Türk özel kuvvetleri mensubu Naci Kaygısız’ın cenazesinin görüntüleri

HPG, ellerinde bulunan ve Türk ordusu tarafından bir sır gibi saklanan özel kuvvetler mensubu Naci Kaygısız’a ait görüntüleri paylaştı.

HPG Basın İrtibat Merkezi, 10 Temmuz 2022 tarihli açıklamasında işgalci Türk ordusuna mensup bir askerin cenazesinin ellerinde olduğunu açıklamıştı.

Açıklamada şu bilgiler yer almıştı:

“7 Temmuz 2022 günü ölen ve cenazesi güçlerimizin elinde bulunan askerin isminin Naci Kaygısız olduğu netleştirilmiştir. Bu askerin Türk özel kuvvetlerine mensup olduğu ve ölümünün kamuoyundan gizlendiği anlaşılmıştır. Daha önce de kamuoyuyla paylaştığımız gibi, bu askerleri Kürdistan’ı işgal seferine gönderenler kendi askerlerinin cenazesine sahip çıkmamaktadır. Bu yüzden Naci Kaygısız isimli Türk askerinin ailesine çağrıda bulunuyor, talep etmeleri halinde çocuklarının cenazesini siviller yoluyla teslim edebileceğimizi belirtiyoruz. Ailesi Başûrê Kurdistan’ın Duhok iline bağlı Amediye ilçesine gelip bölgedeki siviller yoluyla bizimle iletişime geçebilir.”

HPG’nin yaptığı açıklamalara rağmen işgalci Türk devleti askerin ölümünü gizlemeye devam ederken, gerilla cenazesi için HPG’ye de herhangi bir başvuru yapılmadığı öğrenildi.

İşgalci Türk devletinin yoğun baskısından kaynaklı birçok kesiminin bu konuyu dile getirmekten kaçındığı sanılıyor.

Asker Naci Kaygısız’ın cenazesine el koyan gerillalar, işgal saldırıları sırasında öldürülen askere ilişkin yeni detaylar verdi.

9 Temmuz’da bir kamera karşısında konuşan gerillalar, “Bu asker ve bir asker daha güçlerimiz tarafından cezalandırıldı. İsmi Naci Kaygısız’dır. Kaskının üzerinde bu isim yazıyor. Üzerinde kimlik veya askerlerin boynuna taktığı künyeden yoktu. Üzerinden sadece telefon çıktı. Farklı bir şey yoktu. Kasketi üzerinde ne yazıyorsa odur” dedi.

PKK Yürütme Komitesi Üyesi Murat Karayılan da ANF’ye verdiği röportajda bu konuya dair şunları belirtmişti: “Yıkılmamak için şimdi savaş hakkında çok büyük sansür uyguluyorlar. Kimse bu konu hakkında bilgi paylaşamıyor. Bütün bilgiler yalnızca Hulusi Akar tarafından veriliyor. Başka da kimse üzerine yorum yapamıyor.

Ölülerini vermiyorlar; her şeylerini gizliyorlar. Doğrusu büyük bir onursuzluğu yürütüyorlar. Sadece uluslararası savaş yasalarını çiğnemiyorlar, ahlaki ölçüleri de ayaklar altına alıyorlar. Askeri ölüyor; oradan alıp götüremiyor, o da cenazeleri ortadan kaldırmak için uçaklarla vurarak parçalayıp yok ediyor. Cenazelerin bulunduğu yeri bombalıyor. Mesela Zap’ın doğusundaki Şikefta Brîndara’da da Zap’ın batısındaki Girê Cudî’de de böyle oldu; buralardaki arkadaşlarımız cenaze kokusundan dolayı hareket edemediklerini belirtiyor. Çünkü arazi cenaze parçalarıyla dolmuş ve onların hepsini bombalamışlar. Bunların ailelerine ne diyecekler, insan şaşırıyor.

Esasen öncesinde tedbir almışlar. Bu askerler, askerliğe yazılırken ailesine de belge imzalatıyorlar ve devletin çıkarları gerektirirse gizlemeleri gerektiğini, ilan edilmeyeceğini, eğer bunun dışında bir hareket olursa tazminat vb. kesileceğini belgeliyorlar. Çünkü savaşta kim ölürse ailesine yüksek miktarda maaş veriyorlar. İşte o maaşın kesilmesi tehdidi nedeniyle kimse de üzerine konuşmuyor. Asker aileleri de konuşmuyor; sadece tek tük bazıları konuşuyor. Mesela cenazeleri arkadaşların elindedir ama bahsetmiyorlar. Arkadaşlar isimlerini ilan ediyorlar ama yine de bahsetmiyorlar. Arkadaşların yanında ölen asker için, ‘hastaneye kaldırdık ama orada öldü’ diyorlar. Halbuki cenazesi dağdadır. Yani her şeyi yalanla yürütüyorlar.’’