Gabar: Düşmana kapılar açılmamalı
HPG komutanlarından Dilxwaz Gabar, Türk devletinin kirli oyunlar ve politikalar ile halkı ajanlaştırıp, düşürerek kutsal değerlerine karşı kullanmaya çalıştığını söyledi.
HPG komutanlarından Dilxwaz Gabar, Türk devletinin kirli oyunlar ve politikalar ile halkı ajanlaştırıp, düşürerek kutsal değerlerine karşı kullanmaya çalıştığını söyledi.
Türk özel savaşının kullandığı tüm kirli yöntemlerin sonuçsuz kaldığını belirten Gabar “Bundan sonra bu yöntemleri kullanarak sonuç almayı hedefliyorlar. Aşiretler, kabileler ve bazı şahıslar üzerinden bunu denediler. Şimdi yurtsever ailelerimiz üzerinde bunu yapmaya çalışıyorlar. Bizim kırmızı çizgilerimiz vardır. Şehit ailelerimiz, gerilla ailelerimiz genel olarak yurtsever ailelerimiz kırmızı çizgimizdirler. Şimdi de bunu bize karşı kullanmaya çalışıyorlar. Halkımıza ve ailelerimize bu şekilde zarar veriliyor. Farklı yöntemler kullanarak çocuklarına ulaşmalarını istiyorlar” dedi.
HPG komutanlarından Dilxwaz Gabar, Stêrk TV’de yayınlanan özel programda gazeteci Pirdoğan Kemal’in sorularını yanıtladı.
Gabar'ın söyleşisi şöyle:
Bilindiği üzere AKP-MHP faşist rejimi özellikle son yıllarda Kürdistan halkları üzerinde çok yoğun bir şekilde özel savaş politikaları yürütüyor. Sürekli televizyon ekranlarına çıkıp “bitirdik, bitireceğiz” söylemlerini kullanıyorlar. Bunlara karşı hem Kürdistan dağlarında hem de şehirlerde eylemler var. Bir gerilla komutanı olarak bu son yaşanan gelişmeleri nasıl değerlendiriyorsunuz?
Şehitler ayı olan Mayıs ayında tüm devrim şehitlerimizi anıyor, anıları önünde saygıyla eğiliyoruz. Bilindiği gibi AKP/MHP rejimi özel savaş grupları olarak birbirleriyle ittifak içerisine girdi. AKP’ye 2002 yılından bu yana iktidara geldiği günden beri Rêber Apo tarafından defalarca şans tanındı. Açık bir şekilde barışın gelişmesi ve var olan savaşın durması için defalarca çağrılar yapıldı. Farklı oyunlarla, tezgahlarla; şiddeti arttırarak ve işbirlikçiler, ajanlar, kontralar yoluyla cevap vermek istediler. AKP’nin MHP ile yaptığı ittifak da bu kapsamdaydı. Gelişen ateşkes süreçlerine karşılık ayakta kalabilmek için defalarca savaşı geliştirdiler. Çünkü bu çete grup savaş ve kan ile ayakta kalıp örgütleniyor. Bununla birlikte barış çağrılarına karşı tekrar Kürt soykırımını gerçekleştirme yoluna gittiler. Rêber Apo sürekli şans tanıyarak, Türkiye’de Kürt sorununu barış yoluyla çözmek istedi. Bunu bir zayıflık olarak kullanmaya çalıştılar. Önder Apo “2004’ten sonra en güçlü dönemimizi yaşadık. Bu süreden sonra savaşı daha da büyütmek için birçok imkân gelişti” dedi. Fakat Önder Apo her şeye rağmen sürekli barış çağrıları yaptı. Devlet, gelişen imkanlara karşı şiddeti kullanarak savaşı kazanmaya çalıştı, çalışıyor.
Birkaç gün önce de Süleyman Soylu, “200 kişi kaldı” dedi. “Bazen 300, bazen 500, bazen de on beş bin gerilla var” diyor. Aslında bu söylemlerle Türk toplumunu kandırmaya çalışıyorlar. Türk toplumu da bunların yalan söylediğini anladı. Bunların perde arkasındaki yüzleri de görünmeye başladı. Bunun için şiddeti kullanıyorlar. Belediyelere kayyum atıyor, bekçi adıyla çete örgütlenmesi geliştiriyor. “Bitirdik, bitiriyoruz” söylemlerini kullanıyorlar. 80’li yıllarda da “5 kişi, 6 kişi, 10 kişi kaldı” diyorlardı. Türkiye toplumu da bunun yalan olduğunu çok iyi anladı. Kürt sorunu, devletin şiddet ile çözemeyeceği bir seviyeye gelmiştir. Kürdü bitiremezler, halen de yalan söylüyorlar. Bazı işbirlikçiler, hainler ile ortaklık yapıyorlar. Bu işbirlikçi kesim, Kürdistan tarihinden günümüze kadar hep var olmuştur.
