En büyük umutları Efrîn'e geri dönmek
2018 yılında Türk devletinin saldırısına uğrayan Efrîn hala işgal altında. İşgalin ardından topraklarından göç etmek zorunda kalan Efrînliler ise bir gün mutlaka Efrîn'e döneceklerine inanıyorlar.
2018 yılında Türk devletinin saldırısına uğrayan Efrîn hala işgal altında. İşgalin ardından topraklarından göç etmek zorunda kalan Efrînliler ise bir gün mutlaka Efrîn'e döneceklerine inanıyorlar.
Efrîn Halep'in kuzeyinde, Antep’in güneyinde, Hatay’ın doğusunda yer alan bir ilçe. Aslında nüfus yoğunluğu, köy ve ilçesi sayısı ancak bir şehir kadar.
Efrîn, üretim alanında ekonomik potansiyeli Suriye ve Kuzey Doğu Suriye’de en yüksek olan yerlerden biridir. Milyonlarca zeytin ağacının olduğu ve yılda tonlarca zeytin ve zeytin yağının üretildi bir yerdi. O yüzden zeytin yurdu da deniliyor. Elde etilen zeytinlerin zeytin yağına dönüştürülmesi de tamamen Efrîn'de oluyordu. Küçük çaplı manifaktürel işletmelerle bu yapılıyordu.
Zeytin dışında Efrîn'de her türlü tarımsal üretim yapılıyordu. Buğday üretiminden, meyve, sebze üretimine kadar geniş yelpazede üretim yapılıyordu. Efrîn sahip olduğu potansiyelden ötürü bilinçli ve planlı bir politika ile geri bırakıldı. Zira gelişip sanayileşmesi durumunda Halep ve Antep’i etkilerdi. O yüzden Efrîn’e yönelik özel göç ettirme politikası uygulandı. Kürt bölgelerine Baas tarafından atanan ve ilk istihbaratçı olan Muhammed Talip Hilal’ın 1962 yılında sunduğu rapor ve ortaya çıkardığı 12 madde çerçevesinde bu politika izlendi.
MIHEMED TALİP HİLAL'İN 12 MADDELİK REÇETESİ
Mihemed Talip Hilal'in 1962 yılında Rojava'yı Kürtsüzleştirmek için hazırladığı reçetede şu maddeler yer alıyor.
1-Devlet bilinçli bir şekilde iç göç sürecini hızlandırarak sürdürmeli. Göçe tehlikeli görülenlerden başlanarak zorlanmalı.
2-Bilinçsiz bırakma siyaseti, ya da yüksekokul ve okulların inşa edilmemesiyle beklenenin tersine sonuçlar çıkardı. Bu politikadan da vazgeçilmeli.
3-Cizre bölgesinde yaşayan Kürtlerin çoğunluğu Türkiye kökenlidir. Bu nedenle kütükleri düzeltilerek kütükleri belirtilmeyen kişilerin geldikleri yere geri gönderilmesi.
4-İş kapılarının kapatılması: Kürtleri göç ettirmek ve huzursuzlaştırmak için iş olanaklarının önü alınmalıdır. Yönetimler tarafından tarım arazilerinin Kürtler yerine bölgede ağırlıklı bulunan Araplara verilmesi.
5-Arap halkı içinde Kürt karşıtı propagandalar yapılarak Kürtlerin huzurunu bozmak ve huzursuz bir ortam yaratmak.
6-Kürt din alimlerinin etkilerini kırarak, Kürt bölgelerinden çıkartıp yerlerine Arapları tayin etmek.
7-Kürtler arası çelişkileri kışkırtmak ve böylece aslen Arap olduklarını iddia eden bazı Kürtler aracılığıyla kökenlerinde değişiklikler yaratmak.
8-Özellikle sınır hatları başta olmak üzere Kürtlerin kendi bölgelerinde gözetim altında kalması için Arapların konumlandırılması, ayrıca Şemer aşiretinin (fakir Araplardır) Kürt bölgelerine göç etmesini öneriyoruz.
9-Kürtlerin bölgelerinin Arap yerleşim alanlarına dönüştürülmesi, Kürtlerin göçertilmesi amacıyla Cizre sınır hattının askeri bölge yapılması ve askeri taburların konumlandırılması.
10-Kuzey sınırı boyunca Araplar için kolektif arazilerin oluşturulması.
11-Bölgede oy verme ve aday olma hakkının sadece Arapça konuşanlara verilmesi.
