Efrîn Bölgesi Özerk Yönetim üyesi onlarca kişi, aşiretlerin ileri gelenleri ve siyasi parti temsilcileri, Şehba kantonuna bağlı Fafîn ilçesinde bulunan Berxwedan Kampı’daki meydanda bir araya gelerek basın açıklaması yaptı.

Türk devletinin katliamları sonucunda şehit düşenlerin fotoğraflarını taşıyan halk, “Demografik değişim, sömürge evleri ve mültecilerin geri gönderilmesi bölge halkına ve tarihine karşı suçtur” pankartını açtı.

Kürtçe ve Arapça yapılan açıklama Efrîn bölgesi Eğitim Komitesi eşbaşkanları Bêrîvan Xelîl ve Subhî Ehmed tarafından okundu.

Açıklamada, "Siyasi ve ekonomik çıkmaz içinde olan Türk halkının sesini kesmek istiyor ve silahlı çeteleri tarafından bölgedeki halklara özellikle Kürt halkına karşı suçlar işlemek istiyor. Türk devleti bu amaçla Suriye topraklarına on binlerce teröristi geçirdi. Böylece Kuzey ve Doğu Suriye’de geniş bölgeleri işgal etti” denildi.

Açıklamada, daha önce Raî, Bab, Ezaz, Mare ve 2018’de Efrîn’in işgal edilmesinden sonra yüz binlerce Kürdün zorla Şehba’ya göçertildiği ifade edildi.

'HALKI ÇIKARIP ÇETELERİ YERLEŞTİRDİLER'

Erdoğan’ın birçok Batı ülkesi ve Arap ülkesinin onayıyla Efrîn’deki halkın göçertilmesinden sonra bölgenin demografisini değiştirdiğine işaret edilen açıklamada, şunlar kaydedildi:

“Efrîn halkının yerine, çeteleri ve ailelerini tüm Suriye topraklarından toplayıp yerleştirdiler. Sömürge evlerini Efrîn halkının toprakları üzerinde kurdular. Buna karşı 4 yıldır kamplarda yaşamaya çalışan Efrînli yurttaşlar şiddetli bir ambargoyla karşı karşıyalar. Erdoğan bir kez daha Kuzey ve Doğu Suriye bölgelerine dönük saldırı tehdidinde bulundu. Özellikle Minbic ve Til Rifet’e karşı tehditte bulundu. Bu da Erdoğan’ın kamplardaki göçmen halkları yok etme politikalarına devam ettiğini gösteriyor.”

Açıklamada, Şehba ve diğer kamplarda yaşayan Efrîn ve Şehba halkının, yönetiminin yanında hareket ettiği vurgulandı.

ŞEHİTLERE VE HALKA SÖZ: İŞGAL SON BULANA KADAR MÜCADELE!

Açıklamanın devamında şunlar belirtildi:

"Efrîn Bölgesi Özerk Yönetimi olarak, Erdoğan’ın tehditlerine ve çetelerin, Şehba, Şêrawa, Kuzey ve Doğu Suriye bölgelerine dönük maddi ve insani zararlar doğuran saldırılarına karşı sessiz kalan uluslararası toplumu ve Suriye’deki garantör ülkelerin sessizliğini kınıyoruz. Ayrıca insani ve hukuk kurumlarının sessizliğini de kınıyoruz. Şehitlerimize ve direnen halkımıza, işgal tehditleri son buluna ve topraklarımızı kurtarana kadar mücadele edeceğimiz sözünü veriyoruz.”