Devlet bunlardan bazen fayda sağlamıştır. Ama bunu kullanarak özgürlük hareketimizi bitiremezler. Özgürlük Hareketi bunu çoktan aşmıştır. AKP/MHP faşizmi hem ekonomik hem siyasi hem askeri hem de diplomasi yönünden en zayıf dönemini yaşıyor. Yıkılmak üzeredir. Ahlak dışı bir savaş ile kendini ayakta tutmaya çalışıyor. Savaşın da ahlakı ve kuralları vardır. Fakat faşist devlet bunları tanımıyor. Bu vahşi yöntemlerle halkımıza, gerillaya saldırıyor.
GERİLLA DÜŞMANA BÜYÜK DARBELER VURUYOR
Elindeki tekniğe güvenip bunları yapıyor. Fakat bahar itibariyle yediği darbeler ile şok geçirdi. Artık belli oldu ki, gerilla yeni tarz ve taktiğe göre savaştığı zaman teknolojileri de bir işe yaramıyor, etkisiz kalıyor. Özel savaş yoluyla yürüttükleri tüm propagandaları da yalandır. Bugün İstanbul’dan Serhat’a kadar yürütülen mücadele ile gerçekler ortaya çıkıyor. Ne kadar psikolojik savaş yürütse de gerçekler gün yüzüne çıkıyor. Gerilla, düşmana Serhat’ta, Botan’da, Medya Savunma Alanları’nda büyük darbeler vuruyor. İstanbul’da bile düşman büyük darbeler yiyor. Bu daha da devam edecektir ve bu mücadele gücümüzü ortaya koyuyor. Yeni tarz- taktik ile düşmanın bel bağladığı özel savaşı ve tekniğini boşa çıkarıyoruz. Evet, bedeli oldu, kayıplarımız oldu. Fakat özel savaşı kullanarak söyledikleri yalandır. Bizi bitirmişlerse bu kadar eylemi kim yapıyor? Ancak ihaneti, işbirlikçiliği, ajanları kullanarak bazı şeyler yapmaya çalışıyorlar.
ERDOĞAN, BAHÇELİ, FİDAN, SOYLU EKİPLERİ KİRLİ İŞLER NEDENİYLE İTTİFAKTALAR
Diğer şekilde savaşacak gücü kalmamıştır. Kimse de inanmıyor savaşabileceklerine. Kendileri de kendilerine inanmıyor. Kendi içlerinde de sorunları var. Kritik bir döneme girmişken Soylu istifa etti. Erdoğan neden kabul etmedi? Çünkü çete gruplarıdırlar. Erdoğan, Hakan Fidan, Soylu, Bahçeli ekipleri kirli işler nedeniyle ittifaktalar. Bundan dolayı Erdoğan bunlardan vazgeçemiyor. Gitmeleri halinde tüm kirlilikleri ortaya çıkacak. Bunları bildiği için vazgeçemiyor. Şu an nerede? İsmi var ama kendi yok. Yıkılmak üzereler. Faşist sistemi nereye kadar götüreceklerini sanıyorlar? Siyasi, askeri olarak nereye kadar götürecekler?
Kürt ve Türk toplumu bunları kabul etmiyor. Bundan dolayı özel savaşı, teknolojiyi geliştiriyor, bunlara sığınıyor ve toplumunu bu şekilde kandırıyor. Bitireceğiz diyor, bu kadar darbe vurduk diyor. Hepsi yalan dolan. Herkes de görüyor aslında. Bu direnişi kimler sürdürüyor o zaman? Nerede o söyledikleri? Yalan söylüyorlar bu açık. Kimse de bu yalanlara inanmamalı.
“Kirli politikaları ile koruculuk, işbirlikçilik ve ajanlığı geliştiriyorlar” dediniz. Osmanlı’dan Türk devletine kadar bu politikaların yürütüldüğü biliniyor, özellikle de son iki yüzyılda. Bunu Kürt toplumunda, Kürt gençleri arasında yürütmesinin etkilerini nasıl değerlendiriyorsunuz? Ajanlık ve işbirlikçiler halk arasında ne şekilde yürütülüyor?
