Şêxo: Efrîn soykırımın pilot bölgesi yapıldı

Efrîn’in Türk devleti tarafından planlı olarak Kürt soykırımının merkezine dönüştürüldüğünü belirten Efrîn İnsan Hakları Örgütü Sözcüsü İbrahim Şêxo, işgalden bu yana en az 676 sivilin katledildiğini, 8 bin 328 kişinin de kaçırıldığını söyledi.

İşgalle geçen 4 yılda Efrîn’de işgalcilerin sistematik etnik temizlik ve demografi değiştirme politikası sonucunda Kürt nüfusu yüzde 95-96’dan yüzde 15-25’e düştü. Türk devleti, 20 Ocak 2018’de başlayan işgal saldırısı kapsamında katliamlar gerçekleştirirken 15 Mart’ta sivil katliamlarını daha da tırmandırmaya başladı. Efrîn Demokratik Özerk Yönetimi, Türk devletinin katliamları nedeniyle şehri tahliye kararı aldı. İşgal ve katliamlar nedeniyle 16-18 Mart tarihleri arasında 300 bin Efrînli şehri terk etmek zorunda kaldı.

Bu tarihler sonrasında da Türk devletinin şehirde kalan ve Şehba’ya göç eden Efrînlilere saldırıları durmadı. Efrîn’de kalan halk Türk devleti ve çetelerinin katliam, talan, işkence, kaçırma, tecavüz gibi vahşi uygulamalarına maruz kalırken Şehba’ya göçen Efrînliler hemen her gün Türk devleti tarafından bombalandı.

676 SİVİL KATLEDİLDİ

Suriye Efrîn İnsan Hakları Örgütü’nün verilerine göre 20 Ocak 2018’de başlayan Efrîn’i işgal saldırılarından günümüze kadar 676 Efrînli sivil işgalciler tarafından katledildi. Bunlardan 501’i bombardımanlar sonucu, 92 Efrînli ise işkenceyle katledildi. İşgalin başlangıcından bugüne 303’ü çocuk, 210’u kadın olmak üzere 700’ü aşkın kişi işgalcilerin attığı bombalar ve işkenceler nedeniyle yaralandı.

KADIN KIRIM MERKEZİ HALİNE GETİRİLDİ

Kadınlar açısından özgürlüğe atılan adımlarda ve kurumlaşmalarda ilklerin şehri olan Efrîn, tam bir kadın kırım merkezi haline getirildi. Efrînli kadınlar Türk devletinin teşvikiyle, güdümündeki “Milli Ordu” (SMO) çetelerinin taciz, tecavüz, kaçırma, zorla evlendirme gibi uygulamalarına maruz kalıyor.

84 KADIN KATLEDİLDİ

Hamile kadınlar Efrîn’deki zindanlarda MİT ve çetelerin işkenceleriyle yaşamını yitirirken, insan hakları kurumlarının çalışmaları sonucu en az 84 kadının işgalciler tarafından katledildiği belgelendi. Efrîn İnsan Hakları örgütünün verilerine göre, bu kadınlardan 6’sı işgalcilerin cinsel saldırıları nedeniyle yaşamına son verdi.

8 BİNDEN FAZLA İNSAN KAÇIRILDI

Efrîn’de 20 Ocak 2018 tarihinden bu yana en az 8 bin 328 kişi işgalciler tarafından kaçırılarak işkencelerden geçirildi, tutuklandı ya da katledildi. Bunlardan yüzde 35’inin akıbeti halen bilinmezken kaçırılanlardan en az bininin kadın olduğu belirlendi.

Efrîn’de Türk işgali 5. yılına girerken şehirde Kürt nüfusu yüzde 95-96’larda yüzde 15-25’e düştü. Efrîn’e 400-500 bin civarında kişi dışarıdan getirilerek yerleştirildi. Bunlar şehir içinde göç etmek zorunda kalan halkın evlerinde, yine şehirde kurulan onlarca çadır kamp ve 18’den fazla briket evlerden oluşturulan kamplara yerleştirildi. 

İşgal öncesi barındırdığı 400 bin mülteciyle birlikte 1 milyona yakın nüfusu olan; halkların, kadınların, inançların özgürlük merkezi olan Efrîn’de demokratik yönetim ve kurumlar yerine Türk devletinin zorba askeri yönetimi, kadın kırım ve soykırım kurumları inşa edilmiş durumda.

