Yayla yollarında eziyet

Yaylaların büyük kısmını yasaklayan, diğerlerine gidişleri birçok şarta bağlayan devlet, dönüş yolunu da eziyete çevirdi. Hakaretlere cezalar da eşlik ediyor.

Dağların dillerini belki de en iyi bilenlerdendir çobanlar, zifiri karanlığı da. Gölün, ağaçların ve insanların da gözcüsü bir yere kadar. Çobanların göçünde Rıdvan Koyun’un sohbetini işledik. Çobanlığın hikayesine eşlik etmek istedik önce ama olağanüstü hallerin yaşandığı bu topraklarda çobanlık da olağanüstü halin bir parçası artık.

20 yıldır çobanlık yaptığını söyleyen Rıdvan Koyun, 30 yaşında. Ailesi ve çocukları, memleketi Kurtalan’da kalıyor. Özlem çektiğini dile getiriyor ama devamında ‘dört aydır ailemi görmüyorum, mecbur’ diyor. Mecburiyet, tercihlerin çok daha önünde geçiyor gibi de düşünüyor bir iki saniye. İlk baharın ilk günlerinde çıkmış yollara. Şırnak/Faraşin’de aylarca hayvanlarına bakmış bir çoban Rıdvan Koyun. ‘Çobanlık nasıl bir meslek?’ diye soruyoruz, ‘Güzeldir’ diyor, yollarda karşılaştığı devlet zulmünü sonraki cümlelerine bırakmayı hesap ederek.

YOLLARDA GEÇER ZAMAN

20 gündür yollarda Koyun, bir buçuk ay daha gidecek yürüyerek Nusaybin’e kadar. “Doğal bir yaşamın içinde olmak güzel, yaylara gidiyoruz, koyunlarımız var onları sağıyoruz, bakıp besliyoruz. Aylarca yaya olarak gideceğimiz yaylalara kadar yürüyoruz. Koçerlik bana göre güzeldir, büyüklerimiz elli yıldır böyle geçiniyor. İlk baharda yollara düştük, yaylalara geldik. Üç ay boyunca yaylalardayız. Bir buçuk ay daha yollardayız. Göçerliktir, böyledir, yollarda geçer zaman” diyor.

ZULÜM DE VAR YOLLARDA

‘Nedir bu yollarda geçen zorluklar?’ diye sorunca da o romantik dağ manzaraları bir anda kaybolup devletin zulümdeki üstün çabası kendisini gösteriyor yeniden. Anlatıyor yollardaki zorlukları: “Devlet bu yollarda çok zulmediyor bizlere. O gün koyunlarımızı uçurumdan attılar. Sabaha kadar da ellerinde kaldık, bizi rehin tuttular. Kimlikleri aldılar, kötü sözler ettiler. Sabah bizi bıraktılar. Ceza yazdılarsa da bir kağıt vermediler, ben ceza kestiklerini düşünüyorum. İsmimizi yazdılar, bazı arkadaşlarımız 20-30 bin TL ceza kesmişler.”

KOMUTAN BANA SİLAH ÇEKTİ

Koyun, 20 yıldır aynı yollarda, dağlarda, yaylalarda. Şöyle devam ediyor: “Bu yollar yüz yıllardır çobanlığın yoludur, çobanların kullandıkları yoldur. Bize bu yolun yasak olduğunu söylüyorlar. Biz sorduğumuzda da bu komutanın yeni atandığını söylediler, uzman çavuş kulağımın dibinde silah çekti, küfürler etti. Bize fazlasıyla zulmettiler. Ben de karşılık verdim, ‘hakkın yok buna’ dedim. Hakkı yok bir çobana böyle zulmetmeye.”

EKONOMİK OLARAK ÇÖKERTİYOR

Yıllardır kullandıkları yolların bir anda yasaklı olduğunu söylemişler kendilerine. Koyun ise meselenin bahane olduğuna emin ve şunları söylüyor: “Bu topraklara gelmek yasak, diyor yeni atanan uzman çavuş. Gelirsek eğer ceza keseceklerini söylediler. Hayvanların kağıtlarının olması gerekiyormuş, bu kağıt olursa geçmemize izin vereceklermiş. Son baharda hiçbir çobanda kağıt olmaz, bu kağıtlar ilk baharda alınabilen kağıtlardır. Verdikleri kağıtları da geçişlerde zaten karakollara veriyoruz. Devlet bu yollarda bunu yapıyor. Geçim de zor. Göçerlik eskisi gibi değil artık. Geçinmekte zorluk yaşıyoruz. Bu sene artık büyük baş hayvan da alınmıyor. Biz çobanlar eskisine oranda daha da fakirleştik. Hayvanlarının yarısını satması gerekiyor ki kışını geçirebilsin, alan da yok.”