'Uzlaşma olmazsa Irak'ta iç savaş muhtemel'

Irak’taki mevcut siyasi gidişat nedeniyle Kürtleri tehlikeli bir geleceğin beklediğine işaret eden Siyasi Gözlemci Selah Saleyî, “Eğer uzlaşma sağlanamazsa Irak’ta mezhep ve aşiret savaşlarının çıkması muhtemeldir” uyarısında bulundu.

KDP'nin Sadr Hareketi ile anlaşmaya gitmesinin Kürtlerin ulus olarak geleceğine yönelik bir tehdit olduğunu vurgulayan Saleyî, " KDP'nin Sünnilerle ve Sadr ile koalisyonu ulusal çıkarlar için değil, oy ve makam içindir. Kürtlerin geleceği için de tehlikeli olan bu koalisyonla Kürt halkı dağıtılacaktır. Hewlêr'in füzelerle bombalanmasının PKK'nin veya İsrail üssünün varlığıyla hiçbir ilgisi yoktur. Bundan ziyade İran'ın, Barzani koalisyonuna Irak'ta unutulmamaları için verilen bir mesaj olabilir. İran unutulursa, Irak'ta sokak savaşlarının başlaması uzak değil" diye konuştu. 

Kerkük kenti aktivisti ve siyasi gözlemcisi Selah Saleyî, 16 Ekim 2017 olaylarından sonra kentte yaşanan durumu, Barzani'nin Sünnilerle ve Sadr Hareketi ile yakınlaşmasının tehlikelerini yorumladı.  

Saddam Hüseyin rejimin devrildiği 2003 yılından sonra Kerkük'teki güvenlik ve hizmet çalışmalarını aktaran Saleyî, ihanet olarak değerlendirdiği 16 Ekim 2017'de itibaren de şehrin büyük bir kargaşa ile yüz yüze olduğunu söyledi.

Saleyi şöyle konuştu: "Saddam Hüseyin rejiminin 2003 yılında devrilmesinden sonra Kürtler Kerkük'te güvenlik ve hizmeti sıfırdan devraldı. Ebdurehman Mistefa, Kerkük Valisi olduğu zaman şehre hizmet edecek bütçesi yoktu ancak Kerkük şehri için petro-dolar hakkını sağladı ve birkaç aşamada çalışmayı başlattı. Kerkük'ün  kalkınması için o dönem bir plan hazırlanmıştı. Fakat Dr. Necmedin Kerim döneminde yürürlüğe girdi. Tüm eksikliklerine rağmen Kerkük'e hizmet verildiği söylenebilir. Kentin güvenliği için de pêşmerge ve asayiş güçleri birçok şehit verdi. 16 Ekim 2017 yılında  yaşanan ihanetin ardından Kerkük'te bir değişim yaşandı ve şovenist bir vali atandı. Daha sonra hizmet adına birşey kalmadı. Şimdi Kerkük şehri Irak'ta askeri kontrol altında olan ve kendi sivil yönetimine sahip olmayan tek vilayettir. Şehirde mezhep ve aşiret bilinciyle başka ülkeler tarafından yönetilen onlarca farklı güç ve askeri grup bulunuyor. Şehir büyük bir kargaşa ile yüz yüze kalmış durumda." 

KDP AÇIK BİR ŞEKİLDE TÜRKİYE'NİN PLANLARINI UYGULUYOR

Kerkük'teki durumun 16 Ekim'den sonra düzelebilecekken KDP'nin, meclis üyelerinin Kerkük'e dönmesine ve Kürt vali seçilmesine izin vermediğini hatırlatan Selah Saleyî, "KDP ve YNK arasındaki gerilimden dolayı kentteki Kürtler mağdur oldu ve Arap valinin seçilmesi ile Araplaştırma süreci başlatıldı. BAAS rejiminin yıkılmasından sonra Irak'taki anayasa, hükümetin çoğunluk tarafından değil uzlaşma ile yönetilmesi gerektiğini şart koşuyor. Irak'a dış müdahale var, YNK'nin kontrolündeki bölgelerde İran politikasının izlendiğini ve KDP'nin ise Türkiye'nin planlarını açıkça uyguladığını görüyoruz. Çoğunluk hükümeti kurulursa, Lübnan'da olduğu gibi Irak'ta da Kerkük'ü etkileyebilecek mezhep ve aşiret savaşlarının çıkması muhtemeldir. Bu durumda yetkililerin iç savaştan çıkış yolu üzerine anlaşma sağlamaları önemlidir" dedi. 

SADR İLE ANLAŞMAK KÜRTLERİN ULUS OLARAK GELECEĞİNE TEHDİTTİR

KDP'nin Sünnilerle ve Kürtleri ulus olarak kabul etmeyen Sadr Hareketi ile yaptığı koalisyon görüşmelerinin oy ve makam için olduğunu belirten Selayî, şöyle devam etti: "KDP'nin, Kürtlere karşı çıkan Sünniler ve Şiiler ile değil, tüm anlaşmazlıklara rağmen Kürt partileri ile bir anlaşmaya varması gerekiyordu. Sadr Hareketi ile anlaşmak Kürtlerin ulus olarak geleceğine tehdittir; çünkü Sadr Hareketi mezhepçidir ve Kürtleri ulus olarak kabul etmiyorlar. Zamanında 140. maddeyi uygulanmayacağını ilan etmiş, pêşmergeleri milis olarak tanımlamış ve dağılmalarını istemişlerdir.

KDP'nin Sünnilerle ve Sadr ile koalisyonu ulusal çıkarlar için değil, oy ve makam içindir. Kürtlerin geleceği için de tehlikeli olan bu koalisyonla Kürt halkı dağıtılacaktır. İki gün önce Bağdat'taki KDP üssü ateşe verildi ve geçen ay Hewlêr'e İran tarafından füze atıldı ve birkaç kez de insansız hava araçlarıyla saldırıya uğradı. Önümüzdeki süreçte bu saldırıların artma ihtimali var. Hewlêr'in füzelerle bombalanmasının PKK'nin veya İsrail üssünün varlığıyla hiçbir ilgisi yoktur. Bundan ziyade İran'ın, Barzani koalisyonuna Irak'ta unutulmamaları için verilen bir mesaj olabilir. İran'ın Irak'ta bir güce sahip olduğu ve kendi çıkarları için harekete geçebilecek güçlü silahlı gruplara sahip olduğu iyi biliniyor. İran unutulursa, Irak'ta sokak savaşlarının başlaması uzak değil."

DEMOKRATİK ÖZERKLİK SİSTEMİ DÜNYAYA ÖRNEK OLDU

Selah Selayî, Rojava'da hayata geçirilen özyönetim deneyimini ve bu sistemin Güney Kürdistan ve Irak'a taşınmasının çözüm üzerindeki etkisine dikkat çekerek, sözlerini şöyle tamamladı: "Rojava'da demokratik özerklik deneyimi tüm Kürdistan ve bölge ülkeleri için gurur kaynağı olmuştur. Demokratik Özerklik bölge halklarını değiştirdi ve yakınlaştırdı. Kürt gençlerinin Rojava'daki mücadelesi dünyaya örnek oldu. Güney Kürdistan'da özerk yönetim yok ama federal aşamayı geçmek ve konfederal aşamaya girmek istiyoruz."