Suriye Efrîn İnsan Hakları Örgütü Sözcüsü İbrahim Şêxo Türk devleti ve çetelerinin işgal uygulamalarını ANF’ye anlattı.

‘İNSANLIK SUÇLARI İŞLEDİLER’

Efrîn Suriye İnsan Hakları Sözcüsü İbrahîm Şêxo, Türk devletinin Efrîn işgalini katliamlar ve insanlık suçları işleyerek geliştirdiğine dikkat çekerek, “Efrîn halkı olarak 58 gün boyunca büyük bir direniş sergiledik. Türkiye 20 Ocak 2018’de başlattığı işgal saldırısı boyunca sivil katliamları geliştirdi. Orantısız güç kullandı. 72 uçak, onlarca tank, 25 bin çete, binlerce askerle Efrîn’e saldırdı. Yer yer kimyasal gaz da kullandı. Ama işgalin son günlerinde sivil katliamlarına ağırlık verdi. Halk şehir merkezinde toplanmıştı. Türk devletinin bilinçli ve planlı olarak sürekli sivilleri hedef alması nedeniyle özerk yönetim halkı şehirden çıkarma kararı aldı. Yaklaşık 300 bin Efrînli şehri terk etmek zorunda kaldık. Bu kadar insanın katliamlar ve işgal nedeniyle şehirden göç etmek zorunda kalması, zaten Türk devletinin demografi değiştirme planının ilk ayağını oluşturuyordu” dedi.

KAÇIRILANLARIN YÜZDE 35’İNİN AKIBETİ BELLİ DEĞİL

İbrahim Şêxo, Efrîn’de 4 yılını geride bırakan işgal sürecinde kaçırılan 8 bin 328 kişiden yüzde 35’inin halen akıbetinin belli olmadığı bilgisini vererek, şunları belirtti: “ Rai, Kilis ve Efrîn zindanında yaklaşık 4 yıldır tutuklu olanlar mahkemeye bile çıkarılmamış. Yakınları, bunların akıbetlerini bilmiyor. Kaçırılanlar işkencelerden geçiriliyor. Bazıları para karşılığında bırakılıyor. Sonra başka gruplar tarafından para için yeniden kaçırılıyorlar. İşgalciler tarafından kaçırılan ve hiç haber alınamayan bazı kişiler, bu yıl ailelerini aradılar. Bu yıla kadar haklarında hiçbir bilgi yoktu. Çeteler uzun yıllar sonra para karşılığında sadece bir dakika için ailelerini aramalarına izin verdi. Yine işgalciler tarafından kaçırılan birçok kadın, çocuklarıyla birlikte zindanlara atıldı ve işkencelere maruz kaldı. Örneğin Arin Dilê Hesên isimli kadın, 2021’in 9. ayında işgalciler tarafından tutuklandı ve işkenceye maruz kaldı. 2022 başlarında işkenceyle karnındaki çocuğunu katlettiler. Kendisi 2022 yılında serbest bırakıldı. 2021 yılında Efrîn’de yaşanan bir patlama nedeniyle Dimiliya köyünden olan Nimet Şêxo isimli bir kadını suçladılar. Efrîn’deki zindanda işkenceyle katlettiler.

SOYKIRIMIN PİLOT BÖLGESİ YAPILDI

Şêxo, Türk devletinin 18 Mart 2018’de Efrîn’i tümden işgal etmesi ve üzerinden geçen 4 yılda şehirde işlediği suçların Cerablus, BAB, İdlib hatta Serêkaniyê ve Girê Spî gibi bölgelerden çok daha ağır olduğunu söyledi. İşgalden önce Efrîn’in en az yüzde 95-96’sının Kürt olması nedeniyle Türk devletinin şehirde hiçbir yerde olmayan sistematik özel politikaları devreye koyduğunu dile getiren İbrahim Şêxo, “Efrîn’de 4 yıldır Kürtlere karşı etnik temizlik ve demografi değiştirme politikası yürütülüyor” diye konuştu.       

