DAİŞ ve Türk faşizmine karşı tarihi direnişiyle tüm dünyanın odağı haline gelen Rojava Devrimi’ne uluslararası alanda destek büyüyor.
3 Aralık’ta Uruguay, Brezilya, Arjantin, Katalonya, Almanya, Fransa, İsviçre, İtalya, Yunanistan, Yeni Zelanda’daki anarşist örgütler ile Rojava’daki ‘Tekoşin Anarşist’ grubunun “Rojava Devrimi dünyayı savundu, Şimdi dünya Rojava Devrimi’ni savunacak’ başlıklı ortak açıklamasında, şöyle denilmişti:
“Rojava’ya işgal tehditlerinin olduğu bu hassas anda, Rojava halklarıyla dayanışmamızı bir kez daha teyit ediyor. Neo-faşist Türk devleti ile müttefiklerinin saldırılarını ve suçlarını kınıyoruz. Rojava Devrimi’nin 10. yıl dönümüne doğru giderken, bu devrim sadece Ortadoğu için değil, tüm dünya halkları için demokratik bir alternatifi temsil ediyor. Ekonomik, sosyal ve ekolojik krizin yaşandığı 21’inci yüzyılda kadın mücadelesi, demokrasinin derinleştirilmesi ve çevrenin korunmasına güçlü bir şekilde bağlı olan Rojava Devrimi, dünya halklarının ders alması gereken bu zamanların devrimci bir örneğidir. Suriye-Kuzey ve Doğu Suriye halkları direnip savaşırken, dünya halkları da dayanışma içinde destek vermelidir.”
Rojava’ya destek açıklaması yapan anarşist örgütler içerisinde yer alan Elena, destek açıklamaları yapan örgütleri ve ülkelerini, Rojava Özerk Yönetim bölgesi ve devrim sahasına nasıl baktıklarını, kadın ve işçilerin hak mücadelelerini ve Rojava’daki mevcut sistemi konuştuk.
Anarşistler olarak Rojava Devrimi’ni nasıl görüyorsunuz?
Anarşistler başından beri sosyalist, enternasyonalist devrimleri destekliyor. Ne zaman bir devrim olmuşsa anarşistlerle eğer oradaysa katılmışlardır, değillerse de dışarıdan desteklemiştir. Özellikle Rojava’dan bahsedecek olursak, Kürdistan Özgürlük Mücadelesini kendi mücadelemize çok yakın görüyoruz. Devletçi sistemden vazgeçerek toplumun taban kesiminden yaratılan, federal olan ama merkezi olmayan bir sistemi destekliyoruz. Yine Rojava’da ekolojiye ve kadın özgürlüğüne büyük önem veriliyor.
Bir yandan Rojava’da kendi özgürlüğü için savaşan halkı desteklerken diğer taraftan bu devrimdeki enternasyonalist karakteri görebiliyoruz. Bunlar bizim için çok önemli. Rojava Devrimi’nin zaferi, aynı zamanda dünyadaki tüm devrimci örgütler için bir zaferdir. Rojava Devrimi düşmanlarına baktığımızda faşizmi, kapitalist ve erkek egemenlikçi zihniyeti görebiliyoruz.
Rojava’da devrimle birlikte oluşan özerk sistemi nasıl yorumluyorsunuz?
Rojava’ya baktığımızda komünlerden kadın özerkliğine kadar anlatabileceğimiz çok şey var. Çok farklı bileşenlerden ortak bir toplum inşa etme fikri bizim için de önemli bir tecrübe. Ötekileştirilmiş, sömürülmüş ezilen bir sınıfla yeni, ortak bir toplum hareketi geliştirmek, tıpkı bir sosyal dönüşüm programına benziyor. Ayrıca toplumun sadece örgütlenmesini değil, öncüsünün de özel olarak seçilip örgütlendirilmesi bizim için önemli bir noktadır. Farklılıklarımız olsa bile, sadece teorik olarak değil pratik olarak da ortak noktalar bulmanın mümkün olduğunu görebiliyoruz.