12-Suriye vatandaşı dışında Kürt bölgelerine yerleşimlerin yasaklanması. (Araplar dışında)
İzlenen bu politika ile başta Efrîn ve çevresi olmak üzere Rojava geneli insansızlaştırılarak, oy, ekonomik gelir, buğday deposu ve petrol merkezi olarak görülmeye başlandı. Efrîn ve çevresi ise zeytin, zeytinyağı deposu olarak kullanıldı.
Öyle ki 19 Temmuz 2012 yılında gerçekleşen devrim öncesine kadar Efrîn ve köylerinde yaşayan insan sayısı 200 bini aşmıyordu.
EFRÎNLERİN YÖNÜ HALEP VE ŞAM'A ÇEVRİLDİ
Rojava ve Efrîn’i boşaltma politikalarının sonucunda halkın yönü Halep ve Şam'a çevrildi. Efrînliler Halep'e gidince 1960’lı yıllarda tek tük evlerin yapıldığı Şêxmaqsud ve Eşrefiyê’ye yerleşmeye başlandı. Efrînlilerin yerleştikleri Şêxmaqsud ve Eşrefiyê’de ev yapmaya başlamasından 40 yıl gibi bir süre sonunda her iki mahalle, Halep'in en büyük mahalleleri arasında yer aldı. Öyle ki, her iki mahallede binlerce genç erkek ve kızın çalıştığı dikim atölyeleri açıldı. Binlerce insan buradan geçinmeye başladı. Halep'teki Şêxmaqsud ve Eşrefiyê mahalleleri büyüdükçe Efrîn'in, 7 nahiyesi ve 362 köyü gün geçtikçe küçüldü.
Efrîn’in geri bırakılması, gelişmesinin önlenmesi, sanayi, ticaret, tarım ve üretim şehri olmasının nedenlerinin başında Antep ile Halep arasında yer almasıdır. Antep ve Halep Ortadoğu'nun en büyük iki ticaret merkezidir. Efrîn’in bu her iki şehir arasında bir ticaret, üretim, tarım merkezi olarak gelişmesi düşmanların işine gelmezdi. Çünkü Halep’e yakınlığından ötürü gelişmesi durumunda Antep’in Halep üzerindeki etkisi ve önemi azalacaktı. Bu yüzden ne Türkiye ne de Suriye Efrîn’in ticaret, üretim merkezi olarak gelişmesine razı olmazdı.
12 MART AYAKLANMASINDA EFRÎN
Qamişlo'da 12 Mart 2004 yılında stadyumda yaşanan katliamdan üç gün sonra Efrîn halkı da ayaklandı. Efrîn'de başlayan isyana, Suriye yönetimi katliamla karşılık verdi. Altı Efrînli katledildi. Ama Efrînliler geri adım atmadı. İki gün sonra Halep, Şam, Lazkiye, Hama, Humus'ta yaşayan Kürtlerin de katılımı ile yaklaşık 400 bin kişi şehitlerini uğurladı.
Devlete hiçbir şekilde güvenmeyen Efrînlilerin tek umudu kalmıştı; o da Kürt Özgürlük Hareketi. Efrîn’den binlere genç Kürt Özgürlük Hareketine katıldı. Kürdistan özgürlük dağlarında gerilla olarak mücadele etti. Gerillalar düşmana karşı savaşırken aileleri de Halep’te, Şam’da, Efrîn’de mücadele yürüttü. Bu yüzden birçok yurtsever, gerilla ailesi defalarca gözaltına alındı, tutuklandı, ceza aldı, işkenceden geçirildi. Fakat sonuna kadar çocuklarına sahip çıkarak Özgürlük Hareketi ile birlikte yürüdüler. Özgürlük gerillası olan yüzlerce Efrînli genç şehit düştü, bazıları Türk devletine esir düştü, müebbet hapis cezası aldı.
Devrimle birlikte ise her şey değişti.