Şexo, devamla şöyle konuştu: “Suriye coğrafyasında sadece Efrîn’de böyle bir demografi vardı. Rojava şehirlerinin hiçbirinde bu kadar Kürt bir arada yaşamıyor, nüfusun yüzde 90’larını oluşturmuyordu. Rejim sürecinde 1963 yılında çıkarılan bir kanun ardından yüzde 3’lük bir kısım Arap bölgeye gönderildi. Ardından 1979 yılında da Efrîn’e gönderildi. Kürt halkının topraklarını ellerinden aldılar. Özellikle Cindirês’in toprağı iyi olduğundan buraya çok yöneldiler ve sulak bölgelere Araplar yerleştirildi. Ama yine de rejim döneminde demografi değişimi başarılamadı. Bölgeye yerleştirilen Araplar da şehrin kültürel dokusuna uydu, Kürtlerle ve oradaki halklarla birlikte uyum içinde yaşadı. İşte Türk devleti daha işgal saldırısını başlatırken Kürtlere etnik temizlik yapmayı ve şehrin demografisini değiştirmeyi planlamıştı. Efrîn’i kendileri açısından bir ulusal güvenlik sorunu olarak ilan ettiler. Oysa Efrîn’den Türkiye’ye bir tek mermi bile atılmamıştı. Aslında Efrîn’e bu kadar vahşice yönelmelerinin nedeni Kürt’ü kabul etmemeleri ve Türkiye içinde olduğu gibi diğer tüm Kürdistan parçalarında Kürt soykırımında ısrar etmeleridir. 

‘EN AZ YÜZDE 70 ARAP VE TÜRKMEN YERLEŞTİRDİLER’

İbrahim Şêxo Efrîn’den somut, net bilgi almanın zorluklarına değinerek, elde edilen bilgilere göre şehirde Kürt nüfusunun yüzde 25 ila 15 arasına düştüğüne işaret etti.

4 yıllık işgal süreci ardından şehir nüfusunun yüzde 70’den fazlasının Arap ve Türkmenlere dönüştürüldüğünü belirten Şêxo, “300 bin kişi işgal saldırıları ve katliamlar nedeniyle daha işgal başlarken göç etti. Bunlardan bir kısmı şehirden, hatıralarından, toprağından ayrılmaya dayanamadı ve şehre geri döndü. Ama işgalcilerin sistematik katliam, işkence, tecavüz, kaçırma vb. politikaları nedeniyle içerde kalanlarda dayanamayıp toprağına geri dönenler de şehirden kaçmak zorunda kaldı. Aldığımız bilgilere göre Suriye’nin Şam, Halep, İdlib, Dera, Hama vb. birçok bölgesinden 450 bin Arap ve Türkmen Efrîn’e getirilerek Kürtlerin evlerine, çadır ve briket kamplara yerleştirildi” diye konuştu.

‘EFRÎN’DE KÜRT OLMAK BAŞLI BAŞINA SUÇ’

İşgalden sonra Efrîn’de yaşayan Kürtlerin, işgalciler tarafından geliştirilen işkence, katliam, talana maruz kalmalarına rağmen hiçbir protesto eylemi yapamadığına dikkat çeken İbrahim Şêxo, devamla şöyle konuştu: Cerablus’ta, Bab’da zaman zaman işgalcilere karşı eylemler olduğunu görüyoruz. Bunlar Efrîn’de olmuyor. İlk zamanlar tek tük eylemler oluyordu. Bunlarda şehirde yaşayan Arap halkı tarafından yapılmıştı. Ama Kürtler sesini çıkaramıyor. Çünkü işgalciler tarafından Kürt olmaları bile bir suç olarak ele alınıyor. Özerk yönetim halkın tümünün benimsediği kendi yönetimiydi. Bugün işgalciler özerk yönetimin herhangi bir kurumunda çalışmayı bile ‘terör suçu’ olarak cezalandırıyor. Özerk yönetim kurumlarında çalışsın çalışmasın ‘sen özerk yönetimle, PKK’yle çalışıyorsun’ deyip insanları kaçırıyor, parasını alıyor, işkence edip zindanlarda tutuyorlar. Bu nedenle Kürtler sesini çıkaramıyor ve şehirden göç etmek zorunda kalıyorlar” diye konuştu.

‘SİVİL YÖNETİM YOK, ASKERİ YÖNETİM VAR’

İbrahim Şêxo, Türk devletinin Efrîn’in işgal edildiği gün, Antep’te MİT’in denetiminde kurduğu sözde ‘sivil meclis’ ve Nisan 2018’de ‘Afrin Yerel Meclisi’ olarak oluşumların Efrîn yönetiminde hiçbir rolünün olmadığını vurguladı.