Rojava’da devrime geçiş süreci bizim için büyük önem taşıyor. Rojava’da elbette birçok sorun ve çelişki var. Ama onu da gerçek yapan bunlardır. Çözücü olan, teori ve realite arasındaki uçurumu adım adım kapatma çabasıdır. Oradaki mevcut durum dengesi çok ince ve farklı yönlere gidebilir. Tarihte gördüğümüz jeopolitik koşullar vb. nedenlerle kendini haklı çıkaran devrimler gibi... Devrim sürecini sürdürmek için gerçek ve samimi bir çaba verildiğinde, oradaki toplum ve hareketlerin gerçekliğinde öğreneceklerimizin olduğuna eminiz.
Devrim ve özerk sistemin diğer devrim ve yönetim sistemleriyle benzerlik ve farklılıkları nelerdir?
Rojava’daki kadın hareketleri ve özerkliği, komünler, kooperatifler ve adalet sistemi vb. birçok konuda yaşananlar tüm dünyada ilgi gördü. Bize göre de tarihimizdeki farklı devrimci hareketlerle ilginç benzerlikleri var. Ama burada dikkat çekmek istediğim şey, sadece devrim değil aynı zamanda Fransız tarihçi yazar ve anarşist Élisée Reclus’un deyimiyle, toplumun evrimidir. Baskı ve sömürge sisteminin yarattığı kişiliğin öldürülmesi noktasında tüm toplumu eğitmek ve devrimci bir karakter geliştirmek için büyük bir çaba vardır. Devleti dağıtmak ve otoriter zihniyeti ortadan kaldırmak kadar ataerkilliği yıkmak ve onun erkek-kadın tarafından yeniden üretilmesini sağlamak zaman alır.
Bugün dünyada birçok antifaşist hareketler, kadın hareketleri, siyahi ve anti ırkçılık hareketleri, işçi ve köylü hareketleri var. Bunlar sürekli tartışılıyor. Ama çoğu zaman her şey parçalı durumda. Rojava’da ve Kürdistan’ın genelinde birçok örgüt ve hareket de var. Bunlar sosyal hareketlerin gerçek halidir. Siyasi yapılanmalar elbette yapıcıdır ama neticede devrimleri yapan ve kaderlerini belirleyen kitlelerdir.
Dünyanın her yerinde devrimci mücadele ve devrim yaratmak zordur. Ama umudumuzu yitirmemeliyiz. Bugün strateji ve tutarlı projelerle ilerlemenin ve bunları organize etmenin tam zamanı. Karanlık geceler geçecek ve güneşin doğuşunu görmek için tüm gücümüzle çalışacağız.
‘Rojava Devrimi dünyayı savundu, şimdi dünya Rojava Devrimi’ni savunacak!’ başlığıyla ortak bir açıklama yapanlar hangi örgütler? Politik, ideolojik düşünceleri ve birbirleriyle bağlantıları nelerdir?
Ortak açıklama yapan anarşist hareketler şunlar: Coordination anarchiste brésilienne (CAB, Brésil), Fédération anarchiste uruguayenne (FAU, Uruguay), Fédération anarchiste de Rosario (FAR, Argentine), Organisation anarchiste de Cordoba (OAC, Argentine), Union communiste libertaire (France), Embat (Organisation anarchiste de Catalogne), Alternative Libertaire / Fédération communiste anarchiste (AL / fdca, Italie), Anarchist Federation (Greece), Roja y Negra – Organizacion Politica Anarquista (Buenos Aires – Argentine), Organisation socialiste libertaire (OSL, Suisse), Die Plattform (Allemagne), Libertäre Aktion (LA, Suisse), Aotearoa Workers Solidarity Movement (AWSM, Nouvelle-Zélande) ve Tekoşin Anarşist (Rojava).
Bu anarşist örgütler sadece aynı ideolojiyi paylaşmıyor. Aynı zamanda politik örgütlenme ihtiyacı görüyorlar. Eğer bir ülke içerisinde örgütlülük varsa dışarıdaki ülkelerdeki örgütlenmelerle bağlantı kurmak istiyor. Bizim hedefimiz enternasyonalist bir devrim ağı kurmaktır. Tarihten bugüne farklı projeleri vardı. Bu çalışma, aslında bu geleneğin, önceki çalışmaların devamıdır.