DEVRİMDEN SONRA EFRÎN
14 Mart 2011 yılında Suriye’nin Deraa kentinden halk ayaklandığında nüfusunun yaklaşık 70’i Halep, Şam, Lazkiye başta olmak üzere Suriye’nin değişik yerlerine göç etmiş durumdaydı. Ancak 19 Temmuz 2012 Suriye yönetimine bağlı güçlerin Kobanê'den çıkarılmasından 3 gün sonra Efrîn'den de çıkarılarak devrim ateşi yakıldı. Hiç kimse ve hiçbir güç böyle bir devrim olacağını tahmin etmiyordu. Zira Kürtlerin tamamen ezildiği düşünülüyordu. Oysa Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan, Suriye ve Rojava’daki 20 yıllık çalışması ile Kürtleri yeniden yaratıp örgütlemişti. Devrim gerçekleştikten iki ay sonra Asifet Şimal, Liva Tevhid, Cephet ül Nusra grupları öncülüğünde, Kürt gruplarıyız, diyen Ketibe Azadi ve Selahaddin’in de içinde olduğu gruplar, Efrîn’in Şera ilçesine bağlı Qestel Cindo köyüne saldırdı.
Çatışmalar yaklaşık bir hafta sürdü. Düşman saldırı ile devrimi yıkmayı başaramayınca, bu kez Efrîn kuşatılarak teslim alınmak istendi. Zira onlara göre Efrîn diğer Kürt şehir, köy, kasaba, ilçelerden kopuktu, kuşatılırsa dayanamayıp teslim olacaktı.
Suriye yönetimi, bölge üzerinde pek etkisi kalmasa da kendi bölgelerindeki bir-iki küçük yolu da kapattı. Çeteler her yeri kuşatmaya aldı. Öyle ki un başta olmak üzere temel gıda maddelerinin de Efrîn'e girmesini engellemeye başladılar. Bu yüzden 2012-2013 kışı Efrîn'de çok zor geçti. Mazot olmadığı için yurttaşlar kışı sobasız geçirdi. Mazot ve benzin yokluğundan araçlar çalışamaz hale gelmişti. Halk ısınmak için, yemek yapmak için eski kıyafetlerini ve sokaklardan topladıkları kartonları yakıyordu. Ama buna rağmen Efrîn halkı teslim olmadı.
2013 baharından itibaren ise bu kez işgalci Türk devleti sınırda hendekler kazmaya başladı. Türkiye, Efrîn’den başlayıp Kobanê, Serêkaniyê, Dirbesiyê, Amûdê, Qamişlo, Tirbespî ve Girkê Legê’ye kadar hendekler kazarken, KDP de Derik hattından kazmaya başladı. Bütün bunlar Efrîn halkının geri dönmesine ve örgütlenmesine engel olamadı.
EFRÎN SANAYİ BÖLGESİ HALİNE GELDİ
Ambargo ve kuşatmaya rağmen Şam ve diğer bölgelerde yaşayan Efrînliler topraklarına dönmeye başladı. 2013 yılında Halep'teki Kürt mahalleleri Şêxmaqsud ve Eşrefiyê’de savaş şiddetlenince, her iki mahallede yaşayan yaklaşık 500 bin Kürt Efrîn’e döndü. Kürtlerle birlikte bu mahallelerde yaşayan çok sayıda Arap aile de Efrîn’e göç etti. Yine Çobanbey nahiyesi, Til Şêyir, Dudyan, Didrîş, Şeverîn, Şave, Numan, Sosinbat, Karkelbîn, Qibbesîn, Qibbeşêx, başta olmak üzere 2018 köyden göç eden binlerce aile Efrîn’e sığındı.
2013 Temmuz ayında çetelerin Şehba’daki Kürt ve Arapların birlikte yaşadığı köylere saldırıp Til Eran ve Til Hasil’da katliam yapmasından dolayı binlerce aile Efrîn’e göç etti. Efrîn'in 200 olan nüfusu devrimden sonra bir anda bir milyon civarına çıktı.
Bu durum beraberinde ciddi sorunlar getirmiş olsa da Efrîn Halk Meclisi ve yönetimi bunun üstesinden gelmek için büyük emek sarf etti. Büyük zorluklar da yaşansa da ihtiyaçlar karşılanıyordu. Efrîn’e gelen halk, rejimden kalma Kefercanî Gençlik Kampına yerleştirildi. Bir yandan Efrîn’e göç eden halkın barınma, beslenme, yerleşme sorunlarına çözüm aranırken diğer yandan Birc Abdalo, Xezewî, Celeme, Iska, Tislor, Kimar, Xalita, Birc Heyder, Birc, Basilê, Der Mişmiş, Zerixet, Cilbir, Bene köylerini işgal eden çetelerle de çatışmalar yaşanıyordu. Kısa süre içinde bu köylerin hepsi özgürleştirilmişti. Göç eden halk, Efrîn merkeze, yedi nahiyesine ve özgürleştirilen köylere yerleşti. Daha sonra Halep, Şam, İdlib, Hama, Humus'tan da gelen aileler oldu. Bunlar için de Şerawa’nın Lelun dağında bir mülteci kampı kuruldu.