Yürüttüğü bu kirli politikaları özellikle gençler arasında geliştirmek istiyor. Fuhuş, uyuşturucu, ajanlaştırma ve her türlü ahlaksız politikaları kullanarak gençlerimizi gerçekliklerinden koparmaya çalışıyor. Etkisine almak istiyor. Bunlar yeni şeyler değil. Tarihe baktığımızda Osmanlı’dan geliyor. Osmanlı hayalinin göstergesidir. Bu ahlaksız yöntemlerle Kürt gençlerini etkisiz kılmak istiyorlar, çünkü diğer tüm oyunları deşifre oldu. Rêber Apo şahsında gelişen büyük direniş, düşmanın tüm oyunlarını deşifre etti. Bundan dolayı artık kirli oyunlarını doğrudan yürütmeye başladı. Kürtleri Kürt eliyle yok etmek için çabalıyor. İlk hedefi de gençlerdir. YPS öncülüğünde başlayan direnişlerde halkımızın, gençlerimizin iradesi ortaya çıktı. Sur, Silopi, Cizre, Hezex, Gever’de başlayan direniş Kürt gençlerinin iradesini ortaya koydu. Aylarca bu yerlere giremediler. Bu direniş karşısında yenildiler. Buna karşılık, Osmanlı hayallerine ulaşmak için ilk hedefleri gençlerdir. Kürt gençleri buna karşı duyarlı olmalıdırlar.
BOTAN’A BİLİNÇLİ BİR ŞEKİLDE KİRLİ ELLERİNİ ATIYORLAR
Bu politikaları genel olarak Kürt halkı ve gençleri üzerinde uyguluyorlar. Özellikle Botan halkı ve gençleri üzerinde yürütüyorlar. Mücadelemizin miladının Botan olduğunu bildikleri için, özellikle Botan’a kirli ellerini atıyorlar. Bunun için Botan’da koruculuğu güçlendirmeye çalışıyor. Botan gençlerinin içerisinde ahlaksız politikalar geliştiriyorlar. Kapitalist modernitenin tüm kirliliklerini Botan’da geliştirmek istiyorlar. Türkiye’de ise bekçiliği geliştirerek çeteler oluşturuyor, bunları silahlandırılıp toplumun kendi kendini kırmasına yol açıyorlar. Geliştirmek istedikleri bu kirli politikalara karşı duyarlı olmamız gerekiyor.
Kürt gençleri bunları görerek hareket etmelidir. Gençler, kararlarını kendi başlarına alabilmelidirler. Bu açıdan gençler, 2015 yılındaki şehir direnişleri ruhunu 2020 yılında da gösterebilirler. Hareket olarak, faşizmi yıkma kararı almış bulunmaktayız. Kürt gençleri bu yönden ısrarlı olmak durumundadırlar. Fakat hala zayıflıklar, eksiklikler var. Hatta bu eksiklikleri, zayıflıkları kabul edenler de var, kendileri için sistemi kabul edenler de var. Bu tür oyunlara kanmamalıdırlar. Kürt gençleri Erdoğan gerçeğini, AKP/MHP gerçeğini görmelidirler. Bunlar Kürt halkının iradesini tanımayanlardır. Halkın iradesi ile seçilen belediyeleri kayyumla işgal ettiler. Zaten kayyum atayacaklarını söylediler ama halkın iradesini kıramadılar, kıramazlar. Bugün tekrar seçim olsa Kürt halkı yine iradesini gösterecektir. Bu yönden Kürt gençleri kararlı ve cesaretli olmalıdırlar. Dağlara gelip direnişe katılabilirler; bulunduğu şehirlerde, evlerinde karar alıp mücadele edebilirler. Bunun örnekleri günümüzde mevcuttur. Bunun pratiğini Kürt gençleri şu anda alanlarda gerçekleştiriyor. Bu iradeyi gösterebilirler.
Kürt halkı olarak, Kürt gençleri olarak bu kirli politikaları ve özel savaşı görmeliyiz. Ajanlaştırma faaliyetlerini görmeliyiz. Koruculuk sistemi ile Kürtler karşı karşıya bırakılıyor. Uyuşturucu ve fuhuş gibi kirli yöntemler kullanılarak gençler düşürülüyor. İrade yok edilmek isteniyor, çünkü irademizden korkuyorlar. Bu ideoloji ve felsefeden korkuyorlar. Evet Kürtleri kabul ettiklerini söylüyorlar ama üzeri betonla kaplanmış Kürtleri. Ölü Kürtleri kabul ediyorlar.
