DAİŞ’in Hesekê’ye saldırısını ve çetelerin bölgede oluşturduğu tehlikeyi değerlendiren QSD Basın Sorumlusu Ferhad Şami, DAİŞ sorununu ortadan kaldırabilmeleri için, çetelere destek veren başta Türk devleti olmak üzere diğer güçlerin yargılanması gerektiğini söyledi.
DAİŞ çeteleri, önceki akşam Hesekê’nin Xiwêran Mahallesi’nde DAİŞ çetelerinin tutulduğu cezaevine yönelik bir saldırı gerçekleştirdi. DAİŞ çetelerinin Hesekê'deki DAİŞ saldırılarında, üç sivil ve bir iç güvenlik üyesi şehit düşerken birçok DAİŞ çetesi öldürüldü.
DAİŞ çetelerinin Hesekê'ye yönelik saldırısının sıradan bir saldırı olmadığına dikkat çeken Şami, DAİŞ sorunu çözülmediği sürece Avrupa ülkeleri dahil her yerde güvenlik tehlikesinin olacağını ifade etti.
Saldırının Efrîn’in işgalinin yıl dönümünde yapılmasının çok manidar olduğunu söyleyen Şami, DAİŞ ve Türk devletinin amacının Kuzey-Doğu Suriye bölgelerinde istikrarı bozmak olduğunu belirtti.
QSD Basın Sorumlusu Ferhad Şami, DAİŞ’in Hesekê cezaevine yönelik saldırısını, bölgede oluşturduğu tehlikeyi ve uluslararası güçlerin buna karşı duyarsızlığını ANF'ye değerlendirdi.
DAİŞ Bahoz yenilgisinden bu yana ilk kez bu kadar büyük bir saldırı girişiminde bulundu. Sizce DAİŞ neden bu süreçte böyle bir saldırıyı gerçekleştirdi?
DAİŞ çetelerinin Hesekê cezaevine yönelik saldırısını öyle sıradan bir saldırı olarak ele alamayız. Bu çok ciddi ve tehlikeli bir durumdur. Çünkü bu öyle lokal ya da bölgesel bir durum değil, stratejik bir olaydır. DAİŞ tekrar kendini canlandırmak istiyor. Bu saldırıyı da aslında hem DAİŞ'in hem de DAİŞ’i tekrar canlandırmak isteyen bazı güçlerin çabası olarak ele almak gerekir. Bu nedenle bu duruma çok ciddi ve duyarlı yaklaşıyoruz. Biz bu tehlikeyi her zaman dile getirdik. DAİŞ önümüzdeki süreçte de saldırılarını sürdürebilir. Çünkü bazı güçler, DAİŞ’in bu saldırısını sıradan lokal bir saldırı olarak ele alıyor. Onlar DAİŞ’in hapishaneden bazı üyelerini kaçırmak için bu saldırıyı gerçekleştirdiklerini değerlendiriyorlar. Bu değerlendirme sıradan ve ciddi olmayan bir değerlendirmedir. Çünkü DAİŞ’in amacı yeniden canlanmaktır. Bu tehlikeli durum Kuzey-Doğu Suriye, Suriye, Irak ve tüm dünya için geçerlidir.
DAİŞ DOSYASINA BİR GÜVENLİK DOSYASI OLARAK BAKIYORLAR
DAİŞ’in tekrar 2014 sürecine dönme ihtimali var mı? Böyle bir durum karşısında uluslararası güçlerin sorumluluğu nedir?
DAİŞ’in bu durumdan yararlanarak tekrar 2014 sürecine dönmesi pek uzak bir ihtimal değil. Özellikle güvenlik güçlerinin kontrolünden uzak, çöl ve sınır bölgelerinde bu ihtimal çok daha büyük. Bu gerek Suriye sınırı ve çölleri olur, gerekse Irak çöl bölgeleri olur. Bu durumdan elbette uluslararası güçler sorumludur. Birçok uluslararası devlet DAİŞ dosyasına bir güvenlik dosyası olarak bakıyor. Elbette güvenlik boyutu var, ancak yasal boyutu da var. Yasal olarak DAİŞ sorunu çözülmediği sürece, tabii ki güvenlik boyutu da her zaman büyük tehlike oluşturacaktır. DAİŞ çetelerine destek veren güçler ve devletler, -ki bunların başında Türk devleti geliyor-, yargılanmadığı sürece bu sorun çözülmez. Bu nedenle ilk önce bunun iyi kavranması gerekir. Bunların arkasında istihbarat, askeri ve devlet gücü var. Bunun iyi anlaşılması ve çözülmesi gerekir.
