dema Azadiyê ye’ hamlesi çerçevesinde tüm alanlarda kadınlar, gençler, aydınlar, sanatçılar başta olmak üzere herkesin üzerine düşen rol ve sorumluluklarına sahip çıkacağına inanıyoruz. Uluslararası Komplo bu şekilde boşa çıkarılacak ve Rêber Apo kısa bir sürede fiziki özgürlüğüne kavuşacaktır.”