Son Dakika: KCK: Suriye'de çözüm demokratik ulus anlayışıyla mümkündür
GÖRÜNTÜLÜ

Göç yolunda kadınlar: Zulme karşı direniş!

Türk devleti ve ona bağlı çetelerin saldırıları nedeniyle birden fazla kez göç etmek zorunda kalan Fatma Naso, Fadile Reşo ve Muh Derwîş, savaşın getirdiği acı ve zulme dikkat çekti.

İşgalci Türk devleti ve güdümündeki çetelerin 27 Kasım’da Halep’e yönelik düzenlediği saldırılar sonucunda işgal, Til Rifat ve Şehba’ya da yayıldı. 2018 yılında aynı güçlerin saldırıları nedeniyle Efrîn’den Şehba’ya göç etmek zorunda kalan halk, bu kez 2 Aralık’ta yeniden göç etmek zorunda kaldı. Reqa’ya ulaşan göçmen halk, yaşadıklarını ANF’ye anlattı.

3 KEZ GÖÇ ETMEK ZORUNDA KALDI

Suriye krizinin ardından Cephet El Nusra çetelerinin Halep’e yönelik yoğunlaşan saldırıları nedeniyle Halep’ten Efrîn’e göç eden Fatma Naso, 2018’de Türk devletinin işgal saldırıları sonucunda Efrîn’den Şehba’ya gitmek zorunda kaldı. 58 günlük direnişin ardından ikinci kez göç yoluna düşen Fatma Naso, Türk devleti ve güdümündeki çetelerin 27 Kasım’da Halep’e yönelik başlattığı saldırılarla Til Rifat ve Şehba’ya yayılan işgal silsilesi nedeniyle, 2 Aralık’ta Şehba’dan da göç etmek zorunda kaldı.

Türk devleti ve güdümündeki çetelerin işgal saldırıları nedeniyle üçüncü kez göç etmek zorunda kalan Fatma Naso, “Suriye krizinden bu yana göç yollarındayız. Halep’ten Efrîn’e, Efrîn’den Şehba’ya derken doğup büyüdüğümüz topraklardan göç etmek zorunda kaldık. Tam artık nefes aldık derken, tekrar başa sardık gibi bir hisse kapıldım. Göç kelimesini telaffuz etmek kolay, fakat çektiğimiz acıları bir tek biz biliriz. Bu yollarda ne acılar çektiğimizi bir biz biliriz” dedi.

EFRÎN’DEN ŞEHBA’YA VE ŞİMDİ DE REQA’YA GÖÇ ETMEK ZORUNDA KALDI

Efrîn’de doğup büyüyen Fadile Reşo ise, Efrîn işgali öncesinde Mehmudiye Mahallesi’nde yaşamını sürdürüyordu. İşgalin ardından Şehba’ya göç etmek zorunda kalan Fadile Reşo, ikinci kez göç etmek zorunda kaldı. Fadile Reşo, Efrîn’e yönelik başlatılan işgal saldırılarında yaşadığı zorlukları şu sözlerle anlattı: “Efrîn’de kurulu bir düzenimiz vardı. Evimiz, arazimiz ve işlettiğimiz dükkanlar vardı. Maddi durumumuz da çok iyiydi. Emeklerimizle, çabalarımız ve alın terimizle bugünlere gelmiştik. Ancak savaş uçaklarıyla kadın, çocuk, yaşlı demeden insanlarımızı katlettiler. Elektrik ve suyumuzu kestiler; bizi aç ve susuz açıkta bıraktılar. Ardından Şehba’ya göç etmek zorunda kaldık.”

‘BU ZULÜM DEĞİL DE NEDİR?’