Yani sisteme entegre olmuş Kürtleri...
Kendileri gibi olan Kürtleri. Onlar da Kürt değildir. Çünkü Kürt gerçeği bu değildir. Bunlara karşı Kürt gençleri duyarlı olmalı ve gerçeği görmelidirler. Bu direnişe katılmalıdırlar. Bu duruma yeter artık demeliler. Türk devleti bu oyunlarla Osmanlı hayallerine ulaşmak istiyor. Buna karşı ise kararlı olmak lazım.
Botan’dan söz ettiniz. Botan, sisteme karşı yürütülen savaşın kaynağı olarak öne çıkmıştır. Direnişin gemisi olmuştur. Yine Türk devletinin kirli politikalarından bahsettiniz. Aşiretler üzerinde, bölgeler üzerinde, şehirler üzerinde farklı ve özel politikaları var mıdır?
Yürütülen bu politikalar en üst düzeyde kirliliklerle yapılıyor. Özellikle Botan’da aşiretler eliyle, şehit ailelerimizi de oyunların içine alarak oyunlarını güçlendirmek ve sonuca ulaştırmak istiyorlar. 2019 seçimlerinde de bu şekilde yapmak istediler. Botan halkı, mücadele tarihimizde sürekli bir direniş içerisinde olmuştur. Botan halkı, kahraman bir halktır. Asla mücadeleden geriye adım atmamıştır. Her ne kadar zulüm ve zorbalığa tabi tutulmuşsa da geri adım atmamıştır. Şırnak’ı aldığını söylüyor. Şırnak’ı tüm imkanlarını seferber ederek ve yoğun bir özel savaş politikası ile alabildi. Askerini, polisini ve diğer işbirlikçi kesimleri getirerek alabildi. Halkın oyu da onlara gitmemiştir. Biz bunu çok iyi biliyoruz. Çünkü halkımızı iyi tanıyoruz. Biz Botan çocuklarıyız, halkımızın iradesinin ne derece güçlü olduğunu biliyoruz. Ne kadar propagandasını yapsa da kimse inanmıyor. Fakat Mala Beyrê, Jîrkî ve bir kısım Sêgirkî aşiretleri ile koruculuğu geliştirip, gençler üzerinde ise kirli politikalar yürüterek, halkı bu davadan uzaklaştırmaya çalışıyorlar. Yurtsever ailelerimizi de para ve zoru kullanarak ajanlaştırmak istiyorlar. Çünkü buralar direniş alanlarıdır. Bunu geliştirmeye çalışıyorlar, bu tuzaklara düşülmemelidir.
Aslında Türk devleti bu politikalarla ajanlaştırma faaliyetlerini normalleştirmeye çalışıyor. Sosyal medyada ve genel olarak basınlarında bu dili açık bir şekilde kullanıyor ve bunu normalleştirmeye çalışıyor. Bunların sonuçlarını nasıl değerlendirebilirsiniz?
Kullandıkları tüm kirli özel savaş yöntemleri sonuçsuz kaldı. Bundan sonra bu yöntemleri kullanarak sonuç almayı hedefliyorlar. Aşiretler, kabileler ve bazı şahıslar üzerinden bunu denediler. Şimdi yurtsever ailelerimiz üzerinde bunu yapmaya çalışıyorlar. Bizim kırmızı çizgilerimiz vardır. Şehit ailelerimiz, gerilla ailelerimiz genel olarak yurtsever ailelerimiz kırmızı çizgimizdirler. Şimdi de bunu bize karşı kullanmaya çalışıyorlar. Halkımıza ve ailelerimize bu şekilde zarar veriliyor. Farklı yöntemler kullanarak çocuklarına ulaşmalarını istiyorlar. Ajanlığı ve işbirlikçiliği geliştirip bize yakınlaşmayı hedefliyorlar. Kürt kurumlarına sızmaya çalışıyorlar. Halkımız ve ailelerimiz daha duyarlı olmalı, bu tuzaklara düşmemelidir. Bir yandan kardeşin, dayın, amcan, ablan şehit; bir yandan da ajanlık yapıp düşmana hizmet etmek olur mu? Bu utanç vericidir. Bunu kabul etmek utanç kaynağıdır. Düşman faşisttir, her şeyi kullanır. Bu tuzaklara düşmeyin. Bazıları bu tuzaklara düşüp bataklığa saplandılar. Bu Kürt halkı için ve yurtsever ailelerimiz için büyük bir utançtır. Kendimiz için kesinlikle bunu kabul etmemeliyiz. Düşmanın yürüttüğü bu kirli politikaya karşı duyarlı olmak durumundayız. Halkımız için tehlike olarak görüyoruz. Şerefli bir yolda bedel vermişken, diğer yandan düşürülüp kirli yola sapıyorsun. Gururlu bir yolda şehit vermişken, diğer yandan nasıl düşmana baş eğebiliyorsun? Kesinlikle hiçbir ailemiz bunu kabul etmemelidir. Böyle bir tehlike bulunuyor. Düşman el atmak istiyor.