Yine Bahoz hamlesinden sonra bazı uluslararası güçler DAİŞ’e bireysel olarak yaklaştılar. Bazı devletler kendi çetelerini geri almak istediler. Kendi ülkelerinde yargılayacaklarını belirttiler. Bu şekilde DAİŞ’i bitireceklerini sandılar. Ama DAİŞ dosyası genel bir dosyadır. Hiçbir devlet kendi başına bunu çözemez. Ya da bazı DAİŞ ailelerini ve çocuklarını kendi ülkelerine götürmekle de bu sorun çözülmez. Çünkü DAİŞ örgütlenip katliamlar yaptığında, suç işlediğinde, Irak ve Suriye’nin büyük bir bölümünü ele geçirdiğinde öyle birkaç kişiden oluşan bireysel bir örgüt değildi. DAİŞ genel bir örgütleme çerçevesinde, bir hedef ve stratejik doğrultusunda ortaya çıktı. Öyle sadece Ebubekir Bağdadi ve birkaç kişi değillerdi. Bu nedenle uluslararası devletler DAİŞ’e bu şekilde yaklaştıkları sürece, DAİŞ tehlikesini daha da arttırıyorlar. Bazı devletler de kendi ülkesinde olmadığı için DAİŞ’i kendisi için tehlike olarak görmedi. Ama bugün bir kez daha gördük ki, bu tutuklular tüm dünya için büyük bir tehlike oluşturuyor.
DAİŞ BURADA YARGILANMALI
Uluslararası koalisyon bu saldırıda güçlerinize destek verdi mi?
Tabii koalisyon güçleri havadan askeri olarak destek veriyor. Ancak bu yetmiyor. Öncelikle DAİŞ’in kaynağının kurutulması gerekir. DAİŞ gücünü, desteğini nereden alıyor, ona kim destek veriyor, bunun tespit edilmesi ve cezalandırılması gerekir.
Yine bu çetelerin serbest bırakılacaklarına dair umutları olmamalı; çünkü bunlar suç işlemiş. Uluslararası bir mahkemede yargılanmaları gerekir. Ve bu yargılanma bizim bölgemizde olmalı. Çünkü, DAİŞ burada katliam yaptı, insanların kafalarını kesti, DAİŞ’ten zarar gören insanlar hala bu topraklarda yaşıyor. Bu nedenle DAİŞ burada yargılanmalı. DAİŞ’ten zarar gören insanlar için adalet sağlanmalı. Ancak bazı güçlerin sıradan yaklaşımı devam ettiği sürece DAİŞ’in kendini canlandırma imkanı her zaman olacaktır. DAİŞ, hem basın yoluyla hem de sahada kendini canlandırmaya devam edecektir.
DAİŞ RUHU AVRUPA ÜLKELERİNDE CANLANIYOR
Dikkat edilirse DAİŞ iki gündür sanal medya üzerinde büyük propaganda yapıyor. Öyle propaganda yapıyor ki sanki tüm Hesekê’yi almış, hapishane onların elindeymiş gibi yansıtılıyor. Bu propaganda Avrupa devletlerinin başına yine büyük bir bela olacak. Oralardan binlerce insan tekrar gelip DAİŞ’e katılacak. Avrupa ülkelerinde de DAİŞ hücrelerinin oluşma ihtimali yüksek. Çünkü oralarda DAİŞ’in ruhu canlanıyor. Bu nedenle uluslararası devletler DAİŞ sorununu iyi değerlendirsin. Bu sorunu sadece Kuzey-Doğu Suriye, Suriye ve Irak sorunu olarak ele almasınlar çağrısında bulunuyoruz. Bu tüm dünyanın sorunudur. DAİŞ sadece bölge için değil, tüm dünya için büyük bir tehlike oluşturuyor.
DAİŞ’İ TÜRK DEVLETİ YÖNETİYOR
DAİŞ’e destek veren devletlerden ve güçlerden söz ettiniz. Bu devletler arasında DAİŞ’e en fazla destek veren Türk devletidir. Türk devletinin desteği DAİŞ’i ne kadar güçlendiriyor?
