Ulusal kongre çalışmalarında önemli olan Kürdistan'ın geleceğidir

DTK Eşbaşkanı Berdan Öztürk, Kürt Ulusal Birlik Kongresi'nin toplanmasına ilişkin konuşarak, "Bu çalışmada partilerin önemi yoktur. Halkımızın ve Kürdistan'ın geleceğinin önemi vardır" dedi.

Türk devletinin Kürdistan'ın 3 parçasındaki işgalci politikaları devam ediyor. İşgal edilen topraklarda sadece askeri varlığını korumuyor, aynı zamanda kültürel, ekonomik ve toplumsal kodları asimile ederek sömürüyor. Kürtlüğe ve Kürtlere saldırıların her gün daha çok boyutlandığı bu dönemde Kürt Ulusal Birliği'ni sağlamak için de çalışmalar devam ediyor. 19 Mayıs 2020 tarihinde Kuzey ve Doğu Suriye’deki 25 Kürt siyasi hareketi ve parti Qamişlo’da gerçekleştirdikleri toplantı sonrası ulusal birlik çalışmalarını bir üst boyuta taşıyan kararlar almışlar.

Toplantı sonucunda bölgedeki ulusal birlik çalışmalarını destek ve takip için ‘Kürt Ulusal Birliği Partileri’ adlı yeni bir yapının kuruluşu ilan edilmişti. Kuzey Kürdistan'da ise ulusal birliğin öncülüğünü Demokratik Toplum Kongresi (DTK) yapıyor. Henüz somut bir raddeye varmayan Kuzey Kürdistan'daki ulusal birlik çalışmalarının önemi ile ilgili ANF'ye konuşan DTK Eşbaşkanı Berdan Öztürk, özellikle içerisinden geçtiğimiz süreç bakımından ulusal birliğin bir an önce sağlanması gerektiğini vurguladı.

KÜRTLERİN DİLİNE SALDIRI VAR

Sadece Rojava özelinde değil, tüm Kürdistan'da Kürt halkının siyasi hareket ve partilere ulusal birliği dayattığını belirten Öztürk, önümüzdeki süreçlerde başarılı bir yol alabilmek için çalışmalarına hız vereceklerini söyledi. Öztürk, saldırıların bölgesel olmadığını ve 4 parçadaki Kürtlere yönelik olduğu için ulusal birliğin Kürdistan'ın genelinde sağlanması gerektiğine dikkat çekti.

Ulusal birliğin aynı görüş ve düşüncelerden oluşan siyasetlerin bir araya gelmesi olmadığının altını çizen Öztürk, konuşmasına şu sözlerle devam etti: "Ulusal birlik çalışmalarında yer alan siyasetler olarak aynı ideolojiye sahip olmayabiliriz ama bir araya gelmemizi şart koşan ortak kültür, dil ve tarihimiz var. Daha geçen gün Ankara'da Kürtçe şarkı dinlediği için bir Kürt genci hunharca katledildi. Bugün Ortadoğu coğrafyasında nereye bakarsanız bakın bir Kürt, 'Ben Kürdüm' diyorsa, kimlik, kültür, tarih ve diline sahip çıkıyorsa saldırılarla karşı karşıya kalıyor."

KONGRE ÇALIŞMALARININ SORUMLULUĞU DTK'DEDİR

Kuzey Kürdistan'daki yürütülen ulusal birlik çalışmalarının DTK üzerinden yürüdüğünü hatırlatan Öztürk, "Bu çalışmalarımız 2007 yılında kongremiz kurulduğundan beri yürüyor. Bugün eğer hala somut bir sonuç elde edememişsek bunun sorumluluğu bize aittir. Ne HDP ne de DBP'nin bundan bir dahiliyeti yoktur. Çünkü çalışmalar tamamen kongremizin inisiyatifinde yürüyor.

Sorulacak bir hesap ya da yöneltilecek bir eleştiri varsa onun tek muhatabı kongremizdir. HDP ve DBP sadece destek sunabilirler bu konuda. Çünkü onlar sadece bizim bileşenlerimiz. Tabi bu meselede bir kafa karışıklığı yaratılmışsa o da bizim eksikliğimizdir" diye konuştu.

MESELEMİZ KÜRTLÜK VE KÜRDİSTAN OLMALIDIR

Kürtlerde özellikle son 5 yılda ulusal birlik bilincinin daha çok geliştiğini kaydeden Öztürk, şu değerlendirmelerde bulundu: "Son 5 yılda Güney Kürdistan'da referandum süreci yaşandı, Efrîn ve Rojava'nın işgalleri gerçekleşti. Tüm Kürtler, bu olanlardan anladılar ki, mesele herhangi bir partinin tabanı olma meselesi değil. Mesele, Kürtlük ve Kürdistani değerlerdir. Örneğin burada gelip halkın iradesini gasp edip belediyelere çöken kayyımların ilk icraatları Kürt diline saldırı oluyor.

Kürtler bunu görüyor ve asıl meselemizin Kürtlük olduğunu bilince çıkarıyorlar. Bugün belki kısa vadede ulusal kongreyi toplayamayabiliriz ama bazı noktalarda anlaşmamız lazım; Kürtler kendi çıkarları için adım atmalılar. Yine Kürtlere veya Kürdistan'a bir saldırı olduğu zaman öncülerin tek bir vücut olarak karşı koymaları gerekir. Zaten Kürtler arasında tek bir duruş sergilendiği zaman, Amerika da Rusya da İran da bu kadar rahat at koşturamazlar."

HALK BİZE TALİMAT VERİYOR

Kürt halkının 4 parça Kürdistan'da ulusal birlik bilincine sahip olduğunu vurgulayan Öztürk, konuşmasını şu sözlerle tamamladı: "Kürt halkı zaten bu konuda talimat veriyor. Rojava'ya dönük Türk devletinin işgali gerçekleştiğinde Güney Kürdistan halkı Türk markalarını ve mallarını boykot etti. Ya biz bu talimata uyarız ya da halk gereken cezayı bize verecektir. Halkımız yıllardır fedakârlık yapıyor ve karşılığında sadece varlıklarını koruyacak bir yapının oluşmasını bekliyor. Bu halkın taleplerinin yerine getirilip getirilmemesi noktasında da en büyük sorumluluk bize düşüyor.

Halkımızda ulusal birlik anlayışı bu düzeyde açığa çıkmışken biz buna nasıl cevap olacağız? Bizim artık halkın taleplerini dikkate almamız gerekiyor. Parti çıkarlarını değil."