Biz görüyoruz, duyuyoruz ve takip ediyoruz. Bunu yapmak istiyorlar. Biz de bu konuda bilgi sahibiz ve duyarlıyız. Fakat ailelerimiz de bunları görmelidirler. Kendileri için bu tehlikeyi kabul etmemelidirler. Buna karşı direniş esas alınmalıdır. Çünkü direnişle zafere ulaşabiliriz. Kölelik ile, baş eğme ile, ajanlık ile nereye varabiliriz ki? Herkes buna yeter diyebilmelidir. Bütün kirliliği ile yurtsever ailelerimiz üzerinden sonuç almak istiyorlar. Tehlike budur.
Son olarak geçtiğimiz günlerde Kuzey Kürdistan’da Kürt halkına ve gençlerine karşı ajanlık-işbirlikçilik politikası yürütenlere karşı bir hamle başlatıldığı basına yansıdı. Bu hamle birçok şehre de yayıldı. Bir gerilla komutanı olarak bu konudaki görüşleriniz nelerdir?
2020 yılı bizim için önemli bir yıl. Final yılı olarak hedefliyoruz. Önder Apo üzerindeki tecride, tüm kirli oyunlara ve düşmanın soykırım politikalarına karşı örgütümüz kapsamlı bir hamle başlattı. Kürt halkının özgürlüğünü elde etmek amacıyla topyekûn bir mücadele içerisine girdik. Gerilla olarak; Kürdistan dağlarında, metropollerde ve şehirlerde hamle başlatıldı ve yaygın bir şekilde devam ediyor. Hala da eksiklik ve hatalar olabilir ama belli bir seviyeye ulaştı.
Bu eylemlerde yer alan arkadaşları selamlıyor, bu direniş içerisinde canını feda eden yoldaşlarımızı da anıyoruz. İzlerinin takipçisi olacağımızı belirtiyoruz. Başlatılan bu hamlemizin zafer hamlesi olduğu bilinmelidir. Herkes bunu bilmelidir. Erdoğan’ın kendi de bunu buluyor, bundan dolayı korkuyor. Şimdiden feryat figan ediyor. Oradan oraya koşuyor. DAİŞ ile iş birliğine gidiyor, Amerika’ya gidiyor, Rusya’ya gidiyor ve diğer taraftan yardım almak için her kese tavizler veriyor.
AJANLIĞA, KORUCULUĞA KARŞI BİR HAMLE BAŞLATILDI
Şimdi Bakûrê Kürdistan’da ajanlığa, işbirlikçiliğe, azgın koruculuğa karşı hamle başlatıldı. Rêber Apo ve örgütümüz defalarca şans verdi, çağrı yaptı. İşbirlikçi olmayın denildi. Örgütümüz bu çağrıyı sürekli yaptı. Biz de bunlara karşı her zaman uyarılar yaptık. Bunda hala ısrar edenler hedeftir. Bunların kalmaması için hamle şu an yürüyor. Bundan sonra da yürüyecektir hem Kürdistan dağlarında hem de şehirlerde. Örgütümüz genel olarak her yönden hamlenin başarısı için mücadele içerisindedir. Bu hamle dağlardan İstanbul’a kadar yayılmış durumdadır. Son günlerde İstanbul’da bir eylem oldu. İtiraf edemiyorlar. Fakat nereye kadar kayıplarını saklayacaklar. Bahardan itibaren onlarca, yüzlerce askerleri öldü, silahlar kaldırıldı, hepsini gizliyorlar. Şehirlerde yüzlerce araçları, fabrikaları yakıldı, sabotaj eylemleri düzenlendi. “Kaza sonucu” denilerek bahaneler uyduruldu ve halk kandırılmaya çalışıldı. Bunu nereye kadar götürebilirler?
