Nusaybin Davası: Devletler krizi, özerklik özgürlüğü sağlıyor

Nusaybin Davası’ndan tutuklu sanıklar, Kürt halkının özgürlük mücadelesi verdiğine dikkat çekerek, demokratik özerkliği sahiplendi.

Mardin’in Nusaybin ilçesindeki soykırımcı saldırılar ve öz yönetim direnişinin ardından 26 Mayıs 2016 tarihinde tahliye edildikten sonra tutuklanan 50 kişi hakkında açılan davanın 2’nci duruşmasının üçüncü oturumu sona erdi. Mardin 4’üncü Ağır Ceza Mahkemesi’ndeki yargılamanın duruşması, Sosyal Güvenlik Kurumu (SGK) İl Müdürlüğü binasında ayrılan bölümde görüldü.

'KÜRT HALKI ÖZGÜRLÜKÇÜ DEĞERLERİ KORUYOR'

Tutuklu Nurullah Akyüz, savunmasına kaldığı yerden devam etti.

"Kürt halkı neolitik halkıdır" diyerek savunmasına başlayan Akyüz, Neolitik Çağ’ın demokratik değerler barındırdığını, Kürt halkının da yaşadığı coğrafya, sahip olduğu dili, kültürü ve hakikatle bu dönemin yansımalarını taşıdığını ifade etti. Akyüz, “Kürt halkının doğal, eşit, ekolojik ve kadın özgürlükçü değerleri bugün de devam ediyor” dedi. Kürtlerin geçmiş dönemlerde kurduğu toplulukların özelliklerine ve önemli Kürt şahsiyetlere değinen Akyüz, “Kürt halkının sahip olduğu bu kültür, köklü bir kültürdür. Nasıl bir toplum olmalı noktasında Kürt halkının sahip olduğu bu gerçekliğe bakılması gerekir” değerlendirmesinde bulundu.

‘DAĞLARDA ÖZGÜRLÜK MÜCADELESİ VERİLİYOR'

Akyüz, "Kürt halkı yönünü dağlara çevirerek özgürlük mücadelesi vermektedir” diye ekledi.

"Bugün Rojava’da yürütülen mücadele ne kadar direniş barındırıyorsa o kadar da tarih barındırıyor" diyen Akyüz, Rojava’da verilen mücadelenin bu değerler üzerine inşa edildiğine işaret etti.

Kürtçe yaptığı savunmasının iyi çevrilmediğini belirten Akyüz ve avukatı, yeni bir tercüman talep etti. Talebi kabul eden mahkeme, tercümanın avukatlar tarafından bulunmasını istedi. Bunun üzerine Akyüz, savunmasına ara verdi.

Duruşma, tutuklu sanıklardan Medya Çınar’ın Kürtçe savunması ile devam etti. Savunmasında geçmiş dönemde yaşanan baskılar ve katliamları hatırlatan Çınar, "Eğer bunun karşısında bir mücadele verilmeseydi bugün burada da aynısı yaşanırdı" dedi. Çınar, tahliye sonrası maruz kaldığı işkenceye değinerek, zorla ve işkence altında ifadesinin alındığını ifade etti.

'POLİS YALAN İFADE HAZIRLADI'

Çınar’ın ardından henüz savunmaları alınmayan diğer tutsakların da Kürtçe savunma yapacaklarını belirtmeleri üzerine duruşmaya kısa bir ara verildi.

Aranın ardından söz verilen tutuklu sanıklardan İbrahim Toktaş, işkence ve kötü muameleye maruz kaldığını belirterek, “İşkenceciler işkence yaparken zevk alıyordu. İfadem zorla alındı. Polisin hazırladığı bir yalan ifadedir. İşkenceye uğramış biri olarak burada bulunuyorum" dedi.

'KOMÜNAL YAŞAM' VURGUSU

Savunmasında, ulus devletlerin içine düştüğü kriz ve bunalıma dikkat çeken Toktaş, demokratik ulus modeline değindi. Demokratik Ulus'un temelinin komünlerden oluştuğunu belirten Toktaş, "Kapitalist Modernite ile birlikte işsizlik, bunalım ve iletişimsizlik ortaya çıktı. Buna karşı komünal yaşamın esas alınması gerekir. Kapitalist Modernite, ahlakı ve politikliği yitirmek, yeraltı ve yerüstünü en vahşi şekilde sömürmek anlamı geliyor. İnsanın toplumsal bir yapıdır. Tek başına insan çok güçsüz ve anlamsızdır" ifadelerini kullandı.

Komünler ile kadın özgürlüğü ve toplumsallığının ilişkisine de değinen Toktaş, “Neolotik dönem kadının üretimi ve ortaya koyduğu değerleri esas alır. Ancak daha sonra kadın ekonomiden ve tanrıçalık kültüründen dışlandı. Kadın emeğinin değersizleştirilmesi ile toplumsal değerler de altüst edilerek, yeni bir hakikat oluşturuldu” dedi.

'EŞİTLİK VE ÖZGÜRLÜK İÇİN DEMOKRATİK ÖZERKLİK...'

Toktaş, demokratik özerkliğe de işaret ederek, “Demokratik özerklik ekolojik, demokratik ve cinsiyet eşitlikçidir. Demokratik özerklik toplumun yeni bir siyasetle buluşması ve siyasetin Ortadoğu'da hak ettiği değeri almasıdır. Ulus devletin iktidar, inkâr ve imhacılığına karşı eşitliği ve özgürlüğü esas alır" şeklinde konuştu.

Duruşmanın bir sonraki oturumu yarına ertelendi.