TARIM ÜRETİMİNDE PATLAMA
Yüz binlerce insan gelip yerleşince bir anda Efrîn’in tarıma elverişli arazisinin tamamı ekilmeye başlandı. Efrîn’e; hatta Ezaz, Exterîn, Nûbul, Zehra’ya da yetecek kadar sebze üretilmeye başlandı. Kısa süre içinde Efrîn sebze, meyve ihtiyacını karşılayacak ve komşularına da verecek kadar gelişti. Tarımsal üretimin yanı sıra daha önce olup işletilmeyen tavuk çiftlikleri, küçükbaş ve büyükbaş hayvan çiftlikleri bir anda hayvanlarla doldu. Et, süt, yoğurt ihtiyaçlarını da kendileri karşılamaya başladı.
Efrîn’de devrim öncesinde sanayileşmeden söz edilemezdi. Üretim sanayisi olarak sadece manifaktür tarzda zeytinyağı üretiliyordu. Üretilen zeytinyağı tüm Suriye’ye yettiği gibi Türkiye başta olmak üzere Halep üzerinden birçok ülkeye de ihraç ediliyordu. Yeşil sabunu ise İspanya, İtalya gibi ülkelere kadar gönderiliyordu. Devrim’den sonra Efrîn bir anda sanayi ve ticaret kenti oldu.
Halep’in başta Şêxmaqsud ve Eşrefiyê mahallelerindeki binlerce dikim atölyesi, bir yıl içinde Efrîn’e taşındı. 2013 yılında yaşanan savaştan sonra Efrîn’e göç eden halk, irili ufaklı bin 500 dikim atölyesi açtı. Bu dikim atölyelerinde üretilen tekstil ürünleri, Suriye genelinin ihtiyacını karşıladığı gibi Lübnan, Ürdün gibi ülkelere de ihraç ediliyordu.
Halep ve çevresi dahil olmak üzere her taraftan araçların tamir, onarım ve her türlü sanayi işleri Efrîn’de karşılanmaya başladı. Yine daha önce küçük olan zeytinyağı üretim işletmelerinin bazıları büyütüldü. Sabun fabrikaları ile deterjan fabrikaları kuruldu. Halep ve çevresinin tamamının un ihtiyacını karşılayan Ezaz-Efrîn-Halep üçgeninde bulunan Methen Faysal Un Fabrikası’nın çeteler tarafından işgal edilmesinin ardından un sıkıntısının giderilmesi için fabrikalar kuruldu.
DEVRİMDEN SONRA İLK SALDIRILAR EFRÎN'E OLDU
Devrim gerçekleştikten sonra ilk üç ay hemen hemen hiçbir güç ne olduğunu veya ne olacağını anlayamadı. Eylül 2012 yılında Halep'te ilk saldırı oldu. Şêxmaqsud ve Eşrefiyê’de adını Azadî ve Selahaddin Birliği koyan sözde Kürt gruplarının da içinde olduğu çetelerin saldırısı gerçekleşti. Birkaç gün süren çatışmadan sonra savaş durdu. Bunun üzerinden daha bir ay bile geçmeden devrim topraklarına ilk saldırı oldu. Türkiye'ye bağlı Ömer Dadiği adlı çetenin sorumluluğundaki Asifet Şimal çeteleri, Êzidî köyü Qestel Cindo’ya saldırdı.
İŞGAL SALDIRILARI VE EFRÎNLİLER
2014 ve 2015 yıllarına gelindiğinde Efrîn, bölgenin ticaret ve sanayi merkezi olmuştu. Dışarıdan getirilen kumaş vb. gibi tekstil hammaddelerinden mamül maddeler üretilmeye başlandı. 2016 ile 2017 yılında ise tamamen bölgedeki ticaret ve sanayi faaliyetlerinin merkezi haline gelen şehir haline geldi. Zira Halep'te tek bir fabrika bırakılmamıştı. Fabrikaların tamamı çeteler tarafından Türkiye'ye taşınarak satıldı. Bunu 2012 yılı sonlarında ÖSO çetebaşılarından Atmeli Albay Ebu Mahmud da, "Devrimimiz çalındı. Hırsızlar, talancılar, fırsatçılar devrimimizi saptırdı. Ülkemizin tüm değerleri çalınarak satılmak üzere Türkiye’ye götürülüyor" sözleri ile itiraf etmişti.