Çağrımız özellikle Kürt gençlerinedir. Yürütülen politikalara karşı başlatılan bu hamleye katılım sağlamalıdırlar. Rol oynayabilirler. Başlatılan bu hamle 2020 yılında Rêber Apo’nun ve Kürt halkının özgürlüğü için başarının bir adımıdır. AKP/MHP ittifakı nereye kadar gidebilir ki bu direniş karşısında.
Koronavirüs de kapitalist sistem tarafından geliştirildi. Toplum bununla terbiye edilmek isteniyor. Çünkü kapitalist sistem yıkılıyor, toplum tepki gösteriyor ve karşı çıkıyor. Bununla bir daha güç haline gelmek istiyor, yenilenmek istiyor. Biz de örgüt olarak buna karşı kendimizi yeniliyoruz. Yeni hamleler geliştirerek, kendimizi yeniden yaratmak ve yeni tarz-taktik geliştiriyoruz teknolojilerine karşı. Bunun sonuçları da açığa çıktı. Sonuçlarının neler olduğu görülüyor. Bundan sonra da bu hamle daha güçlü bir biçimde yürüyecektir. Onun için kimse düşmanın yalanlarına ve propagandalarına inanmamalıdır.
Bir süre öncesine kadar da “400 kişi kalmışlar” diyorlardı; sonra da “sadece Botan’da bin kişi” var diyorlar. Öyle bir hal almışlar ki gölgelerinden dahi korkuyorlar. Başka şeylerle izahat etmeye çalışıyorlar. Bu hamle kararı doğru ve yerinde bir karardır. Bu hamlenin doğru yürüyebilmesi için herkesin koruculuk, çetecilik, ajanlık, fuhuş ve uyuşturucu ile neler yapılmak istendiğini bilmesi gerekiyor.
Kirli oyunlara dahil olarak düşmana yarar elde etmesine izin vermeyelim. Özellikle Erdoğan ve Bahçeli faşist ittifakına topraklarımızda yer açmayalım. Bu hamle bundan sonra daha güçlü bir biçimde yürüyecektir. Bizler gerilla olarak her dönemden daha güçlüyüz ve kazanacağımıza her zamankinden daha fazla inanıyoruz. Gücümüz de buna yetecektir. Düşmanın tekniği ne kadar gelişkin olsa da oynadığı oyunlar ne kadar kirli ve onursuzca olursa olsun, halkımızın direnişi ve yeni taktiklerimizle tüm saldırıları boşa çıkaracağız. Düşmanın kendisi de biliyor aslında. Onlar bile kendilerine inanmıyorlar. Fakat toplumu inandırmaya çalışıyorlar. Bu bir özel savaştır. Bunu görmek gerekiyor.
Son olarak değinmek istediğiniz farklı bir konu ya da bir çağrınız var mı?
Tekrar olarak çağrımız tüm Kürt gençlerinedir. Yanlış yolda olan herkes; hem yurtsever aileler, şehit aileleri, gerilla aileleri hem de soykırım politikalarına maruz kalan Kürt gençleri gerçeklikleri görmeli ve gerçekliklerine dönmelidirler. Düşman gerçekliğini görüp kendi gerçekliklerini de fark edip bu hamleye katılmalıdırlar. Bizler korkmuyoruz, çünkü gücümüz halkımızdır. Tekrar tüm Kürt gençlerine çağrımız bu hamleye katılmalarıdır. Her yerden katılmalarıdır. Gerillaya katılmalıdır, şehir eylemliliklerine katılmalıdırlar, metropol eylemliliklerine katılmalıdırlar. Yani bu sistemin güçlenmesine izin verilmemelidir. Düşman gençlerimizin iradesini değil, Kürt gençleri düşmanın iradesini kırmalıdır. Bunun için düşmana kapılar açılmamalı. Kürt halkının ulaştığı seviye şeref ve onur meselesidir. Gençlerimiz, halkımız ve özellikle Botanlıların bunu kendilerine bir tehlike olarak görmeleri gerekiyor.
Tekrardan Mayıs ayı vesilesiyle bütün devrim şehitlerini saygıyla anıyor, anıları önünde saygıyla eğiliyoruz. Layık olma ve sahip çıkma görevi tüm yurtsever halkımızın ve Rêber Apo’nun çizgisinin savunucuları olan gerillanındır.