2018 yılında Şehba’ya göç ettiklerinde büyük zorluklar yaşadıklarını ifade eden Fadile Reşo, “Ellerimizle Şehba’yı cennete çevirdik. Yoktan var ettik. Altı yıl az bir zaman değil. Bu süre zarfında acı günlerimiz de oldu güzel günlerimiz de. Efrîn’de olduğu gibi Şehba’da da rahat bir yaşam sürdürmemize tahammül edemediler. Yoğun saldırılar oldu, özellikle siviller hedef alındı. Katliam yapmak istediler. Şimdi yine göç yollarındayız. Şu an ise Reqa’dayız.

Ailemden her biri bir yere dağıldı. Bazıları Tebqa’da kaldı, bazıları Reqa’da bazıları ise hala yollarda. Bazılarından ise hiç haberim bile yok. Bu zulüm değil de nedir? Bu zulüm ve işkence sadece Kürt olduğumuz için başımıza geliyor. Kürtlerin kendi topraklarında yaşama hakkı yok mudur? Kürt halkının payına her zaman katliam ve zulüm mü düşecek? Çocuklar ve yaşlılar soğuktan donmak üzere” diye konuştu.

‘NE ZAMANA KADAR ACI ÇEKECEĞİZ?’

Efrîn işgalinin ardından Til Rifet’a göç etmek zorunda kalan Muh Derwîş de şunları söyledi: “İşgal saldırıları hiçbir zaman durmamıştı. Nereye gittiysek oraya saldırmaya başladılar. Halkımızı katletmek amaçlı gelmişlerdi. Büyük bir katliamla karşı karşıyaydık. Şehba’dan Reqa’ya ulaşana kadar da her birkaç metrede bir çeteler vardı. Bizi korkutmaya çalışıyorlardı. Reqa’ya ulaşana kadar da büyük acı yaşadık. Ne yapacağımızı da bilmiyorduk.

Bizi bekleyen durumları tahmin edebiliyorduk; ilk kez göç yollarına düşmemiştik, ama biz de insanız, ne zamana kadar acı çekeceğiz ki? Çetelerin arasından güvenli alanlara ulaşana kadar korku dolu anlar yaşadık. Çünkü yanımızda hasta insanlar, çocuklar vardı. Belki biz kendimizi koruyabilirdik, ama hastalarımız ve çocuklarımızın derdine düşmüştük.”

‘DİRENİŞLE BU ZULME SON VERECEĞİZ’

Türk devletinin ve çetelerinin bu zulüm ile başarıya ulaşamayacağını söyleyen Muh Derwîş, “Kadınlar, yaşlılar ve çocuklar en büyük acı ve zulümle karşı karşıya kaldı. Yaşlı insanların ve çocukların ne günahı var? Efrîn işgalinin acısıyla yaşarken, bir kez daha işgali yaşadık. Bu acıyı hangi yürek kaldırabilir? Bu masum insanların suçu neydi? Kürt halkı kadar masum, insani bir halk var mıdır? Hakkımızı savunmaktan ve aramaktan başka ne yaptık ki? 8 yılı aşkın bir süredir bu işgal saldırıları devam etmektedir. Bizi Efrîn’den çıkardılar, Şehba’dan çıkardılar. Bu halk, bu zulmü hak etmiyor. Hak etmediğimiz hiçbir uygulamayı kabul etmeyeceğiz. Hakkımızı alana dek de mücadelemizi sürdüreceğiz. Türk devleti, Kürt halkını ortadan kaldırmak istiyor. Katliamlardan geçirerek soykırım yapmak istiyor. Fakat Kürt halkı, Türk devleti ve çetelerine hiçbir zaman boyun eğmedi, eğmeyecek de. Kürt halkı, tarihe adını direnişle yazdı. Kürt halkı, hakkı dışında başka bir şey istemiyor. Varlığını tehlike altından çıkarmak için mücadele ediyor ve halklarla birlik ve beraberlik içerisinde yaşıyor. Direnen Kürt halkı olacaktır, kazanan Kürt halkı olacaktır. İnancımız diridir. Direnişimizle bu zulme son vereceğiz” diyerek sözlerini tamamladı.