Efrîn’de ekonomik, toplumsal, siyasal, kültürel ve sistem olarak bu gelişmeler yaşanınca, işgalci Türk devleti aralıksız bir şekilde önce DAİŞ başta olmak üzere birçok çete grubu ile Efrîn'e saldırdı. Çeteler eliyle sonuç alamayınca 20 Ocak 2018 yılında Efrîn’i işgal etmek için saldırı başlattı. İşgale karşı YPG-YPJ, QSD ve Asayiş Güçleri destansı bir direniş sergiledi. NATO'nun ikinci büyük ordusuna sahip işgalci Türk ordusuna ve çetelerine kök söktürdü. Türk devleti ve çeteleri savaş uçakları, helikopterler, tank, top, havan, obüs gibi ağır silahlar başta olmak üzere her türlü silahla saldırdı. Savaşçıların 2 aylık direnişinin ardından 18 Mart 2018 yılında Efrîn, Türk devleti ve çeteleri tarafından işgal edildi.
YÜZBİNLERCE EFRÎNLİ GÖÇ ETTİ
Efrîn işgal edildiğinde yaklaşık 600 bin kişi Efrîn’den göç etmek zorunda kaldı. Göç edenler arasında Araplar ve Romanlar da vardı.
Göç edenlerin bir bölümü daha önce Halep, Hama, Humus, Şam, İdlib, Ezaz, Raî, Exterîn, Bab, Cerablus’tan gelip Efrîn'e yerleşenlerdi. Bazıları bu göçle birlikte 3. göçünü yaşıyordu. Göç ettirilenler Efrîn’e bağlı Şerawa ve Şehba’nın köy ve kasabaları ile Halep’in Şêxmaqsud ve Eşrefiyê mahallelerine yerleşmeye çalıştılar.
ŞEHBA
Şehba’nın 218 köy ve kasabası var. Bu köy ve kasabaların tamamı Kürtlerin bölgesi ama zamanla Arapların yerleşmesi ile yarısı Kürt, yarısı Arap olan köyler ve kasabalar olmuşlardır. Şehba’nın köylerinin büyük çoğunluğu Türk devleti ve çetelerinin işgali altındadır. Bab ve köyleri de tamamıyla işgal altında. Şehba’nın Til Eran, Til Hasil, Kefer Ziriğ gibi yerleşkeleri ile bazı köyler de rejimin denetiminde.
Efrînliler Şerawa’nın Bircxwaz, Gundê Mezin, Başemre, Qulitê, Aqibe, Soxanek, Ziyaret, Xirabkê köylerine yerleşmiş durumda. Son günlerde Türk devletinin obüs ve havan saldırıları altındalar. Halkın bir bölümü Şehba'nın Til Rıfet, Dercemel, Kefer Naya, Ehraz, Ehdas, Fafin kasaba ve nahiyeleri ile 36 köyüne yerleşmiş durumda; bir bölümü ise Berxwedan, Serdem, Şerawa, Koçer kamplarında kalıyor. Şehba ve Şerawa’daki köy, kasaba ve kamplarda yaklaşık 150 bin kişi yaşıyor. Yerleştikleri köylerde daha önce çok büyük savaşlar yaşandığı için evlerin çoğunluğu tahrip edilmişti.
Efrînliler Şehba’da adeta yeni bir Efrîn inşa etti. Meclis ve komünler üzerinden ihtiyaçlarını komünal şekilde karşılıyorlar. Gittikleri köy ve kasabalardaki toprakları kiralayarak tarımsal üretime başladılar. Bunun yanı sıra esnaf ve tüccar olanlar ise Ehdas, Fafin, Til Rifet ve Dercemel’in uygun yerlerinde küçük dükkanlar yaparak küçük çaplı esnaflığa da başladı. Ehraz, Fafin ve Ehdas ile Ziyaret köylerinde mezarlıklar, Ehraz'da şehitlik de inşa etmişler.
EŞREFİYÊ VE ŞÊXMAQSUD
Şêxmaqsud ve Eşrefiyê mahalleleri Halep’teki Kürt mahalleridir. Her iki mahallede 250 bin insan yaşıyordu. 2013 yılı Mayıs ayında büyük bir savaş yaşandı. Halkın hemen hemen büyük bir bölümü Efrîn’e göç etti. Şêxmaqsud ve Eşrefiyê’deki savaş hiç bitmedi. Belli aralıklarla hep devam etti. Savaşın en çok şiddetli yaşandığı yer, Şêxmaqsud’un batı kısmıdır. O yüzden şimdi tam bir hayalet kent. Ancak buna rağmen Efrînliler burada da yaşamı yeniden inşa etti.