Efrîn’in başta MİT, ordu olmak üzere Türkiye tarafından askeri olarak yönetildiğine dikkat çeken Şêxo, Efrîn’deki işgal yönetimi ve insanlık dışı düzene ilişkin şu ayrıntıları paylaştı: “Efrîn’de en aktif olan kurum, Türk istihbaratı. Askeri ve sivil polis şeklinde iki işgalci polis oluşumu kurdular. ‘Askeri Polis’ olarak adlandırdıkları işgalci oluşum, savaş şartlarına göre kurulmuş ve özel yetkileri var. Bu kurumda yer alanlar da yine çete gruplarından seçilenlerdir. Efrîn, 50’den fazla çete grubu arasında paylaştırılmış durumda.

Efrîn, Hatay Valiliğine bağlandı. Aslında Hatay valisini de MİT yönetiyor. Hatay Valisi haftada 2-3 gün şehre geliyor. Yeri de Efrîn merkezdedir. Tüm silahlı gruplar ve sözde yerel meclisler, emirleri bu validen alıyor. Bir işgal mahkemesi de kurdular. Mahkeme, askeri disiplin, sorgu odaları, cezaevleri tamamen MİT’in, Türkiye’nin emrindedir. Uluslararası raporlarla da birçok şey belgelendi. Türk istihbaratının direkt Efrînlilerin sorgusuna girdiği ve işkence yaptığı da kanıtlandı.”

‘İŞBİRLİKÇİ KÜRTLERİ DE KABUL ETMİYORLAR’

İbrahim Şêxo, söz konusu yerel meclislerin, yerleşimci Arap, Türkmen ve kimi ENKS’li Kürtlerden meydana geldiğini belirterek, “Ama Efrîn, bir Kürt şehri olarak bilindiği için bu meclisler ağırlıkta Kürtlerden oluşuyormuş gibi bir görüntü yaratmak istiyorlar. Basın önünde onları konuşturuyorlar. Ama yöneten MİT’tir. Yani düşünün; o meclislerde yer alan, kendileriyle işbirliği içinde olan Kürtler üzerinde de tehdit var. Daha önce de onlardan tutuklananlar oldu. Fakat 2022’de tutuklananların sayısı arttı. Çünkü Türk devleti Kürt’e dair hiçbir şeyi kabul etmiyor. ENKS, işgal saldırısına 4 çete grubuyla katıldığını açıkladı ama Türk işgaliyle geçen 4 yılda Efrîn’de bir bürosunu bile açamadı. Efrîn’de Kürtler adına çalışma yürüttüğünü söyleyen Abdülaziz Temo’nun oluşumu Bağımsız Suriye Kürtleri Derneği, Efrîn’de 2018 yılında bürosunu açtı. Onlar zaten baştan bu yana Türk devletiyle hareket edenlerdir. Efrîn’de de Türk devletinin Kürt soykırım politikasına hizmet dışında bir şey yapmıyorlar. 

Bir de Efrîn’in tamamen işgal edildiği gün Antep’te MİT denetimindeki toplantıda kurulan sözde “Efrîn Sivil Meclisi” var. Bunlar zaten hepsi Efrîn’den kaçtılar. Bu mecliste yer alan tek tük kişiler Efrîn’dedir. Kısacası Türkiye, bunları Kürtlere karşı kullanıyor ama ne kadar kullansa da onları da kabul etmiyor. Kararlarda hiçbir rolleri yoktur. 

‘EĞİTİM DİLİ TÜRKÇE VE ARAPÇA’

Efrîn’de 4 yıldır Kürtçe eğitimin olmadığına, işgalcilerin eğitim dilini Arapça ve Türkçe yaptığına dikkat çeken İbrahim Şêxo, “Kürtçe yasak demiyorlar. Ama Kürt’e öyle bir işkence var ki kimse, ‘ben çocuğumu Kürtçe okula göndereceğim’ diyemedi. Çünkü çocuğu da, kendisi de işkence görecek. İşgalciler Efrîn’de Kürtçe eğitim de var diye propaganda yapıyor. Ama bu yalandır. Sınavları bile hepsi Türkçe ve Arapçadır. Okulların isimleri Türkçe ve Arapça yapılmış.  Ellerinden gelse aslında Arapçayı da kabul etmeyecekler;tüm eğitimi Türkçe yapacaklar ama Efrîn’e yerleştirdiklerinin büyük çoğunluğu Arap olduğu için bunu yapamıyorlar. Yine de Türkçe eğitimi teşvik etmeye çalışıyorlar. Türkiye’ye götürüp Türkçe öğretmenleri yetiştiriyorlar, kurslar açıyorlar. Hatta okullarda çocukların üzerine Türk bayrağı asılmış. Her yerde Erdoğan posterleri. Eğitim, Türk Eğitim Bakanlığı müfredatına göre belirleniyor. Şehba’ya Efrîn’den kaçan aileler geliyor. Çocuklarına bakıyorsun işgal başladığında 2-3 yaşındadır; Şehba’ya geliyor, 6-7 yaşlarına gelmiş ama Kürtçeyi unutmuş. Sürekli Kuran’dan bahsediyor.