Biz şu an 30 yıllık bir süreçten bahsediyoruz. Fakat tabii konjonktürel güç kazanma-kaybetme var. Bir yerde güçlüyse diğer bir yerde zayıf düşebiliyor. Örneğin 30 yıl önce bazı örgütlerin çok güçlü örgütlenmeleri vardı. Bugün onların fazla gücü kalmadı. Bugün yeni örgütlenmeler güçlü bir şekilde ortaya çıkmıştır. Bazı ülkelerde örgütlenmeleri gelişim sürecindedir. Bu kampanyaya henüz katılmamışlardır ama inanıyoruz ki katılmak istiyorlardır.
Anarşist hareketleri bir araya getiren nedir?
Kitle hareketleriyle bağlantılı siyasi organizasyonları ihtiyaç olarak görenler, bunları bir araya getiriyor. Her ülkede bazıları böyle yaparsa aynı zamanda diğer ülkelerdeki kardeşlerle iletişim kurmak da enternasyonalist birliği gösteriyor. Tabii biz kendimizi dünyadaki tüm anarşistlerin temsilcileri olarak görmüyoruz. Dünyada bir sürü farklı görüşle mücadele eden anarşistler var. Fakat biz biraz da böylesi gereksinimleri görenleri bir araya getiriyoruz. Bunu da eklemek istiyoruz. Bu örgütlü ağ halen son halini almış değil, aynı zamanda kapalı değil. Böyle olması başka anarşist gruplara da açık anlamına geliyor.
Bizi bir araya getiren pratik yaşananlardır. İnsanları örgütleyen pratikte yaşananlardır. İnsanları bir ideolojiyle örtmek yerine insani değerlerle etkilemek önemlidir. Militan, etik ve mütevaziliğin pratize edilmesidir. Aynı zamanda ciddi bir anarşist parti ihtiyacı duyulmaktadır. Sınıf mücadelesinde yer almak ve sosyal devrim gerçekleştirmek için hedef ve stratejileri geliştirmek gerekiyor. Küresel koordine içerisindeki kıta koordinesi de böyle örgütlüdür. Öyle de bir araya geliyoruz. Bazen kıta bazında dünyayı kapsayan çerçevede bir araya geliyoruz. Eğer benzeyen bir tarzla aynı düşmana karşı aynı hedefler için savaşıyorsak, o zaman bunu ortak bir stratejiyle yapmak istiyoruz.
Ulus devletlerin sınırları insanları ya da halkları bölüyor. Fakat kapitalizm ve erkek egemenlikçi zihniyet küresel düzeyde hareket ediyor. Örneğin eğer Arjantin’de kadınlar kürtaj hakkı için mücadele ediyorsa, bunu sadece desteklemeyi değil, bu mücadeleyi nasıl tüm kıtaya nasıl yayabileceğimizi düşünüyoruz. Nasıl birbirinden öğrenip birlikte mücadele edebiliriz? Mesela Avrupa’ya bakarsak; son dönemde benzer reformlar işçi haklarıyla ilgili farklı ülkelerde, farklı zamanlarda oluyordu. Farklı zamanda ayrı ayrı mücadele etmek yerine, düşünsenize aynı zamanda bütün ülkeler hep birlikte mücadele ediyor.
ABD emperyalizmi bütün Latin Amerika’da aktiftir. Ona karşı başarılı olmak için bütün bu ülkeler kıtalar olarak hareket etmelidir. 10-15 yıl önce İİRSA adlı küresel kapitalizm projesi, bütün Güney Amerika için planlanmıştı. Ona karşı direnmek için bütün bu kıtada olan toplumsal hareketlerin bir araya gelmesi gerekiyordu. Anarşizm için de dünyanın her yerindeki insanlar kendi gerçekliklerine göre adapte oluyor. Fakat küresel koordine edebilecek bazı karakterler de var. Bu karakterler, özgürlükçü bir alternatifin inşasını çoğaltmak ve güçlendirmek için paylaşılabilir.