Suriye Demokratik Kürt Partisi Merkez Komite Üyesi Gêlo Îsa, DAİŞ’in kökten bitirilmesi için öncelikle Türk devletine karşı uluslararası tavır alınması gerektiğini söyledi.

Suriye Demokratik Kürt Partisi Merkez Komite Üyesi Gêlo Îsa, ANF’nin sorularını yanıtladı.

DAİŞ’in Hesekê saldırısını nasıl okuyorsunuz, böyle bir saldırı yapabilme gücünü nereden alıyor?

Bu saldırıların birçok nedeni var. Öncelikle bölge halkının iradesini kırmak, son 10 yıl içinde elde edilen kazanımlarını yok etmektir. Kuzey-Doğu Suriye’de yaşayan halkların birlikte barış içinde ve demokratik bir sistem çerçevesinde yaşaması, Özerk Yönetim, QSD ve MSD’nin varlığı, yine Özerk Yönetim’in bu dönemde toplumun ihtiyaçlarına cevap olma doğrultusunda yeniden bir yapılanmaya gidecek olması. Bu saldırının nedenlerinden sadece bazılarıdır. Aslında tüm bunlar DAİŞ’in varlığını tehlikeye sokuyor. Bu toplum üzerindeki saldırı aslında 17. Astana toplantısıyla başlıyor. Burada alınan kararların yürürlüğe girmesidir bu saldırı bir anlamda. Tabi bu plan sadece Rojava üzerinde bir tehdit değil. Tüm Kürdistan parçaları üzerinde tehdit oluşturuyor. Türk devletinin isteği Kürdistan genelinde Kürt halkının iradesini kırmak. Direniş ve mücadele çizgisini kırmak istiyor. Hesekê saldırısında bu güçlerin amaçları vardı. DAİŞ bu devletlerin amaçlarını yerine getirendir. Bu, sadece bir uyuyan hücre hikayesi değildi. İçeride ve dışardan binlerce çete elemanı, 7 gün boyunca QSD ve Uluslararası Koalisyon’a karşı savaştı. Bu öyle bir çete grubunun yapabileceği bir şey değil.

DAİŞ saldırdığı zaman ilk günlerde Şam rejiminin tavrı daha çok QSD ve Özerk Yönetim’e karşıydı, bunu nasıl değerlendiriyorsunuz?

Uluslararası toplumun bunu iyi anlaması gerekir. DAİŞ ciddi bir durumdur. Bu anlamda ona yaklaşım da ciddi olmalıdır. DAİŞ sorununa yaklaşım sadece basın üzerinde olmamalı. Pratik olarak bazı şeylerin gerçekleşmesi gerekir. DAİŞ zihniyet olarak yok edilmelidir. Kuzey-Doğu Suriye yönetimi defalarca çağrıda bulundu, bu soruna çözüm bulunması için. DAİŞ’ten etkilenen çocuklar için çağrılar yapıldı. Bugün hapishanelerde ve kamplarda yüz binler var. Biz sürekli bunların patlamaya hazır birer bomba olduğunu söyledik. Bugün yaşanan da budur.

Türk devletinin ve Şam rejiminin DAİŞ’e ihtiyacı var. DAİŞ bunlara hizmet ediyor. Şam rejiminin bizim alanlara kolayca geçmek ve kontrol edebilmek için öncelikle Özerk Yönetim’in zayıflaması gerekir. Türk devletinin ilk günden beri Şam rejimi ve BAAS ile hiçbir sorunu yoktur. Onun sorunu Kürt halkıyladır. Rojava’da bir Kürt iradesinin ve statüsünün gelişmesini istemiyor. Kürtler tarafından geliştirilecek demokratik bir sistem tüm Suriye için örnek olacaktır. Şam rejimi kendi halkını yönetmeyi beceremedi. Yine Suriye muhalefeti de öyle. Bu nedenle Suriye muhalefeti kendini tümden Türk devletine teslim etti.

Böyle bir kaos içinde Özerk Yönetim bir statü oluşturdu. Halklar arasında eşit birliktelik oluşturdu. Birlikte bu ülkeyi savunuyorlar. Bu da ne Türk devletinin ne de Şam rejiminin işine geliyor.

Uluslararası güçlerin buradaki sorumluluğu nedir?

Türk devleti ve Şam rejimi oyunlar oynuyor. Rusya da kendi çıkarı için bunlara karşı sessiz, bazen onaylıyor. Bu anlamda Uluslararası Koalisyon görev ve sorumlulukları yerine getirmeli. Sadece Kürt halkı ve Özerk Yönetim üzerine bırakmamalı. Dünyayı DAİŞ’ten temizlemek sadece Kürt halkının ve Özerk Yönetim’in görevi değildir. Bu tüm dünyanın yarasıdır. Tüm dünya buna karşı sorumludur. Tüm dünyanın Özerk Yönetim’e destek vermesi gerekir. Bunun siyasi, diplomatik, toplumsal ve mali açıdan ele alınması gerekir. Nereye kadar bizler 121 şehit vereceğiz. Bunun artık çözüme kavuşturulması gerekir.

Bu son saldırı da Türk devletinin bir planıydı. Uluslararası Koalisyon’un Türk devletini kendi sınırında durdurması; Rojava halkına saldırılarına karşı tavır sahibi olması gerekir. Sadece DAİŞ’e karşı savaşmak yetmez. DAİŞ’in kaynağının kurutulması gerekir. DAİŞ’i besleyen de Türk devletidir. DAİŞ’in kökü de kaynağı da Türk devletidir.