‘KADIN ÖĞRETMENİ BAŞI AÇIK DİYE İŞKENCE EDİP OKULDAN ATTILAR’

İbrahim Şêxo, Efrîn’de 4 yılda 65 öğretmenin işgalciler tarafından ‘özerk yönetimle çalışıyordunuz’ denilerek işkenceden geçirildiğini ve işten atıldığını kaydederek devamla şöyle konuştu: “Mabata’da bir kadın öğretmen vardı. Başı açıktı, Kürt’tü. İşgalcilerin kurduğu ‘Mabata Yerel Meclisi’ üyesiydi. Sırf başı açık diye tehdit ettiler. Bu olay 2020’de yaşandı. Yine Efrîn merkezde bir kadın öğretmen daha, başı açık diye işkence gördü. İşten attılar.

Bunlara tanık olan halk, çocuklarını okula göndermemeye başladı. Bu okullara giden ve işgalciler tarafından açılan Kuran kurslarına giden çocuklarsa ciddi bir asimilasyonu yaşıyor. Kürtlükten tümden uzaklaştığı gibi İhvancı din anlayışıyla yetişiyor.”

‘AYNI ZAMANDA DAİŞ MERKEZİNE DE DÖNÜŞTÜRÜLDÜ’

İbrahim Şêxo, Türk devletinin sadece Efrîn’i Kürt soykırım merkezi haline dönüştürmekle yetinmediğini, aynı zamanda bir terör ve radikalleşme merkezine dönüştürdüğünü söyledi.

Şêxo, “Türk devleti ve 50’den fazla çete grubu Efrîn’de her türlü işkenceyi yapıyor. Halkın çocuklarını da çeteleştirmeye çalışıyorlar. Ama bir de DAİŞ unsurları bu çete gruplarında ve ayrı ayrı da Efrîn’de yer alıyor. Mesela Baxoz’dan kaçan 25 DAİŞ’li 15 gün önce Ehrar El Şarqiye bayrağıyla Türkiye’den İdlib’e, oradan Cindires’e gitti. Türkiye bunları hem Kürtlere karşı kullanıyor hem de Efrîn’den birçok yere gönderiyor. Libya, Azerbaycan vb. birçok yere bu çeteleri gönderdiler” dedi.

Türk devletinin Efrîn’de bu DAİŞ’lilere ve DAİŞ türevlerine Kürt çocuklarının etnik ve dini olarak asimile edilmesi ve çeteleştirilmesi içinde rol verdiğini belirten İbrahim Şêxo, “Din konusunda da cihatçı kişilerce ‘dava’ adıyla birçok eğitim veriliyor. Bunlar DAİŞ, El Nusra kalıntılarıdır. Birçoğu eskiden DAİŞ çete başıydı. ‘Sofilik’ ve ‘din’ adıyla özellikle küçük yaştaki çocuklar eğitiliyorlar. Din kıyafeti giydirerek Selefi-cihadi İslam anlatıyor. Çocukların öyle büyümelerini istiyorlar. Evlerde ve camilerde eğitim yerleri yapmışlar. Her köyde bir cami kurmuşlar. Bazı köylerde iki cami oldu. Türkiye vakıfları ve Müslüman Kardeşler, dışarıdan bu eğitim yerlerinin ve camilerin kurulması için yardımlar gönderiyor. Filistinli örgütler de Efrîn içerisinde briket evlerden oluşan kamplar kurdular. Efrîn içerisinde 18’in üzerinde böyle kamp var. Ve bu kamplarda cami, okul, askeri karargâhlar var. Bazıları da yeni kuruluyor” dedi.