Savaşın Suriye geneline verdiği zarar ve yıkım, her adım başı görülebilir.
Bozulmuş yollar, yıkılmış evler, yerle bir olmuş mahalleler, cadde ve sokaklarda insan boyunu aşan molozlar, yıkık binalarda yapılan mevziler, topraktan çekilmiş setler ve daha nice savaş artıklarından Suriye'de korkunç bir savaşın izini görmek mümkün.
Yerle bir olan mahallelerden biri Benizte ile Şêxmaqsud arasında kalan Sekin Şebab.
En fazla yıkıma uğrayan yerler sanayi ve ticaret yerleri olan mahallelerdir. Binlerce fabrikanın olduğu Bostanbaşi ve Şêx Nacar’da şimdi sadece fabrikaların iskeletleri kalmış. Fabrikaların tamamı Türkiye’ye götürülüp satılmış.
HAYALET MAHALLE: HEY FİLİSTİN YA DA HENDERAT
Halep'te en çok yıkıma uğrayan yerlerden biri de Hey Filistin, yani Filistin mahallesi ya da diğer adıyla Henderat’tır. Henderat, İsrail’in zulmünden kaçıp gelen Filistinlilerin yerleştirildiği bir yer. Savaşın Halep’e sıçramasıyla birlikte çetelerin ilk yerleştiği mahallelerden biri olmuş. Zira oradaki Filistinlilerin çoğunun Müslüman Kardeşlerin düşüncesini benimsedikleri belirtiliyor. O yüzden çeteler oraya yerleşerek, Bostanbaşi, Şêx Nacar’ı talan etmiş. Oradan yola çıkarak Mislimiye, Şehba’nın bazı yerlerini işgal etmişler.
Henderat şimdi bir hayalet kent. Şehrin görüntüsü, savaşın acımasızlığını çok iyi yansıtıyor.
YARALI VE VURULMUŞ MİNARELERİN ÜLKESİ
Suriye'de savaşın girdiği yerlerde her şey zarar görmüş. Ancak en çok dikkat çeken ise minarelerdir. Savaşın girdiği yerlerde tek bir minare sağlam kalmamış. Hemen hemen tamamı vurulmuş ve tepesi uçurulmuş. Vurulmayanlar da tahrip edilmiş.
Batı Şêxmaqsud'da Gundê Pino adında bir köy. Eski bir köy yeriymiş ama şimdi köy yok. Şêxmaqsud’un bir parçası olmuş.
Şêxmaqsud’un bir parçası olduğu için Efrînliler bu köyde bir mezarlık yapmış. O mezarlığa gömülen Efrînlilerin vasiyeti, öldükten sonra baş uçlarına birer zeytin fidesinin dikilmesi olmuş.
Efrînlilerin ikinci vasiyeti ise, cenazeleri bir gün Efrîn’e götürülsün diye tabutla gömülmemeleri vasiyetidir.
EFRÎN HASRETİ
Efrînli yaşlılar, toprak hasretine dayanamıyor. Ama büyük bir umutla ve inançla, “bir gün döneceğiz” diyorlar. Hiçbir zaman Efrîn'den uzak kalacaklarını düşünmüyorlar.
Bunlardan biri de 86 yaşındaki Qurnefîl (Türkçe, karanfil anlamında) anadır.
Qurnefîl ananın iki oğlu, iki torunu şehit. Mabatalı bir Alevi. Oturup kalkıyor, Allah'a; "Senden sadece tek bir şey istiyorum; o da Efrîn'de öleceğim şekilde ölümümü ertelemendir" diye yakarıyor.
Efrîn hasreti çeken Xecê Ana’nın çok uzun bir hikayesi var.
90 yaşında olan Xecê Ana, Efrîn’den çıktığı günden bu yana zeytin, nar, üzüm ve incir yememiş. Çünkü bunların hepsi onun bahçesinde vardı. "Bir gün dönüp bahçemdeki meyve ve zeytinlerden yerim" diyor.
70’li yaşlarda bir başka ana da Efrînden çıktığından beri zeytin yememiş, ayran içmemiş ve asma yaprağı sarmasını da yememiş. "Efrîn'e dönene kadar da yemem. Bir gün mutlaka Efrîn'de yiyeceğim" diyor.