DAİŞ’e destek veren bazı ülkeler var. Ama Türk devleti destek vermekle kalmıyor, DAİŞ’i yönetiyor. Bu bir propaganda değil, buna yönelik birçok belge var. DAİŞ kaç yıl Türk devletinin sınırında yaşadı. Hatta Türk devleti onlara kapılarını açmıştı. Girê Spî kapısında Türk devleti ile DAİŞ arasında petrol alışverişi yapılıyordu. DAİŞ resmi olarak Türk devleti ile ticaret yapıyordu. DAİŞ emirleri Türkiye’deydi. Dikkat edin şu an bile Bahoz’dan çıkan çeteler ve çete emirleri Türk devletinin işgal ettiği Girê Spî ve Serêkaniyê bölgelerinde yaşıyor. Bu nedenle Türk devleti DAİŞ’i yönetiyor diyoruz. Türk devletinin Kuzey-Doğu Suriye bölgelerini işgal etme planlarından biri de buydu.
Saldırının zamanlaması da çok manidar. Efrîn işgal saldırılarının yıl dönümünde oldu. Bundan iki ay önce Mihemmed Evdo Ewad adlı çete emirinin itiraflarında Hesekê hapishanesine yönelik planlar vardı. Yine Girê Spî ve Serêkaniyê'den söz ediyordu. Türk devleti ile DAİŞ'in yaptığı propaganda tek bir noktada birleşiyor. Kuzey-Doğu Suriye bölgelerinde istikrarı bozmak. Bu nedenle Türk devleti bazen açık bir şekilde, bazen de çetelerin eliyle saldırılar yapıyor. Bunu zaten uluslararası tüm devletler de görüyor ve biliyor. Bu saldırıdan sonra biz de Türk devletinin bunun içinde olduğunu belgelerle ispat edeceğiz.
SURİYE ÇÖLLERİNİN YÜZDE 60’I DAİŞ’İN KONTROLÜNDE
DAİŞ’in özellikle Kuzey-Doğu Suriye'de ortaya çıkmasını nasıl yorumluyorsunuz? Ya da diğer bölgelerde de var mı?
DAİŞ sadece Kuzey-Doğu Suriye bölgelerinde ortaya çıkmıyor. Aslında DAİŞ diğer bölgelerde çok daha güçlü. Suriye çöllerinin yüzde 60'ında DAİŞ’in hareketliliği var. Özellikle Derazor, Reqa, Hema, Şam, Hımıs, Siwêda çölleri ve hatta Irak çöllerine kadar ilerliyor. Suriye çöllerinin dikdörtgen şeklinde yüzde 60 çöl alanları DAİŞ’in kontrolünde. Rusya ve Şam hükümeti kontrol edemiyor. DAİŞ burada eylem yapıyor, örgütlüyor ve hatta akşamları buralar tümden DAİŞ'in elinde. Bu son süreçlerde bu bölgelere çok sayıda saldırı oldu. DAİŞ'in buradan görüntüleri yayınlandı. Öyle görünüyor ki, DAİŞ burada büyük eylemler yapıyor. Ancak tehlikeli olan bu güçlerin bu bölgeler üzerindeki kontrolünün zayıf olması ve DAİŞ'in bazı bölgelere ulaşmaya çalışması.
Özellikle Reqa’nın batısında bulunan ve Şam hükümetinin kontrolündeki Eresafê şehri, çok defa DAİŞ'in saldırılarının hedefi oldu. İki gün önce de bu bölgeye saldırı oldu ve Rusya uçaklarla müdahale etti. DAİŞ’in bu bölgeleri alıp, oradan bir koridor açarak Kuzey-Doğu Suriye bölgelerine geçme tehlikesi var. Maalesef bu güçler koordinesiz çalışıyor. Şam hükümeti, Rusya ve hatta Irak da öyle. Bakın Hesekê hapishanesi saldırısı Irak üzerinde büyük tehlike oluşturuyor. Ancak şimdiye kadar Irak ordusu ile birlikte bizim stratejik bir çalışmamız olmadı. Evet bazen koordine oluşturuyoruz. Ancak bu hiçbir zaman stratejik bir çalışmaya dönüşmemiştir. Bu da Irak devletine bağlıdır. Irak'ın siyasi nedenleridir. Bizim güçlerimizle bir diyalog oluşturmak istemiyor. Ancak, Hesekê hapishanesine baktığımız zaman buradaki birçok çete Iraklıdır.